Kültür

Tarihçilerin Kutbu: Halil İnalcık

Osmanlı ve Balkan tarihi üzerine hazırladığı eserlerle dünya çapında saygı gören ve “Tarihçilerin Kutbu” olarak nitelendirilen Prof. Dr. Halil İnalcık, vefatının dördüncü yılında anılıyor. Yüz yıllık ömrünün son dönemine kadar çalışan ve üreten İnalcık, ortaya koyduğu ilmi çalışmalarla sadece Türkiye’nin değil dünyanın da en saygın tarihçileri arasında yer aldı. AA muhabirinin kaynaklardan derlediği bilgilere göre, […]

Osmanlı ve Balkan tarihi üzerine hazırladığı eserlerle dünya çapında saygı gören ve “Tarihçilerin Kutbu” olarak nitelendirilen Prof. Dr. Halil İnalcık, vefatının dördüncü yılında anılıyor.

Yüz yıllık ömrünün son dönemine kadar çalışan ve üreten İnalcık, ortaya koyduğu ilmi çalışmalarla sadece Türkiye’nin değil dünyanın da en saygın tarihçileri arasında yer aldı.

AA muhabirinin kaynaklardan derlediği bilgilere göre, babası Kırım göçmenlerinden Seyit Osman Nuri Bey ve annesi Ayşe Bahriye Hanım olan Halil İnalcık, 7 Eylül 1916’da İstanbul’da dünyaya geldi.

İlk ve ortaokulu Ankara ve Sivas’ta okuyan, liseyi Balıkesir Necati Bey Muallim Mektebi’nde tamamlayan İnalcık, lisans eğitimini ise 1935’te Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesinde (AÜDTCF) yaptı.

Çalışmasıyla Prof. Dr. Fuat Köprülü’nün dikkatini çekti

Yeniçağ Tarihi Bölümünde yaptığı bir çalışma ile Prof. Dr. Fuat Köprülü’nün dikkatini çeken İnalcık, onun tavsiyesi ile ilmi yardımcı olarak görevlendirildi.

“Tanzimat ve Bulgar Meselesi” adlı doktora tezini 1942’de veren İnalcık, 1943’te “Viyana’dan Büyük Ricat”e Osmanlı İmparatorluğu ve Kırım Hanlığı” başlıklı teziyle doçent oldu.

1945’te aynı üniversitede Arap Dili ve Edebiyatı Bölümünden Şevkiye Işıl ile dünya evine giren Halil İnalcık’ın bu evlilikten kızı Günhan dünyaya geldi.

Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesinde dersler veren İnalcık, 1947 yılında Türk Tarih Kurumu üyeliğine seçildi.

Avrupa’da Osmanlı tarihine ait kaynakları araştırdı

Üniversite tarafından 1949’da İngiltere’ye gönderilen İnalcık, burada Osmanlı tarihine ait kaynakları araştırdı, önemli tarihçilerle tanıştı.

Halil İnalcık, 1952’de “Viyana Bozgun Yıllarında Osmanlı-Kırım Hanlığı İşbirliği” teziyle profesörlük unvanı aldı.

Columbia, Princeton, Pennsylvania, Harvard üniversitelerinde ziyaretçi profesör olarak dersler veren İnalcık, ABD’de Osmanlı-Türk tarihi araştırmalarının gelişimine büyük katkı sağladı.

Chicago Üniversitesinde Osmanlı Tarihi Kürsüsü’nü kurdu

Öğrenci olarak girip hocalık yaptığı Ankara Üniversitesinden 1972’de emekli olan İnalcık, Chicago Üniversitesinde Osmanlı Tarihi Kürsüsü’nü kurdu.

Chicago Üniversitesinden de 1986’da emekliye ayrılan İnalcık, 1993 yılında Bilkent Üniversitesinde Tarih Bölümünü kurarak, 23 yıl boyunca yüksek lisans ve doktora öğrencilerine seminer dersi verdi.

2003 yılında aynı üniversitede Halil İnalcık Center for Ottoman Studies adlı bir merkez kuran İnalcık, yıllardan beri çeşitli arşivlerden topladığı belge ve defterlerin kopyalarını, yarım kalmış araştırma metinlerini, binden fazla ayrı basımı ve diğer materyalleri bu merkeze bağışladı.

İnalcık, iyi düzeyde İngilizce, Fransızca, Almanca’nın yanı sıra orta düzeyde de Arapça, Farsça ve İtalyanca biliyordu.

Dünyanın sayılı bilim insanları arasında gösterildi

Uluslararası çapta şöhreti olan İnalcık, Cambridge Uluslararası Biyografi Merkezi tarafından dünyada sosyal bilimler alanında sayılı 2 bin bilim insanı arasında gösterilirken Türk, Amerikan, İngiliz, Sırp ve Arnavutluk akademilerine üye seçildi. Çok sayıda ödül ve nişan verilen İnalcık, birçok üniversiteden de fahri doktora unvanı aldı.

Hali İnalcık, Prof. Suraiya Faroqhi ile birlikte E. J. Brill’in (Leiden) yayımladığı “The Ottoman Empire and Its Heritage” (Osmanlı İmparatorluğu ve Mirası) serisinin editörlüğünü üstlenirken, 2005 yılına kadar bu seriden yayınlanan 38 ciltlik çalışma, Osmanlı tarihini Batı dünyasına tanıtan belli başlı eserler arasında yer aldı.

Prof. Dr. Halil İnalcık, 2002’de İslam Konferansı Teşkilatı tarafından “Teşekkür Plaketi” ve Kültür Bakanlığı “2002 Kültür ve Sanat Büyük Ödülü”ne layık görüldü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla özel ulema kabri yapıldı

İnalcık, 25 Temmuz 2016’da Ankara’da tedavi gördüğü hastanede vefat etti.

Cenazesi, Bakanlar Kurulu kararıyla çok sevdiği Osmanlı padişahı olan Fatih Sultan Mehmet’in de türbesinin bulunduğu Fatih Camisi Haziresine defnedildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile İnalcık’ın mezarı, geleneksel Osmanlı ulema kabri şeklinde yapıldı.

Eserleri

Prof. Dr. Halil İnalcık’ın eserleri temelde siyasi tarih, sosyal ve ekonomik tarih, kurumlar tarihi, devlet yapısı ve felsefesi, hukuk, ticaret, toplumsal tabakalar, üretim, vergi, bürokrasi, demografik yapı, şehir tarihi ve sentez eserleri kapsamında Osmanlı sosyal ve ekonomik tarihini aydınlatmaya dönük çalışmalar olarak gruplandırılabilir.

Yayınlanmış yüzlerce makalesi bulunan İnalcık’ın basılmış kitaplarından bazıları ise şunlar:

Osmanlı Tarihinde İslamiyet ve Devlet, Devlet-i Aliyye, Tarihe Düşülen Notlar, Osmanlı İmparatorluğunun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, 1445 Tarihli Paşa Livası İcmal Defteri, Türklük Müslümanlık ve Osmanlı Mirası, Osmanlılar ve Haçlılar, Osmanlı ve Modern Türkiye The Survey of İstanbul 1455, Rönesans Avrupası, Tanzimat, Kuruluş, Osmanlı’da Devlet, Hukuk, Adalet, Studies in the History of Textiles, İznik Throughout History, Kuruluş ve İmparatorluk Sürecinde Osmanlı, Osmanlı ve Dünya, Has Bağçede Ayş-u Tarab, Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler, Adalet Kitabı, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600), Şair ve Patron, Atatürk ve Demokratik Türkiye.

“Sezgi sahibi bir tarihçiydi”

İstanbul Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet İpşirli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eskilerin “Kemalat kem aletle olmaz” sözünü anımsatarak, Halil İnalcık’ın tarihçilik için gerekli alt yapıyı mükemmel olarak kazandığını ve oluşturduğunu söyledi.

Osmanlı metinleri ve arşiv belgeleri yanında çeşitli seviyelerde Batı dillerine hakim veya aşina olmasının İnalcık’ın alt yapısının sağlamlığını gösterdiğini belirten İpşirli, şöyle konuştu:

“Bu konuda başta Fuat Köprülü olmak üzere hocalarından çok şey öğrenmiştir. İnalcık ömrünün sonuna kadar ciddi ve verimli çalışmıştır. Ayrıca sosyal bilimler için çok önemli olan ‘sezgi sahibi’ bir tarihçiydi. Her şey hocadan, kitaptan öğrenilmez, sezginin de olması lazım. Herhalde Fuat Köprülü’de bu sezgi çok kuvvetliydi. Köprülü’nün genç yaşında henüz ciddi araştırmaların olmadığı bir dönemde sezgi ile söylediği bir çok husus daha sonra doğru çıkmıştır. İnalcık’ta da bu sezgi görülüyor.”

Halil İnalcık’ın Osmanlı’nın zengin arşiv kaynaklarını mükemmel okuyan, aynı zamanda belgelerin ne söylediğini bilen ve sezen bir tarihçi olduğunu ifade eden İpşirli, “Ancak sadece belgeleri ve tarihi kaynakları okuyan, yalın olarak aktaran birisi değildi. Tarihçiliğin birçok disiplin ile desteklenmesine inanarak başta hukuk ve iktisat olmak üzere edebiyat, kültür tarihi, sanat tarihi ve arkeoloji ile tarihi verilerin desteklemenin lüzumuna inanmış ve bu disiplinlerden çok etkili bir şekilde istifade etmiştir. Bilhassa hukuk ve iktisatı yan disiplin olarak kullanmış, makalelerinde ve kitaplarında bunu göstermiştir.” değerlendirmesinde bulundu.

“Osmanlı tarihine ve ülke tarihine çok büyük katkıları oldu”

Prof. Dr. İpşirli, İnalcık’ın üretkenliğinin çok çalışkan olmasından ve sistemli çalışmasından kaynaklandığına işaret ederek, şunları anlattı:

“Bir mülakat için Bilkent Üniversitesi’ndeki lojmanına gittiğimizde, çalışma odasında 7-8 öbek halinde, her birinde 10-12 kitap ve makalenin itinayla üst üste yerleştirildiğini, her birinin üzerinde hangi makale veya konu için hazırlandığını gösteren not konulduğunu gördük. Rahmetli, ‘Bir konuyu, bir makaleyi bırakıp diğerine başlayınca benim için en iyi dinlenme oluyor.’ demişti. Ne zaman telefonda veya bir sohbette kendisine yeni yapılan başarılı bir tezden bahsetsek, ‘Onu benim okumam lazım, size zahmet bana ulaştırın.’ deyince bizler hayret ederdik. Hiçbir zaman idareciliğe heves etmemiştir. Çalışmalarını tek başına yürütmüştür ancak hanımı Şevkiye İnalcık, Arap Edebiyatı profesörüydü. Onun yardımlarından, desteğinden hep sitayişle bahsetmiştir.”

Halil İnalcık’ın Osmanlı tarihine ve ülke tarihine çok büyük katkıları olduğunu vurgulayan İpşirli, “O, uzun ömrüne çok şey sığdırmış, eserleriyle yetiştirdiği Türk ve yabancı talebeleriyle katılmış olduğu kongrelerle büyük hizmetler yapmıştır. Bilhassa Osmanlı tarihini dikkate almadan Avrupa tarihinin dolayısıyla dünya tarihinin sağlıklı olarak yazılamayacağını ortaya koymuştur, kabul ettirmiştir.” dedi.

“Milli ve manevi konularda hassasiyeti olan bir alimdi”

Prof. Dr. İnalcık’ın kıymetinin çok iyi bilindiğini dile getiren İpşirli, “Bunun en önemli delili ve kanıtı, vefatında Karacaahmet’e defnedilecekken, kendisini tanıyan takip edenlerin girişimi ve Cumhurbaşkanımızın sahip çıkmasıyla Fatih Haziresine defnedilmesidir. Bundan daha büyük kadirşinaslık olmaz. Fatih ve İstanbul üzerine çok ciddi çalışmalar yaptı, bu onun mükafatıdır.” diye konuştu.

Prof. Dr. Mehmet İpşirli, Halil İnalcık’ın Batı’yı ve Batı’nın metodolojisi de çok iyi bildiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Yıllarca orada hocalık yaptı. Hiçbir zaman kendi milletini küçümseme, Batı’ya hayranlık içinde olma duygusuna kapılmadı. 20 yıldan fazla kaldığı Amerika’da kendisine yapılan vatandaşlık tekliflerine rağbet etmedi. Prof. Dr. Halil İnalcık, milli ve manevi konularda hassasiyeti olan bir alimdi. Konuşmalarında, mukayeselerinde, Batı ile ilgili değerlendirmelerinde hep bu hassasiyet farkedilirdi.”