Yazarlar

Yeni Çin Çağı Başlarken

Çin, Zhonggu yada Orta Krallık olarak  M.Ö. 2100 yılında  Xia hanedanlığı ile başlayıp Zhou, Qin, Han, Sui, Tang, Song, Yuan, Ming, Qing hanedanlıkları gibi güçlü veya adını anmadığımız diğer birçok krallığın mücadelesine sahne olmuş topraklar olma özelliğini taşımaktadır. Bu mücadeleler esnasında  Wu krallığının diğer Çin krallıkları mücadele dönemlerinde ortaya çıkan Sun Tzu ve Zhou hanedanlığı […]

Çin, Zhonggu yada Orta Krallık olarak  M.Ö. 2100 yılında  Xia hanedanlığı ile başlayıp Zhou, Qin, Han, Sui, Tang, Song, Yuan, Ming, Qing hanedanlıkları gibi güçlü veya adını anmadığımız diğer birçok krallığın mücadelesine sahne olmuş topraklar olma özelliğini taşımaktadır. Bu mücadeleler esnasında  Wu krallığının diğer Çin krallıkları mücadele dönemlerinde ortaya çıkan Sun Tzu ve Zhou hanedanlığı döneminde yaşamış Konfüçyüs gibi önemli strateji ve fikir insanlarının anavatanı olmuştur.

Gizemli mezarların ve piramitlerin ülkesinde 1644-1912 yılları arasında Mançu kökenli Qing hanedanlığı hüküm sürmüş, bu hanedanlığın son yıllarında Alman, Fransız ve İngiliz baskısına maruz kalınmış ve afyon savaşları gibi bir mücadelenin içinde bocalayarak boyun eğmek zorunda kalınmıştır. Sonrasında kırılan onurunu tamir için yapılan Boksör Ayaklanması 1899 yılında başlayıp 1901 yılında sona ermiştir. Yapılan bu ayaklanma esnasında ve ayaklanmanın bastırılması sırasında binlerce isyancı, yabancı ve Çinli hayatını kaybetmiştir. Bugün, Han (1,15 milyar), Zhuang (15,5 milyon), Mançu (10,6 milyon), Hui (8,6 milyon), Miao (7,4 milyon), Uygur (9,3 milyon), Tujia (8 milyon), Yi (7,7 milyon), Moğol (5,8 milyon), Tibetli (5,4 milyon) gibi 56 farklı etnik gruptan oluşan Çin, Çan Kay Şek’in Milliyetçi Çini’nin ve karşısında Mao’nun Komünist mücadelelerine sahne olmuştur. Sonrasında ise 1 Ekim 1949 tarihinde kurulan Çin Halk Cumhuriyeti tek parti yönetimi biçiminde Çin Komünist Partisi (ÇKP) ülkenin tek siyasi hakimi konumuna gelmiştir. 1921 yılında kurulan bu partinin günümüzde 89 milyon üyesi üzerinden devletle bütünleşerek, partinin devlet politikalarını uygulanmaktadır. ÇKP’nin Genel Sekreteri aynı zamanda Devlet Başkanı konumuna sahip olmuştur. 1954,1975,1978 ve 1982 yıllarında dört farklı anayasa ile idare edilen Çin Mao’nun kültür devrimi ve Deng Şiaoping’in kalkınma hamlesini görmüştür.

Bugün ise Çin; ACD-Asya İşbirliği Diyaloğu, Afrika Kalkınma Bankası, AİGK/CICA, ASEAN-Diyalog Ortağı, Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği-APEC, Asya Kalkınma Bankası, Bağlantısızlar Hareketi-Gözlemci, Birleşmiş Milletler-BM/BMGK, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü, Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Turizm Örgütü, G-20, ICAO, IMF, Şanghay İşbirliği Örgütü, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı gibi kuruluşların üyesidir. Bu üyeliklerin getirdiği avantajı da 2012 itibarı ile Çin devlet başkanı ve Çin Komünist Partisi’nin merkez komitesi genel sekreteri olan Şi Cinping döneminde yeni bir yönetimle Deng Şiaoping’in benimsediği kalkınma ve üretim hamlesinin sürdürülmesinin yanında 2013 yılı sonrasında diplomasi esaslı genişleme politikası benimsendi.

2014’te Çin Komünist Partisinin 89 milyon  üyesinin güvenlik soruşturması geçirdiğini ve yenilenme içerisine girerek adeta yeni döneme hazırlık yaptığını görmekteyiz. Çin’in bugünkü yöneticisi olan ve geçmişte Fujian eyaletinin vali ve belediye başkanlığı görevini yürütmüş olan Şi Cinping’in çalışmalarıyla ülke ekonomisi başlatılan yeni hamilelerle yeni bir sürece girmiş ve 1978 sonrasında uygulanan ekonomik reformların sonrası, Dünya’nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birisi olarak 2016 yılı itibarıyla nominal GSYİH bağlamında Dünya’nın en büyük ikinci ekonomisi seviyesine yükselmiştir. Üretimden elde edilen büyük meblağların getirdiği kaynak sayesinde yabancı ülkelerden devlet tahvili alınması, uluslararası birçok firmaya ortak olunması veya satın alınması, Ukrayna, Cibuti gibi birçok ülkede tarım ve balıkçılık yatırımları için Çinli iş adamlarının yatırım Kalkınma Bankası üzerinden teşvik edilmesi gibi çalışmalar sonucu yapılan yayılmacılık dünyanın geniş coğrafi alanlarına yayılmış durumdadır. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı  (UNCTAD) verilerine göre Çinli şirketlerin 183 milyar dolar doğrudan yatırım yaptığını görmekteyiz. 2017 sonunda ise bu rakamın 1.8 trilyon dolar seviyelerine ulaşması beklenmekteydi. Yatırımların genellikle; tarım, kimya sanayi, sigorta ve banka, yüksek teknoloji, yenilenebilir enerji, çevre, telekomünikasyon, enerji, çevre, yüksek teknoloji, hizmetler gibi alanlara yoğunlaştığı görülmektedir.  Enerji sektörü Çin’in bölgedeki birincil yatırım alanı olmasına rağmen, Çin sermayesi giderek ulaşım, emlak, teknoloji ve turizm gibi sektörlerle de çeşitlendirilmektedir. Zhuhai Port Holdings’in Pakistan’daki Gwadar limanına yapılan 1,62 milyar dolarlık yatırım, özellikle “Bir Kuşak Bir Yol” girişiminde ilk yabancı liman yatırımı olduğu için dikkate değer bir önemi vardır. Basra Körfezi’nin ağzındaki bu stratejik varlığın, kritik deniz şeritlerine yakın Sri Lanka, Bangladeş, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri ve Irak ile Çin’de Batı illerini bağlamak için kullanması planlanmaktadır.

Yapılan bu yatırımların korunması maksadı ile Çinli askerlerin BM barış gücü adı altında bu bölgelerde konuşlandığı da görülmektedir. BM verilerine göre 2500 Çin’li asker şu anda BM çatısı altında görev yapmaktadır.

Çin’in Doğrudan Yabancı Yatırımları (DYY) Aralık 2017’de bir önceki çeyreğe göre 32,9  milyar dolar artarak 77.4 milyar dolara yükseldi. Çin’in Doğrudan Yabancı Yatırımları: Mart 1998’den Aralık 2017’ye kadar olan net akış verileri üç ayda bir güncellenmektedir. Veriler Aralık 2013’te tüm zamanların en yüksek 105.2 milyar dolar seviyesine ulaşmış ve 2000 yılının en düşük seviyesinde 6.6 milyar dolar seviyesini görülmüştür.

Çin’in ayrıca bölgedeki ikili ilişkilerini kalkınma yardımı ile güçlendirdiği görülmektedir. Çin Kalkınma Bankası ve Exim Bank gibi politika bankalarına ek olarak Çin, İpek Yolu Fonu ve Çin-ASEAN Fonu gibi kalkınma fonları kurmuştur. Mesela, Çin ve Pakistan, son on yılda Pakistan’daki ABD yatırımlarını gölgede bırakacak seviyede büyüklük arz eden  46 milyar dolar değerindeki 3.000 kilometrelik Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru için bir altyapı finans planı başlattığı görülmektedir. Üstelik, Çin’in Asya Altyapı Yatırım Bankası’ndaki (AIIB) liderliği, Pekin’in kendi geliştirme kredisi platformunu oluşturma isteğini de ortaya koymaktadır.

Çinli işletmeler küreselleştiği, mali yapısının ve uluslararası yatırımlarının güçlendiği başka şirketleri devralma veya bu şirketlerle birleşme ya da marka satın alma kapasitesine sahip bir Çin artık emsalleriyle yarışmaktadır. Diğer yandan, Çin’in ekonomik açıdan yaşadığı bu dönüşüm sonrasında bazı şirketlerin yurt dışına yapılan yatırımlarının arttığı görülmektedir.

18. Ulusal CPC Ulusal Kongresi sonrasıda, Şi Cinping “Çin Rüyası”nın stratejik fikri ve “Genel Ulusal”  Güvenlik ”kavramını ortaya atarak ve“ Bir Kuşak ve Bir Yol” girişimi diplomatik sistemin yanı sıra ilgili düzenlemeler ve reformların getirdiği mekanizmalarla hayata geçirilmiştir. Merkezi yönetimin birleştirici liderliğine nezaret eden mekanizmalar ve sistemlerle dışişlerinde yapılan reformlarla güçlendirilmiştir. Bu süreçte koordinasyon dışişleri ile ilgili yerel yönetimler ve bölümler arasında işbirliği sayesinde güçlendirilerek 18. Ulusal Kongresinde üst düzey düzenleme, stratejik koordinasyon ve çok boyutlu diplomasi aracılığıyla sağlanmıştır. 18. Çin Komünist Partisi Kongresi’nden sonra, Şi Cinping ve Li Keciang, Afrika, Avrupa, Latin Amerika’ya, Okyanusta ve Güney Pasifik Adaları ülkelerine, pek çok ziyaret düzenleyerek birçok haber röportaja konu olmuş, görünürlüğün diplomasi stratejisi çerçevesinde artırılması anlamında ticaret, kültür, askeri, yerel ve genel diplomatik kaynakların çeşitliliği sağlanmaya çalışılmıştır.  BRICS Kalkınma Bankası, Acil Durum Rezerv Düzenlemesi, Asya Altyapı Yatırım Bankası ve İpek Yolu Fonu gibi yeni argümanlar yeni Çin’in başarısında ekonomik diplomasi rolü oynamaktadır.

2013 yılı itibariyle geliştirilen diplomasi hamlesi sürecinde birebir diplomasi, kültürel diplomasi, kamu diplomasisi ve şehir diplomasisi gibi kavramlar üzerine 2014 yılında “Çin Uluslararası İşbirliği”nin (CAIFC) 60 yılı vesilesiyle Şi Cinping’in yaptığı konuşmada vurgu yapıldığı ve bu mefhumların güncel biçimde kullanıldığı bir sürece girildiği görülmektedir.

Ekonomik ve siyasi açıdan güçlenen Çin’in Devlet Başkanı Şi Cinping  4 Eylül 2016 tarihinde Zhejiang Eyaletinin başkenti Hangzhou’da gerçekleşen ve 20 (G20) Grubunun BRICS liderinin katıldığı toplantısında yaptığı açıklamada, BRICS ülkelerini açık dünya ekonomisinin inşasını hızla ilerletmeye çağırdı.

24 Ekim 2017’de sonuçlanan Çin Kominist Partisi 19. Ulusal Kongresi kararları sonrasında Devlet Başkanı Şi Cinping, 2,300 delegenin oylarıyla 25 kişilik Komünist Parti Merkez Komitesinin da başkanlığını alarak Mao’dan sonra modern Çin’in en güçlü ikinci yöneticisi ünvanına kavuşmuş oldu.  1949’dan bu yana iktidarda olan ÇKP’nin 89 milyon üyesi ile dünyanın en büyük iktidar partisi olduğu 1 milyar 400 milyon nüfuslu ülkenin tek yöneticisi konumuna gelmesiyle ülkenin dünyadaki güvenlik politikaları üzerinde etkisinin daha fazla olacağı kesinlik kazandı.

64 yaşındaki Şi Cinping’in kongredeki konuşmasında zenginleşen, güçlenen ve yenilenen Çin’in daha çok ön plana çıkacağı ve insanlığa daha çok katkı yaptığı bir dönemin geleceğini vurguladığı görülmektedir.