Yazının orjinali: Top 10 digital diplomacy moments in 2021
Çeviri: Özlem Coşan
Bu yıl teknoloji ve dijital alandaki liderlik kimin elinde? Konuşmayı online olarak kim yönetiyor? Başlıca zorluklar neler?
Birçok defa bunu tekrarladım ama tekrarlamaya değer: dijital diplomasi artık sadece sosyal medyadan oluşmuyor. O halde, hemen dijital diplomasi tanımımla başlayalım.
Dijital diplomasi, dış politikanın yararı için teknoloji ve dijital alanı güçlendirmek ve küresel sorunlara çözüm bulmak amacıyla kullanılan bir araçtır.
Elbette günümüzde dijital diplomasiyi düşünecek olursak, sosyal medya hâlâ işin en göze çarpan kısmı. Dünya liderlerinin tweet attığını, dünyanın dört bir yanındaki dışişleri bakanlıklarının ve elçiliklerin farklı sosyal medya platformlarında paylaşım yaptığı nı düşünürüz. En çok kimlerin takipçisi olduğunu düşünürüz. Viral gönderileri ve metrikleri düşünüyoruz.
Dijital diplomasi hâlâ kamu diplomasisinin ana şemsiyesi altında yer alıyor gibi görünüyor. Ancak dijital alan, en azından teknoloji, dış politika ve sivil toplumun kesişmesi olarak görüldüğünde bu durum dijital diplomasiyi sosyal medyadan çok daha fazlası haline getirdi. Teknoloji ve dijital unsurlar sadece diplomasinin kullanabileceği yeni araçları değil aynı zamanda yeni fırsatlar, yeni zorluklar, yeni oyuncular, yeni hedefler ve öncelikler, yeni muhtemel ortaklıklar da yarattı.
İşte bu bizim 2016’dan bu yana başlattığımız altıncı “İlk 10” listemiz ve bunu paylaşmak istiyoruz.
1. Avrupa teknoloji alanında başı mı çekiyor?
Avrupa Komisyonu Değerler ve Şeffaflıktan Sorumlu Üyesi Vera Jourova ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı bu ay CSIS’de (Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi)
AB’nin Big Tech ve dijital alanın düzenlenmesinde lider olmak istediğini açıkça belirterek:
“Avrupa ilk olmak istiyor” dedi. Ve devam etti : “ABD’nin düzenleme yapmasını bekleyemeyiz, aksi halde sonsuza kadar beklerdik.”
Komisyon üyesi Jourova, Avrupa Birliği’nin “kural kabullenen” olmak yerine “kural koyucu” olmayı tercih ettiğini de beyan etti.
Bu bakış açısıyla Avrupa Komisyonu “kullanıcıların temel haklarının korunduğu daha güvenli bir dijital alan yaratmak ve işletmelere eşit bir oyun alanı oluşturmak”üzere kapsamlı bir paket olan Dijital Piyasalar Yasası (DMA) ve Dijital Hizmetler Yasası’nı (DSA) tasarladı.
Yeni önerilen kurallar Aralık 2020’de ilk kez duyurulduğunda Avrupa Komisyonu’nun Dijital Çağa Uygun bir Avrupa birimi Başkan Yardımcısı Margrethe Vestager şunları söyledi: “Bu iki öneri tek bir amaca hizmet ediyor: kullanıcılar olarak çevrimiçi güvenli ürün ve hizmet seçeneklerine erişebildiğimizden emin olmak ve Avrupa’da faaliyet gösteren işletmelerin tıpkı çevrim dışında oldukları gibi özgürce ve adil bir şekilde online rekabet edebilmeleri. Bu bir dünya. Biz de bunun içinde güvenli bir şekilde alışveriş yapabilmeli ve okuduğumuz haberlere güvenebilmeliyiz. Çünkü çevrim dışında yasadışı olan şey online olarak da eşit derecede yasadışıdır.”
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen Şubat 2021’de gen haritası incelemesinde şunları söyledi: “Amaç daha fazla düzenleme değil, tehlike ve anlaşmazlık ihtimaline karşı pratik önlemler, hesap verebilirlik ve insan müdahalesi olasılığıdır.”
Von der Leyen, “Avrupa’nın potansiyeli en yüksek alanlarda öncülük etmesini istiyorsak, buna ihtiyaç duyulacaktır.” dedi ve ekledi: “Otomobilden gıdaya diğer sektörleri başarıyla şekillendirdik ve artık veri açısından daha faal olan yeni ekonomide de aynı mantık ve standartları uygulayacağız.”
2. TikTok’a daha fazla dünya liderleri katılıyor
Sadece geçen yıl TikTok’ta bir elin parmakları sayısınca Cumhurbaşkanı ve başbakan vardı.
Bugün itibarıyla bu liste pek çok hükümete, bakanlığa (çoğunlukla sağlık bakanlıkları ve birkaç dışişleri bakanı), uluslararası örgütlere, küresel sivil toplum örgütlerine ve daha pek çok şeye ek olarak neredeyse 20’ye kadar yükseldi.
Tüm dünya liderleri platformda henüz doğrulanmamış olmakla birlikte mavi onay işaretini en son alan ve Brezilya’dan bu yılın haziran ayından beri faal durumdaki Jair Bolsonaro oldu. En çok takip edilenler arasında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (yaklaşık 3 milyon takipçisiyle) ve El Salvador Başkanı Nayib Bukele (yaklaşık 2,5 milyon takipçiyle) oldular.
TikTok listemiz ayrıca geçtiğimiz yıl TikTok’taki varlıkları katlanarak artan uluslararası kuruluşlar ve küresel işletmelerden oluşuyor. listenin içeriği şu şekilde: Birleşmiş Milletler; BM Mülteci Ajansı; IOM – BM Göç İdaresi; İFRC; Dünya Ekonomik Forumu; Malala Fonu; Birleşmiş Milletler Kadın Birimi ve daha pek çokları.
3. Dijital diplomasi bozuk mu?
Birkaç hafta önce dijital diplomasinin bozulup bozulmadığı ile ilgili olarak twiplomacy’nin kurucusu Matthias Lüfkens ve Estonya eski Başkanı Toomas Hendrik Ilves tarafından başlatılan bir twitter konuşmasına dahil oldum.
Peki, dijital diplomasi arızalı mı? Yoksa, dijital diplomasi ilk günlerinden bu yana pek değişmedi mi?
4. Sanal mı yoksa yüz yüze mi?
Gerry Diaz Bartolome tarafından Eylül geçen ayında Medium’da yayınlanan bir yazıda, “Diplomasi de dahil olmak üzere çok sayıda alandan akademisyen ve profesyonelin güvence verdiği gibi sanallık bir çalışma yöntemi olarak kalmaya ve COVID-19 salgını nedeniyle kapanmaya zorlanmadan önce alışık olduğumuz formatların yanı sıra geleceğin “hibrit” dünyasında bir arada var olmaya devam edecek” ifadesi yer aldı.
Bortolome “Diplomasi istisna olmadı ve olmayacak.” diye de ekledi.
Gerry, “Diplomaside, pandemi işin bir kısmının, yani bazı fonksiyonların online olarak yerine getirilmesini sağlayan alternatif bir format olarak sanallığın sunduğu büyük avantajları (yani bazı faaliyetlerin sadece daha ucuz değil, aynı zamanda dijital versiyonlarında daha çevik ve kapsayıcı olduğu) doğrulandıktan sonra ortaya kondu ” dedi.
Devamında ekledi: “Sanal/yüz yüze etkileşimde bir etkinliği hibrit formatta gerçekleştirmek, bir ekrana olabildiğince çok aktarım yapmak anlamına gelmemelidir; zira bu formatın hangi alanlarda, konularda, bağlamda ve doğru oranlarda yapılacağını belirlerken seçici olmak sadece teknik açıdan uygulanabilir değil, daha önemlisi uygun da olmaktadır.” Bir kez daha vurgulamak gerekirse, “hibrit”in tam anlamıyla ifadesi: iki dünyanın en iyilerini uyumlu ve doğru oranlarda elde etmek”tir.
Gerry dijital diplomasi alanında muazzam bir liderdir ve kısa süre önce Twitter’da başlattığı bir sohbete dahil olduk:
5. Erkek kulübü ve Sofa-gate
Zirveler ve büyük uluslararası toplantılar çevrimiçi-çevrimdışı hibrit bir forma geçse de yüz yüze toplantıların genel tercihi olduğu görülmektedir.
Yüz yüze gerçekleştirilen bu zirve ve toplantıların en ikonik anlarından biri, en azından sosyal medyada görsel olarak en büyük etkisi olanı, aile fotoğrafı veya grup fotoğrafı olarak adlandırılan andır. Dünya liderleri bir sahnede maskeli veya maskesiz bir araya gelerek ev sahibini genellikle ortada gösteren bir portre oluştururlar.
Bu fotoğrafların geçen yıl gösterdiği şey, dış politikanın hâlâ büyük bir erkekler kulübü olduğudur.
Örneğin, Angela Merkel Almanya Başbakanı olarak emekliye ayrıldığından beri G7 ülkelerinin liderleri — Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere, ABD ve Avrupa Birliği — Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen dışında hepsi erkek. G7 ülkeleri dışişleri bakanları seviyesinde son dönemde durum biraz daha iyi duruma geldi: Yılın başında grubun tamamı erkeklerle ve Birleşik Krallık başkanlığıyla başlayan bu fuarda artık üç kadın bulunuyor: İngiltere dışişleri bakanı Liz Truss (15 Eylül’den bu yana); Kanada Dışişleri Bakanı Mélanie Joly (26 Ekim’den beri); Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un katılımıyla gerçekleştir.
Ama zirvenin aile fotoğrafları hala erkek egemendir.
Geçtiğimiz Nisan ayında Türkiye’nin Ankara kentinde gerçekleştirilen AB-Türkiye ikili zirvesinde Sofa-gate olayının unutulması güç.
POLITICO Sofa-gate hakkında, “Üç başkan, iki sandalye, bir garip fotoğraf çekimi” diye yazdı.
POLITICO, “Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmek üzere Ankara’ya geldiklerinde, Türk ve AB bayraklarının önüne sadece iki sandalye yerleştirildi.” dedi. “Michel, Erdoğan’ın yanına AB bayrağı önünde otururken, von der Leyen’i yakınlarda ayakta, kolları hafifçe uzatarak avuçlarını açmış halde ve oturuş düzenini sorgular gibi görünüyordu.”
Von der Leyen birkaç hafta sonra, Türkiye’de bir liderin koltuğundan mahrum bırakılmasından bu yana söylediği en içten sözlerinde “Bir kadın ve bir Avrupalı olarak kendimi incinmiş ve yalnız hissettim” dedi.
“Böyle oldu,” dedi “çünkü ben bir kadınım”.
Avrupa Parlamentosu’nda yasa yapıcılar önünde konuşan von der Leyen, Avrupa anlaşmalarında Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Michel oturumlarda otururlarken kendisinin neden yakındaki bir kanepeye yönlendirildiğini açıklayan “herhangi bir gerekçe bulamadığını” söyledi.
“Takım elbise ve kravat taksaydım bunlar olur muydu?” diye soran Leyen, AB üst düzey liderlerinin Erdoğan ile daha önceki toplantılarında “sandalye sıkıntısı çekmediklerine” de işaret etti.
6. Diplomasi için bir “metaverse” olur mu?
Mark Zuckerberg, odağını “Metaverse” ye çevirmiş, buna göre Facebook’un ismini ise
Meta’ya çevirmişti. Dolayısıyla, diplomasinin “metaverse” i sadece “mem”lere konu olamaz. Burada İzlanda’yı ve İzlanda ürünlerini tanıtmak için kurulmuş bir kamu-özel iletişim platformu olan Inspired by Iceland ‘ın yaptığı viral videoyu kastediyorum.
Bloomberg ve Reuters’e göre İngiltere’den yeni bağımsız olan Barbados ada ülkesi ve Seul kenti Kasım ayında konsolosluk ve idari hizmetler sağlamak üzere “metaverse”e gireceklerini duyurdular.
Barbados, Decentraland sanal gerçeklik platformunda dünyanın ilk “metaverse” büyükelçiliğini açarak diğer platformlardaki büyükelçiliklerin de planlanmasını yapacak.
Barbados’un Birleşik Arap Emirlikleri Büyükelçisi ve Barbados’un dijital diplomasi atılımının arkasındaki adam Gabriel Abe Bloomberg’e şunları söyledi: “Bu bütün dünyanın işleyişini değiştirecek. Elçilik küçük bir şey. Büyük olan şey, toprak artık fiziksel bir arazi olmadığında ve sınırlamalar artık denklemin birer parçası olmadığında hükumetlerin neler yapabileceğidir.”
Singapur Ulusal Üniversitesi Bilişim Okulu’nda doçent olarak görev yapan Keith Carter da aynı fikirde ve Reuters’e şunları söyledi: “Bu evreni yakından tanımak hükümetlerin yararınadır, çünkü sanal dünya, yaşamı ve iş hayatını kopyalayacak.”
Nottingham Üniversitesi’nde bilgisayar bilimi profesörü ve üniversitenin Karma Gerçeklik Laboratuvarı kurucu ortağı Steve Benford, “Hükümetler zaten bu metaversi etkileyecek politikaları şekillendiriyor. Bu yüzden tartışmasızca görünür şekilde içinde yer alma sorumluluğu ve görevleri var.” dedi. Benford, yargı yetkisinin tam olarak tanımlanmadığı bu alanda hükümetler için yeni rollerin olacağına işaret ediyor.
7. Peki ya kripto para birimleri?
Merkezi Washington D.C.’de bulunan bir ticaret grubu olan Blockchain Association’da kamu politikası danışmanı olarak görev yapan Cleve Mesidor’a göre, “metaverse” den kripto para birimlerine kadar Karayipler’in bu dijital girişime liderlik etmesi şaşırtıcı değil.
Bermuda, 2018 yılından beri kendisini bir blockchain ve kripto merkezi olarak konumlandırıyor. Bahamalar, 2020 yılında Doğu Karayipler Merkez Bankası sadece birkaç hafta içinde dünyanın ilk merkez bankası dijital para birimini, yani İVB’yi faaliyete geçirdi. Bloomberg’e konuşan Mesidor, “Yeni teknolojiyi benimseme konusunda Karayipler’de her zaman sağlıklı bir rekabet olmuştur.” dedi.
Ayrıca bölgede El Salvador bu yılın Ekim ayında belirlendiği üzere “Bitcoin üzerine oynayarak ülkeyi yeniden markalaştırıyor ve cumhurbaşkanının hakimiyetini güçlendiriyor” ifadelerine yer verdi.
Eylül ayında El Salvador, 2001 yılından beri kullandığı ABD dolarının yanında Bitcoin’i yasal para birimi olarak kabul eden dünyada ilk ülke oldu. Bitcoin yasası adı verilen yasa ile ödenmesi gereken vergiler Bitcoin ile ödenebiliyor, bütün işletmeler bunu kabul etmek zorunda kalıyor ve devlet tarafından sübvansiyonların verilmesinin yolu açılıyor. Hükümet 200 adet Bitcoin ATM’sinden oluşan bir ağ ile Chivo adlı bir dijital Bitcoin cüzdan uygulaması geliştirdi; bu uygulama sayesinde Bitcoin ekonomisini başlatmak için her Salvador vatandaşına 30 dolar değerinde Bitcoin dağıtıldı. Salvador Devlet Başkanı Nayib Bukele şimdiye kadar 6 milyon nüfuslu bir ülkede 2,1 milyon Salvadorlunun Chivo’yu kullandığını iddia ediyor.
8. Demokrasi ve Demokrasiler İttifakı Zirvesi
POLITICO’nun Global Insider bülteninde Ryan Heath Aralık ayı başında ABD Başkanı Joe Biden’ın yalnızca sanal Demokrasi Zirvesi’ne atıfta bulunarak, Foggy Bottom’un ‘sizlere dünün teknolojisini yarın getirmeyi’ sevdiğini Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin dilinden anlatıyor.
Zirve, katılım için davet edilen ülkeler nedeniyle son derece eleştirildi. Eleştirenler ayrıca, çok fazla içerik olduğuna, yeterli sivil toplum olmadığına ve net bir yol haritası olmadığına da vurgu yaptılar. Hatta bu durum büyükelçileri “Soğuk Savaş zihniyetinin” izlerini taşıyan ortak bir operasyon hazırlayan ve ülkeleri bölünme ve çatışmayı kışkırtmak için “değere dayalı diplomasiyi” kullanmaya son vermeye çağıran Çin ve Rusya’dan da tepki gördü.
POLITICO’ya göre, eski Danimarka başbakanı, eski NATO genel sekreteri ve şimdi Kopenhag merkezli Demokrasiler İttifakı Vakfı başkanı Anders Fogh Rasmussen “Liderler oturum açarsa, demokrasiye sadakat sözü verir ve ardından her zamanki gibi işbaşı yaparlarsa, demokrasinin çöküşünü görmeye devam ederiz.” dedi.
Demokratik Düzen Direktörü Ash Jain, Scowcroft Strateji Girişimi Direktörü Matthew Kroenig ve Demokrasiler İttifakı Vakfı icra direktörü Jonas Parello-Plesner’in yeni yayınlanan raporu, Amerika Birleşik Devletleri ve müttefiklerini Avrupa ve İndo-Pasifik’te ve dünya çapında ortak çıkarlar ve değerler paylaşan ve harekete geçmeye hazır olan diğer istekli demokrasileri bir araya getirmenin zamanının geldiğini savunuyor.
Jain ve Parello-Plesner’e göreThe Hill’de yer alan yakın tarihli bir yazıda anlatıldığı üzere, “Demokrasi İttifakı sembolik olmaktan öteye geçmelidir.”
İttifak üyeleri, “yükselen ve potansiyel olarak yıkıcı teknolojilerin yükselişi” de dahil olmak üzere demokratik dünyanın bugün karşı karşıya olduğu belirleyici bazı güçlükleri aşmak için anlamlı bir eyleme girişmeye hazırlıklı olmaları gerektiğini söylüyorlar.
Araştırmacılar, “Yapay zeka, kuantum bilişim, genetik mühendisliği ve 5G gibi bu teknolojiler hızla gelişiyor ve jeopolitiğin geleceğini önemli ölçüde şekillendirecek,” ifadesini kullandılar. “Bu yenilikler büyük faydalar vaat etse de, güvenlik sorunları gibi ciddi riskler de taşıyorlar. Eğer Çin ya da diğer otokratik ülkeler bu teknolojileri demokratik dünyanın önünde geliştirmeyi başarırlarsa önemli ekonomik ve askeri avantajlar elde edebilirler. Buna karşı koymak için İttifak, liberal normlarla uyumlu ileri teknolojiler için ortak standartlar belirlemelidir. Amaç teknoloji yarışında demokratik dünyanın ve temel değerlerin hakim olmasını sağlamaktır.”
Gerçekten de, Biden’ın Demokrasi Zirvesi’nde, teknoloji alanında dünyanın en ses getiren liderlerinden biri Yeni Zelandalı Jacinda Ardern’di. Jacinda Ardern “Zirveyi, diğer katılımcıları özgür, açık, güvenli ve küresel olarak bağlı bir İnternet kullanmaya teşvik etmek için kullandık; çünkü bu sosyal ilerleme ve demokrasinin geleceğini güvence altına alacak güçlü bir araçtır.” dedi.
Ternava sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ilerleme Christchurch (İsa klisesi) hükümetlerini, endüstriyi ve sivil toplumu internette terör ve şiddet içeren aşırılık yanlısı içerikleri ortadan kaldırmak üzere birlikte çalışma çağrısıyla devam ediyor. ABD’nin bu yılın başlarında Christchurch Call’a (İsa Klisesi Çağrısı) katılması memnuniyet vericiydi. Görüşmenin amacına ilgi duyan tüm ülkelerle birlikte çalışmayı sabırsızlıkla bekliyoruz. Ayrıca dünya demokrasilerine de küresel pandemi hazırlığı ve tepkisini güçlendirme fırsatını yakalama çağrısında bulunduk.”
9. Aşı Eşitliği
Omicron varyantı tüm dünyaya yayılmaya devam ettikçe aşı eşitliği konusu daha çok önemli hale geldi. Dünya genelinde liderler, varyantın artık baskın olduğu Güney Afrika’dan Cyril Ramaphosa ve Barbados’tan Mia Amor Motley’den Pandemi Hazırlık ve Tepki Bağımsız Paneli eş başkanlarına, eski Yeni Zelanda Başbakanı Helen Clark ve eski Liberya Başkanı Ellen Johnson Sirleaf ve WTO Genel Müdürü Ngozi Okonjo-Iweala’ya kadar hepsi endişelerini dile getiriyorlar.
“Daha kaç farklı COVID-19 varyantı gelmedli? Kaç tane daha? — Motley, 2021 BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, aşılar için dünya çapında bir eylem planının uygulanmasından önce şunları söyledi:
Ve devam etti: “Dünyanın gelişmiş ülkelerinde bulunan 1,7 milyar aşının, aşıya erişimi olmayanlarla paylaşılması için kaç kişinin daha ölmesi gerekiyor? Devletler kamunun dijital ortamını savunmaksızın daha ne kadar yalan haberin yayılmasına izin vereceğiz?”
10. Vesaire, vesaire, vesaire
2021, Amerika Birleşik Devletleri’nin iklim değişikliğine karşı küresel mücadelede aktif bir oyuncu olarak yeniden doğuşu ile beraber COP26’nin senesiydi; COP26’ya göre birçok ülke emisyonlarını azaltmak için iddialı hedefler açıkladılar; Analistlere göre Çin’in artık yurtdışına kömür santrali inşa etmeyeceğine yönelik açıklamaları ve ABD, AB ile metan emisyonlarını 2030’a kadar %30 oranında azaltma sözü veren diğer ülkelerin varlığı bu konuda ilerleme kaydedildiğini gösteriyor.
Ancak aktivistler hâlâ çok ihtiyatlı.
İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg konumundan çekinmedi ve İtalya’nın Milano kentinde düzenlenen Youth4Climate konferansındaki konuşmasını aralarında COP26 başkanı olan İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın da bulunduğu dünya liderlerinin sözleriyle alay etmek üzere kullandı.
18 yaşındaki sanatçı kendi deyimiyle siyasilerin “boş sözlerini ve vaatlerini” vurgulamak için Johnson’ın “daha iyi inşa etmek” ve “yeşil ekonomi” gibi konuşma kısımlarını kullandı.
“Vesaire, vesaire, vesaire, burada sözde liderlerimizden duyduklarımız dışında başka bir şey yok. Çok güzel sözler, ama şimdiye kadar hiç bir eyleme yol açmadı” diyen Thunberg sözlerine şöyle devam etti: “B gezegeni yok, falan filan… vesaire, vesaire, vesaire.”
Yorum ekle