Muhammed, 11 yaşındaydı. Suriye’de başlayan içi savaş onu da evsiz, vatansız, babasız bırakmıştı. Annesi, babaannesi, halası ve diğer kardeşleriyle Türkiye’ye geldiler. Ancak hayat burada zordu. Kendisini çalışıp ailesine yardım etmek zorunda hissetti. İkamet ettikleri Esenyurt’ta bir tekstil atölyesinde çalışmaya başladı. Sabah 8.00’den akşam 20.00’e kadar günde 12 saat çalışıyordu. Ayda sadece 300 Türk Lirası kazanabilmek için küçük bedeni için ağır olsa da ailesinin geçimi için bu işi yapmak zorunda olduğunu düşünüyordu.
Suriyeli çocuklara yardım etmek isteyen bir grup genç Esenyurt’ta tespit ettikleri okula gitmeyen çocukları hafta sonları servisle Fatih’e taşıyor. Burada bir apartman dairesinde “en azından okuma yazmayı öğrensinler” düşüncesiyle gönüllü olarak dersler veriyorlardı.
O yardımseverlerden biri olan Hiba, bir gün beni aradı ve “yetim çocukların eğitimi ile ilgili bir haber yapmak ister misin?” diye sordu. Kabul ettim ve ondan bana bir öğrenci bulmasını istedim. Haberi onun üzerinden yapacaktım. Hiba’nın bana bulduğu öğrenci 11 yaşındaki Muhammed idi. Haberi o dönem çalıştığım Al Jazeera Türk’te 5 Ocak 2016’da yayınladık. O gün onlarca telefon aldım. Suriyelilere bu zamana kadar ön yargı ile baktıkları için yardım etmediklerini ancak bu haberle fikirlerinin değiştiğini söyleyenler de vardı, ağlayarak Muhammed’in okul masraflarını karşılamak istediğini belirtenler de… Ertesi gün bir bağışçının katkılarıyla bu işe gönüllü olarak sarılan Hayruddin Yıldız’ın gayretleriyle hemen 17 çocuk okula yazdırıldı. 17 çocuğun hayatı değişmişti. Hayruddin Yıldız, Suriyeli mültecilerle ilgilenen bir ekip kurdu. Çalışan Suriyeli çocukların eğitime kazandırılması için Sadakataşı Derneği ile bir proje geliştirdiler. Projenin adı “Onun işi okumak” oldu. Bu proje gelişti, büyüdü, derneğe dönüştü ve Yeryüzü Çocukları Derneği kuruldu. Derneğin başkanı Hayruddin Yıldız, derneğin Genel Sekreteri Sümeyye Altun ile birlikte tek tek çocukları tekstil atölyelerinden, sokaklardan topladılar. Bazı çocuklar okula gitmek istedikleri kadar ailelerine yardım etmek için çalışmaya devam etmek istiyordu. Hem onları hem ailelerini ikna ettiler. Sümeyye Altun, gecesini gündüzüne katarak çocuklar için programlar hazırladı. Dernek şimdiye kadar 200 kadar çocuğa dokundu. Hâlihazırda düzenli olarak 130 kadar Suriyeli çocuk ile ilgileniyorlar.
Ancak sorun sadece çocukların tekstil atölyelerinden ya da evlerinden alınıp okullara yazdırılması ile bitmiyordu. Bu çocuklar savaş görmüş, travma geçirmiş, başka bir ülkede hayat kurmaya çalışan ailelerin çocuklarıydı. Kimi yaşı büyük olmasına rağmen ya hiç okula gitmemiş ya da en son Suriye’de okula gidip savaş nedeniyle uzun süre okula ara vermek zorunda kalmıştı. Bu çocukların aradan geçen bu yılları telafi etmeye ihtiyacı vardı. Bunun yanında tabii psikolojik destek de almaları gerekiyordu. Bu yüzden daha fazla çocuk almak yerine ellerinde olan çocuklarla en iyi şekilde ilgilenmek gerektiğini fark ettiler. Gönüllülerle çalışmaya başladılar. Her aileye en az iki gönüllü verildi. Bu gönüllüler her ay çocukların evlerine ziyarete gidip hem onların ailevi durumunu, hem de öğretmenleri ile görüşüp okul durumlarını takip ediyor. Dernek ayrıca Kızılay, Aid Doctors gibi kurum ve kuruluşlarla da işbirliği yaparak psikolojik destek gereksinimi olan çocukların bu ihtiyaçlarını karşılıyor.
Yeryüzü Çocukları Derneği bunlarla da yetinmedi. Eğitimine zorunlu olarak ara vermiş çocuklara yıl içinde ve yaz okullarında telafi dersleri verdi, gönüllüler yıl içinde özel dersler vererek onlara yardımcı oldular. Her şey sadece okul, ders değildi. Yıl içinde geziler, piknikler eğlenceler düzenlendi. Çocuklar eğlendi, kaynaştı.
Birinci yılın sonunda derneğin eğitime kazandırdığı öğrencilerden takdir, teşekkür, onur belgesi alanlar olduğu gibi okul ikinciliği derecesi alanlar da oldu. Artık ellerinde makinalar değil kitaplar vardı.
Deniz yıldızı misali sokaklardan, çalışma hayatından kurtarılan her çocuk hem bu ülkenin hem de Suriye’nin geleceği için çok önemli. Zira eğitimden uzak kalan bir çok tehlike ile karşı karşıya. Dernek bu sorunun ciddiyetini görerek Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığı görüşmelerde ikameti olmayan tüm muhacir çocukların misafir öğrenci olarak okullara kabul edilmesine vesile oldu.
Ancak hâlâ yolun başındayız. Çünkü Unicef’e göre Türkiye’de yaşayan 3 milyon üzerindeki Suriyeli mülteciden 1.2 milyonu çocuk. Bu çocukların 870 bini okul çağında ve tahmini olarak 380 bini okula gidemiyor. Bu soruna acil çözüm bulunması gerekiyor. Zira bu zamana kadar misafir dediğimiz Suriyelilerin artık kalıcı olduğu birçok araştırmada da vurgulanıyor. Bundan sonra onları entegre etmek için ve çocukları eğitime kazandırmak için enerjimizi harcamak, sadece onlar için değil geleceğimiz için çok önemli.
Yorum ekle