Yazarlar

Lübnan’da çalınan yalnızca kültürel bellek mi?

Son dört yıldır içinde bulunduğu sosyal, ekonomik ve siyasi krizleri aşamayan Lübnan, Mart ayının başında bir de kültürel hafızasına yapılan darbeyle sarsıldı. Başkent Beyrut’ta yer alan Lübnan Ulusal Haber Ajansı (NNA)’nın bulunduğu ofise giren bir grup, 62 yıl boyunca elde edilen, saklanan, korunan fotoğraf ve belgelerle birlikte ofiste bulunan beş bilgisayarı da alıp kayıplara karıştı. Hali hazırda yaşadıkları sosyo-ekonomik girdaptan çıkmaya çalışan Lübnanlılar, geleceklerini kaybetme korkusu yaşarken geçmişlerini de unutturmaya yönelik bir tehlikeyle karşı karşıya kaldılar. Bu son olayla birlikte de Lübnan’da yitirilen devlet otoritesinin yankıları bir kere daha yükselmeye başladı.

Haber ajanslarının, bağlı oldukları devletin bilincini yansıtmalarının yanı sıra uluslararası niteliğe de sahip olmaları etki alanlarını göstermeleri açısından dikkat çekmektedir. Bu doğrultuda özellikle 19. yüzyıldan itibaren bağımsız devletlerin ortaya çıkmasıyla birlikte bu devletlerin, resmi haber ağlarını kurarak hızlıca hayata geçirdikleri görülmektedir. Orta Doğu ülkelerinin bağımsızlıklarını daha geç dönemlerde elde etmeleri ise haber kurumlarına daha geç sahip olmalarına neden olmuştur. Bununla birlikte madalyonun bir de diğer yüzü bulunmaktadır. Her ne kadar Beyrut 19. yüzyılın başlarından itibaren kültürel ve edebi reformlarla basın yayın alanında diğer Arap ülkelerine nispeten daha ileri bir seviye elde etmiş olsa da, Osmanlı Devleti’nin çekilmesinden sonraki yirmi yıl boyunca Lübnan’ın Fransız mandası yönetimi altında kalışı bağımsız bir iletişim kanalına sahip olmasını engellemiştir. Bu nedenle de Lübnan Ulusal Haber Ajansı’nın kurulması ülkenin bağımsızlığını elde etmesinden sonra mümkün olmuştur.

7 Ağustos 1961 yılında kurulan Lübnan Haber Ajansı’nın, o tarihten itibaren de yerel ve ulusal haberleri kayıt altına alarak İngilizce, Arapça ve Fransızca olarak üç dilde yayınlamaya başladığı bilinmektedir. Kamu ve özel medya kuruluşlarına resmi bir referans olma amacıyla kurulan Ajans, dönemin liberal ve özgürlükçü ortamında çok sayıda bilgi, belge ve görsel hafızayı canlı tutacak fotoğrafı arşivleyerek yoluna devam etti. Ajans’ın en önemli rolü ise şüphesiz 1975 yılından itibaren ülkeyi büyük bir uçuruma sürükleyecek iç savaşa tanıklık etmek ve üstlendiği misyonla da Lübnan kamuoyunu, ayrıca tüm dünyayı savaş süresince aydınlatmak oldu. Tam da bu nedenle iç savaşa dair çok sayıda belge ve fotoğrafa ulaşan Ulusal Ajans, ülkenin bağımsızlıktan sonra yaşadığı en kanlı krizi dünyaya servis etmeyi başardı.  Bu noktada Lübnan gibi küçük bir ülkede 1975-1990 iç savaşı sırasında kurulan çok sayıdaki özel radyo ve televizyon istasyonunun daha çok paramiliter destekçilerinin çeşitli ideolojik ve mezhepsel inançlarını seslendirmeyi amaçlayan platformlar olması, Ajans’ın misyon ve sorumluluğunu daha da artırdı.

Lübnan, iç savaştan sonra görece istikrara kavuşsa da ülkenin yaralarını sarmaya çalışan Başbakan Refik Hariri’nin 2005 yılındaki suikastıyla bir kere daha sarsıldı, hemen ardından da ortaya çıkan çatışmalara ve bugünkü siyaseti temsil eden kutuplaşmalara şahitlik etti. 2006 yılındaki İsrail saldırısı, 2019 yılında başlayan protestolar, giderek büyüyen ekonomik kriz, 2020 Ağustosunda başkentin göbeğinde yaşanan büyük patlama ulusal, uluslararası haber kanallarının arşivinde yer etmeye başladı. Lübnan Ulusal Haber Ajansı bu kanalların arasındaki önemini korumaya devam etti. Ülkede özel medya kuruluşlarının pek çoğunun haberi sunmaktan öte haberin bir parçası olmaları ve hitap ettikleri kitle üzerindeki etkileri düşünüldüğünde ülkedeki en geniş yayın ağına sahip olan Ulusal Ajansın varlığının önemi bir kere daha anlaşıldı.

Bu nedenle de Lübnan Ulusal Haber Ajansı’na yapılan hırsızlık girişimini birkaç farklı açıdan ele almak gerekiyor. Öncelikle bu eylem, Lübnan’daki giderek büyüyen boşlukları ve devlet aygıtının işlevsiz hale gelmesi halinde ortaya çıkan serencamı gözler önüne sermesi açısından önem arz ediyor. Yukarıdaki ifadelerden anlaşılacağı üzere Lübnan’daki mezhepsel ve siyasi bölünmenin içinden çıkılamaz bir hale dönüşmesi, her bir grubun medyayı etkili bir şekilde kendi propagandası çerçevesinde işlevlendirmesi, Lübnan’da ve Lübnan dışında otuzdan fazla ofisi olan bir devlet kurumunu kritik bir noktaya koymaktadır. Bununla birlikte son yaşanan eylem, Lübnan Ulusal Haber Ajansı’na karşı bir güven boşluğu oluşmasında öne çıkan bir faktör olmuştur. Öte yandan çalınan dokümanların arasında iç savaşa ait çok sayıda evrakın bulunduğuna dair yapılan vurgular da birtakım senaryoları barındırmaktadır. Bugün bir cumhurbaşkanı, hatta bir hükümeti dahi olmayan Lübnan’da siyasi karar alıcılarının her krizde dillerinden düşürmedikleri iç savaş söylemleri, esasen toplumda da bir teyakkuz haline sebebiyet vermiştir. Zira bir dönem kolektif bir hafıza kaybı sağlamak amacıyla ele alınan politikalar, iç savaşı genç neslin hafızasından uzak tutma amacı taşısa da bugün artık iç savaşın siyasi boyutları ve hali hazırdaki yankılarına yönelik çalışmalar sıklaştırılmıştır. Dolayısıyla iç savaşı anlatan her belge ve bilginin elde edilmesine dair yapılan girişimler önemini artırmıştır. Haber ajansında yer alan arşivin çalınması ise, bu anlamda, hem toplumsal hem de siyasi olarak titizlikle değerlendirilmelidir.

Yapılan hırsızlık operasyonunun Lübnan’daki güvenlik açığının bir başka boyutunu gözler önüne sermesi incelenmesi gereken bir başka handikaptır. Yetkililer tarafından “vatan kadar büyük bir suç” olarak addedilen arşiv hırsızlığı Enformasyon Bakanlığı binasında yapılmıştır. Bakanlığın bulunduğu lokasyon ise Beyrut’un en işlek caddelerinden biri olan Hamra’ya yakın Sanayi bölgesidir. Bölgede Lübnan Ulusal Kütüphanesi’nin yanı sıra, Lübnan Merkez Bankası ve iki bakanlık binası daha bulunmaktadır. Ülkede yaşanan son büyük ekonomik kriz ve Lübnan lirasının %90 civarında değer kaybetmesi nedeniyle su yüzüne çıkan güvenlik açığı artık gizli olmamakla birlikte bu daha çok son dönemde banka soygunları şeklinde kendisini göstermiştir. Ancak bakanlık binasında yaşanan bu güvenlik zafiyeti ve böylesine rahatça yapılan bir eylem devletin acziyetini yeniden açığa çıkarmıştır.

Son tahlilde Lübnan’ın ortasında yapılan bu hırsızlık eylemi, ülke çapında belli oranda bir şaşkınlığa yol açtı, hırsızlıkla ilgili soruşturmanın başlatıldığı Enformasyon Bakanı tarafından bildirildi ancak Lübnan’da mevcut durumda soruşturmaya dair bir beklenti bulunmuyor. Ülkede yaşanan her hangi bir krizin çözümü için başlatılan hukuki süreçlerin hızlı ilerlemediği, hatta Beyrut patlamasının üzerinden geçen iki buçuk yıl geçmesine rağmen somut bir sonuç elde edilememesi gibi bazen yavaş bile ilerlemediği artık biliniyor. Bununla birlikte bugünün haberine dikkat çekerken dahi arşive ihtiyaç duyulması, Lübnan Ulusal Haber Ajansı’na gereken titizliğin gösterilmesini elzem kılıyor. Zira Lübnan, geçmişini canlı tutmadan bugünkü sorunlarına çözüm bulamayacağını en iyi bilmesi gereken ülkelerin başında geliyor.

Etiket /