Yazının Orjinali: https://foreignpolicy.com/2023/06/22/brics-summit-brazil-russia-india-china-south-africa-putin-nonalignment-global-south/
ABD merkezli Goldman Sachs bankasının ünlü ekonomisti Jim O’Neill, 2001 yılında, yakında küresel ekonomi üzerinde önemli bir etkiye sahip olacağını tahmin ettiği Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’e atıfta bulunarak BRIC’i yarattı.
2006 yılında Goldman Sachs, bu dört ülkede büyümeye odaklı bir BRIC yatırım fonu açtı. Birlik, o dönemde yükselen güçlerle küresel heyecanı yakaladı ve dört ülkenin liderlerinin ilk zirvelerini yaptıkları 2009’da siyasi bir gruplaşmaya dönüştü. 1 yılın ardından Güney Afrika’nın da katılmasıyla birliğin adı BRICS oldu.
Siyasi bir kurum olarak BRICS, başından beri sayısız eleştiriyle karşı karşıya kaldı. Batı basınındaki analistler, birliği büyük ölçüde “saçma” olarak nitelendirdi ve yakında birliğin kendiliğinden dağılacağını iddia etti. 2011’de Financial Times’tan Philip Stevens, BRICS’e “veda etme zamanının” geldiğini duyurdu. Bir yıl sonra, gazetede başka bir köşe yazarı olan Martin Wolf, BRICS’in “bir birlik olmadığını” ve üyelerinin “hiçbir ortak noktasının olmadığını” öne sürdü.
BRICS dönem dönem ayrıca “rengarenk ekip”, “rastgele grup” ve “tuhaf dörtlü” olarak da tanımlandı. 2015 yılında Goldman Sachs, BRICS’i kapatma kararı aldı. Açılan yatırım fonu, düşük getirisi nedeniyle hiçbir zaman Güney Afrika’yı kapsayacak şekilde büyümedi.
“Bağlar çözüleceği yerde güçlendi”
BRICS üye ülkelerinin gerçekten de çok sayıda farklılıkları ve anlaşmazlıkları var. Brezilya ve Rusya emtia ihracatçısıyken, Çin emtia ithalatçısı. Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika aktif sivil toplum örgütlerine sahip demokratik ülkeler, ancak Çin ve Rusya otokratik rejimler. Brezilya ve Güney Afrika da nükleer cephaneliklere sahip olan Çin, Hindistan ve Rusya’nın aksine, nükleer olmayan güçler. Belki de en ciddisi, Çin ve Hindistan süregelen bir sınır çatışmasıyla karşı karşıya.
Yine de, farklılıklarına rağmen, hiçbir BRICS lideri grubun yıllık zirvelerine katılmayı ihmal etmedi. (Toplantılar Kovid-19 salgını sırasında da sanal olarak gerçekleşti.) Diplomatik ve ekonomik bağlar çözüleceği yerde güçlendi ve BRICS üyeliği her üyenin dış politika kimliğinin merkezi bir unsuru haline geldi. 2014’te Hindistan’dan Narendra Modi ve 2018’de Brezilya’dan Jair Bolsonaro gibi sağcı popülist liderlerin seçilmesi de dahil olmak üzere önemli ideolojik değişimler bile ülkelerin birliğe olan bağlılığını değiştirmedi.
“BRICS için büyük sınav”
Fakat BRICS, 2023 Ağustos’unda Johannesburg’daki 15. zirvesine yaklaşırken genişleme konusunda benzeri görülmemiş bir anlaşmazlık yaşıyor. Öyle görünüyor ki, sonuç ne olursa olsun artan Çin etkisi karşısında BRICS büyük bir sınav verecek.
Aralarındaki birçok anlaşmazlığa ve gerginliğe rağmen, BRICS üyeleri, Batılı analistlerin düşündüklerinden daha fazla ortak noktaya sahip. Birliğin katılımcıları için ürettiği stratejik faydalar, bütçelerini hala çok aşıyor fakat burada dört nokta öne çıkıyor.
İlk olarak, tüm BRICS üyeleri çok kutupluluğun ortaya çıkışını hem kaçınılmaz hem de arzu edilir bir şey olarak görüyor ve birliği, Batı sonrası küresel düzeni şekillendirmede daha aktif bir rol oynamanın bir yolu olarak tanımlıyor. Üye devletler, ABD önderliğindeki tek kutupluluğa karşı devam eden ortak bir endişeye sahipler ve BRICS’in, Washington ile müzakere ederken stratejik özerkliklerini ve pazarlık güçlerini artırdığına inanıyorlar.
Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar, 1 Haziran’da Güney Afrika’nın Cape Town kentinde düzenlenen BRICS dışişleri bakanları toplantısında bu fikirleri doğruladı. Jaishankar, yaptığı açılış konuşmasında “Ekonomik gücün muhtemelen Batı’da yoğunlaşması çok fazla ulusu, çok az kişinin insafına bırakmak demektir” dedi.
“Çin’e ayrıcalıklı erişim sağladı”
İkinci olarak, BRICS grubu, diğer tüm üyeler için son derece önemli olan bir ülke olarak Çin’e ayrıcalıklı erişim imkanı verdi. Grubun kuruluşundan önce Pekin ile sınırlı bağları olan özellikle Brezilya ve Güney Afrika, daha Çin merkezli bir dünyaya uyum sağlarken BRICS’ten yararlandı. Sadece devlet başkanlarının katıldığı zirvelerle değil, bakanlar ve diğer yetkililer iklim, savunma, eğitim, enerji ve sağlık gibi konuları tartışmak için sık sık bir araya geliyor. Öte yandan büyük ölçüde göz ardı edilen birlik, hükümet yetkililerinin, düşünce kuruluşlarının, üniversitelerin, kültürel kuruluşların ve yasa koyucuların dahil olduğu sayısız yıllık toplantı düzenledi (bazı yıllarda 100’den fazla).
BRICS üyeliği ayrıca ülkelere, 2013’teki beşinci BRICS zirvesi sırasında oluşturulan Şanghay merkezli Yeni Kalkınma Bankası’nda (NDB) kurucu hissesi sağladı.
“Birlik cankurtaran haline geldi”
Üçüncüsü, BRICS üyeleri birbirlerine her türlü hava şartlarında arkadaş olarak davrandılar. Birlik, küresel sahnede geçici olarak zorluklarla karşılaşan üye ülkeler için güçlü bir diplomatik cankurtaran haline geldi: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i, Rusya’nın 2014’te Kırım’ı ilhak etmesi ve Bolsonaro’nun yanında yer almasının ardından, diğer BRICS ülkeleri Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i diplomatik izolasyondan korudu. Yakın müttefiki Donald Trump’ın ABD başkanlığı için yeniden seçilme girişiminin başarısız olmasının ardından kendisini küresel olarak yalnız bırakılmış bulduğunda da. Rusya’nın 2022’de Ukrayna’yı işgalinden sonra Putin, kendisine açık diplomatik ve ekonomik destek sağlamak (Çin), yaptırımları aşmak için yardım kabul etmek (Hindistan), askeri tatbikatlara katılmak (Güney Afrika) veya savaşla ilgili anlatıları kucaklamak (Brezilya) için diğer BRICS ülkelerine yeniden güvenebilir. BRICS desteği olmasaydı Rusya bugün kendisini çok daha zor durumda bulurdu.
Son olarak, BRICS üyesi olmak, yıllardır ekonomik olarak durgunlaşan ve artık yükselen güçler olmaktan çok uzak olan Brezilya, Rusya ve Güney Afrika için hatırı sayılır bir prestij, statü ve meşruiyet yaratıyor. Brezilya, küresel GSYİH’daki payında geride kalmış olsa bile, analistler onu yükselen bir güç olarak tanımlamaya devam ediyor – bu, yatırımı kolaylaştırıyor ve başkent Brasília’daki hükümetin diplomatik olarak ağırlığının üzerine çıkmasına izin veriyor. Şu anda yaklaşık 20 ülkenin birliğe üyelik arayışında olması, BRICS’in gücünü koruduğu fikrini doğruluyor.
“En büyük anlaşmazlığını yaşıyor”
Birlik, tam da bu konuda, 14 yıl önceki kuruluşundan bu yana en büyük anlaşmazlığı yaşıyor. Küresel statüsünü korumak için birliğin mevcudiyetini korumasına gerek olmayan Pekin, yıllardır yeni üyeler entegre etmeyi ve bloğu yavaş yavaş Çin liderliğindeki bir ittifaka dönüştürmeyi hedefliyor. Pekin, 2017’den bu yana, ülkeleri tam üyelik vermeden önce birliğe yaklaştıran bir mekanizma olan “BRICS Plus” konseptiyle, genişlemeyi gündeme getirmeye çalışıyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından, Batı’nın ülkeyi tecrit girişimlerine karşı koymak için Rusya’ya sempati duyan bir blok oluşturmaya yardımcı olabileceğinden, genişleme Moskova’nın da çıkarına olacak.
Öte yandan Brezilya ve Hindistan, daha küçük güçleri içeren seyreltilmiş bir birlikten daha az kazanacaklarından, BRICS’e yeni üyeler eklemek konusunda uzun süredir temkinli davranıyorlar. Hem Brasília hem de Yeni Delhi, genişlemenin birlik içindeki Brezilya ve Hindistan nüfuzunu kaybetmesine yol açacağından korkuyor. Onların gözünde, yeni üyeler büyük ölçüde Pekin’e daha kolay erişim elde etmek için katılacak, bu da BRICS pozisyonlarını daha Çin merkezli ve potansiyel olarak daha az ılımlı hale getirecek. Brezilya Dışişleri Bakanı Mauro Vieira, Jaishankar’ın yakın zamanda genişleme konusundaki müzakerelerin hala “devam eden bir çalışma” olduğu konusunda neden uyarıda bulunduğunu şöyle açıkladı
BRICS içinde doğal olarak en az etkiye sahip olan Güney Afrika ise ‘hisselerini’ korumaya çalışıyor.
BRICS üyesi olmak için resmi bir başvuru süreci veya belirli kriterler yok. Bazı ülkeler, gayri resmi bir ilgi göstermelerinden sonra gelecekteki potansiyel üyeler listesine eklendi. Ancak geçen yılki BRICS zirvesi bildirgesinde, üye ülkeler “BRICS üyeleri arasında BRICS genişleme süreciyle ilgili tartışmaları” çözüme kavuşturma sözü verdiler ve “yol gösterici ilkeleri, standartları, kriterleri ve prosedürleri açıklığa kavuşturma gereğini” vurguladılar.*
“Birlik IBSA’yı geçersiz kıldı”
Teorik olarak, her BRICS üyesinin grubun kararları üzerinde bir veto hakkı var, bu da yıllık zirve bildirilerinin neden genellikle muğlak olduğunu açıklıyor. Uygulamada, gruplaşmanın derin çizgileri – Çin’in GSYİH’si diğer tüm üyelerin toplamından daha büyük – gayrı resmi hiyerarşiler yaratıyor. Güney Afrika’nın 2010’daki katılımı, Pekin’in Afrika kıtasındaki faaliyetlerini desteklemek için Çin tarafından sağlandı. Ayrıca IBSA’yı da (Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika) gereksiz kıldı.
IBSA’yı bitirmek, Güney Afrika’nın BRICS üyeliğinin istenen bir sonucuysa -gelişmekte olan üç büyük demokrasinin Çin olmadan küresel güneyin geleceğini tartışamayacağını göstermek niyetindeyse- Pekin başardı. 2013 yılında gerçekleşmesi planlanan 10. IBSA liderler zirvesi, süresiz olarak ertelenmişti.
Bu nedenle Çin ve Rusya, Brezilya’nın muhalefetine ve Hindistan’ın endişelerine rağmen, özellikle Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva’nın – danışmanlarını üzecek şekilde – son zamanlarda doğaçlama açıklamalar yaparak Venezuela’yı BRICS’e davet etti ve bu demektir ki Çin ve Rusya birliğe yeni üyeler ekleme konusunda kararlı.
BRICS’in genişletilip genişletilmeyeceği konusunda anlaşmazlıklar, münhasırlık (tutuculuk) ve statüden daha fazlası var. İran, Suriye ve Venezüella gibi bazı potansiyel katılım adayları büyük ölçüde Batı karşıtı bir dış politika izlemekte. Bütünleşmeleri, Brezilya ve Hindistan’ın Batı ile Pekin-Moskova ekseni arasında artan gerilimler arasında birbirinden bağımsız bir stratejiyi koruma çabalarını karmaşıklaştırabilir.
BRICS’in 2009’dan bu yana başarısının anahtarı, iç anlaşmazlıkları aşma ve daha çok kutuplu bir dünya inşa etme ve güney-güney ilişkilerini güçlendirme arzusu gibi birleştirici temalara odaklanma kapasitesi olmuştur. Hindistan-Çin ilişkileri herkesin bildiği gibi gergin ve Yeni Delhi’nin Moskova’nın petrol ihracına yardım etme kararına rağmen, Hindistan sistematik olarak Rus silahlarına olan bağımlılığını azaltmaya çalıştı ve Avrupa’dan silah alımlarını artırdı. Statüko, BRICS’in çatlaklarını açığa çıkarmadan elde edebileceği en iyi şey olabilir.
Rusya uzun süredir BRICS grubunu Batı karşıtı bir blok olarak konumlandırmaya çalışırken, Brezilya ve Hindistan sürekli olarak Moskova’nın bunu yapmasını engellemeye çalışıyor.
“Güney Afrika kara kara düşünüyor”
Pretoria’daki Güney Afrika hükümetinin Johannesburg’da yapılacak BRICS zirvesine ev sahipliği yapması gerektiği konusundaki belirsizlik, Moskova ile Batı arasında artan gerilim bağlamında hükümetin ve Brasília’nın şu anda karşı karşıya olduğu ikilemleri yansıtıyor. Güney Afrika, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (ICC) kurucu tüzüğü olan Roma Statüsü’ne taraf olduğu için, katıldığı takdirde UCM’nin suçladığı Putin’i tutuklamak zorunda kalacak. Güney Afrikalılar aylardır bu hassas durumla kara kara nasıl başa çıkacaklarını düşünüyorlar. Eski Güney Afrika Devlet Başkanı Thabo Mbeki’nin geçtiğimiz günlerde işaret ettiği gibi:
“Başkan Putin’e lütfen Güney Afrika’ya gelin ve onu tutuklayın diyemeyiz. Aynı zamanda, Güney Afrika’ya gelip onu serbest bırakın da diyemeyiz – çünkü kendi yasalarımıza meydan okuyoruz – kanunsuz bir hükümet gibi davranamayız.”
Putin’i tutuklamadan ağırlamak, Güney Afrika’nın Batı ile bağlarını gererken, ona ev sahipliği yapmamak ya da zirveyi başka bir yerde düzenlememek, BRICS’in her türlü hava şartlarında dost olma taahhüdünü sulandırır. En olası senaryo, Güney Afrika’nın Putin’i tutuklamadan ağırlamak için yasal bir boşluk bulması ve bu da Rusya başkanı için diplomatik bir zafer anlamına geliyor.
Yine de bu, Güney Afrika için büyük ölçüde bir kaybet-kaybet ikilemi ve BRICS’in bir parçası olmanın ABD ve Avrupa ile bağlarını olumsuz etkileyerek ülke için somut bir maliyeti olmaya başladığı anlamına geliyor. Haliyle sonuç şaşırtıcı olmadı: Güney Afrika, Ukrayna’yı işgal ettikten sonra Rusya’ya yaklaşınca – Moskova’ya silah sağladığı iddiasıyla – G-7, onu ilk kez yakın tarihli bir zirveye konuk olarak davet etmemeye karar verdi.
Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa’nın 2018’de göreve başlamasından bu yana geçen sürede Rusya-Ukrayna savaşı yakında sona ermezse, Roma Statüsü’nü de imzalayan ve 2024’te G-20 zirvesine ve 2025’te BRICS zirvesine ev sahipliği yapacak olan Brezilya, yakında aynı sorunla karşı karşıya kalacak.
Devam eden tüm zorluklarına rağmen BRICS, üyeleri için pek çok kalıcı fayda sağlıyor. Yine de birlik, Johannesburg’da yapılacak olan zirvede yeni üyelerin dahil edildiğini duyurursa, bunu bir güç işareti olarak yorumlamak basite indirgemek olur. Bundan daha ziyade genişleme, Çin’in bloğun genel stratejisini belirleme kapasitesinin artmasının bir işareti olarak okunmalı ve çok kutuplu bir düzenin değil, iki kutuplu bir düzenin ortaya çıkışını yansıttığı unutulmamalı.
*BRICS genişlemesiyle ilgili tartışma, 2021’de Bangladeş, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Uruguay’ı yeni üyeler olarak ekleyen ve kredilerin en az yüzde 30’unun ABD Doları yerine üye devletlerin para birimlerinde sağlanacağını açıklayan NDB ile doğrudan ilgili değil.
Çeviri : Şehade İbrahim
Yorum ekle