Kültür

‘Hareket’ felsefesinin fikir ve ahlak adamı: Nurettin Topçu

Filozof Maurice Blondel‘in kurucusu olduğu “Hareket” felsefesini Türk milletine tanıtan Nurettin Topçu, ahlaki bir varlık olma vasfını yitirmeyle yüz yüze kalan insana, isyanın da bir ahlakı olduğunu anlattı. Topçu, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı sırasında güçlenen Ümmetçilik, Osmanlıcılık ve Turancılık gibi akımlara tepki olarak gelişen, Anadolu coğrafyasında yaşayan herkesi merkeze koyan “Anadoluculuk” düşünce hareketini savundu. Anadolu irfanının kıymetini ve […]

Filozof Maurice Blondel‘in kurucusu olduğu “Hareket” felsefesini Türk milletine tanıtan Nurettin Topçu, ahlaki bir varlık olma vasfını yitirmeyle yüz yüze kalan insana, isyanın da bir ahlakı olduğunu anlattı.

Topçu, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı sırasında güçlenen Ümmetçilik, Osmanlıcılık ve Turancılık gibi akımlara tepki olarak gelişen, Anadolu coğrafyasında yaşayan herkesi merkeze koyan “Anadoluculuk” düşünce hareketini savundu.

Anadolu irfanının kıymetini ve düzen kurucu ahlakını kuşanmayı telkin eden Topçu, kadim İslam ve Türk tarihini, tasavvufu ve modern dönemdeki sosyolojik gerçekliği eserlerinde tahlil etti.

Baba tarafından Erzurumlu Topçuzadeler mensubu olarak 1909’da İstanbul’da doğan Nurettin Topçu, İstanbul Lisesini bitirdi. 1928’de Fransa’ya giden Topçu, Strasbourg’da felsefe, ahlak, psikoloji, sanat felsefesi, tarih, mantık, sosyoloji ve arkeoloji dersleri aldı.

Fransa’da ay yıldızlı bayrağın dalgalanmasını istedi

Felsefe doktorasını 1934’te Sorbonne Üniversitesinde tamamlayan Topçu, bu üniversitede doktora yapan ilk Türk oldu.

Topçu, “İsyan Ahlakı” anlamına gelen “Confirmisme et Revolte” isimli doktora çalışmasından dolayı üniversiteden bir altın saat, Amerika ve Kuzey Amerika’ya seyahat gibi ödüller almaya hak kazandı. Ancak bu ödüllerin hiçbirini kabul etmeyen Topçu, üniversitenin giriş ve çıkış kulelerinde 24 saat ay yıldızlı Türk bayrağının dalgalanmasını istedi. Topçu’nun bu isteği üniversite yönetimi tarafından yerine getirildi.

Topçu, daha sonra Filozof Henri Bergson üzerine hazırladığı doçentlik tezini İstanbul Üniversitesinde tamamlayarak Galatasaray Lisesi başta olmak üzere farklı liselerde öğretmenlik görevini yürüttü ve 1974’te İstanbul Erkek Lisesinden emekliye ayrıldı.

Tasavvufla düşünce dünyasına yeni bir yön verdi

Topçu, Fransa’dan döndükten sonra çocukluk arkadaşı Sırrı Bey vasıtasıyla devrin manevi büyüklerinden Serezli Hasib ve Abdülaziz Bekkine ile tanıştı.

Abdulaziz Bekkine’ye intisap ederek düşünce dünyasına yeni bir yön veren Topçu, “Taşralı” isimli kitabında “Yıldırım’ın Huzurunda” başlıklı yazısıyla şeyhinin ölümünden duyduğu büyük acı ve uğradığı yıkımını anlattı.

Topçu, devrin alimlerinden Mahmut Celaleddin Ökten’den de İslami ilimler alarak imam hatip okullarının kuruluşu sırasında onunla mesai arkadaşlığı yaptı.

“Anadoluculuk” düşünce hareketini savundu

Anadolu coğrafyasında yaşayan herkesi merkeze koyan “Anadoluculuk” düşünce hareketini savunan Topçu, düşüncelerini sergilediği “Hareket” dergisini 1939-1975’te belli aralıkla yayımladı.

Deneme, inceleme, öykü, roman, çeviri ve ders kitapları kaleme alan Topçu, ardında “İsyan Ahlakı”, “Yarınki Türkiye”, “İslam ve İnsan”, “Ahlak Nizamı”, “Ahlak”, “Devlet ve Demokrasi”, “Mevlana ve Tasavvuf”, “Kültür ve Medeniyet”, “Büyük Fetih” gibi birçok eser bıraktı.

Topçu, düşünsel ve kültürel alanda çalışmalarının bir bölümünü, kuruluşuna da katıldığı Türk Kültür Ocağı, Türk Milliyetçiler Derneği, Milliyetçiler Derneği ve Anadolu Fikir Derneğinde sürdürdü.

Nisan 1975’te kansere yakalandıktan sonra 10 Temmuz’da vefat eden Topçu, İstanbul’un Fatih ilçesindeki Kozlu Mezarlığı’nda toprağa verildi.

“Vefa” ödülüne layık görüldü

Nurettin Topçu, geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’ne layık görüldü.

Merhum Nurettin Topçu’ya, “İnsanın var oluşunu sadece et, kemik, kan ve maddeden ibaret görmeyip ruhun derinliklerine inen, isyanın da bir ahlakı olduğunu ve bireyin toplumda bir ahlak nizamı çerçevesinde kendine yer edineceğini anlatan, bu millete Anadolu irfanının kıymetini ve düzen kurucu ahlakını kuşanmayı telkin eden, kadim İslam ve Türk tarihini, tasavvufu ve modern dönemdeki sosyolojik gerçekliği tahlil eden eserleri” dolayısıyla “Vefa” ödülü verildi.