Röportaj

Bülent Ata soruyor, Atalay Taşdiken cevaplıyor

Bu işe nasıl bulaştınız?  Üniversiteyi bitirdiğimde ağabeyimin reklam ajansı vardı. Gel birlikte çalışalım dedi. Zaten öğretmenlik yapmayı hiç istemiyordum. Hayalim sinemaydı. Ağabeyimin ajansında çalışmaya başladım. Kamera arkasıyla tanıştım. Reklam filmleri çektim. Ancak yıllar sonra hayalime ulaşabildim.   Günlük rutininiz nedir?  Geç yatarım, onun için de normal insanlara göre geç sayılacak saatlerde uyanırım, on gibi. Hayata […]
Atalay Taşdiken – Yönetmen / Yapımcı

Bu işe nasıl bulaştınız? 

Üniversiteyi bitirdiğimde ağabeyimin reklam ajansı vardı. Gel birlikte çalışalım dedi. Zaten öğretmenlik yapmayı hiç istemiyordum. Hayalim sinemaydı.

Ağabeyimin ajansında çalışmaya başladım.

Kamera arkasıyla tanıştım. Reklam filmleri çektim.

Ancak yıllar sonra hayalime ulaşabildim.

 

Günlük rutininiz nedir? 

Geç yatarım, onun için de normal insanlara göre geç sayılacak saatlerde uyanırım, on gibi.

Hayata karışmam on ikiyi bulur genellikle. Kendime gelebilmem için iki fincan kahveye ihtiyacım var. Sonrasında ofisime gelirim. Gündelik işleri hallederim. Gelenim gidenim eksik olmaz. Projeler ve olmazsa olmaz memleketin hali konuşulur. Bitmiş senaryoyu bile her gün elden geçirir, ilaveler çıkarmalar yaparım. Ama her gün.

 

Sizi neler besler, neler coşkulandırır?

İyi bir film izlediğimde sinema çıkışı ayaklarım yerden kesilir. Yürürüm, filmi düşünürüm. Böyle işler yapmak lazım derim kendi kendime.  Film yapma ve yazma iştahım kabarır.

Çok iyi bir gözlemci olduğumu düşünürüm. Çevremdeki her şey dikkatimi çeker. Duyduğum, işittiğim etkilendiğim öyküleri heybeme koyarım. Karakterleri de hep çevremde olan yada gördüklerimden devşiririm.

İyi bir müzik dinleyicisiyim. Şarkılar beni coşturur. Anlamadığım bir dilden bile olsa müziğin dili bana mizansenler canlandırır gözümde.

Sıra dışı tipler ilgimi çeker. Öyle insanlar olmasa hayat ne kadar sıkıcı olurdu diye düşünürüm.

 

Keşke ben hayata geçirseydim dediğiniz yapım var mı? Varsa nedir ve neden? 

Düşünüyorum da yok. Yapılmış yapılmıştır. Yeni şeyler söylemek, yeni şeyler yapmak lazım cancağzım.

 

Yapamadıklarınız? Neleri, ne zaman, neden yapamadınız?

O kadar çok ki.. Hangisini diyeyim.

Ama şunu öğrendim artık neden sorusunun cevabı ne olursa olsun bahanedir.

Artık bahanelere sığınmamayı ilke edindim.

 

Son bir yapım hakkınız olsa onu hangi projeyle taçlandırmak istersiniz? 

Hasan Eskil’in bir romanı vardır. Malesef çok insan bilmez.

“Cariye Ayşe Nihal”

Osmanlı’nın son dönemine tanıklık etmiş, Cumhuriyet döneminde yaşamış Saraylı bir kadının öyküsü.

Dramatik örgüsü, duygusu, çok da bilinmeyen bir dünyanın kapılarını bize açması nedeniyle Müthiş bir film malzemesi. Ama bu ülkedeki sinema koşullarıyla çekilmesi biraz hayal bir proje.

Keşke sinemanın endüstri olduğu Hollywood’la ortaklaşa bu film yapılabilse ve tabii ki ve elbette bunun yönetmeni ben olabilsem.

 

Uzun bir projeye girişirken kurmak istediğiniz rüya takım? 

Haluk Bilginer, Cem Yılmaz, Al Pacino, Charlize Theron

 

Yayında, vizyonda kendi işinizden başka beğendiğiniz işler var mı?

Yayınları izlemeyi artık bıraktım.

Vizyonda her yıl bir ya da iki iş çıkıyor beğendiğim.

 

Unutmadığınız replik?

Sahip oldukların, sonunda sana sahip olur.

 

Hikaye anlatıcılığının geleceğini nerede görüyorsunuz? Hangi ekran sizi daha çok heyecanlandırıyor? Belgesel, sinema, TV dizileri..

Elbette beni heyecanlandıran tek şey sinema. Belgeseli de çok seviyorum.

Hikaye anlatıcılığı ile ilgili soruya tek bir cevap veremem. Şöyle ki: Yeni sinema anlayışında hikaye malesef gereksiz bulunan bir öge. Tabi ki bunu benim kabul etmem mümkün değil. Ama festivallerin anlayışının hakim olduğu bir mahallede siz filminizle bir hikaye anlatıyorsanız bu küçümsenmenize neden oluyor.

Ana akım sinema hikayeden vazgeçmiyor ama orada da nasıl anlatıldığıyla ilgili sorunlar var malesef. Dolayısıyla bu durumda hikaye anlatıcılığının geleceğini öngörmek zor. Belki de iyi öykücüler yetiştirmek lazım ve en önemlisi de bizim sinemacılar olarak öykülerden ve edebiyattan daha çok yararlanmamız lazım diye düşünüyorum.

 

Döne döne okuduğunuz kitap, izlediğiniz film, dinlediğiniz müzikler….

Kitap: Karamazov Kardeşler

Film: Ölü Ozanlar Derneği, İyi Kötü Çirkin, Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak.

Müzik: Neşet Ertaş, John Lennon, Barış Manço, Erhan Güleryüz

Ve Zekai Tunca şarkıları.

 

Mezar taşınızda ne yazsın istersiniz’

Osman oğlu Atalay Taşdiken