Yazarlar

Shikma Bressler’in Çiğnenen Onuru

Katharina Blum’un Çiğnenen Onuru, Heinrich Böll’ün savaş sonrası Almanya’sının resmini çizer. Basın sansasyon peşindedir, Baader-Meinhof çetesi ülkede karışıklık çıkarmaktadır, Katharina ise bir anarşistin sevgilisidir. Olağan şüpheliler arasındaki bu kadının etrafında gelişen olaylar bizi başka türlü düşünmeye sevk eder. Shikma Bressler ile Financial Times’ta yapılan röportajda savaş sonrası Almanya’sına yolculuk yaptım. Yeni yerleşen ahlak normları henüz oturmamıştır, Nazi geçmişi henüz çok uzakta değildir, iç muhasebesini yapmamış bir toplum vardır. Shikma Bressler Eşkenaz bir Yahudi. Soyadından -ki eski soyadı Schwartzmann-  çıkardığım annesi ve babası Avrupa’dan İsrail’e göçmüş, ya da onların anne ve babaları.  Bressler, parçacık fizikçisi ve CERN’deki Atlas projesine katılmış bir Yahudi bilim kadını. Dört kardeşten ikincisi. İlk evliliğinden iki, ikincisinden üç olmak üzere beş kız annesi. Basketbol oynuyormuş gençken ve askerliğini de atlet olarak yapmış. Sonra sakatlanmış ve kendini bilime adamış. Başarılı sayılabilecek bir bilimsel kariyere ara verip toplum hareketine öncülük etmesini görev olarak kabul ediyor ve geleceğini siyasette değil laboratuvarlarda görüyor. Biraz Kendisinden Einstein havası aldım diyebilirim. “Hiçbir cisim ışık hızından hızlı gidemez.” Bu Einstein’ın İzafiyet Teorisi’nin öngörülerinden. Bressler, CERN’deki deneylerde de gördüğü bu gerçeği fikirlerin hızıyla aşmaya çalışıyor.

Tel Aviv seküler bir şehir ve bu şehirdeki Netenyahu karşıtları seslerini duyurmak için dindar Yahudilerin toplaştığı Kudüs’e yürüyüş başlatmışlardı. Bressler ile röportaj yapan Financial Times muhabiri mekan olarak Cafe Nimrod’u seçiyor. Teknoloji şirketlerinin göbeğindeki bir bölgede yer alan kafe Filistin lezzeti falafeli yeniden tanımlamakla övünüyor. Ama Bressler’in tercihi lazanya. Muhabirin Filistinliler hakkındaki sorusuna da tüm azınlıkları kapsayan orta yolcu bir cevap veriyor. “Hepimiz için demokrasi” gibi sözler mevcut durumun gerçekliğini izahta yetersiz kalıyor. Kendisi gösteriler esnasında tutuklanarak göz altına alınıyor. Ülkesi ve geleceği için endişeli ve onurunun çiğnendiğini düşünüyor. Doktor annesi ve savunma şirketlerinde yöneticilik yapan babası, askerlik görevini yapmış olması kendisini “vatansever” bir Yahudi yapmaya yetmiyor. İsrail’in içinde bulunduğu kimlik krizini çok iyi bildiği fizik kanunlarıyla çözmeye çalışıyor. Sosyal medya mesajları İbranice ve “içeriden” konuşuyor. Muhabire şakayla karışık “basınla konuşmayı öğreniyorum” derken, kitleleri sürükleme gücünden hoşlanmış bir profil çiziyor. Avrupa’nın çok seveceği türden bir hikaye ama adim topraklarda siyasetin en sert haliyle yapıldığı bir ortamda ne kadar karşılığı olabilir.

Şeyh Cerrah’ta ev işgali yapmaya çalışanlar, kendisini ne kadar ciddiye alabilir, bu da ayrı bir soru işareti. Bressler, Böll’ün kitabındaki gibi çiğnenmiş onurunu ayakta tutmaya çalışan bir kesimi temsil ediyor. Filistinlilere karşı uygulanmış aşağılayıcı yöntemler şimdi Bressler ve arkadaşları üzerinde deneniyor. Siyonizm kendi çocuklarını tanımazlıktan geliyor ve bir adım sonrasında Bressler ve arkadaşlarını sıkça dalgalandırdıkları İsrail bayrağı dahi korumakta yetersiz kalabilir. Birleşmiş Milletler kararlarına uymamakla şımarmış bir yönetim artık Yahudi toplumu için de bir tehdit.