Siber teknolojiler, genetik mühendisliği ve biyoteknolojiler “potansiyel silah” haline getirildi.
Bu (gelişmekte olan teknolojiler) bu yüzyılda ele alacağımız en büyük sorun.
Geçen yüzyılın en güçlü silahı ve tehdidi nükleer silahlardı. Bunlar ise bu yüzyılın en güçlü teknolojileri ve belki de “silahları”.
Çin, ABD, İran ve Rusya gibi ülkeler bu altyapıya kendi amaçları için şekil vermeye çalışırken gelişmekte olan teknolojiler, 21. yüzyılın en tehlikeli silahları olabilir.
Bunları güvenli ve etkili bir şekilde kullanabilecek yasal veya düzenleyici sistemlere sahip değiliz. Türkiye için de yakın zamanda çözmemiz gereken bir konu.
Dünya, matbaanın altı yüzyıl önce kurulmasından bu yana görülmemiş bir hızla değişiyor.
Matbaa teknolojisi, insan zihnini soyutlaştırarak hızlı ve kamuya açık şekilde iletişim kurma, haberleşme imkanı sağlıyordu.
Yeni teknoloji de bu süreci yansıtıyor ve insan düşüncesinin daha billurlaşıp yayılmasını gerçekleştiriyor.
Yapay zeka, Aydınlanma Çağı’ndan bu yana benzersiz boyutta bir felsefi ve pratik meydan okuma.
Matbaa, araştırmacıların keşiflerini halka yaymasına ve hızlı bir şekilde onlarla paylaşmasına imkan tanıdı.
Bilgilerin sabitlenip yayılması, bilimsel yöntemin şekillenmesine yol açtı. Anlayışa ters düşen şey, şüpheyle birbirini tetikleyen sorgulamaların merkezi haline geldi.
Şüphecilik, dinî inanca dayalı Ortaçağ dünyasının yorumlanmasına kadar uzandı.
Araştırma, evrenin derinliklerine kadar nüfuz ederek insan anlayışının yeni sınırlarına ulaştı.
Yapay zeka, insan zihninin önünde sağlam ve yeni bilgi ufukları açabilir, ancak iki durum ve iki bilgi arasında yapısal farklılıklar mevcut.
Aydınlanma bilgisi, kademeli olarak elde edildi ve her bir aşamada denendi, araştırıldı, üzerinde çalışıldı.
Aydınlanma Çağı bilimlerinin gerçekleri güvenilirdi, çünkü deneme süreçlerinin her bir aşaması sınava tabi tutuldu. Üretken yapay zekanın gerçekleri de çeşitli yöntemlerle test edilmelidir.
İnsanlık tarihinde yeni bir aşama
Aydınlanma Çağı bilimi, kesinlikler üretirken yapay zeka, biri diğerine eklenen muğlaklıklar üretiyor.
Aydınlanma bilimi, anlaşılması zor meseleleri açıklayarak ve ileri doğru adım attığı esnada insan bilgisi ve anlayışının sınırlarını çizerek ilerledi.
Varsayım ve tümevarıma ilişkin şu iki ilke adeta yapışıktı. Varsayım, bilgi olmaya yakın bir anlayıştır, tümevarım ise anlayış olmaya yakın bir bilgi.
Yapay zeka çağında bilmeceler, bilinmeyenler açıklanamayan süreçlerle çözülüyor.
Son derece karmaşık bir yapı olan yapay zeka, ardında Aydınlanma Çağı’nı bırakan tüm modern yaklaşımlarının aksine, okumasında insan anlayışını getirmeden insan bilgisini getiriyor.
Yapay zeka insan zihniyle birleştirildiğinde ise, insan zihninin tek başına yapabileceğinden daha güçlü bir keşif aracı.
Aydınlanma Çağı ile yapay zeka çağı arasındaki temel fark, teknolojide değil, bilgide. Aydınlanmadan sonra felsefe, bilimle birlikte yol yürüdü.
Dünya uygun yasal engeller ve düzenlemeler olmadan yapay zeka gibi teknolojilerde ilerliyor.
Bu genel amaçlı teknolojiler çalışma, etkileşim ve yaşama biçimimizi yeniden şekillendiriyor, yön veriyor.
Yapay zekanın yetenekleri ne sabit ne durağan; teknolojinin ilerlemesiyle birlikte her açıdan ilerliyor ve büyüyor.
Yapay zeka teknolojisi birçok alanda büyük faydalar sağlayabilir ancak ahlaki korkuluklar olmadan gerçek dünyadaki önyargıları ve ayrımcılığı yeniden üretme, bölünmeleri körükleme, temel insan hak ve özgürlüklerini tehdit etme riskini taşıyor.
Yapay zeka iş modelleri, dünyamızı karakterize eden kültürel çeşitlilik olmadan, genellikle erkek egemen ekipler halinde geliştirilen yalnızca birkaç ülkede ve bir avuç firmada oldukça yoğunlaştı.
Burada dünya nüfusunun yarısının hala istikrarlı ve güvenli bir internet bağlantısına sahip olmadığı da unutulmamalı.
Çoğu yapay zeka sistemi, verileri üretmek için insan denetimine ihtiyaç duyuyor. Yapay zekayı özerk özelliği için tüm yetkiyle kullanmak ve pratikte sisteme dışarıdan insan müdahalesini azaltmak için yüksek maliyetli çalışmalar yapılmalı.
Yetkililer bu tür teknolojilerin ne kadar hızlı geliştiğinin, teröristler, siber suçlular ve düşman ülkeler gibi kötü niyetli aktörlerin bu yetenekleri nasıl kullanabileceklerini henüz farketmiyor.
İnsanların sonunda gereksiz hale geldiği ve insan ırkının daha sonraları yok olduğu senaryolar, ya da insan ırkının yapay zekanın kölesi olduğu veya yapay zekaya karşı kurtuluş savaşı gibi distopik içerikli çeşitli gelecek senaryoları ortalıkta uçuşuyor.
Aralarında, yapay zekanın terör saldırıları veya siber saldırılar için kötü amaçla kullanımı, insan emeğine olan ihtiyacın ortadan kalkması ve insanları kontrol altında tutmak için kitlesel şekilde gözetleme bulunuyor.
Bu yüzden, tehlikeleri en aza indirmek ve en fazla faydayı elde etmek amacıyla, yapay zekayı tasarlama ve yönetme bakımından; merkezinde insanın olduğu en güvenli yolların araştırılması gerekiyor.
İnsan davranışı üzerindeki pek çok kontrol öğesi; bizim bilincimize, duygularımıza ve ahlakî değerlerimizin uygulanışına bağlı.
Mevcut kontrol biçimleri yeterli değil.
Yapay zeka sistem tasarımcılarının ve geliştiricilerinin, güvenli sistemleri oluşturmasını garantiye almak için gereken kontrol öğeleri gerekiyor.
(Sağduyu, ahlâk, işletme usülleri, karar kuralları vb. gibi yapay zekanın içine ilave edilmesi gereken kontrol öğeleri ve kurallar, uygulama esasları, standart işletim usülleri, gözetleme sistemleri ve altyapı gibi sistemler)
Örneğin, belirli bir sistemde mevcut olan kontrol öğelerini modellemek ve bu sayede yapay sistemlerinin, bu kontrol yapısı içerisindeki muhtemel davranışlarını modellemek ve güvenlik tehlikelerini belirlemek mümkün.
Bu durum, yeni kontrol öğelerinin nerede gerekli olduğunu belirlememize, onları tasarlamamıza ve sonuç olarak tehlikelerin ortadan kalkıp kalkmadığını görmek için yeniden modelleme yapmamıza olanak sağlayacak.
Yeni teknoloji, üretken yapay zeka olarak biliniyor. Araştırma laboratuvarları tarafından geliştirilmiş programlar veya sohbet robotları insanla konuşabiliyor.
Onun kapasitesinin artmasıyla birlikte insan bilgisi, yeni bir tanım kazanıyor, gerçekliğimizin merkezinde değişimler hızlanıyor ve toplum ve siyaset farklı bir şekle giriyor.
Bu sistemler, elde edilen büyük miktarda bilgiyi depolayıp yayabiliyor.
Üretken yapay zeka uygulamaları internetteki metin içeriğini, çok sayıda kitabı ve milyarlarca makaleyi depoluyor ve bu bilgileri insan kapasitesinin ötesinde ezberleyip, özetleyerek iletiyor.
Karmaşık yapay zeka yöntemleri, bu sonuçlara yol açan süreçleri açıklamaksızın sonuçlarını üretiyor.
Bir yapay zeka bilgisayarından, insanın bir talebine karşılık vermesi isteniyor ve istemci makine birkaç saniye içinde yazılı bir metinle karşılık veriyor.
Bir bilgisayar bunu yapabilir, çünkü depoladığı çok büyük miktardaki veriye dayanarak önceden hazırlanan algıları muhafaza eder.
Bilgisayarın bu algıları geliştirdiği sürecin kaynağı, otomatik telkindir ve çok sayıda metinden kaynaklanan modeller ve bağlantıların bir ürünüdür.
Ancak detaylı algıların özelliklerinin sebepleri bizden gizli tutulmaktadır. Aynı şekilde makinenin bilgileri depoladığı, ilettiği ve geri aldığı süreç de gizli tutuluyor.
Bu süreç bir gün keşfedilirse otomatik telkinin sırrı, bilinmeyen bir gelecekte insan bilgisine meydan okuyacak.
Yapay zekanın yetenekleri, sabit veya donuk değil, teknoloji ilerledikçe her açıdan gelişiyor.
Üretken yapay zeka sistemleri, ilan edilmeyen kaynaklara sahip, ki mucitleri bile bunlara tam olarak haiz değil.
Her yapay zeka sistemiyle birlikte kaynağı, sonucu ve amacı bilinmeyen yeni yetenekler ve kaynaklar oluşturuluyor.
Geleceğimiz bir belirsizlik unsuru, tehlike ve yepyeni bir sürprizler içeriyor.
Şu an yapay zeka, tutarlı bir prizmaya sığdıramadığımız renkler gibi, doğusunu batısını gösteren bir pusulaya sahip olmadığımız istikametler gibi.
Bugüne kadar insan ve makine arasındaki bu yeni ilişkiyi açıklayan ve toplumu bir ölçüde özgür bırakacak doğrultuda yönlendiren hiçbir siyasi veya felsefi istikamet de çizilmedi.
Resim çizen, resim oluşturan, metni resme döken, video oluşturan, yazı, kitap yazan üretken yapay zeka girişimleri; kaynakları açıklanmaksızın ve sahipleri ya da “yazarları” bilinmeksizin beliriyor.
Gelecekteki sonuçlar hakkında muhtemel hükümlerde bulunarak farklı kaynaklardan gelen bilgileri harmanlayıp tutarlı ve tek bir cevapta bütünleştiriyor.
Muhalif görüşleri kabul eder ve bunları, herhangi birini reddetmeden birleştirilmiş bir şekilde sunuyor.
Ancak yapay zeka, kullanıcılarını yanıltabilir, yanlış beyanlarda bulunabilir ve dayanaksız yalanlar uydurabilir.
Üretken yapay zeka sistemleri, telkin süreçlerinin tahmin ettiğinden ya da varsaydığından daha fazlasını öğrenebilir ve bu da geleneksel bilimsel alanlarda öngörülmeyen bilimsel başarılarla sonuçlanabilir.
Bu başarı, cevaplarla da sınırlı olmayıp derin felsefi meselelere, diplomasiye, savaş ve güvenlik stratejilerine kadar uzanabilir.
Gelişmiş sistemler, nükleer caydırıcılığa eşlik eden karar süreçlerine aracılık ederken yapay zeka, görülmemiş bir istikrarın yolunu mu açacak? Açabilir mi?
Yoksa son derece zeki makinelerin gelişimi, küresel güç dengesini değiştirirken yeni bir dizi tehlikeye mi sebep olacak?
(Bu yazıda 2001-2011 yılları arasında Google’ın ve 2011-2017 yılları arasında Alphabet’in CEO’su Eric Schimdt ile Massachusetts Institute of Technology (MIT) Bilgisayar Mühendisliği Okulu Dekanı Daniel Huttenlocher’in araştırmalarından yararlandım.
Yorum ekle