Röportaj

76 yıl önce: Hayvan vagonlarında soykırım yolculuğu

Kırım Tatarlarının 76 yıl önce vatanlarından bir gecede toparlanarak tren vagonlarıyla ana vatanlarından sürgün edilmesi sonucu yaşanan acılar hala sürüyor.

Türk ve dünya tarihindeki en önemli insanlık suçlarından biri olan sürgünde Kırım Tatarları nüfuslarının yarıya yakınını kaybetmişti.

Biz de Kırım Tatarları’nın yaşadıklarını Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ergun Sevimsoy ile konuştuk.

Kırım Tatarlarına uygulanan sürgün ve soykırım ne zaman başladı?

Kırım Tatarları hayatının en güzel dönemlerini Kırım Hanlığı döneminde yaşadılar. 1783 yılında Rusların Kırım’ı bilfiil işgal hareketi başlayana kadar bu güzel dönemler devam etti. O tarihten itibaren Kırım Tatarları için felaket başlamış oldu. Ruslar, bütün Türk dünyasında yaptığı gibi burayı da işgal edince katliama başladılar. Bu katliamdan dolayı Kırım’da büyük göç hareketi başladı. Ruslar, Türk dünyasında işgal ettiği yerlerde seçenekler sunuyorlar.

Birincisi, bu toprakları terk edin.

İkincisi, Hristiyan olun ve size tüm haklarınızı geri verelim.

Üçüncüsü, bu toprakları terk etmezsen, Hristiyan da olmazsan o zaman burada köle gibi yaşayacaksın ve yapılanları kabulleneceksin.

Kırım’da kalan soydaşlarımız için feci günler sonradan başladı. Çarlık Rusya ve Sovyet Rusya döneminde Kırım Türklerine soykırım yapıldı. Mesela, Ural Türklerine sürgün ve Japonlarla savaştırılması, tüm Türk dünyasında yaptıkları gibi Kırım Türklerinin önde gelenlerini idam etmek… Bu gibi olaylar yaşanmaya devam ederek İkinci Dünya Savaşı’na gelindi. Kırım bölgesinde yaşayanlar mutlu değildi. O bölgedekiler asimilasyon ile karşı karşıyaydılar. Çarlık döneminde asilzade çocuklarını subay yetiştirmek için askere alıyorlardı. Bu durum, asimilasyon planlarının bir parçasıydı. Çarlık Rusya yıkılıp komünizm geldiğinde daha kötü günler başladı Kırım Türkleri için.

Kırım Halk Cumhuriyeti kuruluyor

1917 yılında Numan Çelebi Cihan önderliğinde devlet kurma teşebbüsümüz var. Kırım Tatar kurultayı toplandı, seçimler yapıldı, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. Bu toplanan kurultayda Numan Çelebi Cihan devlet başkanı ilan ediliyor. 1917 yılında Kırım Halk Cumhuriyeti kuruluyor. Fakat kurulan bu devletin ömrü kısa oluyor. Bolşevikler tarafından yıkılıyor ve devlet başkanı seçilen Numan Çelebi Cihan şehit ediliyor. Cesedi de parçalanarak Karadeniz’e atılıyor. Kırım Türkleri açısından Çarlık dönemi ve Sovyet dönemi kötü geçiyor.

Bahanelerin arkasına gizlenen soykırım

Soykırım ve sürgün uygularken Rusların kullandığı argüman neydi?

İkinci Dünya Savaşı zamanına da bakalım. Kırım Tatarları en ön saflarda yer aldırtırılıyor ve savaştırılıyor. Alman cephesinde büyük sayıda esir oluşunca Türkistan beyliklerinden ordu birliği kuruyorlar. Alman esir kamplarında bulunan Türkler, Türkistan ordu birliğine katılıyorlar. Alman esir kamplarında yaşanılmaz bir durum vardı. Türkler, “En azından savaşarak ölürüm” mantığıyla birliklere katılıyorlar. Bu Türkler, Ruslara karşı savaşıyorlar. Fakat öte tarafta, Rusların tarafında da Türkler var. Örneğin, İkinci Dünya Savaşı’nın en ünlü pilotu Ahmet Han Sultan, Kırım Tatarı’dır. O kadar nam salmış ki Alman pilotlar ondan çok korkuyorlar. Ahmet Han Sultan bile ailesini sürgünden kurtaramıyor.

İkinci Dünya Savaşı bitince, Almanlar mağlup olunca Anadolu ile arasında engel olan küçük Türk halklarını Stalin sürgüne gönderiyor. Bunların içerisinde Kırım Tatarları, Ahıska Türkleri var.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman orduları tarafında yer alan Kırım Tatarlarını bahane ederek, Kırım Tatarlarının Ruslara karşı Almanlar tarafında savaştığını bahane ederek sürgüne gönderdi.

Ağırlıklı Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan gibi Orta Asya bölgesine gönderdi. Ama en geniş kitle Özbekistan topraklarına sürüldü.

Hayvan vagonlarında ölüm yolculuğu

Sürgün-soykırım sırasında neler yaşandı?

Sürgün yaklaşık yirmi gün sürüyor. Kırım Tatarlarının evleri önceden işaretleniyor ve gece yarısı gelen emirle askerler bu evlerden Kırım Tatarlarını alarak meydanlara topluyorlar. Topladıkları meydanlardan da en yakın tren istasyonlarına gönderiyorlar. Sürgüne gönderilen insanlar evlerinden yirmi dakika içerisinde çıkartılıyorlar. Nereye gideceklerini bilmedikleri için ne alacaklarını da bilmiyorlar.

İnsanları, hayvan vagonlarına doldurarak yirmi gün sürecek ölüm yolculuğuna çıkartıyorlar. Sürgün esnasında eli silah tutacak kimse yok, hepsi cephede. Oradaki insanlar, eli silah tutmayan erkekler, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar. Sürgüne gönderildikleri hayvan vagonlarının havalandırma kapakları biraz yukarıda. Oradan insanlar hava almaya çalışıyor. Vagonun bir köşesine de delik açıyorlar, o köşeden ihtiyaçlar gideriliyor. Müslüman toplum olan Kırım Tatarları bu şartlara ayak uydurmakta zorlanıyorlar. Bu yüzden kendilerini sıkıyorlar. Havasızlıktan ve çatlayarak ölenler oluyor. Hatta bebeğini emziremeyen kadınlardan dolayı bebek ölümleri yaşanıyor. Bu yolculuk esnasında insanlara tuzlu balık yediriliyor, iyice susuzluktan kırılmaları hedefleniyor. Tuzlu balık yedirdikten sonra trenler su başında duruyor. Oradaki insanların hepsi susuzluktan kırıldıkları için çocuklarını bırakıp suya koşuyorlar. Trenler hareket ettiği an oradaki insanlar trene yetişemezse askerler tarafından öldürülüyorlar.

Zulmedilen yaklaşık dört yüz bin insan

Kırım Tatarları sürgündeyken neler yaşadılar?

Kırım Tatarları sürgün yerine gitmeden önce oralarda insanlar uyarılmıştı. Gelen kişilerin vatan haini, boynuzlu olduğu gibi olumsuz şeyler anlatılıp o bölgedeki insanların Kırım Tatarlarına yardım etmemesi sağlanıyordu. Yolculuk esnasında parçalanan Kırım Tatarları orada iyice parçalanmış duruma geldiler. Sürgün edildikleri ülkelerin dışına çıkamıyorlar. Eğer Kırım Tatarları sürgün edildikleri ülkenin dışına çıkmaya çalışırsa yakalanıp hapse atılıyorlar. Sürgün yerlerinde de hiçbir kimse Kırım Türklerine yardım etmiyor, yiyecek ve içecek vermiyor. Gittikleri yerde açlıktan sıkıntı yaşıyorlar. Buna rağmen hayata tutunuyorlar.

Cepheden Kırım’a dönen erkekler de görüyorlar ki aileleri sürgüne gönderilmiş. O erkekler de ailelerinin peşinden yola çıkıyorlar ama kaç tanesi ailesini buluyor meçhul. Aileler iyice parçalanıyor. Zulmedilen insanların sayısı yaklaşık 400 bin. Bu nüfusun yüzde 46’sı sürgün öncesi, sürgüne giderken veya sürgünde bir hafta içinde ölüyor.

Dönüm noktası: Fergana olayları

Kırım Tatarları ne zaman ana vatanlarına dönmeye başladı?

Sürgündeyken serbestlikler başlıyor. Serbestlikte fırsatını bulan geri dönmek için harekete başlıyor. Ama Kırım’a dönmeyi başaranlar yakalanıyor ve tekrar sürgüne gönderiliyor. Kesin dönüşler 4 Haziran 1989’daki Özbekistan’daki Fergana olaylarına kadar başlayamıyor. Fergana olaylarında Ahıska Türkleri ile Özbekleri karşı karşıya getiriyorlar. Özbekler, Ahıska Türklerine saldırıyor ve ölen, yaralan oluyor. Bundan Kırım Tatarları da nasibini alıyor. Kırım Tatarları, “bizim sizinle işimiz yok, tek amacımız vatanımıza dönmek.” diyorlar. Fergana olayları, Kırım’a dönmelerini sağlıyor. İşi gücü bırakıyorlar, profesörler ünvanını bırakıyor ve ana vatanlarına dönmeye uğraşıyorlar.

Dönüşler kolay olmuyor. Özbekistan hükümeti zorluklar çıkarıyor. Kırım Tatarlarının mallarının satılmasını engelleyerek zorluk çıkarıyorlar. Özbekistan hükümeti halkını Kırım Tatarlarına karşı uyarıyor ve Kırım Tatarlarının mallarını satmasını engelliyorlar. Bu durumda Kırım Tatarları, Özbekistan’da yaşayıp ana vatanına dönmek istemeyen Kırım Tatarlarına mallarını devrediyor. Ellerine Kırım’a dönebilecek kadar para geçiren direk ana vatana geri dönüyor. Kırım’a dönenleri Rus gizli servisi Kırım Tatarlarını karşılıyor. Orada devlet arazilerine gecekondular yapıyorlar yaşamak için. Toprağı kazarak ve üstlerini naylonla kapatarak yaşamaya çalışıyorlar. İlk dönemde Kırım’ın Türkiye’ye bakan trustlik bölgelerine Kırım Tatarları sokulmuyor. Oralarda ev, tarla, arsa almaları engelleniyor. Bu şartlarda ana vatanlarında barınmaya çalışıyorlar.

Türkler her zaman Kırım Tatarlarının yanında oldu

Türkiye’nin tutumunu nasıl yorumluyorsunuz?

Türkiye’nin desteği olmasa Kırım Türkleri bu kadar badireyi atlatamazdı. Kırım Türklerinin dünya lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’dur ve yaşayan bir efsanedir. Alpaslan Türkeş liderliğindeki ülkücü gençlik Kırımoğlu’na sahip çıktı ve sokaklara döküldü. Böylece Ruslar, Kırımoğlu’na sergiledikleri sert tutumu yumuşatmak zorunda kaldılar. Eğer Kırımoğlu yaşıyorsa Türkiye’nin sayesindedir.  Türklerin büyük desteği vardır ve sürmektedir. Demirel döneminde de büyük destekleri oldu. Hatta Kırım’a giderek Kırım Tatarlarının tanınmasına vesile oldu. Türkiye, Kırım’ı hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Daha yeni bir haber var, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da destek vererek Kırım’ın işgalini tanımayacağını bildirdi. Türkler her zaman Kırım Tatarlarının yanında oldu.