Röportaj

“Filistinlilerin, Türkiye’den başka tutunacak dalı kalmadı”

ABD Başkanı Trump’ın göreve başlamasından bu yana “Yüzyılın Anlaşması” ya da “Yüzyılın Planı” olarak niteleyerek övgüler düzdüğü projesinin ayrıntıları ortaya çıkmaya başladı. İsrail Başbakanı Netanyahu’ya yakınlığıyla bilinen Israel HaYom gazetesi, resmi olmayan maddelerini yayımladı. “Yüzyılın anlaşması” olduğu iddia edilen planda Filistin, Kudüs ve Gazze’ye yönelik çok ciddi maddeler yer alıyor. Birçok kişi ise Filistin davasını ve mücadelesini bitirmek için […]

ABD Başkanı Trump’ın göreve başlamasından bu yana Yüzyılın Anlaşması ya da “Yüzyılın Planı” olarak niteleyerek övgüler düzdüğü projesinin ayrıntıları ortaya çıkmaya başladı.

İsrail Başbakanı Netanyahu’ya yakınlığıyla bilinen Israel HaYom gazetesi, resmi olmayan maddelerini yayımladı.

“Yüzyılın anlaşması” olduğu iddia edilen planda Filistin, Kudüs ve Gazze’ye yönelik çok ciddi maddeler yer alıyor.

Birçok kişi ise Filistin davasını ve mücadelesini bitirmek için son dönemde kurulan en sistemli tuzak olarak nitelendiriyor.

Konu derin ve kritik olunca hakikaten uzmanına sormak gerekirdi. Biz de öyle yaptık.

Ahmet Yesevi Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Cengiz Tomar ile konuştuk.

Röportaj: Taha Erham Keleş

“Yüzyılın Anlaşması” ya da “Yüzyılın İşgali” nedir, bu anlaşma neyi amaçlıyor?

Uzun zamandır Ortadoğu ve İslam Dünyasını meşgul eden Filistin sorunu 1990’lı yıllarda iki devletli çözüm çerçevesinde çözülmeye çalışıldıysa da İsrail buna müsade etmedi. İslam Dünyasının zor durumda olduğu Suriye, Irak, Yemen, Libya gibi ülkelerin karıştığı bir dönemde Trump yönetiminde ABD’nin desteğini alan İsrail, Mısır ve Körfez ülkeleri ile de anlaşarak Filistin sorununu kendi çıkarları çerçevesinde tek yanlı olarak çözüp işgali resmileştirmeye çalışıyor. Bir kaç yıldır konuşulan, muhtemelen Haziran’da açıklanması beklenen, ABD ve İsrail’in birlikte hazırladıkları yüzyılın planıyla İsrail lehine ve Filistinliler aleyhine bu anlaşma dayatılıyor.

Mescid-i Aksa işgali devam edecek

Ortadoğu’da birkaç yıldır tartışılan, “Yüzyılın Anlaşması”’nın daha önce sızdırılan anlaşma planlarından farkı nedir?

Anlaşma maddelerine bakıldığında, kamuoyunun ve İslam dünyasının tepkisini ölçmek için daha önce sızdırılan bazı maddelerin ufak tefek değişikliklere uğradığı anlaşılıyor. Geçen yıl sızdırılan planda Filistinlilere Kudüs yerine Ebu Dis kasabası başkent olarak öneriliyordu. Gelen tepkilerden bunun kabul görmeyeceği düşünülerek yeni planda Kudüs’ün aynı zamanda Filistin’in başkenti olacağı maddesi yer almış. Ancak Kudüs belediyesi şehrin tamamından sorumlu olacağından ve Kudüslüler vergilerini İsrail belediyesine ödeyeceğinden tamamen ismen bir Filistin varlığı kabul edilmiş. Zaten resmi rakamlara göre halihazırda 850 bini aşan Kudüs nüfusunun yüzde 64’ü Yahudi, yüzde 34’ü Müslüman ve yüzde 2’si Hıristiyan. Yine kutsal yerlerin bugünkü statükosunun korunacağı maddeler arasında. İsrail’in Mescid-i Aksa işgallerini, yerleşimciler ile İsrail güvenlik güçlerinin taşkınlıklarını ve bilimsel görünümlü siyasi arkeolojik kazıları engelleyebilecek mi, o da şüpheli.

Filistinlilerin, Türkiye’den başka tutunacak dalı kalmadı

Yıllardır mücadele verilen Kudüs ve Gazze’ nin durumu ne olacak?

Şu anda Filistin yönetimi maalesef çok zor konumda. ABD ve İsrail’in yanısıra Mısır ve Körfez ülkeleri de bu planı destekler konumda. Elan Türkiye’nin dışında Filistinlilerin tutunabilecekleri bir dal kalmadı. Bu plan Kudüs’te ve Filistin’de fiili işgalin resmen tanınması demek.

Kudüs’teki temayül de (her zaman olduğu gibi) “önce nüfus, sonra yer adları ve ardından hudutlar değişir” şeklindeki sosyolojik kurallara uyuyor. Belki buradaki tek olumlu madde Yahudilerin ve Arapların Kudüs’te birbirlerinden ev almalarının yasaklanması gibi görünse de zaten Kudüs’te çoğunluğu ele geçirmiş Yahudi nüfusu hesaba katarsak bunun da “ba’de harabi’l-Basra” (Basra harap olduktan sonra) deyimine çok uygun olduğu anlaşılır. Kudüs’teki kutsal yerlerin statüsünün sürdürülecek olması, İsrail’in Mescid-i Aksa işgallerini, yerleşimciler ile İsrail güvenlik güçlerinin taşkınlıklarını ve bilimsel görünümlü siyasi arkeolojik kazıları engelleyebileceği de şüpheli.

Gazze Şeridi ile alakalı maddeler ise; Mısır’ın Sina yarımadasında Gazze Şeridi’ne bağlı havalimanı, fabrikalar, ticari ve zirai alanlar inşa edilerek Filistin devletine kiralanacak. İsrail ve ABD, “Yahudi tüccar” mantığıyla işgal ettiği alanların yerine araziyi Mısır’dan bunun kirasını da Körfez ülkelerinden almayı planlıyor. Gazzelilere Sina gibi pek de verimli olmayan Mısır arazisinden toprak verilirken Batı Şeria’da, Ortadoğu’nun en verimli arazilerinden biri olan, Taberiye gölü ile Ölü Deniz arasında Ürdün Nehri tarafından sulanan, 105 kilometre uzunluğunda ve 10 kilometre genişliğindeki, aynı anda sahip olduğu yüksek sıcaklık ve nem sayesinde doğal bir sera oluşturan ve yıl boyu ürün alınabilen dünyanın en derin vadisi el-Ğor’u kendisine bırakıyor.

5 yılda 30 milyar dolarlık fon

“Yüzyılın Anlaşması”nın mali yükümlülükleri nelerdir, hangi ülkeler ne tür sorumluluk içerisinde olacaktır?

Mali yükümlülükler büyük oranda Körfez ülkeleri ile Filistin yönetimine bırakılmış.  Sızan maddelere göre, kurulacak yeni Filistin devleti için beş yıllık bir süre içinde 30 milyar dolarlık bir fon oluşturulacak. ABD bu fonun yüzde 20’sini, AB yüzde 10’unu ve Körfez Arap ülkeleri yüzde 70’ini sağlayacak. Filistin’i işgal eden İsrail ise hiçbir şey ödemeyecek. Böylece ABD 6 milyar dolar gibi çok küçük bir bedel ödeyerek, İsrail ise hiçbir ödeme yapmadan, Filistin ve diğer taraflar açısından işgali resmileştirmiş olacaklar.

Bütünlüklü Filistin idaresinin kurulması engelleniyor

Bu anlaşmanın gerçekleşmesi halinde Filistin Devleti açısından ne tür etkilere sahip olacak?

Aslında ortada bir Filistin kalmıyor neredeyse. Zaten Filistin’in % 85’i halihazırda İsrail tarafından işgal edilmiş durumda. 5 bin 655 kilometrekare yüzölçümüne sahip Batı Şeria’da, İsrail resmi rakamlarına göre tam 156 Yahudi yerleşim birimi bulunuyor. 400 binin üzerinde nüfusa sahip bu yerleşim birimlerinin, Filistin şehirlerini çevreleyerek, birbirinden neredeyse bağımsız adacıklar haline getirmesi ve bu yerleşim birimlerinin birbirleriyle bağlantılarını oluşturan yol şebekesi, Batı Şeria’da bir Filistin devletini fiilen anlamsız kılıyor. Zaten “bölgenin tahliyesi” adını taşıyan ikinci maddede hem bu yerleşim birimlerinin Filistinliler tarafından resmen tanınması hem de izole yerleşim birimlerine ulaşmak için diğerlerinin genişletilmesi isteniyor. Bu durumda, Batı Şeria’nın her köşesine mantar gibi yayılmış olan Yahudi yerleşim birimleri her halükarda bölgede bütünlüklü bir Filistin idaresinin kurulmasını engelliyor.

Zaten Batı Şeria’dan kopuk olan Gazze ise 45 km2’lik dar bir şerit ve yüz binlerce Filistinli bu şeride sıkışmış durumda. Bu plana göre Mısır’ın Sina yarımadasında Gazze Şeridi’ne bağlı havalimanı, fabrikalar, ticari ve zirai alanlar inşa edilerek Filistin devletine kiralanacak. Bu kiralık araziyi Mısır kiralayacak Körfez ülkeleri de kirasını ödeyecek. ABD ve İsrai’e ise mutlu olmak düşüyor.

Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek istiyorlar

Anlaşmanın geneline baktığımızda Filistin açısından çok ağır maddeler var. Eğer ‘Yüzyılın Anlaşması’ kabul edilmez ise Filistin’e ne gibi yaptırımlar uygulanacak?

Şayet Filistinliler bu anlaşmayı reddederlerse, ABD Filistin’e sağladığı bütün desteği keseceği gibi, diğer devletlerin yardım etmesini de engelleyecek. Bu da zaten can çekişmekte olan Filistin’in ölümü demek. ABD ve İsrail ölümü gösterip Filistinlileri sıtmaya razı etmek istiyor.

Bu tür bir anlaşmanın hazırlanması diğer devletler tarafından nasıl karşılanıyor?

Türkiye ile İran dışında dışında başka bir ülkenin buna tepki göstereceğini düşünmüyorum. Zaten anlaşma Mısır ve Körfez Arap ülkelerinin onayı olmadan fiiliyata geçirilemez

Türkiye böyle bir anlaşmanın hazırlanmış olmasını nasıl karşılıyor ve ilerideki tutumu nasıl olacak?

Tabi Türkiye tepkisini en üst düzeyde gösterir. Ancak Dünya kamuoyu desteklemediği müddetçe tek başına Türkiye’nin yapacakları da sınırlı kalır.

Etiket /