Genel Röportaj

Yasaklı bir cennetten haykırış: “Herkes için ev, Keşmir’dir”

Afgan atasözü der ki: “Herkes için evi Keşmir’dir.” Ancak bugün o ev, dikenli tellerle çevrili, asker postalları altında ezilen ve sesini dünyaya duyurmaya çalışan milyonlarca insan için bir hapishaneye dönüşmüş durumda.

 

Keşmirli mülteci Abdul Ahad Azad, ailesinden uzakta yaşarken çatışmalar sırasında onlara ulaşamamanın acısını hala taşıyor. Keşmir’in kaderini belirleyen siyasi ve askeri süreçleri “bir halkın sistematik işgali” olarak tanımlıyor. Ona göre Keşmir sorununun temelinde, Hindistan’ın 1947’den bu yana süren “yasadışı işgali” ve BM kararlarına rağmen özgür ve adil bir plebisit düzenlemeyi reddetmesi yatıyor.

 

Azad, Hindistan’ın askeri işgalinin gölgesinde Keşmir’de süren insan hakları ihlallerine karşı uluslararası kamuoyunu göreve çağırıyor.

 

Abdul Ahad Azad, Keşmir’in işgal altında olduğunu, halkının ise açık hava hapishanesinde yaşamaya zorlandığını söylüyor. Azad’a göre Hindistan, Cammu ve Keşmir’i BM kararlarına rağmen yasa dışı şekilde işgal ediyor ve bölgedeki askeri varlığı giderek artırıyor. “Bir milyondan fazla askerle dünyanın en militarize bölgesinde yaşıyoruz,” diyen Azad, Keşmir’in gerçekliğinin Hindistan-Pakistan çatışmasından çok daha derin olduğunu vurguluyor.

 

 

“Hayatlarımız, inançlarımız ve onurumuz tehdit altında

Keşmir’in militarizasyonuna dair konuşan Azad, Hint ordusunun güvenlik gerekçeleriyle değil, yerli halkı bastırmak için bölgede olduğunu savunuyor. “Askeri güç, sömürgeci bir aracın adıdır,” diyen Azad, Hint güçlerinin 1980’lerden bu yana 100 binden fazla Keşmirliyi öldürdüğünü, binlercesinin kaybolduğunu ve yüz binlerce çocuğun yetim kaldığını aktarıyor.

Bununla da yetinmeyen Hindistan’ın, yerli olmayan nüfusu Keşmir’e yerleştirerek demografik yapıyı değiştirmeye çalıştığını belirten Azad, bu durumun uluslararası hukuka aykırı olduğunu söylüyor.

Abdul Ahad Azad, sorunun iki ülke arasındaki çatışmadan çok daha büyük olduğunu ifade ederek, “Bu, Keşmirlilerin hayatlarını doğrudan etkileyen bir askeri işgal meselesidir” dedi. Hint ordusunun varlığı nedeniyle bölgenin dünyanın en yoğun şekilde askerleştirilmiş alanlarından biri haline geldiğini ifade etti, şunları söyledi:

“Bir milyondan fazla Hint askeri Cammu ve Keşmir’de konuşlu. Mahremiyetimiz, özgürlüğümüz elimizden alındı. Hayatlarımız, inancımız, haysiyetimiz sürekli tehdit altında.”

 

Hint ordusunun bölgedeki varlığını bir güvenlik önlemi olarak değil, “sömürgeci bir zorlayıcı güç” olarak tanımlayan Azad, askeri uygulamaların halkı sindirmeye ve kontrol altında tutmaya yönelik olduğunu dile getirdi.

“1980’lerin sonundan bu yana 100 binden fazla Keşmirli öldürüldü. On binlercesi tutuklandı, 10 binden fazla kişi zorla kaybedildi. Bugün Keşmir’de 200 binden fazla yetim çocuk var.” diyen Azad, ayrıca Hindistan hükümetinin son dönemde Keşmir’e yerli olmayanları yerleştirerek demografik yapıyı değiştirmeye çalıştığını, bunun da gelecekteki bir referandumun sonucunu etkilemeyi hedeflediğini belirtti.

Azad, barış ve ekonomik refahın, ancak özgürlüğün sağlanmasından sonra mümkün olabileceğini ifade ederek, “İşgal altındaki bir bölgede barış aramak gerçek dışıdır. Hayat, inanç ve onur tehdit altındayken ekonomik kalkınmadan söz etmek anlamını yitirir.” İfadelerini kullandı.

 

 

“Her Keşmirli bu işgalden doğrudan etkileniyor”

Ailesi hâlâ Keşmir’de bulunan Azad, çatışma dönemlerinde yakınlarına ulaşamamanın acısını derinden yaşadığını belirtti. Ancak bu durumun sadece kendisine özgü olmadığını vurguladı:

“Her Keşmirli işgalin doğrudan mağdurudur. Neredeyse her 8 Keşmirliye bir Hint askeri düşüyor.” diye konuşan Azad, uluslararası medyanın Keşmir meselesine zaman zaman yer vermesinin önemli olduğunu ancak haberlerin çoğunlukla bağlamdan kopuk şekilde sunulduğunu söyledi.

Azad, Keşmir’in uluslararası kamuoyunun gündeminde kalmasının, Hindistan’a yönelik uluslararası baskının artması açısından hayati önemde olduğunu savunarak:

“Neden Hindistan Keşmirlilere yönelik baskınlar yapıyor? Neden Keşmir sürekli savaş gündeminde? Bu soruların yanıtları haberlerin arka planında yer almalı. Hindistan’ın Keşmir’de BM kararlarını uygulamayı ısrarla reddetmesi görmezden geliniyor. Asıl mesele, Hindistan’ın Keşmir’de yaptıklarının uluslararası medyada yer bulması. Keşmir’in manşetlerde kalması, plebisit konusundaki uluslararası sorumlulukları hatırlatmak için önemlidir.”

Azad’a göre Hindistan’ın Keşmir’deki varlığı, halkın iradesine aykırı ve sömürgecilik döneminden kalma bir uygulamadır.

Hiç kimsenin 21. yüzyılda sömürgeciliği kabul etmeyeceğini ve Keşmirlilerin de Hindistan’ın askeri işgaline karşı direnme haklarını olduğunu aktaran Azad,

“Keşmir’deki tek çözüm tam bağımsızlıktır. Bu tam bağımsızlık, sömürgecilik karşıtı bir mücadelede gerçekçi olan tek sonuç özgürlüktür. Keşmir ne olursa olsun bu özgürlüğü kazanmalıdır.”

Pakistan ile Keşmir halkı arasında derin bağlar bulunduğunu ifade eden Azad, sözlerini şöyle tamamladı:

“Pakistan ve Keşmir, bitişik iki parmak gibidir. Hindistan işgali bu doğal ilişkilere zarar vermektedir. Uygur kardeşlerimiz kendi yurtlarından kaçtıktan sonra önce Keşmir’e, ardından Pakistan ve başka ülkelere gitmişlerdir. Keşmirliler her zaman Uygur Müslümanlarıyla dayanışma içindedir. Keşmir tarih boyunca Uygur Müslümanlarına sığınak olmuştur. Bölge halkları arasında tarihi ve kültürel bağlar hala güçlü.  Bu çerçevede, Hindistan-Pakistan geriliminde Çin’in bölgesel etkisinin de dikkate alınması gerekiyor.”

 

Etiket /