Yazarlar

Fırat’ın doğusuna Tel Rıfat modeli mi Menbiç modeli mi?

Tel Rıfat “Suriye Devrimi” için sembolik bir bölge. ÖSO,Fırat Kalkanı ya da Suriyeli muhalifler olarak bilinen silahlı grupların üyelerinin çoğunun memleketi ya da burasıyla hemşehriliği mevcut.Aynı zamanda Esad rejimine kuzeyde baş kaldıran ilk şehirlerden. Osmanlı’nın 16 yy. başında bayrak dalgalandırdığı Tel Rıfat, Türkiye sınırına 13 km uzaklıkta. Tel Rıfat’ta rejime karşı protestolar ilk 2011’in Nisan […]

Tel Rıfat “Suriye Devrimi” için sembolik bir bölge. ÖSO,Fırat Kalkanı ya da Suriyeli muhalifler olarak bilinen silahlı grupların üyelerinin çoğunun memleketi ya da burasıyla hemşehriliği mevcut.Aynı zamanda Esad rejimine kuzeyde baş kaldıran ilk şehirlerden.

Osmanlı’nın 16 yy. başında bayrak dalgalandırdığı Tel Rıfat, Türkiye sınırına 13 km uzaklıkta.

Tel Rıfat’ta rejime karşı protestolar ilk 2011’in Nisan ayında başlamıştı. İsyanın ilk başladığı yer Dara ile dayanışma ve destek gösterileriydi bunlar. Aylarca devam eden bu gösterilerin sonunda Eylül ayında Esad rejimine bağlı güçlerin silahlı müdahalesiyle bölgeyi ölüm, zulüm,işkence ve kan kapladı.Bir süre bastırılmış görünen gösteriler bu sefer 2012’nin gene Nisan ayında rejim güçlerinin ev ve dükkanları ateşe vermesi ve aynı aileden 14 kişinin hayatını kaybetmesiyle büyük çaplı direnişe döndü.

ESAD REJİMİ VE YPG,TEL RIFAT’TA TARLA VE BİNALARI YAKTI

2013-2014 yıllarında IŞİD, Ocak 2014’ten sonra ÖSO hakimiyetine giren şehir, Şubat 2016’da Tel Rıfat ve civarı Rus hava desteğiyle Esad rejimi güçlerinin sert kara ve hava taarruzlarına maruz kaldı. IŞİD’in doğudan, rejimin güneyden,YPG’nin batı’dan saldırılarıyla kuşatıldı. Bu esnada Türkiye’ye ilk büyük göç dalgaları başladı.

Suriyeli muhaliflerin kontrolündeki Tel Rıfat,2016 yılında ABD destekli YPG güçlerinin eline geçti.

TSK’NIN TEL RIFAT’A GELMESİ TALEBİYLE YAPILAN GÖSTERİ

SURİYELİ MÜLTECİLERİN DÖNÜŞÜ TEL RIFAT İLE BAŞLAYACAK

Baskı altında göçe zorlanan,etnik ve mezhepçi tehditlerden korkarak kaçan mülteci ve yerinden edilmişler için Tel Rıfat ile geniş kapsamlı geri dönüş ümidi doğacak.

Sünniler,Hristiyanlar,Türkmenler,Çerkesler,Araplar başta olmak üzere rejim muhaliflerinin sistematik bir şekilde yaşadıkları yerlerden kovularak farklı bölgelere gitmeleri konusunda zorlanmasıyla değiştirilmeye çalışılan demografik yapı Tel Rıfat’tan başlayarak eski günlerine döndürülmeye çalışılacak gibi görünüyor.

Suriye savaşı’nda siyasi ve mezhepsel aidiyetlere dayalı olarak muhaliflerin kovulduğu bir gerçek. Savaşta hem rejim hem de YPG gelecekte kendilerine karşı yeni bir “devrim” başlatmalarından korktuğu, muhalif gördüğü herkesi kovmaya azmetti.

TEL RIFAT’TAKİ YPG/PKK VARLIĞINA YÖNELİK HALKIN ASTIĞI PROTESTO AFİŞİ

Suriye’de mezhep temelli tehcirde ise 2015 yılı oldukça önemli. Rejim ve silahlı muhalifler arasında o dönemdeki anlaşmanın gereği İdlib’te Sünni gruplar tarafından kuşatılan Şii Fua& Keferya köylerinden binlerce kişi, Şam kırsalında rejim tarafından kuşatılan Madaya ve Zebedani kasabalarında yaşayanlara karşılık olarak göç ettirildi.

Bu dönemde rejime yakın görünen Nusayri ve Hristiyanlar da muhaliflerin tuttuğu alanlardan kovuldu.

Tehcirin kurbanlarından olan Suriyeli Araplar ile Rakka Harekatı öncesi itirazlara rağmen ABD ısrarıyla şehre sokulan YPG sayesinde önümüzdeki dönemde bir Arap-Kürt dalaşının ortaya çıkması muhtemel.

YPG kontrolündeki Arap nüfusun barındığı bu şehirlerdeki protesto,bombalı ve silahlı saldırılara bakıldığında bu dönemin dar kapsamda ama yaşandığı da görülüyor.

RUSYA ORDUSU VE TSK’NIN KONTROL EDECEĞİ GİRİŞ KAPISI

TEL RIFAT’A SİLAH SOKULMAYACAK

Türkiye’nin düzenlediği Zeytin Dalı harekatı esnasında Tel Rıfat Esad rejimi,İran destekli milisler ve YPG’nin kontrolünde idi. Ve kaderi Rusya-Türkiye mutabakatıyla belirlendi.

13 Haziran’da Türk yetkililer,Tel Rıfat’ın önde gelen kişileri ve kanaat önderleri ile Azez’de bir toplantı yaptı.

Toplantıda şehrin geleceği,sorunları,ve YPG kontrolüne geçmesi sonrası bölgeyi terkedenlerin şehre geri dönüşünün planlaması değerlendirildi.

Gene Tel Rıfat halkından bölgeye ilk etapta dönüş yapmak isteyen göçmen ve mültecilerin kayıtları yapıldı.

Toplantıdaki çıkan mutabakata göre Tel Rıfat halkı şehir içinde herhangi bir silahlı fraksiyonun bulunmasını istemedikleri gibi şehre silah sokulmasının engellenmesi ve bölge halkından kurulu yerel güvenlik teşkilatını da kapsayacak bir yerel şura/konsey oluşturulması kararlaştırıldı.

Bunun arkasından da ilk olarak Rusya-Türkiye mutabakatından rahatsız olan İran’ın rejim saflarında savaşan milislerini çektiği haberi bildirildi. Bunu Esad rejimi güçleri takip etti. Çünkü mutabakata göre bölgede Rusya ve Türkiye ortak görev gücü askeri kontrolü alacaktı.

TEL RIFAT’TA KEŞİF VE GÖZLEM YAPAN RUSYA ASKERİ POLİSİ

Burada ABD ile Menbiç ve Rusya ile yapılan Tel Rıfat mutabakatlarının içeriğinin hem benzerlikler hem de farklılıklar gösterdiğini de eklemeliyim.

Örneğin Tel Rıfat toplantısında Türk yetkililerin katılanlara, rejime bağlı güçlerin tıpkı YPG gibi bölgeden çıkarılacağı konusunda ‘garanti’ vermelerinin de altı çizilmeli.

Tüm bu gelişmelerin sonunda şehirdeki YPG ve az sayıdaki rejim güçleri bazı tarlaları ve binaları yakarak kullanılamaz hale getirmiş durumda.

Bombardımanlarla şehirleri yıkan,halkı göç ettiren Beşar Esad ise bütün bu gelişmelere rağmen “zafer” ilan edip mezarlıklara ve mülteci kamplarına dağıttığı bir halkın kanları,cesetleri üzerinde İran ve Rusya desteği ile tekrar hükümranlığını ilan etme hayalinde. Söz hakkı olmadan ülkesi hakkında yapılan düzenlemelerle ilgili sadece haber verilen Beşar Esad, halkına karşı “zafer” kazanacak?

TEL RIFAT’IN HAVADAN GÖRÜNÜŞÜ

FIRAT’IN DOĞUSUNDA MENBİÇ MODELİ Mİ,TEL RIFAT MODELİ Mİ?

Fırat’ın batısında son gelişmelerle gözler Menbiç ve Tel Rıfat’a çevrilmiş durumda. ABD-Türkiye arasındaki “ortaklık ruhu”, YPG’nin Suriye’nin kuzeyindeki özerk yönetim projesinde feda edileceğinin sinyallerini de veriyor.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun son görüşmesinde iki ülke arasındaki stratejik ilişkinin övülmesi ve ortak öneme sahip bütün meseleleri “müttefikler arasındaki ortaklık ruhuyla” çözülmesinin gerekli olduğununun ifade edilmesi oldukça önemli. Aslında Fırat’ın doğusundaki yapılanma ile ilgili Washington yönetimi Ankara’dan İran konusunda tavır&tutum değişikliği beklediğini ve buna göre adımlarını hızlandıracağını usulce fısıldıyor. Neticede bakıldığında ABD yönetimi Fırat’ın doğusunda İran ya da Rusya nüfuzu yerine Türkiye’yi görmek isteyecektir.Bu şekilde İran’ın nüfuzunun sınırlandırılmasını ve baskı aracı olarakta kullanmak isteyeceğini de tahmin etmek zor değil.

Menbiç’teki en önemli detay Temmuz’dan itibaren bölgeden çıkarılacak YPG/PKK bağlantılı tüm kişilerin verilen silahlardan arındırılarak, ABD tarafından teslim alınarak bölgeden uzaklaştırılması.Ve bu silahtan arındırma işlemlerinin Türkiye’nin gözetiminde yapılması önemli bir husus. YPG bağlantılı yerel yönetim konseyinin de lağv edilerek yerine Menbiçlilerden oluşan bir yönetimin sorumluluğu üstlenmesi de ABD-Türkiye planında mevcut. Geçen Mücerret’teki yazıda da bahsettiğim gibi Menbiç ve Tel Rıfat’ı da kapsayacak bir nüfus sayımının yolda olduğunu da haber verebilirim.

Peki buradan çıkarılacak kişiler Fırat’ın doğusunda nereye gidecek, nasıl bir muamele görecek? Şu an için bu sorunun somut bir cevabı mevcut değil.

YPG’NİN BARİYER VE HENDEKLERDEN OLUŞAN SAVUNMA HATTI

YPG’NİN “DOKUNULMAZLIK” KARTI KALKTI

Menbiç modelinin ya da Tel Rıfat modelinin Fırat’ın doğusuna uygulanmasıyla birlikte ABD ve Türkiye’nin önünde siyasi olarak Esad dışında bir “sorun” kalmayacak. Bu zaman diliminde Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin tamamen ülkelerine dönmesi söz konusu olabilecek.

Son üç yılda yaşanan gelişmeler YPG’yi ve PKK taraftarlarını bölgede hayal ve yanılgıyla harmanladı. Suriye’de IŞİD’e karşı verilen savaşta binlerce ölü ve yaralı vermelerine rağmen oynadıkları rolün, Kürtlerin haklarını elde etmek,taleplerine saygı duyulması için verdikleri mücadelelerin sağlayamadığı bir meşruiyet kazandırdığına inandılar. Hatta IŞİD ile olan savaşlarındaki rollerinin onlara bir tür dokunulmazlık kazandırdığını,YPG/PKK’yı tehlike olarak gören orduların gazabına karşı bir koruyucu kalkan sağladığını zannettiler.

YPG’NİN TEL RIFAT’TAKİ TOPRAK BARİYER VE HENDEKLERDEN OLUŞAN SAVUNMA HATTI

19 Haziran 2017 yılında Eş- Şark El-Avsat gazetesinde İbrahim Humeydi’nin ABD’nin Suriye’de son Büyükelçisi Robert Ford ile gerçekleştirdiği bir röportajı yayınlamıştı.

Burada Ford, “Bence Kürtlere yaptığımız şey politik açıdan sadece aptalca değil, aynı zamanda ahlaksızca da” dedi. ABD’liler, Saddam Hüseyin yönetiminin sürdüğü uzun yıllar boyunca Kürtleri kullandılar. Dürüst olun. Gerçekten Amerikalıların SDG ve YPG ile Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ın Irak Kürtlerine (onları yalnız bırakmıştı) davrandığından daha farklı bir şekilde muamele edeceğine inanıyor musunuz? ABD’li yetkililer bana ‘Suriyeli Kürtlerin ABD’ye güvenerek hayatlarının hatasını yaptıklarını’ söylediler. Washington’un ABD ordusunu Suriye’de bir Kürt bölgesini savunmak için kullanmayacağını vurguladılar” demişti.

2021’de seçimlere gidecek Suriye’de Afrin, Tel Rıfat ve Menbiç örneğinde görüldüğü gibi Esad’ın gitmesi,kalması ile de değişmeyecek askeri ve siyasi coğrafi gerçeklikler var artık.

‘Kaybedenler kulubü’ndeki oturma sırası değişmeyen PKK gibi organik bağı olduğu YPG’de her oynadıkları bahiste hayal kırıklığına uğradılar. “Demokrasiyi Ortadoğu halkları”na tattırma  ilüzyonu projesinde göz bağlarını en çok güvendikleri Rusya ve ABD açtı.

Şu sıralar ABD askeri varlığı kozuyla Esad’tan medet uman YPG’nin unuttuğu bir İran yaşanmışlığı var.

İran ‘İslam Devrimi’ sonrası Kürtler Şah’ın devrilmesine bayram etmişlerdi. Humeyni onu tebrik etmeye gelen üst düzey Kürt heyetine “Devrim”in İslami olduğunu, belirli bir ırka,millete yönelik olmadığını söyleyerek siyasi değişim sonrası Kürtler’in bir sorun yaşamayacağını söylemişti.

İran’daki Kürtlerin durumunun olumlu olarak değişmediğine dair kanıt aramaya gerek yok. İran’da cezaevlerine ve darağaçlarına bakmak yeterli.