Doğru ve yanlış, siyah ve beyaz, iyi ve kötü, yalan ve gerçek. Modern dünyadaki kadar kendine özgü bir yüzyıl görmedi muhtemelen insanoğlunu ağırlayan dünya.Balkan Savaşları sonrası göç etmek zorunda kalan binlerce Türk’ün, Rus – Sovyet jeopolitiğinin yok ettiği binlerce hayat, bugün acısı bilinmeyen nice trajediden sadece birkaçı konumunda. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı acılarının dünyasını Covid 19 süreci ile mukayese eden dünyamız, doğru ve yanlış kadar, siyah ve beyaz kadar net olan gerçeği, gerçekleri çarpıtan, değiştiren, dönüştüren, kendine özgü bir bilgi evreninde dönüyor adeta.
Suriye topraklarında yaşananlar, tam bu söz ettiğimiz ayrımın aynası durumunda. İyi ve kötü bu kadar açık iken, yalan ve gerçek, bu denli göz önünde yaşanmış ve yaşanıyorken, maalesef, 10 yıldan bugüne şahitlik ettiğimiz bu büyük insanlık trajedisini yazanlar, başka türlü yazma gayretinde.
Mücerret’te bugüne dek istisnaen yaptığımız bir şeyi yapıyoruz.
Ülkemizin saygın uluslararası kurumu, Anadolu Ajansı Genel Yayın Yönetmeni, Gazeteci Metin Mutanoğlu’nun bir food olarak yazdığı, arşivlik Suriye gerçekleri serüveninin tamamını sizler için bir araya getirdik.
İyi okumalar dileriz.
Mücerret.
1- Suriye’de 2011 yılında başlayan reform ve özgürlük talepleri bugün nasıl kanlı bir savaşa dönüştü? Bizim Suriye’de ne işimiz var? Kardeşim Esat’tan düşman Esed’e nasıl geçtik? gibi sorular ışığında bazı bilgileri olabilecek en özet haliyle paylaşmak istiyorum.
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
3- Önce kısaca Suriye’yi tanıyalım. Tarih boyunca Suriye topraklarının paha biçilmez önemi oldu ve bir çok medeniyet burada boy gösterdi. Bu topraklar Aramilere, Bizansa, Emevilere, Abbasilere ve Osmanlı İmparatorluğuna asırlarca ev sahipliği yaptı. pic.twitter.com/AQRAFl9PGE
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
5- Suriye bundan sonra hiç huzur bulamadı. Beşşar’ın babası Hafız Esed’in yönetimi ele geçirdiği 1970 yılına kadar Suriye’de tam 10 askeri darbe yaşandı. En hareketli yıllar 1947’de İsrail’in ilanı ve 1948’de başlayan Arap İsrail savaşları dönemiydi. pic.twitter.com/yaDff42nqo
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
7- Suriye nüfusu ile ilgili rakamlar çelişkili ancak 2011 öncesi bu sayının 25 milyon olduğu biliniyordu. 2018’de sayının 18 milyona düştüğü ifade edildi. Yaklaşık 6,6 milyon Suriyeli iç göç yaşarken, 3,5 milyonu Türkiye olmak üzere 5,6 milyon Suriyeli ülke dışına çıkmış durumda.
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
9- Suriye 1957’den beri Baas Partisi’nin yönetimi altında. Peki nedir Baas Partisi? Hizb El Baas El Arabi el İştiraki (Arapların yeniden Diriliş Sosyalist Partisi) bir çok Arap ülkesinde yayılsa da çıkış noktası Suriye’dir. Bu çıkış esnasında İsrail’in kuruluşunu unutmamak lazım pic.twitter.com/ocd5OpXTQN
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
11- Baba Hafız Esed 1959 yılında Nusayri subaylardan Salah Cedid ile birlikte Baas Partisi içinde gizli bir askeri komite kurdu. Cedid’in ordu içinde Personel Daire Başkanı olmasıyla birlikte Sünni subayların uzaklaştırılıp Nusayri subayların terfi ettirildiği aşamaya geçildi pic.twitter.com/hwu4bSrP3m
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
13- Bu ideolojik ordunun kendi halkına karşı ilk büyük cinayeti Şubat 1982’de Hama’da gerçekleşti. Baskıcı diktatöre karşı ayaklanan Müslüman Kardeşler cemaatinin mensupları büyük bir katliama uğradı. 26 günde yaklaşık 15 bin kişi öldürüldü. pic.twitter.com/YRlqX46fYd
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
15 Hafız Esed’in baskıcı politikaları nedeniyle öldüğü 2000 yılına kadar onbinlerce kadın, erkek ağır işkencelerden geçirildi, gözaltında kayboldu ve ülke Nusayri nüfuzun kontrolündeki muhaberatın (istihbarat teşkilatı) ağır etkisine girdi. pic.twitter.com/PjVt5SVJCz
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
17- Beşşar Esed 1965 yılında doğdu. Yani 5 yaşına geldiğinde babası artık ülkeyi yönetiyordu. Yani bütün ömrünü babasının saraylarında, koruma altında geçirdi. Şam’da tıp eğitimi aldı sonra İngiltere’den göz doktoru (oftalmolog) olarak döndü. pic.twitter.com/kKcEOnGVaD
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
19- Beşşar’ın iktidara gelmesinden sonra karşılaştığı en büyük sorun 2003 yılındaki Irak savaşının ardından yaşandı. ABD Başkanı George Bush Irak’ta teröristlere destek vermekle suçladığı Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’i savaşla tehdit etti. https://t.co/UjJBW0u6n4
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
21- Kardeşim Esad dönemi işte böyle başladı. 2003 yılında İstanbul’da benim de katıldığım gazetecilerle buluşma toplantısında Beşşar Esed ABD’nin tehdidini yorumlarken, “Biz küçük bir ülkeyiz, ABD ile savaşamayız, diplomatik yollardan sorunu çözmek istiyoruz” demişti. pic.twitter.com/oIHK8ULJyr
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
23- Türkiye’nin attığı adımlar bundan sonra hız kazandı. Esed daha sık Türkiye’ye geliyor, Başbakan, CB ile görüşüyordu. 2007 yılında Erdoğan ve Esed Halep stadının açılışında Fenerbahçe el İttihad dostluk maçını birlikte izledi. https://t.co/efJM0vQiCZ
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
25- Erdoğan’ın Beşşar üzerinde güçlü bir etkisi vardı. Suriye’nin demokratikleşmesi ve kalkınması için her türlü desteği veriyordu. Suriye’nin kuzeyinde vatandaşlık hakları dahi olmayan Kürtlere bu hakkın verilmesini de Erdoğan ısrarla Esed’ten istiyordu. https://t.co/5kFoJW7dzz
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
27- Türkiye’nin en zor zamanında Beşşar’a kol kanat germesinin altında da, Suriye’nin demokratik, özgür ve kalkınmış bir ülke olması hedefi vardı. Demokratik ve kalkınmış bir Suriye bütün Arap dünyasına rol model olabilirdi. pic.twitter.com/D0Ah13P2Ac
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
29 Aralık ayında Tunus’ta başlayan sokak gösterileri Mısır’a, Libya’ya ve Yemen’e sıçramıştı. Henüz Suriye’de bir hareketlenme yoktu. 15 Mart 2011 Salı günü Şam’da ilk gösteri gerçekleşti. Yüzlerce Suriyeli ‘Özgürlük’ sloganları atarak yürüdü. https://t.co/irDA7AuUNR
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
31- Rejimin attığı şiddet dolu her adım sokaktaki öfkeyi daha da artırdı. İlk ölüm Cuma günü Dera’da gerçekleşti. Okul duvarına ‘Özgürlük’ yazan öğrencilere işkence edilmesi ve ailelerine yapılan hakareti protesto gösterisinde bir kişi hayatını kaybetti. https://t.co/Hqfx0pDysC
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
33- Protestoların şehirler, ilçeler ve hatta köylere yayılması üzerine Suriye ordusu tanklarla şehirleri kuşatmaya başladı. Bir çok yerden ölüm haberleri gelince Türkiye devreye girdi ve Mısır’da Mübarek’e yaptığı çağrıyı Suriye’de Esed’e de yaptı “Barışçıl protestolara izin ver”
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
35- Erdoğan yeniden Beşşar ile görüştü. Ondan iki isteği vardı. Barışçıl gösterilere izin ver ve reform halkın taleplerini karşıla. Beşşar her seferinde söz vermesine rağmen sözünde durmadı. Ona birileri “ya yıkılır gidersin ya da direnir kalırsın” diyordu https://t.co/9WhdlJveuK
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
37- Rejimin kanlı müdahaleleri üzerine bir çok Sünni subay halka ateş açmaktansa orduyu terk etmeyi tercih etti. Bu durum ailelerini de hedef haline getiriyordu. Bu süreçte yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Ordudan ayrılan subay ve askerler rejime karşı örgütlendi. pic.twitter.com/xx7wvyjpZv
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
39- Esed her defasında Ankara’ya olumlu cevap verse de attığı kısmi adımlar Suriye halkında karşılık bulmuyor ve reform talepleri geçiştiriliyordu. Suriye halkının hedefi ülkenin özgürlükçü anayasasına kavuşturulması, serbest seçimler ve siyasi mahkumların serbest bırakılmasıydı
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
41- Arap Birliği BM’yi şiddete karşı harekete geçmeye çağırdı. Bundan sonra sahada BM heyetleri yer aldı. Norveçli Korgeneral Robert Mood başkanlığında 300 kişilik Suriye özel misyonunun, 2012’nin haziranında verdiği rapor da rejimi hedef alıyordu. https://t.co/8dnPrsMsKq pic.twitter.com/xjLHUuP4m3
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
43- Kanın durdurulması için atılan bütün adımlar Rusya, İran ve Çin’in koruması altındaki Esed yönetiminin şiddetini engelleyemiyordu. Şehirler tanklarla bombalanıyor insanlar işkenceler altında öldürülüyor, cezaevleri ölüm merkezlerine dönüyordu. https://t.co/myN3E2TWdM
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
45 Türkiye Esed’in asıl karar verici olmadığını Şam üzerindeki asıl etkinin Tahran ve Moskova kaynaklı olduğunu anladığında bu kez bu ülkelerle temasa geçti. Ne var ki İran’ın bölgesel hedefleri, Rusların Akdeniz’deki üslerinin tehlikeye gireceği korkusu çok daha etkiliydi. pic.twitter.com/b3zU16Cpv1
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
47- Bu kişilerin kimisi sonradan gerçeği fark etse de maaşlı onlarcası bugün hala son 9 yılda 1 milyona yakın insanın ölümünden sorumlu olan Esed rejimini kıyasıya savunabilmektedir. Bu kişilerden bazıları özgürlük isteyen halkı Amerikancılıkla suçlama cüreti de gösterdi. pic.twitter.com/ILbYyHovTQ
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
49- Rejim yıllardır Şam’da konuşlu olan Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas’ın kendi safında yer almasını istedi. Hamas liderlerinin tarafsız kalma talepleri reddedildi ve Filistinli mültecilerin yaşadığı Yermuk kampı adet yerle bir edildi, yüzlerce Filistinli öldürüldü. pic.twitter.com/vVJqPw0fxC
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
51- 2012’nin ortalarına doğru Nusra Cephesi adıyla yeni bir grup ortaya çıkıverdi. Bu grup diğer Suriyeli milli güçlerden farklı olarak Arap ülkelerinden gelmiş savaşçılardan oluşuyordu ve kendilerini El Kaide’nin Suriye kolu olarak tanıtıyorlardı. pic.twitter.com/ZZlBChTVKB
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
53 Nusra ile diğer gruplar arasında yer yer çatışma, yol kesme ve adam kaçırma olayları başladı. Milli muhalif gruplar ki bunlar Suriyelilerden oluşuyordu, bu yeni çıkan grubu ve içindeki yabancı savaşçıları şaşkınlıkla ve öfkeyle izliyor ve onlara karşı direniyorlardı.
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
55- IŞİD’in yaptığı ilk hamle milli muhaliflerin uzun uğraşlarla aldıkları Rakka’yı ele geçirmek oldu. Bu sembolik ancak büyük kazanım DEAŞ’ı bir figür olarak Suriye sahasına çıkarmış oldu. Bundan sonra bir çok nokta adım adım DEAŞ’ın kontrolüne girdi. pic.twitter.com/po7QgVYu7X
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
57- DEAŞ bir yandan Arap ve Türkmen köylerini ele geçirirken diğer yandan Kürt nüfusun yoğun yaşadığı bölgeleri de tehdit ediyordu. Bunlardan en önemlisi ve belki de en stratejik olanı Türkiye sınırında, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinin karşısındaki Aynul Arab (Kobani) idi. pic.twitter.com/NGTV9MXvJw
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
59 Erdoğan’ın Islahiye Çadırkent’in deki konuşmada PKK ve onun siyasi uzantıları tarafından içeriğinden çarpıtılarak sanki Erdoğan Kobani’nin düşmesine seviniyormuş ve DEAŞ’ı destekliyormuş havası oluşturdular. Bu ayrıntı çok önemli. https://t.co/dgMDBcNKdW
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
61- Sonunda Türkiye’nin dediği noktaya gelindi. Türkiye Kobani konusunda 2 önemi adım attı. 1-Kobani’de yaşayan 200 binin üzerinde sivile kapılarını açtı. 2- Tek kapısı Türkiye kalan Kobani’ye Peşmergenin gitmesi için sınır kapılarını açtı ve topraklarını kullandırdı. pic.twitter.com/bmciWZbm2A
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
63- Türkiye’de çok önemli bir kırılma noktası olan 6-8 Ekim olayları işte bu tahrik sonunda patlak verdi. 46 kişi öldü, 682 kişi yaralandı,1113 bina hasar gördü. Olayların en masum kurbanları fakirlere et dağıtan Yasin Börü ve 3 arkadaşı oldu. pic.twitter.com/ZPwLvrWGm9
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
65- Esed rejimi ülkedeki cinayetlerine direnenlere karşı acımasızca bombalar yağdırırken, kendilerine vatandaşlığı dahi çok gördüğü Kürt bölgelerinde ise garip bir anlaşma içine giriyordu. Sadece Kamışlı merkezdeki ana karargahını koruyan rejim bölgeyi PKK/YPG’ye bırakmıştı. pic.twitter.com/oLOtMvxjVo
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
67- PKK/YPG’li teröristler kendilerinin dışındaki 11 kürt hareketini baskı altına almaya, onları susturmaya, evlerini basmaya, tutuklamaya hatta öldürmeye varan bir şiddet politikası uyguladı. İlk kayıp 7 Ekim 2011’de öldürülen kürt siyasetçi Mişel Temo oldu. pic.twitter.com/378ZzjKIbD
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
69- PKK/YPG’nin adım adım gerçekleştirdiği bu hedef, Türkiye'nin Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarıyla ilelebet yok edildi. Bu şekilde PKK'nın Suriye'nin kuzeyinde kurmak istediği ve Akdeniz'e uzanacağını hesap ettiği devlet projesi de çökmüş oldu.
— mutanoğlu (@metinmutanoglu) April 25, 2020
Yorum ekle