Yazarlar

Amerikan istihbaratında 70 yıllık “Büyük hesaplaşma”

Geçtiğimiz haftalarda Amerikan Merkezi Haberalma Ajansı’nın (Central Intelligence Agency-CIA) şefi Mike Pompeo ABD Dışişleri Bakanlığı koltuğuna getirildi. Onun yerine ise, adı CIA’nın sorgu yöntemi olarak işkence yaptığı bazı vakaları hasır altı etme suçlamalarıyla anılan Gina Haspel getirildi. Haspel her ne kadar, “CIA’yı işkence programına geri döndürmeyeceğim” diyerek garanti verse de istihbaratın gri dünyasında bu sözünün […]

Geçtiğimiz haftalarda Amerikan Merkezi Haberalma Ajansı’nın (Central Intelligence Agency-CIA) şefi Mike Pompeo ABD Dışişleri Bakanlığı koltuğuna getirildi. Onun yerine ise, adı CIA’nın sorgu yöntemi olarak işkence yaptığı bazı vakaları hasır altı etme suçlamalarıyla anılan Gina Haspel getirildi. Haspel her ne kadar, “CIA’yı işkence programına geri döndürmeyeceğim” diyerek garanti verse de istihbaratın gri dünyasında bu sözünün arkasında duramayacağı garanti.

Gina Haspel

Haspel hakkında bildiklerimiz şimdilik şunlar:

1956 yılında doğan Haspel, Hava Kuvvetleri mensubu olan bir babaya sahipti ve babasının yurt dışı görevleri nedeniyle ilk gençliğini yurtdışında geçirdi. 1985 yılında CIA’ya kabul edilen Haspel’in ilk yabancı görevi Afrika’daydı. Birçok ülkede “istasyon şefi”[1] olarak görev yaptı.

2000’de Ankara’da da çalıştı. Türkçeyi akıcı bir biçimde konuşabiliyor.

Washington’da CIA’nın Terörle Mücadele Merkezi’ne atandığında tarihler 11 Eylül 2001’i gösteriyordu. 2005 yılında, Tayland’da yönettiği bir CIA hapishanesinde su işkencesiyle sorgulanan şüphelilerin yer aldığı video kasetler bizzat Haspel onayıyla imha edildi.

Şimdi Haspel, “şirket” tarihinin ilk kadın şefi olarak Amerikan istihbaratının en önemli aygıtını, selefi Pompeo ise Amerikan dış politikasını yönetiyor.

Daha derinlerde ise Amerikan istihbaratına hakim olmak isteyen kliklerin 70 yıllık güç mücadelesinin yansımaları var.

Harry Truman

Kahvaltımda Sovyetler hazır olsun!

Başkan Franklin Delano Roosevelt’in ardından başkanlık koltuğuna oturan Harry Truman tüm dünyada ulusal çıkarlarına karşı çığ gibi büyüyen tehditlerin ne aşamaya geldiğini bilmek istiyordu. Mesela sabah uyandığında bir gün önce Sovyetlerin ne yaptığını okumak ve kurmaylarıyla bununla nasıl başa çıkacağını konuşmak… Çünkü istihbaratın taktik manada sadece askeri amaçlar için kullanıldığı, zeka anlamına gelen “intelligence” kelimesinin bu günkü manaya kavuşmadığı, stratejik istihbaratın ise henüz kavram olarak dahi tedavülde olmadığı günlerdi. Bunu yapmak için girişimlerde bulundu. CIA henüz toz bulutu dahi değilken Stratejik Hizmetler Ofisi kuruldu.

William Donovan

Bu servisi yönetecek isim ise, CIA’in bu günkü halinin fikir babası olan General William Donovan’dı. 1944’te Başkan Roosevelt’e bir mektup yazıp merkezi istihbarat şebekesi kurma fikrini ilk ortaya atan da oydu.

Gazeteciler ve dolandırıcılardan oluşan casus servisi

Ancak Amerikan bürokrasisi bu fikre oldukça uzaktı. Plutzer ödüllü gazeteci Tim Weiner, Donovan’ın “Wall Street brokerlarından, askerlerden, reklamcılardan, gazetecilerden, dolandırıcılardan oluşan bir casus servisi yaratma” fikrine herkesin şaşkınlıkla baktığını belirtecekti.

En çok rahatsız olanlar ise askerlerdi. Çünkü istihbarat sadece askerlere lazımdı ve merkezi bir teşkilatın kurulması onları bu hakimiyette geri plana düşürecekti. Rahatsız olan diğer bir kurum da 1908 yılında kurulan Federal Soruşturma Bürosu’ydu (FBI.) Amerikan istihbaratı merkezileşecekse dahi oyuna sonradan dahil olanların eline geçmemeliydi.

İlk hamle Beyaz Saray askeri danışmanı Albay Richard Park’tan geldi. Stratejik Hizmetler Bürosu’yla ilgili gizli soruşturmayı başlattı. Aynı süreçte Amerikan gazeteleri şu başlıkla çıkmaya başlamıştı: “Donovan Amerikan Gestaposu kuracak!”

Franklin Delano Roosevelt

Soruşturma devam ederken Roosevelt, Donovan’ı çağırmış ve planlarından vazgeçmesi gerektiğini söylemişti bile. Roosevelt çok geçmeden öldü, ancak Donovan’ı harcama planı adım adım devam ediyordu. Albay Park, Roosevelt’ten sonra başkanlık koltuğuna oturan Truman’a Stratejik Servisler Ofisi ile ilgili hazırlattığı soruşturma raporunu vermişti bile. Rapora, FBI şefi Edgar Hoover’in de önemli katkıları vardı. Askerler ve FBI, Donovan’ın kurmayı düşündüğü merkezi istihbarat şefliğinin savaş sonrası kullanılamayacağını güçlü vurgularla belirtiyordu. ABD, Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası attıktan sonra Donovan’ın kurduğu CIA öncülü bu örgütün tasfiyesi emredildi.

ABD içindeki 70 yıllık mücadele işte böyle başladı.

CIA bu kez kime gol attı”?

I.Dünya Savaşı bittikten ve dünya iki kutba ayrıldıktan sonra, Donovan’ın gündeme getirdiği merkezi istihbarat ihtiyacı iyiden iyiye hissedilmeye başlandı. ABD’nin Sovyet stratejisini kuran eski Moskova Büyükelçisi George Kennan, Marshall Yardımları ile CIA’yı eş zamanlı dünyaya getirdi. Truman Doktrini’ni geliştiren de kendisiydi. ABD’nin ilk merkezi istihbarat servisi olan CIA’in birinci şefi de Kennan’ın desteklediği Bedel Smith’ti. Merkezi istihbarat ihtiyacı artık önünde durulamaz bir ihtiyaçtı ve Sovyetlere karşı anavatan savunmasında Pentagon daha fazla diretemedi.

Amerika’da hali hazırda FBI, Gizli Servis, NSA, NRO, DEA, ATF, Savunma ve Dışişleri Bakanlıkları ile Pentagon’a ait istihbarat servisleri bulunuyor. Ve bu bollukta herkes merkezi istihbaratın liderliğine oynuyor. Ancak HUMINT[2] “piyasasını” elinde bulunduran CIA’in ismi doğal olarak daha çok konuşuluyor. ABD’de son olarak Irak ve Afganistan müdahaleleri ile CIA-Ordu arasındaki ihtilaf daha çok yazılıp çizilmeye başlandı. Suriye’de Pentagon daha çok PKK/PYD’yi çekip çevirirken CIA Özgür Ordu unsurlarına yöneldi. Yer yer Pentagon destekli gruplar ile CIA destekli gruplar arasında çatışmaya varan krizler de yaşandı.

İki grup arasındaki ihtilaf gazetelere de yansıdı. New York Times, 2016 Ağustos’unda Suriye’de Pentagon ile CIA’nın kavga ettiğini açık açık yazmıştı.

İstihbarat örgütleri, demokrasinin işlek olduğu ülkelerde ülke yönetimlerinde hakim değildir. Karar vericiler bilmek ister. Öngörü raporları talep ederler. Siyasi sorumluluk istihbarat örgütünde değil karar vericidedir. (Gölge CIA olarak tarif edilen Stratfor’un kurucusu George Friedman, CIA’nin Küba Füze krizinden, soğuk savaşın bitişine ve 11 Eylül’e kadar öngörü konusunda oldukça başarısız olduğunun altını çiziyor.) Şimdi CIA’in politika üretimine katkı sunduğu makamlardan biri olan Dışişleri Bakanlığı’nın tepesinde eski CIA şefi Mike Pompeo bulunuyor. Donovan’dan kalan o hesaplaşmayı, kurum kültürü içinde gelişen Pompeo devam ettirir mi bilinmez ama her halükarda CIA bir gol daha atmış oldu.

[1] İstasyon şefi: Bir başka ülkenin başkentinde, söz konusu ülke istihbaratı ile bağlı bulunduğu istihbarat örgütü arasındaki irtibatı sağlayan yetkili.

[2] İnsan İstihbaratı