Dosya

“Sudan’daki darbe, ülkeyi bölen sürecin devamı”

Afrika’nın en güçlü ülkelerinden biriyken, birkaç sene evvel bölündü. Uzun süredir idarenin başında olan Ömer el Beşir yönetimi hep eleştirildi. Özellikle Batılı ülkeler Beşir’i hedef tahtasına koydu. Son haftalarda halk gösterileri arttı ve sonrasında belki de beklenen oldu. Sudan’daki darbe girişiminin perde arkasında ne var? Bu sürece nasıl gelindi ve esasında ne oldu? Türkiye ne […]

Afrika’nın en güçlü ülkelerinden biriyken, birkaç sene evvel bölündü.

Uzun süredir idarenin başında olan Ömer el Beşir yönetimi hep eleştirildi. Özellikle Batılı ülkeler Beşir’i hedef tahtasına koydu.

Son haftalarda halk gösterileri arttı ve sonrasında belki de beklenen oldu.

Sudan’daki darbe girişiminin perde arkasında ne var?

Bu sürece nasıl gelindi ve esasında ne oldu?

Türkiye ne yapmalı?

Afrika uzmanlarına sorduk. İyi (Mücerret) okumalar…

Ömer el Beşir güçlü bir liderdi, darbe sürecine nasıl gelindi?

Ufuk Tepebaş (Basel Üniversitesi Afrika Çalışmaları Merkezi)

Darbe sürecine gelinmesinin birçok farklı nedeni var. Ama bunu en başta ekonomik sorunlar çerçevesinde toplamak mümkün. İşsizliğin artışı, Sudan para biriminin uluslararası para birimlerine karşı çok ciddi değer kaybetmesi, ülkedeki yasa koşullarının ağırlaşması ve Ömer El Beşir’in zamanında yapması gereken reformları yapamaması nedeniyle bugünkü duruma gelindi.

Kani Torun (Afrika Vakfı Başkanı)

Otuz yıldır süren iktidarın sonunda biraz toplumsal bıkkınlık, biraz ekonominin kötüleşmesi özellikle Güney Sudan’ın ayrılmasından sonra petrol gelirlerinin yüzde 80 azalması var. Buna ilaveten Arap Baharı’nın oluşturduğu -bir miktar süre geçti ama- bir özgürlük havası toplumda özellikle gençlerde, üniversitelerde var….

Prof.Dr. Zekeriya Kurşun (Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Başkanı)

Ömer el Beşir Güçlü bir liderdi esasında. Ama geçen zaman içerisinde ülkenin içine girdiği savaş süreci, ülkenin ikiye bölünmesi, bölünme aşamasında takınılmış bir takım yanlış tavır ve politikalar ve ekonomik kaynakların bütünüyle azalmasıyla birlikte gücünü kaybetmiştir. Buna paralel olarak hem siyasetteki hem de toplumdaki prestijini ve popülaritesini kaybetmiştir. Ekonomik baskılar da -doğal olarak- toplumu hareketlendirmiştir.  O yüzden Ömer el Beşir yönetimiyle toplum karşı karşıya gelmiştir.

Dış güçlerin etkisi var mıdır?

Ufuk Tepebaş (Basel Üniversitesi Afrika Çalışmaları Merkezi)

Dış farktörlerin etkisi de var tabi. Sudan’ı daha önce ikiye ayıran UNESCO’da bölen… Sudan’ın ikiye bölünmesi Güney Sudan’ın (Hıristiyan kesimin), petrol zengini olan kesimin ayrılması sürecinde de aynı şeyler söz konusuydu. Özellikle batı blokunun, ABD’nin başını çektiği blokun, burayı ayırması gündemdeydi. Neticede yapılan referandum ile ayrıldı. Aynı şekilde Ömer el Beşir’in batıyla ilişkilerinin zayıf olması… İşte yıllardır Sudan üzerinde yapılan yaptırımlar vs bunlar da tuzu biberi oldu, denilebilir. Bir de şu anki protesto dalgası üzerinde batılı ülkelerin etkisini de görmemek saflık olur.

Kani Torun (Afrika Vakfı Başkanı)

Olaylarda mutlaka olur ama dış güçler olmayan bir şey yapmazlar. Zaten var olan bir gelişme vardır, genelde o yönlendirilir. Aslında kimin ne kadar etkili olacağı bu sürecin sonunda anlaşılacak. Özellikle Arap ülkelerinin, Suudilerin ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Sudan üzerinde ciddi emelleri var. Onlar olabilir. Batılılar, Ömer el Beşir’in indirilmesini istiyorlar. Onlar da bunlarla beraber çalışıyor olabilirler. Ancak içerde Müslüman Kardeşler ve İslamî bir yapı var…

Prof.Dr. Zekeriya Kurşun (Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Başkanı)

Bu, çok tartışılan bir husustur. Eğer Mısır bir dış güçse Ömer el Beşir’i desteklemektedir. ABD ve bazı Avrupa ülkeleri Ömer el Beşir’i desteklemektedir. Ömer el Beşir’i sevdiklerinden değil istikrarsızlık ve yeni bir göç dalgasından korktukları için böyle yapmaktadırlar. Dolayısıyla dış etkiyi aramak yanlış olur. Ama diasporadaki Sudanlıların bir takım ilişkileri de bu tür etkiyi belirlemiş olabilir. Ayrıca, Sudan’ın geleceğinde söz sahibi olmak isteyen ülkeler, başta Çin ve Amerika, farklı güç noktalarıyla bu hareketlerin içinde etkin olmuş olabilirler. Ancak son yıllarda ciddi bir çıkış arayışına girmemiştir Sudan yönetimi. Birkaç kez toplumla uzlaşı toplantıları olup teknokrat hükümetler kurulmuş olmasına rağmen toplumsal sorunlara çok fazla eğilememiştir. Daha doğrusu, üretim ve tüketim tarzlarını yeniden belirleyememişlerdir.

Halk ne istiyor?

Ufuk Tepebaş (Basel Üniversitesi Afrika Çalışmaları Merkezi)

Halk şu anda iş istiyor. Yaşam koşulları günden güne ağırlaşıyor. Ülkede mesela döviz sıkıntısı yaşanıyor. Bankamatiklerde para dahil kalmadığı söyleniyor. Halkın istediği burada refah. Refah sağlanamadığı zaman bu tür patlamalar gerçekleşiyor. Sadece Sudan’da olacak bir şey değil, dünyanın her yerinde olabilecek şeyler. Halkın istediği refah. Ama Ömer el Beşir gerekli reformları yapamadı. Ne zamanki kendisine bu başkaldırılar arttı ve ülke çapında protesto dalgası geldi… Kabinede bir revizyon yaptı, vs. Ama bunlar için geç kalınmış durumda.

Kani Torun (Afrika Vakfı Başkanı)

Gördüğümüz kadarıyla halk ekmek istiyor. Bence, çok sofistike bir şey yok. Uzun süre kalan rejimler yoruluyorlar. En ufak bir muhalif olayı bastırmaya çalışıyorlar. Bu da tersine bir etki yapıyor. Daha da artıyor muhalefet.

Prof.Dr. Zekeriya Kurşun (Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Başkanı)

Halk, aş ve iş istiyor. Sudan’da sosyal ve beşeri dağılım, son çeyrek asırda büyük ölçüde,  tarımdan kopmuştur. Tarım alanlarında kendi kendine yeterli olan halk şehirlere yaklaştıkça yetersiz olmuştur. Ambargo sırasında güçleri ve yetenekleri zayıflatılmış bir toplum meydana getirilmiştir. Dolayısıyla,  çaresizlik içerisindedir. Aslında, Sudan halkı çalışkan ve iyi eğitildiğinde yetenekli insanların çıkabileceği bir toplumdur. Fakat yetişmiş insanlarının büyük bölümü körfez ülkelerine, diğer kısmı dünyanın diğer yerlerine dağılmak suretiyle ülkede teknokrat ve orta düzey meslek erbabının da zayıfladığı bir ülke durumuna düşmüştür. Dolayısıyla, yönetim ve alt tabaka arasında iletişimi sağlayacak sınıf kaybolmuştur.

Türkiye ne yapmalı?

Ufuk Tepebaş (Basel Üniversitesi Afrika Çalışmaları Merkezi) 

Türkiye’nin yapması gereken süreci dikkatlice gözlemlemesi, iyi analiz etmesi. Çünkü Ömer el Beşir’in Türkiye ile iyi ilişkileri var. Türkiye’nin iktidarla ilişkisi çok çok iyi. Burada yapılacak olan direk hemen bir pozisyon almaktan ziyade gelişmeleri dikkatlice gözlemlemek.

Kani Torun (Afrika Vakfı Başkanı)

Bence, şu anda yapılacak şey beklemektir. Kim yapıyor darbeyi, nereden? Darbecilere en kısa zamanda demokrasiye dönme çağrısı yapılması gerekiyor. En kısa zamanda serbest seçimlerin olduğu, halkın iradesinin ortaya çıktığı, bu sürecin incelendiği yeni bir dönem için çağrı yapılmalı. Ama bence henüz erken, durumu görmemiz gerekiyor.

Prof.Dr. Zekeriya Kurşun (Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Başkanı)

Türkiye, Sudan ve Ömer el Beşir ile iyi ilişkiler geliştirmiş ülke ama her halükarda Sudan toplumunun yanında ve yararına yer aldığını beyan etmeli. Meselelerde aracı olması mümkün değil. Çünkü şimdiden Türkiye aleyhtarı bir söylem geliştirilmeye başlandı. Dolayısıyla, Türkiye orta yolu seçmeli. Mutlak suretle halkın yanında yer alacağını ama Arap Baharı’ndaki gibi değil de doğrudan uzlaşı yönüyle olabileceğini söylemeli. Hükümete ve halka tavsiye vermeli.

 

Etiket /