1957’den beri ABD, İran’ın nükleer programının kurulmasında çok önemli bir rol oynadı.
1953 yılının Aralık ayında ABD Başkanı Dwight Eisenhower, Birleşmiş Milletler’de “Barış İçin Atomlar” konuşmasını yaptı.
Konuşmasında, enerji üretimi de dahil olmak üzere sivil amaçlar için bir nükleer program geliştirmekle ilgilenen dost ülkeler için teknoloji ve eğitim kaynakları sağlamayı amaçlayan bir politikayı ayrıntılı olarak açıkladı.
O dönem ABD’nin müttefiki olan İran, programın ilk yararlanıcılarından biri oldu.
1957’de iki ülke, Washington’da, Tahran’ın sivil amaçlar için atom enerjisi geliştirmeye başlanması için işbirliklerini resmileştiren bir anlaşma imzaladı.
1974’te ABD Başkanı Richard Nixon, ülkenin nükleer reaktörlerini inşa etmesine yardım etmek için Tahran’a uzmanlar gönderdi. ABD, aynı zamanda, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde İran’ın nükleer bilim adamlarını eğitmeye de yardım etti. Buradan mezun olan ilk bilim adamları İran’ın nükleer reaktörlerini modernize etmeye başlayacaktı.
İşte İran’ın nükleer programının kısa bir tarihi…
5 Mart 1957
İran ve Amerika Birleşik Devletleri atom enerjisinin sivil kullanımıyla ilgili bir anlaşma imzaladılar. İmzalanan bu anlaşma, 1953 yılında Eisenhower tarafından ilan edilen “Barış için Atomlar” politikasının bir parçasıdır.
1959
ABD ve İngiltere’nin yakın müttefiki olan Şah Muhammed Rıza Pehlevi liderliğindeki İran yönetimi, Tahran Nükleer Araştırma Merkezi’ni kurdu.
1967
ABD, İran’ın ilk nükleer araştırma reaktörü olan Tahran Araştırma Reaktörü’ne, bugüne kadar faaliyete devam eden beş megawattlık bir aparat sağladı.
2 Şubat 1970
İran, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nı (NPT) onayladı ve bu programın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ( IAEA) doğrulamasına tabi tutulduğunu belirtti.
Mart 1974
Şah Rıza Pehlevi, İran’a en az 20 nükleer reaktör inşa etmeyi planladığını duyurdu. İki ay sonra Nixon, reaktörlerin inşasına yardımcı olmak için Tahran’a uzmanlar gönderdi.
1975 yılının yaz ayları
İranlı öğrenciler, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ne nükleer bilimciler olarak eğitilmek üzere ABD’ye gittiler. Boston Globe’a göre, 35 mezunun en az üçü, İran’ın nükleer programını inşa etmek için kariyerlerini İran’a adayacaktı.
16 Ocak 1979
İran Devrimi’nin zirvesinde, Şah ve ailesi ülkeyi terk etii. Yaklaşık bir ay sonra Ayetullah Humeyni, 14 yıl süren sürgünden sonra İran’a geri döndü. Devrimi takiben, İran’ın nükleer enerji programı geçici olarak durduruldu.
4 Kasım 1979
İranlı öğrenciler, İran’daki ABD büyükelçiliğini basarak, diplomatları ve elçilik çalışanlarını rehin aldılar. Rehineler, ABD Başkanı Ronald Reagan’ın görev süresinin başında 21 Ocak 1981’de 444 gün sonra serbest bırakıldı.
22 Eylül 1980
ABD’nin desteğini alan Irak, İran’ın bir enerji krizi geçireceği sekiz yıllık İran-Irak Savaşı’nı ateşleyerek İran’a yönelik bir askeri saldırı başlattı. Irak ile savaş devam ederken, İran ulusal nükleer programa olan ilgisini sürdürdü.
1991
ABD’nin desteğini alan Irak lideri Saddam Hüseyin’ine karşı ilk Körfez Savaşı’nın ardından İran, araştırmalarını ve nükleer enerjinin gelişmesini hızlandırmak için fon ayırmaya başladı. 1995 yılında, nükleer programının geliştirilmesi için Rusya ile birkaç anlaşma imzaladı.
Aralık 2002
ABD Başkanı Bush yönetimi, İran’ı gizli bir nükleer silah planını takip etmekle suçladı. Aylar önce, sürgün edilen muhalefet, İran Direniş Ulusal Konseyi, Natanz’da bir uranyum zenginleştirme tesisinin ve Arak’taki bir ağır su tesisinin varlığını bildirdi.
19 Haziran 2003
Denetimlere ilişkin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın bir raporu, İran’ın Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’na uymadığını belirtiyordu. Bir yıldan sonra İran, Avrupa Birliği (AB) müzakerecilerine tüm nükleer yakıt işleme ve yeniden işleme işlerini askıya alacağına dair söz verdi.
24 Haziran 2005
Tahran belediye başkanı Mahmud Ahmedinejad Cumhurbaşkanı seçildi. Aylar sonra Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, İran’ın Isfahan Nükleer Araştırma Tesisinde uranyum dönüşümüne yeniden başladığını bildirdi.
23 Aralık 2006
BM Güvenlik Konseyi, yaptırımların uygulanmasına dair oylama yaptı ve İran’a nükleer silaha olan yatırımlarını askıya alması için 60 günlük bir süre verdi. İran, bu kararı yasadışı olarak tanımladı.
24 Mart 2007
BM Güvenlik Konseyi, Tahran’ın barışçıl amaçlarla gerçekleştirdiğini iddia ettiği uranyum zenginleştirme faaliyetlerine karşı daha fazla mali ve silah yaptırımını oybirliğiyle onayladı.
24 Ekim 2007
ABD, İran’a yeni yaptırımlar uygulayarak, İslam Devrim Muhafızları’nı kitle imha silahlarını üretmekle ve dağıtmakla suçladı. Bir ay sonra Çin, Fransa, Rusya, Birleşik Krallık, ABD ve Almanya (P5 + 1, ya da “altı kişilik grup”) üçüncü ve daha sert yaptırımlar uygulanmasını kabul ettiler.
3 Aralık 2007
ABD Ulusal İstihbarat Merkezi, İran’ın 2003 yılında bir nükleer bomba oluşturma girişimlerini durdurduğunu söyledi. Ayrıca, programın 2007 yılının ortalarından itibaren devam etmediğini de söyledi.
5 Haziran 2009
Üç aylık bir Uluslararası Atom Enerji Ajansı raporu, İran’ın Mart ayından bu yana potansiyel kapasitede yüzde 25 artışla 7,231 santrifüj zenginleştirme makinesinin kurulu olduğunu söyledi. İki ay sonra, Uluslararası Atom Enerji Ajansı, İran’ın uranyum zenginleştirmesinin ölçeğini biraz azalttığını ve aynı zamanda kurulu santrifüj makinelerinin sayısını 1.000’den 8.308’e çıkaracağını söyledi.
14 Nisan 2012
Altı dünya gücü – P5 + 1 – ve İran, Türkiye’nin en büyük şehri İstanbul’da yeni bir müzakere turu başlattı.
15 Haziran 2013
Eski baş nükleer müzakerecisi olan Hasan Ruhani, İran’da cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandı.
27 Eylül 2013
Ruhani, ABD Başkanı Barack Obama ile tarihi bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
24 Kasım 2013
Gizli ABD – İran görüşmeleri açıklandı. İran, bazı nükleer faaliyetlerini kısıtlamayı ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nı takip etmeyi kabul etti. Buna karşılık, İran’a uygulanan yaptırımlar kaldırıldı ve İran’a yeni yaptırım uygulanmayacağına dair söz verildi. Yapılan bu yeni anlaşma, yeni bir anlaşmaya varılana kadar geçici olarak kabul edildi.
3 Mart 2015
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, ABD Kongresi öncesinde bir konuşma yaparak İran’ın nükleer anlaşmasını durdurması için çağrıda bulundu.
14 Temmuz 2015
İran ve altı dünya gücü, resmi olarak Ortak Kapsamlı Eylem Planı (JCPOA) olarak bilinen nükleer anlaşmayı imzaladı. Anlaşma, ABD ve ABD liderliğindeki Batılı güçler ile İran arasında yaklaşık 12 yıl süren nükleer anlaşmazlığın sona ermesiyle sonuçlandı. İran’ın nükleer silah programından vazgeçmesiyle uluslararası yaptırımlar kaldırıldı.
21 Ağustos 2015
İsrail eski başbakanı ve savunma bakanı Ehud Barak, Netanyahu’nun 2010 ve 2011 yıllarında İran’ın nükleer tesislerine saldırmak istediğini söyledi.
16 Ocak 2016
İran’a karşı uluslararası yaptırımlar, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın genel sekreteri Yukiya Amano’nun Tahran’ın Temmuz 2015 anlaşmasının tarafı ile uyumlu olduğunu söylemesi üzerine kaldırıldı.
9 Kasım 2016
Donald Trump, ABD başkanlığına seçildi. Kampanyası sırasında, Trump sürekli olarak İran’ın nükleer paktından çekileceğine ve “en kötü” anlaşmaya varılacağına söz verdi.
20 Mayıs 2017
Ruhani Cumhurbaşkanı olarak yeniden seçildi. Ruhani İran’daki ekonomik yaptırımların kaldırılacağına dair söz verdi.
13 Ekim 2017
Trump, 2015 yılındaki İran ile imzalanan nükleer anlaşmasını Tahran’ın anlaşmanın ruhuna uygun olmadığını söyleyerek ‘’tasfiye etti’’.
12 Ocak 2018
Trump, “son kez” İran’a karşı ABD yaptırımlarından feragat ettiğini kamuoyu ile paylaştı. Anlaşmanın devamı için ABD’nin taleplerinin 120 gün içinde İran tarafından yerine getirilmediği takdirde ABD’nin anlaşmadan çekileceğini söyledi.
5 Mart 2018
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı genel sekreteri Yukiya Amano, İran’ın Ortak Kapsamlı Eylem Planı kapsamında nükleer ile ilgili taahhütlerini yerine getirmeye devam ettiğini söyledi. İran’ın anlaşmaya bağlı kaldığına dair rapor açıklandı.
30 Nisan 2018
Netanyahu, İran’ın “gizli bir nükleer program” sürdürdüğünü söyleyerek bir konuşma yaptı, ancak uzmanlar Netanyahu’nun söylediklerinde yeni bir şey olmadığını belirtti.
AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve diğer ABD müttefikleri, İran’ın 2015 yılında imzalandığından beri Ortak Kapsamlı Eylem Planı’na uymaya devam ettiğini ifade ettiler.
Uzmanlar ayrıca Netanyahu’nun konuşmasının denetimlerin gerekli olduğunu kanıtladığını ve anlaşmanın sona erdirilmesinin düzenli denetimlerin sona ermesine yol açabileceğini söyledi.
8 Mayıs 2018
Trump, ABD’nin İran’ın nükleer anlaşmasından çekildiğini ve ABD yönetiminin yaptırımları yeniden uygulamaya koyduğunu açıkladı.
Buna cevaben Ruhani, Tahran’ın Washington’u atlayıp anlaşmanın diğer imzacılarıyla görüşeceğini söyledi.
Çeviri : Cihat Aydın
Kaynak: Aljazeera
Yorum ekle