Yazarlar: David E. Sanger, David D. Kirkpatrick, Carl Zimmer, Katie Thomas, Sui-Lee Wee, Denise Grady, Maggie Haberman
Çeviri: Cihat Aydın
Aslı için: https://www.nytimes.com/2020/05/02/us/politics/vaccines-coronavirus-research.html
Devletler, şirketler ve akademik enstitüler jeopolitik geçişler, güvenlikle ilgili sorunların giderilmesi ve milyarlarca insan için yeterli dozda aşı üretiminin zorlukları nedeniyle bütün çabalarıyla hızlı bir şekilde çalışıyorlar.
Gizemli yeni bir virüsün dünya çapında ölümcül serüvenine başlamasından dört ay sonra başlayan aşı çalışmalarının; halk sağlığı, dünya ekonomisi ve politikası açısından daha önce görülmemiş büyük etkileri oldu.
Devletler, ilaç üreticileri, biyoteknoloji şirketleri ve akademik enstitüler tarafından laboratuvarlarda yürütülen yaklaşık 90 projeden yedisi klinik araştırmalar aşamasına geldi. Devlet başkanları – Başkan Trump hariç – günden güne endüstri üretimi için daha önce planlanan potansiyel kâr oranlarının zarara dönüşmemesi için bir ilerleme kaydediyor ve ilaç üreticileri ve araştırmacılar, yorulmadan ve dinlenmeden çalıştıklarını ve ilerlediklerini söylüyorlar.
Ancak aşı çalışması yürüten bütün kurum ve kuruluşlar, geliştirdikleri bir koronavirüs aşısının etkili olup olmayacağı, milyarlarca insana ne kadar hızlı sunulabileceği ve hazır hale gelmesi 10 ay sürecek olan bir süreçte yaşanan çaresizliğin yol açtığı belirsizlik ve güvensizlikten etkileniyorlar.
Bazı uzmanlar geçen haftalarda, daha önce Ebola ile mücadele konusunda başarı sağlamış olan antiviral ilaç remdesivirin, Covid-19 ile mücadele noktasında da iyileşmeyi hızlandırdığını belirterek insanlara umut verdi.
Milliyetçiliğin arttığı bir çağda, aşı yarışının jepolitiği tıp kadar karmaşık bir hale geldi. Virüsün kökeni noktasında karşılıklı suçlama ve karalama ile geçen ABD ve Çin arasındaki savaş, aylar sürdü ve iki ülke virüse karşı mücadele çabalarını zehirledi. ABD yönetimi Amerikan girişimlerinin hırsızlığa, özellikle de Pekin’e karşı korunması gerektiğini durmadan söylüyor.
Ulusal Güvenlik Vekili John C. Demers, “Biyomedikal araştırmalar, özellikle Çin hükümeti tarafından uzun süredir takip edilmekte ve hırsızlığın odağındadır. Böyle bir ortamda koronavirüs için geliştirilen aşılar ve tedaviler bugün kutsal kâsede saklanmalıdır” dedi ve ekledi: “Ticari değeri bir kenara bırakırsak, bir tedavi veya aşı geliştiren ilk kişi olmanın jeopolitik önemi büyük olacaktır. Amerikan araştırmalarını korumak için sahip olduğumuz tüm araçları kullanacağız.”
Küresel aşı ve tedavi araştırma yoğunluğu o kadar fazla ki, hükümetler ve şirketler hâlihazırda üretecek kapasiteleri olmadığı halde üretim projeleri geliştiriyorlar.
Ulusal Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü müdürü ve ABD genelinde bulaşıcı hastalıklar konusunda üst düzey uzman olan Dr. Anthony Fauci, bu hafta, “Çalışmalara katılan şirketlerle hızlı bir üretim için çalışmaları hızlandırmaya başlayacağız. Üretim için çalışmaya başlamadan bir sonuç alamazsanız.” dedi.
Amerika Birleşik Devletleri’nin önde gelen girişimcilerinden Johnson & Johnson ve Moderna şirketleri, imalat firmaları ile ortaklıklar kurduğunu, Johnson & Johnson’ın da gelecek yılın sonuna kadar yaklaşık bir milyar doz civarında, ancak şimdiye kadar geliştirilmemiş aşının tedavi için uygulanacağını vaat etti.
İngiltere merkezli ilaç devi AstraZeneca bu hafta, çalışmaların gerisinde kalmamak için Oxford Üniversitesi’nde bir aşı geliştirme projesi üzerinde çalışıldığını ve bu yılsonuna kadar on milyonlarca doz üretileceğini söyledi.
Bu kadar yoğun bir aşı talebini karşılayabilmek için süreci hızlandırmak adına insanları “meydan okuma denemeleri” için çalışmalara katılmaya yönelik çağrılar var: Gönüllü deneklere potansiyel bir aşı enjekte edildikten sonra kasıtlı olarak koronavirüse maruz bırakılan testler.
Test süreci, katılımcıları potansiyel olarak ölümcül bir hastalığa maruz bırakmayı içerdiğinden, meydan okuma denemeleri etik olarak uygun değildir. Ancak, özellikle de pandeminin etkisinin fazla hissedildiği ülkelerde salgının kontrol altına alınmasını ve virüsün bitmesini, sadece denekleri aşılayarak beklemekten daha iyi şeyler yapabilirler.
Gelecek vaat eden çözümler bulunsa bile, üretim ve dağıtımın gerçekleştirilmesinde büyük zorluklar yaşanacaktır. Vakfının aşı geliştirilmesine yardımcı olmak için 250 milyon dolar harcayan Microsoft kurucusu Bill Gates, sıradan ama hayati bir bileşen olan tıbbi camın eksikliği noktasında uyarıda bulundu.
Yeterli miktarda cam tedariki olmadan, sonuçta ihtiyaç duyulacak milyarlarca doz az sayıda tıbbi şişelerde taşınamayacağından dolayı büyük sıkıntılar yaşanacaktır.
Salgının küresel ölçekte sorunlara yol açması sebebiyle ortaya çıkan hızlı bir çözüm talebi, tipik olarak yeni ilaçlara yaptığı yatırımlardan en iyi şekilde yararlanmak için mücadele eden ilaç endüstrisinin amacı, mümkün olduğunca bütün dünyada uygulanabilecek dozda aşının üretilmesidir.
Şimdiye kadar, araştırma ve geliştirmenin çoğu hükümetler ve kuruluşlar tarafından desteklendi. Ulusal hükümetlerin destekleri ve hızlı düzenleyici onay vaatleri karşılığında patent konusunda ne talep edecekleri ise hâlâ bilinmemektedir.
Aşı yarışı göz önüne alındığında, bilim adamları ve doktorlar “küresel aşı” bulmaktan bahsederken, ulusal liderlerin önce kendi halklarını aşılamayı vurgulamaları şaşırtıcı değildir. Trump, Ocak ayına kadar Amerikan ordusuna 300 milyon doz almak için “Hızlı Çözüm Operasyonu”nu ilan etti.
Üst düzey bir yetkili, daha önce Amerikan yönetiminin odaklanmak istediği 14 aşı projesini belirlediğini söyleyerek, hükümetin mali yardımı ve düzenlemeleri gözden geçirmesi ve onaylama sürecini hızlandırarak bir an önce üretim evresine geçilmesinin bizzat Trump’ın hedefi olduğunu belirtti.
Ancak diğer devletler de, ülkelerinde yürütülen aşı çalışmalarını kamulaştırma niyetindeler. Çin’de en umut verici çalışmayı yürüten kliniğin çalışmaları hükümet tarafından finanse edilmektedir. Ve Hindistan’da, dünyanın en büyük aşı dozu üreticisi olan Hindistan İlaç Enstitüsü’nün genel müdürü, aşılarının çoğunun “yurtdışına gönderilmeden önce vatandaşlara yapılacağını” söyledi.
Harvard Tıp Fakültesi’nin dekanı George Daley, küresel ölçekte sorunla mücadele etmek ve dayanışma sergilemek yerine ülkelerin kendi içlerinde çözümü bulmaya yönelik çalışmaları geliştirmelerinin aptalca olacağını söyledi. Çünkü küresel düzeyde yaşlı ve sağlık çalışanları gibi yüksek risk grubunda bulunan insanlar için çözüm bulmak, ülkelerin kendi içlerinde ne yapacaklarını bilmeden virüsle mücadele etmelerinden daha çabuk salgını sonlandıracaktır.
Aşı projelerinin çoğalması göz önüne alındığında, yarışın net bir kazananı olmayabilir.
Bill ve Melinda Gates Vakfı’nın aşı geliştirme programını yöneten Anita Zaidi, “Hızlı bir şekilde aşı için çalışmamıza rağmen, ancak önümüzdeki yılın sonunda sadece iki milyon doz üretebileceğimizi düşünüyoruz. Ve bir başka aynı etkide aşı, üç ay sonra üretilebilir, ancak ondan da sadece bir milyar doz yapabiliriz. Salgının bitmesi için birçok farklı geliştirilmiş aşıya ihtiyacımız var” dedi. O zaman yarışı kim kazandı?
Hız ve Emniyet
21 Mart 1963 günü öğlen saat 1’de, Jeryl Lynn Hilleman adında 5 yaşında bir kız babasını uyandırdı. Babasını şişmiş bir çene ile kendisini bitkin hale getiren kabakulak hastalığıyla uyandırmıştı.
Babası Dr. Maurice bir aşı üreticisiydi. Böylece Jeryl Lynn’e yatağa geri dönmesini söyledi, kendisi ise kızından bir numune alarak Merck’teki laboratuarına gitti ve aşı çalışmalarına başladı. Dr. Hilleman numunesini laboratuvarında işleme aldı ve kısa süre sonra kabakulak aşısı üretilene kadar virüsleri zayıflatmaya çalıştı. 1967 yılında aşı Sağlık Bakanlığı tarafından onaylandı.
Bazı aşı üreticilerine göre dört yıl içerisinde aşının üretilmiş olması bir efsanedir. Aşılar o dönemde, günümüzdeki kadar imkânın olmadığı göz önüne alındığında, tipik olarak 10 ila 15 yıl araştırma ve test gerektirmekteydi. Ve bilim adamlarının başlattığı projelerin sadece yüzde altısı bir sonuca ulaşıyordu.
Öte yandan, Covid-19 kâbusunun hâkim olduğu bir dünya için bu hikâye ayrı bir kâbustur. Kimse aşı için dört yıl beklemek istemez, milyonlar ölür ve dünya ekonomisi felç kalır.
Bir koronavirüs aşısı için önde gelen kurumlardan bazıları, ilk aşıların önümüzdeki yılın başında rekor sürede hazır olmasını vaat ediyor. Standart aşı zaman çizelgesini daha da kısaltarak programlarını hızlandırdılar.
Birbiri ardına yapılan denemeleri hızlandırıyorlar. Denemelerin başarısız olma riskine rağmen, milyonlarca belki işe yaramayacak olan projeleri ve formülasyonları gerçekleştirmek için üretime yöneliyorlar.
Bazı uzmanlar test ve nakil bandını hızlandırmak için daha fazlasını yapmak istiyor. Geçen ay Vaccines dergisinde bir yazı yazan aşı geliştiricisi Dr. Stanley Plotkin ve Langone Tıp Merkezi’nde bir biyoetikçi olan Dr. Arthur Caplan, aşıların denenmesi için gönüllü olan deneklere “meydan okuma denemeleri” olarak bilinen yöntem olan koronavirüs bulaştırılmasını önerdi.
Mart ayında Enfeksiyon Hastalıkları Dergisi’nde bir grup araştırmacı, “Böyle bir yaklaşım risksiz değildir ama aşının hazır hale gelmesi geciktikçe her geçen hafta küresel ölçekte ölümler binleri aşacak” diye yazdı.
Dr. Caplan, denemelerin sağlıklı genç yetişkinlerle sınırlandırılmasının, Covid-19’dan ciddi komplikasyonlara maruz kalma olasılığının daha düşük olduğundan riski azaltabileceğini söyledi. “İnsanların seçim yapmasına izin verebileceğimizi düşünüyorum ve pek çoğunun yapacağından şüphem yok” dedi.
Kongrede, Illinois’in temsilcisi ve aynı zamanda bir fizikçi olan Demokrat Bill Foster, Florida’nın temsilcisi ve aynı zamanda Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı eski sekreteri Demokrat Donna Shalala ve 35 milletvekilinden oluşan bir grup bu denemeleri onaylamak üzere düzenleyici bir taslak oluşturmak üzere bir araya geldi.
Aşı çalışmaları için gönüllü bulmayı amaçlayan bir web sitesi olan 1daysooner.org web sitesinin tasarımcıları, 52 ülkeden 9100’den fazla gönüllünün imzasını aldıklarını söyledi.
Bazı bilim adamları, gönüllüler tarafından rızalarıyla imza alınmış olsa bile, deneylerin mümkün olmayabileceği konusunda uyarıyorlar. Çünkü tıp uzmanları bile virüsün tüm etkilerini henüz bilmiyor. İyileşmiş gibi görünen kişiler gelecekte daha kötü sorunlarla karşı karşıya kalabilir. Testler gerekli zaman aralıklarında ve çok dikkatlice yapılmazsa ve bunun yerine testler hızlandırılarak yapılırsa, aşının potansiyel yan etkileri ortaya çıkabilir. Aşı, Covid-19’u yok ederken başka ağır hasarlar meydana getirebilir.
Fransa’da bir aşı üreticisi kurum olan Sanofi Pasteur’un eski araştırma ve geliştirme başkan yardımcısı Michel De Wilde “Yan etkilerinin olmayacağı bir aşıyı üretmek son derece önemli olacak” dedi.
Kusurlu aşıların riskleri söz konusu olduğunda, Çin’in tarihi öğreticidir.
Wuhan Biyolojik Ürünler Enstitüsü tarafında difteri, tetanoz, boğmaca ve diğer rahatsızlıklar için yan etkileri olan aşıların yüz binlerce bebeğe enjekte edildiği 2018 yılında bir skandal olarak ortaya çıktı.
Hükümet, Enstitünün “yasadışı geliri”ne el koydu, enstitünün dokuz yöneticisini cezalandırdı. Ancak enstitünün faaliyetlerine ve çalışmalarına devam etmesine izin verildi. Enstitü, şu anda bir koronavirüs aşı projesi yürütüyor ve bu kapsamda Çin’deki farklı iki enstitüyle ortak çalışma yürütmesine izin verildi.
Birkaç Çinli bilim adamı, aşının ne kadar olumlu etkiler ortaya koyduğunu test etmeden önce aşının güvenli olup olmadığıyla ilgili testlerin yapılması gerektiğini belirterek kararı sorguladı.
Milliyetçiliğe karşı küreselleşme
Krizin ilk günlerinde Harvard’a Çinli milyarder Hui Ka Yan ulaştı. Harvard Tıp Fakültesi ve bağlı hastaneleri ile Guangzhou Solunum Hastalıkları Enstitüsü arasında, koronavirüs aşılarının geliştirilmesini içerecek işbirliğine dayalı bir çaba için yaklaşık 115 milyon dolar vermeye hazır olduğunu belirtti.
İsrail Tıp Merkezi Viroloji ve Aşı Araştırmaları Merkezi müdürü, aynı zamanda Harvard Tıp Fakültesi’nde profesör olan ve Johnson &Johnson kurumuyla da çalışan Prof. Dr. Dan Barouch, “Birbirimize karşı yarışmıyoruz, virüse karşı yarışıyoruz. İhtiyacımız olan şey küresel bir aşı. Çünkü dünyanın bir yerinde olan salgın dünyanın geri kalanını da riske atıyor ve ayrım yapmıyor.” dedi.
Bu düşünceler, birçok araştırmacı arasında bir paylaşılıyor, ancak nedense evrensel olarak paylaşılmıyor.
Hindistan’da, yılda 1,5 milyar doz üreten aşı üretiminin lideri olan Serum Enstitüsü, son haftalarda ümit vaat eden dört potansiyel aşı üreticisi kuruluş ile anlaşma imzaladı. Ancak Reuters ile röportajında, kurumun genel müdürü Adar Poonawalla, “en azından başlangıçta” kurumun ürettiği herhangi bir aşının Hindistan’ın 1,3 milyar vatandaşı için kullanılması gerektiğini açıkça belirtti.
Bir aşının en çok ihtiyaç duyulan yere gitmesi gerektiğine inananlarla ilk önce kendi ülkelerindeki vatandaşları için kullanılması gerektiğini söyleyenler arasındaki gerilim, küresel salgının ne olacağının belirleyicisidir.
Mart ayında bir Alman biyoteknoloji şirketine, aşı araştırmasını tamamlandıktan sonra Amerika’ya taşımak için telkinlerde bulunan Trump yönetimi, ABD merkezli iki şirket olan Johnson & Johnson ve Moderna’ya yaklaşık yarım milyar dolarlık hibe verdi.
Johnson & Johnson merkezinin New Jersey’de olmasına rağmen, araştırmalarını Hollanda’da yürütüyor.
Oxford Üniversitesi’nde bir araştırmacı olan Sandy Douglas, “Siyasi realite gösteriyor ki, herhangi bir hükümetin kendi ülkesinde yapılan bir aşının ihraç edilmesine izin vermesi çok zor olacaktır. Tek çözüm, birçok farklı yerde çok fazla aşı yapmak.” dedi.
Oxford aşı çalışma ekibi Çin ve Hindistan, artı iki İngiliz şirketi ve İngiltere merkezli çok uluslu AstraZeneca dâhil olmak üzere dünya çapında yarım düzine şirketle aşı imal etmek için planlar geliştirmeye başladı.
Çin’de hükümetin planı, ülkenin büyümesini ABD’yi yenebilecek bir teknolojik güçle ispatlamaktır. 1000 bilim adamının üzerinde çalıştığı ve geliştirmekte olduğu dokuz Çin menşeli Covid-19 aşısı mevcut şuanda.
Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi, aşılardan birinin Eylül ayına kadar “acil kullanımda” olabileceğini tahmin ettiklerini duyurdu. Şayet bu gerçekleşirse, ABD’deki başkanlık seçimlerinin ortasında Trump, aşı vurulmak için sıraya giren Çin vatandaşlarını televizyondan takip edebilir.
Trump’ın koronavirüsle mücadelede görevlendirdiği ekibin bir üyesi, “Bu, üzerinde düşündüğümüz bir senaryo. Ancak kimse o gün gelsin istemiyor.” dedi.
Geleneksel yöntemlere karşı yeni yöntemler
Geliştirme aşamasında 90’dan fazla farklı aşı için birçok yöntem deneniyor. Bazı aşılar, daha önceki geliştirilen aşılar gibi ve uzun yıllardır nesiller için kullanılan geleneksel yöntemlere dayanmaktadır. Diğerleri henüz onaylanmış bir aşı gelişim sistemine yol açamayacak kadar yeni genetik tabanlı stratejiler kullanıyor.
Dr. De Wilde, “Bu durumda farklı platformların denenmesi çok akıllıca” dedi.
Geleneksel yaklaşım virüslerden aşı üretmektir.
Vücudumuz yeni bir virüsle karşılaştığında, ona karşı etkili antikorların üretilmesi için çaba harcar. Vücudumuzdaki antikorlar virüse karşı savaşır. Vücut, bazen bir enfeksiyonu yok edecek kadar hızlı etkili antikorlar üretir. Ama bazen de virüs kazanır.
Aşılar bağışıklık sistemini güçlendirir. Bir enfeksiyonu hemen yok etmekten ziyade, vücudun antikor üretmesini sağlar.
Kuduz gibi hastalıklara karşı ilk aşılar virüslerden üretilmiştir. Bilim adamları virüsler artık insanları hasta edemesin diye, virüsleri zayıflattı.
Bazı çalışma grupları Covid-19’a karşı bir aşı üretmek için koronavirüsü zayıflatıyor. Nisan ayında Çin menşeli bir kurum olan Sinovac, geliştirdikleri aşının maymunları koruduğunu açıkladı.
Başka bir yaklaşım, bağışıklık sistemimizin tam olarak virüsleri yok etmesi için antikorlar üretmesine dayanmaktadır. Bilim adamları, bu yolla bağışıklığı güçlendirmek için bir insana bir virüs enjekte etmek zorunda olmadıklarını açıkladılar. İhtiyaç duydukları tek şey, kesin hedef olan bir viral proteinin parçasını vücuda vermekti.
1990’larda araştırmacılar, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olmak için kendi hücrelerimizi kullanan aşılar üzerinde çalışmaya başladı. Bu aşıların temeli tipik olarak adenovirüs adı verilen bir virüstür. Adenovirüs hücrelerimize bulaşabilir, ancak bizi hasta etmeyecek şekilde hastalık yayan virüsleri yok eder.
Bilim adamları, mücadele ettikleri virüsten adenovirüse bir gen ekleyerek viral vektör olarak bilinen şeyi elde edebilirler. Daha sonra bazı viral vektörler hücrelerimize işlenerek bağışıklık sisteminin antikor üretmesini sağlar.
Oxford Üniversitesi’ndeki araştırmacılar ve Çin’de CanSino Biologics Kurumu Covid-19 için viral vektör aşısı oluşturdu ve gönüllüler üzerinde testleri başlattılar. Johnson & Johnson da dâhil olmak üzere diğer kurumlar da önümüzdeki aylarda kendi denemelerini başlatacaklar.
Amerikan şirketi Inovio Pharmaceuticals da dahil olmak üzere bazı gruplar tamamen farklı bir yaklaşım benimsiyor. Virüsleri veya protein parçalarını enjekte etmek yerine, hücrenin makineleri tarafından okunan ve DNA molekülü olarak bir kopya oluşturan saf DNA enjekte ediyorlar. Ve böyle bir yolla antikor üretilmesini sağlamaya çalışıyorlar.
Tasarıma karşı üretim
Rekor denilebilecek kadar kısa sürede bir aşı tasarlamak büyük bir başarıdır. Ancak, daha hiç denemeden belirli bir dozda üretmek ve dağıtmak sonuçları belli olmayan ciddi bir sorundur.
Johnson & Johnson kurumundan Dr. Stoffels, “Bir milyar insana aşı yapmak istiyorsanız, çok dikkatli olmanız ve güvenli bir şekilde çalışmanız gerekmektedir. Ama daha önce hiç görmediğimiz miktarlarda nasıl aşı üreteceğinizi de bilmelisiniz.” dedi.
Dolayısıyla, temel üretim kapasitesin noktasında Bill Gates ve diğerlerinin uyardığı tıbbi cam ve tıpa eksikliklerine kadar devasa lojistik sorunların önüne geçmek için yarış devam ediyor.
Johnson & Johnson’daki araştırmacılar, şuan bir eksiklik olarak beliren tıbbi cam sorununu çözmek için beş dozluk bir şişe yapmaya çalışıyorlar, bu da aşılama için bir çözüm olabilir.
Her potansiyel aşı veya ilaç üretimi için özel “temiz” tesislerde üretim sürecinin başarıyla tamamlanması gerekecektir. Sıfırdan bir tesisi inşa etmek, tesis başına on milyonlarca dolara mal olabilir. Mevcut bir tesisi gerekli ekipmanla donatmak 5 milyon dolardan 20 milyon dolara kadar mal olabilir. Gerekli ekipmanı sipariş etmek ve kurmak aylar sürebilir.
Hükümetler, Gates Vakfı ve kâr amacı gütmeyen Salgın Hazırlık Koalisyonu gibi kuruluşlar, herhangi bir aşının etkili olduğu kanıtlanmadan önce üretim tesisleri için para yatırıyor.
Dahası, Amerikan menşeli şirketler Moderna ve Inovio tarafından test edilenler de dâhil olmak üzere bazı aşılar, daha önce lisansı alınmış veya seri üretilen bir ilaca veya aşıya benzemeyen yeni yöntemlere dayanmaktadır.
Ancak geleneksel süreçler bile zorluklarla karşı karşıyadır.
Aşılara karşı tedaviler
Dünya bir aşı beklerken bile, koronavirüs için potansiyel bir tedavi ile karşılaşabilir.
Cuma günü, Gıda ve İlaç İdaresi ağır hastaların tedavisi için remdesivir ilacının kullanılmasına izin verdi.
Remdesivirin, federal olarak finanse edilen klinik bir çalışmada, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmayı başaran, ancak ölüm oranlarını önemli ölçüde azaltmayan bir ilaç olduğu ortaya konuldu.
Gıda ve İlaç İdaresi’nin kullanımına izin verme kararı, yüzlerce diğer ilacın (özellikle diğer koşullar için kullanılan mevcut ilaçlar), dünya çapında umut vaat edip etmediklerini görmek için test ediliyor. Gıda ve İlaç İdaresi şuanda test edilen 72 tedavi olduğunu belirtti.
İlaç çalışmaları aşı denemelerinden daha hızlı sonuç verme eğilimindedir. Aşılar henüz hasta olmayan veya hastalığı atlatmış milyonlarca insanda denenir, bu yüzden son derece güvenli olmalıdır. Ancak hasta insanlarda, bu değişebilir ve çeşitli yan etkiler bir risk yaratabilir.
Sonuç olarak, daha az insanla klinik denemeler yapılabilir. Ve ilaçlar zaten hasta olan insanlarda test edildiğinden ötürü, sonuçlar araştırmacıların kimin enfekte olduğunu görmek için beklemesi gereken aşı çalışmalarından daha hızlı elde edilebilir.
Halk sağlığı uzmanları, sihirli bir ilacı hemen keşfedemeyeceklerini belirttiler. Aksine, şimdilik acil tedavi için Covid-19’u yavaşlatan ve giderek yok edecek olan bir tedavi bulmayı umuyorlar. İlacın bulunması için henüz vakit var.
Başkan Trump’a bağlı Ulusal Güvenlik Konseyi’nin eski tıbbi ve biyo-savunma direktörü Dr. Luciana Borio, “Remdesivir gibi antiviral ilaçlar virüsün kendisiyle savaşır ve vücuttaki replikasyonunu yavaşlatır.” dedi.
Trump’ın coşku ve heyecanla tanıttığı ve aynı zamanda koronavirüs hastalarında kullanılmak üzere izni verilen sıtma ilacı hidroksiklorokin, laboratuarda olumlu sonuçlar gösterdi. Fakat bununla birlikte, insanlar üzerinde uygulanan testler hayal kırıklığına neden oldu.
Diğer araştırmacılar, bağışıklık sistemi üzerinde önemli etkileri olan ve bağışıklık sistemini güçlendirerek Covid-19 hastasını iyileştirebilecek olan immünosüpresan ilaçları üzerinde çalışıyor.
Tıp camiasında birçok kişi, ya bir kez hasta olduğunda ya da ilk etapta enfeksiyonu engelleme yolu olarak virüsü etkisizleştirmek için etkili olabilecek antikor ilaçlarının gelişimini yakından takip ediyor.
Bazı hastaneler, iyileşen insanların antikorlarının hastalara bir umut olabileceği umuduyla plazma tedavisi uygulamaktadır.
Eski bir Gıda ve İlaç İdaresi yöneticisi olan Dr. Scott Gottlieb ve diğerleri, sonbaharda Covid-19 için geliştirilmiş bir tedavi yönteminden bahsedebileceklerini söyledi.
Diğer çalışmalarda etkili olduğu kanıtlanırsa, remdesivir daha yaygın olarak kullanılabilir. Sağlık çalışanlarına sınırlı koruma sağlayan bir veya iki antikor tedavisi de geliştirilebilir.
Aşı olmadan bile, Dr. Borio, erken tedavinin fark yaratabileceğini söyledi. Borio, “Yaşlı veya kronik hastalığı olan savunmasız insanlarda ve hastalığa yakalanan insanlara etkili bir şekilde tedavi uygulayabiliyorsanız, o zaman bu tedavinin salgının yörüngesini değiştireceğini düşünüyorum.” dedi.
Yorum ekle