Portre Yazarlar

BU SON ŞARKIMDA SEN VARSIN

Emin Işık Hocam ile yollarımız nerede ne zaman kesişti? Onun İstanbul İmam Hatip Okuluna öğretmen olarak tayin edildiği 1964 senesinde bendeniz de aynı okulun talebesi oldum. “Meslek hayatınızı yönlendiren kişi ve kurumlar nelerdir” şeklindeki soruya yıllardan beri üç kelime ile cevap veriyorum: Kader, peder, Fener. İşte bu üçüncü kelime ile Dersaadet’in Fener semtinde bulunan bu okulu ,  öğretmenlerini ve payitahtın kültür ortamını kasdediyorum. Sözkonusu mektepte beni en çok etkileyen bir başka ifade ile en çok sevdiğim hocalardan biri o oldu.

Emin Işık 1950’li yılların sonunda bu okulda Nurettin Topçu’nun, ben ise 1960’lı yılların sonunda onun talebesi oldum. Dolayısıyla o,  öğretmenim olmasının ötesinde beni Nurettin Topçu  ve Hareket dergisi çevresi ile tanıştıran zât-ı şeriftir. Bu buluşmalar, görüşmeler, fikrî, hissî, meslekî hayatımın kozasını ören âmillerin başında gelmektedir diye düşünüyorum.

Bugünden düne doğru bakınca onun öğretmenliğinde sesi, nefesi, sevgisi ve elbisesi öne çıkmaktadır. Emin Işık hoca’dan Kur’an-ı Kerim dersi almak o kendine has yanık sesiyle aşr-i şerifler dinlemek demektir. Sözü sohbeti yerinde olan hocamız, bazen sınıfta coşar sahsî sevdaları, gördüğü ruyalar dahil her şeyi anlatırdı. Bir defasında şeb-i arûs haftasında Mevlânâ’dan bahsediyordu. Bir rüyasını anlattı: “Hz. Peygamber Efendimizi ruyada gördüm. Çok heyecanlandım. Hemen atıldım ayağının altını öpmek istedim.Efendimiz tebessüm ederek şöyle dedi: Orasını senden önce Mevlânâ öptü..”[1]

Hocam’ı  Okul’un dışında camide de dinliyordum. Öğretmen olarak atanmadan önce Bayezid Yakup Ağa Camiinde (Edebiyat Fakültesi’nin karşısında) imamdı. Öğretmen olduktan sonra da bu camide hutbe okumaya devam etti.  A4 ebadında dosya kağıtlarına yazdığı hutbe metinlerini bazı haftalar sınıfta da baştan sona zevkle okurdu. İşte bu hutbeleri ve Cuma öncesi kısa sohbetlerini dinlemek için öğle vakti yaya olarak mezkür camiye intikal ediyordum. Bu seyahatin başka bereketleri de vardı. Nurettin Topçu da Cuma namazlarını bu camide kılıyor, namaz sonrası ayaküstü sohbetler oluyordu. Bu arada Emin Hoca okuduğu metni Ezel Ağabey’e veya diğer ağabeylerden birine veriyordu. Bu metin derginin bir sonraki sayısında makale olarak çıkıyordu. Sözkonusu  makaleler daha sonra çıkacak olan ilk eseri Devleti Kuran İrade’yi oluşturacaktır. Hocamdan feyz aldığım üçüncü mekân ise sohbet, seminer ve daha sonraki yıllarda televizyon kanalları oldu. Bazı televizyon kanallarında daveti üzerine birlikte proğramlar yaptık. Bunlardan birinde canlı yayınlanan sahur proğramında hocası Yamandede’nin meşhur kasidesini  aşk ve şevk ile okumuştu:

Yak sinemi âteşlere efgânıma bakma!

İstanbul Bilim Kolej’inde birlikte yaptığımız son panel ise bir öğretmenler gününde Mahir İz ile Nurettin Topçu’yu birlikte  yadetmiştik. 24. Aralık 2016.

Emin Işık Hoca’nın fahrî/gönüllü görevleri ömür boyu devam etti. Yakup Ağa’dan sonra Nimet Abla Camii, nihayet Şişli Camii. Son yıllarda “Hocam son  çıkan eserimi hangi adrese göndereyim” şeklindeki sorumun cevabı hep aynı idi: Şişli Camii Vâizi” Son eserim Kalem Kitap Kütüphane’yi âlem-i cemâle intikalinden bir hafta  önce kendilerine göndermiştim. Onun bendenize imzaladığı son kitabı “Nurettin Topçu Çağdaş Bir Dervişin Dünyası”  olup üzerindeki  ifade ve tarih şöyledir: “Sevgili Mustafa Kara’ya 20. 05. 2019.

Onun neslinin şanslı bir tarafı Osmanlı’nın son döneminde yetişen ilim, irfan ve sanat erbabını bizzat tanımış  ve tecrubelerini dinleyebilmiş olmalarıdır. Cumhuriyet döneminin ilk çeyrek yüzyılında din ve kültür hayatı ile ilgili olarak yaşanan “celâlî tecelliler”i görürken bu hususu da atlamamak gerekir. Emin Hoca ve arkadaşları  İmam Hatip okulu ve İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsünde okuduğu yıllarda Yamandede’nin, Mithat Baharî Beytur’un, Celaleddin Ökten’in, Ömer Nasuhi Bilmen’in, Hasan Basri Çantay’ın,  Muzaffer Ozak’ın, Zâhid Kotku’nun, Samiha Ayverdi’nin , Münevver Ayaşlı’nın, İsmail Hami Danişmend’in, Ali Fuat Başgil’in, Osman Turan’ın, Ali Nihat Tarlan’ın, Nihat Sami Banarlı’nın, Kemal Edip Kürkçüoğlu’nun, Mahir İz’in, Necmeddin Okyay’ın Fuat Köprülü’nün, Ali Üsküdarlı’nın..rahle-i tedrisinden de feyz almışlardır.

Gönül Mektupları

Hocamla 1964 yılında başlayan gönül alış-verişi âlem-i cemâle intikal edinceye kadar devam etti. Yaz tatillerinde mektuplaştığımız gibi 1969 yılında yedeksubay olarak Tuzla Piyade okulunda bulunurken de yazışmalar devam etti. Yaklaşık elli yıl sonra bendenizle ilgili yazdığı bir yazıda bir mektubuma verdiği cevabı özetlemişti.(Bir Kitabın Kırk Yılı Tekkeler ve Zaviyeler, Dergâh Yayınları) Bazan bendenize yazdığı metinleri Mehmet Ünverdi müsteârıyla Gönül Mektupları serlevhasıyla Hareket’te yayınlıyordu. Dolayısıyla şu söylenebilir. Bugün Gönül Mektupları adıyla piyasada olan kitabımın muharrik-i evveli odur. 1977de yayınlanan ilk eserim Din Hayat Sanat Açısından Tekkeler ve Zaviyeler’in muharrik-i evveli Nurettin Topçu ise de onun  bu “çorba”da da tuzu vardır.

Bursa’da Tarikatlar ve Tekkeler isimli eserimin ilk baskısı iki cilt halinde çıkmıştı. 1.cildi Bandırmalı Ali (Öztaylan)Ağabey’e ikinci cildi Emin Işık Hocama ithaf etmiştim. (Uludağ Yayınları Bursa,1990,        1993.) Yıllar sonra öğrendim ki Emin Işık’a “Mesnevî dersleri yapalım” diyen zât Ali Ağabey imiş. O da halkayı kurmuş ve son nefesine kadar talip olanlara Mesnevi sohbetleri yapmıştı.

Eserleri

1.Devleti Kuran İrade İstanbul 1971 Hareket Yayınları

2.Kur’an’ın Getirdiği, İstanbul 1974 Hareket Yayınları

3.Aşkı Meşk Etmek, İstanbul 2010 Sûfi Kitap

4.Belh’in Güvercinleri, İstanbul  Ötüken Yayınları 2008

5.Nurettin Topçu , İstanbul 2019 Dergâh Yayınları

6.Kime Kulsun,  İstanbul Tuti Kitap 2016

7.İbnu’l-Enbârî, Kitâbü’l-Vakf ve’l-İbtida  (Neşredilmemiş doktora tezi)

1936 yılında Antakya’da doğan 1 Ağustos 2019 tarihinde İstanbul’da âlem-i cemâle intikal eden Emin Işık Hocamın rihletine tarih:

Hâmil-i Kur’ân Emin

Hâdim-i Kur’ân Emin

Çıkdı bir melek dedi:

HÂFIZ-I KUR’ÂN EMİN”   1440

Bazı şiirleri bestelenmiştir. 1987 de vefat eden  dostu Prof. Dr. Mehmet Çavuşoğlu için yazdığı şiir, Cinuçen Tanrıkorur tarafından  1997 de bestelenmiştir. İlk iki beytiyle yazımızı sonlandırıyoruz:

Gittin, bu gelen meclise hicran yine şimdi

Rindan gibi sağar da perişan yine şimdi

Viraneyi seyran edecek sohbet-i cândır

Zindan kesilir bizlere devran yine şimdi


[1] Vefatından bir gün sonra bu yazıyı yazmak için kalemi elime alıp masama oturduğum zaman TRT Nağme’de bu şarkı okunmaya başladı.

Bu son şarkımda sen varsın

İlk şarkımda yine sen vardın

Bana yıllarca ruh verdin

İlhamınla beni yaşattın..

Kardeşi Halit Işık’ın editörlüğünde hocam için hazırlanan kitap Erdem Yayınları tarafından 2023 te neşredilmiştir: Kur’an’a Adanmış Bir Ömür Emin Işık. Okumakta olduğunuz bu makalemin geniş hali o kitapta olduğu gibi şu erimde de vardır: Bu Son Fasıldır Ey Ömrüm, İstanbul 2024, s. 30.