Yazarlar

Mossad’ı yıkan El-Kassam roketleri

Muhtemel kısa bir süre sonra İsrail ve Filistinli Hamas arasında bu iki tarafın arkasında duran güçlerin baskısıyla bir ateşkes tesis edilecek.

Her iki tarafta ateşkes öncesi kazanç elde ederek masaya oturmak ve karşı tarafın istek ve taleplerini en aza indirmeye çalışıyor.

Neticede İsrail Gazze merkezli bombalayacağı askeri hedefleri aşağı yukarı tüketmiş durumda. Bu sebeple saldırılarını sivil alanlara genişleterek topyekün bir sessizlik amaçlıyor.

İsrail, Filistinli gruplara büyük bir ders verdiğini düşünürken çatışmaların, karşılıklı bombardımanların ilk haftasında çamura saplandığını atlıyor, görmek istemiyor. Açıkçası son dönemde İsrail, MOSSAD ve iç istihbarat örgütü Şin Bet adına pazarlamaya çalıştığı imajının yerle bir olduğunu dillendirmiyor, üstünü örtüyor.

İsrail ne kadar bombalarsa bombalasın savaşın sonunda lehine bir değişiklik olmayacağını ve beklediğinin aksine uluslararası toplumun gazabını üzerine çektiği gerçeği ile yüzleşmek istemiyor.

Keza İsrail Ordusu’da incelendiğinde askeri yapıda erozyon olduğu da görülüyor.

Buna karşın aynı zamanda özel kuvvetlerini Gazze içine sokarak olası ateşkes ile ilgili karar alabilecek ortak bir mutabakata varabilecek Hamas liderlerini de suikastler ile susturup tutum almalarını da engellemeye çalışıyor.,

Hamas ise İsrail’i çamura çekmeye çalışıyordu ve büyük bir oranda başarılı da oldu.

Başbakan Netanyahu, siyasette olayların kendi aleyhine döneceğinden korkuyor ve bu yüzden saldırıya net bir kazançla son vermeye çalışıyor.

Netanyahu, alternatif bir hükümet kurma çabalarını engellemeyi başarmıştı lakin böyle bir savaşın başında olmasıyla İsrail kamuoyunda kendisine karşı darbeye bile yol açabilecek eleştirilerin artmasını da engelleyemeyecek.

Netanyahu liderliğinde hayli gereksiz ve başarısız bir savaşın hesabını İsrail kamuoyu soracaktır. Sonuç askeri ve siyasi başarısızlıkla karşı karşıya kalan bir Netanyahu’dur.

Zafer fotoğrafları vermek için İsrail’deki sivillerin günlük hayatlarının akışını bozmuş, ülkenin her sokağında savaşın kokusunun yayılmasına sebep olmuş, tedirginlik ve korkunun ülkenin her yanına yayılmasını sağlamış oldu.

Dış İstihbarat Servisi Mossad Başkanı Yossi Cohen başını çeken ekip bu korku halini bitirmek için Ürdün, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi başkanı Meir Ben Shabat ise Mısır ile iletişim kanalı kurdu.

İsrail İstihbarat Bakanı Eli Cohen
İsrail İstihbarat Bakanı Eli Cohen

Bu görüşmelerin yapıldığının bilinmesine rağmen roket yağmuru devam ediyor. Hamas aynı zamanda bu roket saldırıları ile İsrail’i sindirmeyi ve Demir Kubbe’yi test etmeyi amaçlamıştı.

Neticede Hamas, İsrail’i kendi ürettikleri araçları kullanarak vurmayı başaran ilk devlet dışı aktör olarak kayda geçti.

Hamas’ın artık sayıları on binlere varan roket ve füzeye sahip olduğu ve istediği yerden İsrail’i vurabildiği açık ve nettir.

Hamas hareketi, artık yerel olarak yaklaşık 100 mil menzilli füzeler üretebildiği için İsrail topraklarının çoğu teknik olarak bu füzelerin menzilinde.

Silahlarının büyük bir kısmının yerel üretilen ve kaçak malzemeler ile İran tecrübesi ve Lübnan Hizbullahı’ndan aktarılan bilgi birikimi kullanarak Gazze’deki tesislerinde üretildiği de söylenebilir.

Daha önce sıklıkla boş alanlara düşen El-Kassam roketleri artık İsrail şehirlerinde hem de uzak bölgeler dahil şehirlere düşüyor.

Son yıllarda, Gazze’den atılan roketler çoğunlukla boş alanlara ve ormanlara indi. Şimdi daha uzağa ulaşabiliyor ve tüm İsrail’i vurabiliyor.

Son dönemin İsrail açısından hayli maliyetli olduğu da aşikar. Roketlere karşı toprakları savunmak hayli maliyetli. İsrail, her bir Demir Kubbe füzesi için on binlerce dolar harcıyor.

Demir Kubbe’ye rağmen, Hamas’ın roketleri İsrail’in en büyük şehri olan Tel Aviv’deki Ben Gurion Uluslararası Havaalanı yakınlarındaki yerler de dahil olmak üzere kalabalık bölgeleri vurmayı başardı.

İsrail saldırılarına roket saldırılarıyla yanıt veren Hamas kendisini Kudüs’ün savunucusu ve Filistinlilerin meşru lideri olarak konumlandırdı.

MOSSAD’IN GERÇEKTE 2021 PLANI

Salgın döneminde özellikle Mossad’ın basına sızan çalışmaları dikkat çekti. Durumun hassasiyeti sebebiyle İsrail’de siyasi irade Mossad’a daha fazla kulak vermeye başladı.Ve bu durum ile Mossad, ülke içinde karar alma mekanizmalarında etkili olmaya başladı.

Mossad mevcut durumda İsrail’de karar alma konumunda bir siyasi ağırlık edindi.

Tel Aviv koridorlarında yüksek sesle söylenemeyen, siyasetçiler tarafından sessizce kulislerde sorgulanan bu siyasi ağırlığın nasıl kullanılacağı.

Son dönemde dış operasyonlarını artıran (Başta İran’a yönelik elektronik harp saldırıları) Mossad’ta özellikle yönetici pozisyonlarında büyük değişimler yaşanıyor.

Mossad’ın sadece ülkede değil yabancı ülkelerdeki hayati öneme sahip bazı istasyonların görevleri de, görevlileri de değişiyor.

Bölgedeki en önemli dosya ve sektörlerde Mossad uzmanlarının siyaset ve diplomasi uzmanlarından daha önemli bir rolü olduğu görülüyor. Operasyonlardan sorumlu olan subayların rollerinin kapsamını genişliyor.

İsrail diplomasi temsilciliği diplomatlarının maaşlarını ödeyememesi ve büyükelçiliklerde greve gitmesinin ardından son yıllarda bir temizlik operasyonuna maruz kaldı.

Ulusal Güvenlik Araştırmaları Merkezi’nin yanı sıra Begin-Sadat Stratejik Araştırmalar Merkezi ile Herzliya Kamu Siyaseti Merkezi’ne katılan pek çok uzman ihraç edildi ve siyasi-stratejik analizler yapmaya başladı.

Aynı zamanda İsrail Başbakanı Netanyahu, bilgi servislerinin rolünü artırmaya yöneliyor ancak “güvenlik” askeri istihbarat liderleri ile Netanyahu arasında siyasi bağ yok. İstihbarat liderleri siyasi arenadan uzak durmaya ve İsrail’deki bütün bilgi servislerinin yaşadığı krizin ortasında son zamanlarda yaşanan büyük çatışmalara rağmen istihbarat birimlerinin tipik rolünü oynamaya özen gösteriyor.

Nitekim bilgi servisleri şu an kendi içlerinde bölünmüş durumda ve her birim kendi başına hareket etmeye çalışıyor. Bu da örneğin yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) dosyasının yönetilmesini etkiledi. Bunun sonuçları barış anlaşmaları dosyasına ve bölgede gerçek başarılara ulaşma hedefine yansıyacak. Özellikle de İsrail’deki istikrarsızlık durumu ve dördüncü kez seçimlere gidilmesi siyasi karar alma mekanizması üzerinde daha olumsuz yansımalara yol açacak. Aslında bu, Arap ülkeleriyle yeni anlaşmalar imzalama konusundaki başarı adımlarını engelleyebilir.

İsrail Genel İstihbarat Kompleksi “Mossad Lee”,  tüm birimlerin en tepesinde bulunduğu için neler olup bittiğini izliyor, koordine ediyor ve takip ediyor. Ancak İsrail Başbakanı Netanyahu, bu birimin liderleri ile açıklanmayan tartışmalara girmiş ve henüz çözüme kavuşmamış çatışmacı bir strateji izlemeye çalışmıştı. Yapılacak herhangi bir değişiklik sadece Mossad’ı değil aynı zamanda Netanyahu’yu görevi devralmaya ve devam etmeye layık birisi olarak görmeyen, yolsuzluk ile suçlandığını ve yargılanmasına rağmen İsrail’in onun hükümetinin dairesi içinde kalmak zorunda olmadığını düşünen diğer tüm birimleri de etkileyecek. Sonuç olarak, birimlerin liderleri maruz kaldıkları tüm baskılara rağmen büyük seçeneklerden oluşan dairenin içinde hareket ediyor ve Netanyahu bunlara yatırım yapmaya çalışıyor.

MOSSAD İÇİNDE ÇATIŞAN İKİ İSTİHBARAT AKIMI

Mossad’ın içerisinde istikrarı sağlamak için iki akımın varlığına dayanan mevcut sahnenin çözülmesi gerekiyor. İlk akım başta Mossad olmak üzere istihbarat birimlerinin rolünün övülmesi, dünyaya açılınması, duyurulan rollerin yerine getirilmesi, gölgede kalmaması ve her cephede savaşan, İsrail güvenliğinin korunmasına hizmet etme rolünü oynayan, silah ve ilaç anlaşmaları imzalayan ve her türlü görevi yerine getiren Mossad’ın rolünü yücelten hikayelerin ve dizilerin, haberlerin üretilmesi gerektiğini savunuyor. Bu nedenle Mossad liderlerinin isimlerini duyurmak, istikrarsızlıktan muzdarip olan, siyasi ve ekonomi alanlarında büyük çatlaklar yaşayan İsrail halkının moralini yükseltmek için önemli sayılıyor.

Zira hükümet, sahada elde edemediği gerçek başarılarla halka hitap ediyor, sanal başarılarla etkilemeye çalışıyor.

Bu nedenle istihbarat servisleri, hükümetin zayıf performansı ve partilerin devam eden mücadelesinin gölgesinde kaybolan siyasi ve ekonomik boşluğu yönetmek ve doldurmak için çeşitli görevlerde yer alıyor.

İkinci akım fiili olarak sisli ve gizli duvarların içine geri dönmeyi, siyasi alanda üzerine yüklenen dahili rolü oynamaktan vazgeçmeyi ve özellikle de birimin karar alma merkezlerindeki rolünü yeniden tanımlarken öncelikler konusunda çatışmak yerine karar verirken meseleleri siyasi aleme bırakmayı savunuyor. Bu nedenle isimlerin ortaya atılması ya da liderliklerin değiştirilmesinin üzerinde durulması gerekmiyor çünkü bu yeni çatışmaları sürdürmek Mossad’ın yararına değil.

Ancak bu akım, İran ile yaşanan en büyük çatışmanın devam etmesi ve İsrail’in kısa vadede ulusal güvenliği tehlikeye atabilecek yeni tehlikelere maruz kalma ihtimalinin ışığında birimin her seviyede karşıt tarafları caydırmak için daimi galip rolünü geri alarak medyatik ve siyasal açıdan övülmeye devam edilmesinde bir sorun görmüyor.

Bu yüzden mesele, geçtiğimiz yıllarda gerçek krizlere, isyanlara, ayaklanmalara ve siyasi düzeyde çatışmalara girilmesine tanıklık eden birimin içerisindeki sorunlar, krizler, çatışmalardan ziyade Mossad’ın önümüzdeki dönemde yapacağı çalışmalar, İsrail’in karşı karşıya olduğu zorluklar ve bunlara derhal cevap verilmesini öncelikleri arasına koyacak olmasıdır.

MOSSAD’IN ARTAN DIŞ OPERASYONLARI

2020 yılında artan ve halen devam eden Suriye’deki İran’ın askeri faaliyetlerine yönelik hava saldırılarının arttığı da gözlemleniyor.

İsrail Ordusu’nun Lübnan sınırında düzenlediği taarruz harekatı hazırlığını andıran askeri tatbikatları ve Suriye’de düzenlenen sınır ötesi hava harekatları değerlendirildiğinde MOSSAD’ın ülke dışı içinde bir stratejiyi uyguladığı ortaya çıkıyor.

MOSSAD, özellikle yeni tip koronavirüs salgını ve İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’ye yönelik suikastin ardından bölgede köklü değişimler meydana getirdiğine inanıyor.

İsrail basınından takip edildiği kadarıyla MOSSAD’ın stratejik planlarında ‘çeşitli cephelerde muharebe sistemlerinin değiştirilmesinin yanı sıra dijital, eğitim ve altyapı alanlarındaki girişimlerle ilgili önceliklerin belirlenmesi’ gibi bir takım düzenlemelerin ele aldığı anlaşılıyor.

İsrail ordusundan bir kaynak, basına “Dünyadaki tüm ordular, ekonomik yavaşlamanın büyüme hızı ve güvenliğe yapılan yatırım üzerindeki etkisi nedeniyle zor ekonomik koşullarla karşı karşıya. Ancak İsrail’deki durum ekonomik etkiyi aşıyor. Koronavirüs salgını ve Süleymani suikastinin ardından bölgedeki güvenlik durumu hakkında maruz kaldığı yeni zorluklar var” şeklinde bir yorum yapıyor.

Yine İsrail basınında yer alan bir başka habere göre;

“Genelkurmay Başkanı, bölgedeki Arap ülkeleri ve ittifaklarda yaşanan gelişmeler, silahlı örgütlerin faaliyetleri ve krizlerin yanı sıra İsrail’in güvenliğini doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen, Suriye’deki Rus ve İran varlığı, Ürdün, Türkiye, Kıbrıs ve Yunanistan’daki siyasi değişimler gibi konuların yer aldığı istihbarat raporlarını görüşmelerde katılımcıların önüne koydu.” ifadeleri yer alıyor.

İsrail Askeri İstihbarat Bölümü (Aman), katılımcılara koronavirüsün, özellikle İran, Suriye ve Lübnan’daki etkileri hakkında bir rapor sundu.

Raporda, yaşanan krizin İran, Irak, Suriye, Lübnan ve Gazze Şeridi’ndeki silahlı yapıların finansmanı ve silahlandırılması üzerinde doğrudan bir etkisi olacağı vurgulanırken, Batı ve Arap ülkelerinde, Suriye’nin yeniden inşası ve Gazze ile Batı Şeria’daki projeleri finanse ederek bölgenin istikrarına katkı sağlama arzusu olduğu kaydedildi.

İsrailli üst düzey bir güvenlik yetkilisi, “Ekonomisinin yüzde 70’i petrol ve doğalgaz ihracatına dayanan İran gibi bir ülke, bir varil petrolün 18 dolara düşmesinin ardından büyük bir ekonomik darbe aldı. Artık Suriye, Irak ve diğer bölgelerdeki askeri operasyonları ve Hizbullah için fon hacmini koruyamaz. Krizin yol açtığı hasar, İran’ın nükleer programını bile etkiliyor” dedi.

İsrailli yetkili, İran’ın Suriye’ye silah transferinden geri adım atmadığına vurgu yaparak, “Burada İsrail’in Suriye’deki İran varlığını ortadan kaldırmak amacıyla artan bir şekilde yanıt verdiğini görüyoruz. İsrail, bu varlığı güvenlik ihlali olarak gördüğünden buna izin veremez” şeklinde konuştu.

Lübnan’a değinen yetkili, buradaki durumun da çok istikrarsız olduğunu söyleyerek, “Lübnan daha önce borç ödemeyi bırakmıştı. Koronavirüs krizinin ardından durum şimdi daha da kötüleşti. Ancak bu bozulmanın Hizbullah’ı güçlendirip güçlendirmeyeceği belli değil. Gazze Şeridi’nde de büyük değişiklikler var ve işler çok büyük bir baskı altında” ifadelerini kullandı.

MOSSAD’IN 2021 GÖREVLERİ ARASINDA MEVCUT SİSTEMLERİN DIŞINDA TÜM ÜLKEYİ KAPSAYACAK KOMPLİKE EN ÜST DÜZEY BİR HAVA SAVUNMA SİSTEMİNİN OLUŞTURULMASI YER ALIYOR.

Mossad her yıl İsrail’in güvenliğine yönelik en önemli tehlikeleri gözlemlediği pozisyonu değerlendiriyor. Bu da birimin liderlerinin kısa ve uzun vadede nasıl düşündüklerinin anlaşılmasına katkı sağlayabiliyor. Bu yüzden orta menzilli füze savunma sistemi olan Davud Sapanı ve Demir Kubbe dönemi sona erdikten sonra Kızıl Gökyüzü adıyla bilinen ve ülkeyi havadan tamamen kapsayan savunma sistemine erişene kadar Gazze Şeridi ile suküneti koruma ve Filistinli gruplarla çatışmama seçeneğinin izlenmeye devam edilmesi bekleniyor.

Bu “Kızıl Gökyüzü” savunma sistemine ulaşana dek sükunet devam edecektir. Ayrıca İsrail ile barış ve uzlaşma anlaşmaları imzalayan ülkelerle birlikte başta doğalgaz hatları, limanların birbirine bağlanması, Hayfa’da sıvılaştırma tesisi kurulması, Arap ülkeleri ile İsrail arasında tıbbi ve bilimsel kuruluşların birbirine bağlanması, barış yolunun hızla tamamlanması, yatırım anlaşmalarının uygulanmaya başlanması ve önümüzdeki dönemde Fas’ın rolünün sadece ikili düzeyde değil tüm bölgede etkinleştirilmesi olmak üzere uzlaşma sağlanan noktalar geliştirilmeye ve uygulanmaya devam ediyor.

Aynı zamanda Mossad tarafından olayların merkez noktasında Fas’ın olacağına işaret eden güvenlik ve stratejik öneriler geliyor.

Bu da 2021 yılının Mossad adına mevcut durumda yaşananları atlatacağı ve belki de Arap medyasını belirli basın ayrıntıları ile boğmaya çalışıp olup bitenler karşısında Arapların verdiği tepkiyi inceleyeceği bir yıl olacağını gösteriyor.

Mossad’ın ve hatta diğer bilgi servislerinin içerisinde var olan bölünmenin devam etmesi ya da bir bütün olarak İsrail’deki istikrarsızlık durumu ışığında devam etmemesi önemli değil. Önemli olan şey Mossad liderlerinin devleti dize getirip boyun eğdirmek ve yalnızca İsrail’in güvenliğine tehdit oluşturan ülkelere karşı değil, aynı zamanda bölgedeki tüm ülkelere yönelik güvenlik, siyasi ve stratejik başarılar elde etmeye çalışmak için nasıl plan yaptığı. Bu da Arap ülkelerine karşı gerçekte yapılan planların tekrar takip edilmesini ve her şeyden önce İsrail’in çıkarlarının dayatılmaya çalışılmasını gerektiriyor.

Neyin geldiğini görmek için birden çok öngörü ile ortaya atılan Mossad’ın siyasi ve stratejik değerlendirmeleri, şu anki bilim servisleri krizi çıkmazından kurtulmak için krizi dışarı göndermek ve Mossad’ı daha büyük bir şekilde tekrar gösterecek olan başarılara doğru yönelmek gerektiğini gösteriyor.

Bu yüzden Mossad, dikkatleri aslında yeni yılda hedeflenen başarılara yönelik planlardan başka bir yöne çekmek için elinden geldiği kadar daha büyük “renkli” haberler yayınlamaya yönelebilir ki bu da, Mossad’ın kolayca çözülemeyecek ihtilaflara aldırmaksızın sahnenin ön saflarında kalacağını gösteriyor. Tüm bunlara rağmen bunun birimin lehine olacağına şüphe yok. Ancak bu, bir bütün olarak İsrail’e son derece pahalıya patlayacak ve siyasi alandan tutun güvenliğe ve stratejik alanlara kadar etkisini gösterecektir.

KIZIL GÖKYÜZÜ HAVA SAVUNMA SİSTEMİ

İsrail devletine ait çeşitli kurumlar ve medyası dikkatli incelendiğinde MOSSAD’ın duyurulmamış bir görevi daha ortaya çıkıyor.

“Davud Sapanı” ve “Demir Kubbe”ile entegre edilen Kızıl Gökyüzü’ adlı yeni, gündüz, gece ve olumsuz hava koşullarında testlerden geçirildi. İsrail’in en üst düzeydeki hava savunma sistemi olacak bu proje Netanyahu yönetimi ve ülkenin istihbaratı için hayati önem arzediyor.

Başta düşman İHA’larını, algılama, tanımlama, otomatik takibi ve nötralizasyonunu gerçekleştiriyor.

İsrail hava sahasında uçan her şeyi tehlike yaratmasına olanak sağlamadan imha etmeyi amaçlıyor. Çeşitli silah sistemlerinden oluşan entegre savunma sistemi Red Sky, mevcut omuzdan fırlatılan füzeleri de kullanan ve füzelerin otonomik tarama, izleme ve ölümcül angajman yeteneklerini birleştiren hava hedeflerini otomatik bir şekilde engellemek için tasarlanmış kısa menzilli bir hava savunma sistemi.

Sisteme eklenen Drone-Defender (C-UAV) yetenekleri de bu sistemin daha önceki hava savunma sistemlerinde ele alınmayan artan her tip İHA ve drone tehdidiyle daha iyi başa çıkmasını sağlıyor.

Red Sky, altı kilometreye kadar menzillerde hedef tespiti için hacimsel bir arama radarı ve termal sensörler içeriyor.

Güçlü yönlü radyo frekansı (RF) veri bağlantısı ve GPS sinyal bozucu, 2-3 kilometre mesafelerde ‘yumuşak öldürme’ nötralizasyon yeteneğine sahip.

Kısa menzildeki hedeflerin imhası için sistem, yüksek güçlü fiber lazer kullanacak.

Sistem, tüm hassas tesislerin savunma sistemine entegre edilebilir, kentsel alanlarda nokta hedefleri korumak için kolayca yeniden konumlandırılabilir veya uçaklara ve insansız hava araçlarına karşı manevra kuvvetlerini kapsayacak şekilde araçlara kurulabilir.