Yazının Orijinali: Debt and trauma as Israel destroys Palestinian homes, businesses | Israel-Palestine conflict | Al Jazeera
İsrail işgal altındaki topraklarda evleri ve işyerlerini yıkarken yüzlerce Filistinli bir gelecek inşa etmenin zorluğu ile mücadele ediyor.
İşgal Altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki yüzlerce Filistinli aile, İsrail işgaline karşı akrabaları tarafından yürütülen protestolar nedeniyle bir toplu ceza olarak ya da İsrail’in işgal altındaki topraklarda demografiyi değiştirme planlarının bir parçası olarak İsrail makamları tarafından evleri ve işyerlerinin yıkılmasından sonra hayatlarını tekrar kurmak için mücadele ediyor.
İşgal altındaki Ramallah’ın kuzeyindeki Thurmasiya köyü, köyün inişli çıkışlı vadilerini ve tepelerini süsleyen birçok gösterişli çift katlı villa ile birçok göçmen Amerikalı-Filistinli’ye ev sahipliği yapıyor. 40 yaşındaki Saneh Shalaby, İsrail güçleri tarafından evinin yıkılmasının akabinde erkek kardeşinin köydeki evine taşınmak durumunda kaldı.
ABD vatandaşı olan kocası Montaser Shalaby’nin Mayıs ayında Hamas ile İsrail arasındaki yoğun çatışmalar sırasında Batı Şeria’nın kuzeyindeki bir kontrol noktası yakınında bir İsrail yerleşimcisini vurup öldürdüğü ve iki kişiyi yaraladığı iddiasıyla 8 Temmuz’da evleri yıkıldı.
Saneh ve üç çocuğuna verilen toplu cezayı eleştiren yasal temyize ve Amerikan Büyükelçiliği’nin müdahalesine rağmen evleri yıkılmaya devam etti.
İsrail, şüpheli saldırganların akrabalarına karşı olan bu cezalandırma politikasının, İsraillilere karşı şiddet eylemlerini düşünen diğer Filistinliler için caydırıcı olduğunu savunuyor.
Ancak İsrail’in, binlerce Filistinliyi evsiz bırakarak yüzlerce haksız ev yıkımı gerçekleştirdiğini söyleyen İsrailli insan hakları grubu B’Tselem bunu yalanlıyor.
B’Tselem, “İsrail devleti, yıkımların aslında Filistinlileri saldırı yapmaktan caydırdığını kanıtlayacak herhangi bir rakam sunmadı ve bu kanıtı sunması için yönetime hiç baskı yapılmadı” dedi.
“Filistinlilerin sözde uyguladığı şiddetin kanıtı olmadan, böyle aşırı ve zararlı bir önlemin faydacı gerekçesi kaybolur. Öte yandan, çelişkili kanıtlar, ev yıkımlarının Filistinliler arasında saldırı gerçekleştirme motivasyonunu gerçekten artırdığını gösteriyor.” şeklindeki ifadeler kullanıldı.
Uluslararası hukuka aykırı olan böyle bir ceza, Filistinlilere karşı benzer suçları işleyen İsrailliler için geçerli değildir.
Hem Saneh hem de annesi, İsrail yerel istihbarat teşkilatı tarafından sorguya çekildi, ancak muhtemelen ABD vatandaşlıkları ve Amerikan Büyükelçiliğinin müdahalesi nedeniyle ikisi de sert muamele görmedi.
Ancak Saneh, yaşadığı, sevdiği ve bir yuva haline getirdiği evinden çıkarılması ve evinin yıkılmasından dolayı hala derin bir travma yaşıyor.
ABD’den kızını desteklemek için ziyaret eden annesi Elizabeth Khamis, El Cezire’ye verdiği demeçte, “Saneh çok depresif ve stresli bir hale büründü. Günün çoğunda uyuyor ve sadece yemek yemek ve duş almak için uyanıyor” dedi.
Khamis, Saneh’in çocuklarının duruma ve yeni evlerine uyum sağladığını ancak annelerinin kederinin, babalarının hapsedilmesinin ve evlerini kaybetmenin onları gerçekten nasıl etkilediğini bilmenin zor olduğunu söyledi.
“ABD’de yaşayan diğer çocuklarım da kız kardeşleri Saneh için çok endişeleniyor ve onu güçlü olmaya teşvik ederken nasıl olduğunu görmek için her zaman telefon ediyor.”
‘Çocuklarımı nasıl besleyeceğimi bilmiyorum’
İşgal altındaki Doğu Kudüs’teki Silwan’da başka bir Filistinli aile de, işyerlerinin ve evlerinin yıkılmasından dolayı büyük bir duygusal ve ekonomik şiddetle mücadele ediyor.
Nidal Rajabe’nin kasap dükkânı, İsrail’in Doğu Kudüs’te Filistinlilerin inşaatını kısıtlayan ve aynı zamanda Yahudi yerleşim birimlerinin inşasını teşvik eden – hepsi uluslararası hukuka göre yasadışı olan – politikası nedeniyle inşaat ruhsatı alamayınca iki hafta önce yıkıldı.
Birkaç Kudüs belediye yetkilisi ve Dışişleri Bakanı Yair Lapid de dahil olmak üzere İsrail bakanları, İsrail’in resmi politikasının hem Batı Şeria hem de Doğu Kudüs’te bir Yahudi çoğunluğu oluşturmak olduğunu açıkça belirttiler.
7 Haziran’da Kudüs belediyesi Silwan’daki el-Bustan bölgesinin sakinlerine bir dizi yıkım emri verdi. 130 kişiden oluşan 13 aileye, evlerini tahliye etmeleri ve kendi evlerini kendi elleriyle yıkmaları için 21 gün süre verildi.
Rajabe, 21 gün içinde işyerini kendi elleriyle yıkması için bir tebligat aldı fakat bu emri yerine getirmeyi reddetti.
Daha sonra işgalci İsrail belediyesi binayı yıktı ve Rajabe’ye, 18.200 doları aşması beklenen yıkım faturası kesti.
Yıkım gününde protestolar yapıldı, Rajabe ve iki erkek kardeşi tutuklanarak hapse atıldı. Rajabe, Kudüs Belediyesi’nin evini kendi kendine yıkma emrine uymayacağını ve bunun da yıkımı gerçekleştiren belediyeye ödenmesi gereken yeni masraflara yol açacağını söyledi.
Rajabe’nin Al Jazeera’ya delillerle gösterdiği bu devasa borç nedeniyle, belediyeye yapması gereken ödemeler – iş bulabileceği varsayılarak- geri ödemesi birkaç yıl sürecek aylık taksitlere bölündü.
Rajabe, “Eşim durumdan çok endişeli, çocuklarım stresli ve öfkeli” dedi.
“İş arıyorum ama ne zaman iş bulacağımı, çocuklarımı nasıl beslemeye devam edeceğimi veya borcumu nasıl ödeyeceğimi bilmiyorum.”
Yorum ekle