Portre

‘Tek Kol’un ölümü

Geçtiğimiz hafta ajanslara düşen haber, İstanbul Atatürk Havalimanı’nda DEAŞ’ın gerçekleştirdiği terör saldırısının emrini veren Ahmet Recepoviç Çatayev’in öldürüldüğünü söylüyordu. 28 Haziran 2016’da İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde gerçekleştirilen ve 45 kişinin hayatını kaybettiği bu saldırının emrini veren Çatayev, saldırının ardından uzun süre medyanın öncelikli gündem maddesi haline getirdiği ilginç bir figüre dönüştürülmüştü. Bir kolu […]

Geçtiğimiz hafta ajanslara düşen haber, İstanbul Atatürk Havalimanı’nda DEAŞ’ın gerçekleştirdiği terör saldırısının emrini veren Ahmet Recepoviç Çatayev’in öldürüldüğünü söylüyordu.

28 Haziran 2016’da İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde gerçekleştirilen ve 45 kişinin hayatını kaybettiği bu saldırının emrini veren Çatayev, saldırının ardından uzun süre medyanın öncelikli gündem maddesi haline getirdiği ilginç bir figüre dönüştürülmüştü. Bir kolu ve bir bacağı olmayan bu terörist iyi bir malzemeydi. O, tek kollu bir canavardı.

Aslında çok uzun süre Türkiye’de yaşamış, İstanbul’un her yerini avucunun içi gibi bilen, Çeçen direnişinin Kafkasya Emirliği saflarında Avrupa-Türkiye-Gürcistan üçgeninde yıllarca mekik dokumuş bir “mücahit” iken 2014 yılında ansızın bir DEAŞ militanına dönüşmüştü. Daha da geriye gittiğimizde karşımıza şu bilgiler çıkıyor:

“Hücrenin çatısı yoktu, tırmanıp kaçtı”

14 Temmuz 1980 günü, o dönem Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne bağlı olan Çeçenistan’ın Vedeno bölgesinde doğdu. 9600133195 numaralı Rus pasaportu taşıyordu ve Çeçen direnişçiler ile Rus ordusu arasında 1. Savaş başladığında henüz 14 yaşındaydı. Bu savaşı, savaşa aktif bir şekilde dahil olan aile üyelerinin yanında yaşadı. Rus-Çeçen savaşının en yoğun yaşandığı bölgelerden biri olan Vedeno’da Ruslar iki yıl boyunca şiddetli bir savaş vererek bölgeye hakim olmaya çalıştı ancak Çeçen savaşçılar bu bölgede gerilla savaşını çok etkin verdi ve Rusların tutunamayacağı bir noktaya taşıdı.

İlk gençlik yıllarını savaşın içinde geçiren Çatayev, daha sonra ailesiyle birlikte Gürcistan’a gitti. İsa Umarov’un talimatıyla başlatılan 2. Çeçen-Rus savaşında Çeçenistan’a döndü ve 2000’e kadar Ruslara karşı Çeçen direnişçilerle birlikte savaştı. Aynı yıl Rus istihbaratı tarafından yakalanarak Grozni’de bir cezaevine konulan Çatayev’in kangren olan kolu da burada kesildi. Aile üyelerinin Rus yetkililere verdiği rüşvetle hapisten kaçan Çatayev, mülteci sıfatıyla Avusturya’ya gitti. Soranlara, “konulduğum hücrenin çatısı yoktu, tırmanıp kaçtım” diyecekti.

Sıradan bir Çeçen direnişçi olan Çatayev’in hayatı 2007 yılında değişmeye başladı. Bu yıl, Dokko Umarov, Çeçen İçkerya Cumhuriyeti adındaki örgütün feshedildiğini ve Kafkasya Emirliği’nin kurulduğunu açıklamıştı. (Bu olay Çeçenler arasındaki iç mücadelenin mihenk taşı mesabesinde)

Avrupa’da bir el onu hep korudu

Kafkasya Emirliği’nin kurulmasının ardından Çatayev de örgüt içinde hızla yükselmeye başladı. 2011’e kadar örgütün Avrupa’daki çalışmalarını takip eden ve çok sayıda Avrupa ülkesi dolaşan Çatayev, birçok ülkede gözaltına alındı ancak bir el sürekli onu korudu. Hiçbir zaman Avrupa’da hakkında adli bir işlem yapılmadı.

2011 yılında Rus ajanlar tarafından Kafkasya Emirliği temsilcisi Berghaz Musaev’in (kod adı Hamzad) katledilmesi, Çatayev’in hayatındaki diğer dönüm noktasıydı. Artık Kafkasya Emirliği örgütünün yeni genel temsilcisi Ahmet Çatayev’di. Bu göreve getirildikten sonra Türkiye’ye gelen Çatayev daha çok Çeçenlerin yoğun olarak yaşadığı Başakşehir 1. ve 4. Etaplarda konaklıyordu. 2014’te ise Kayaşehir’de ikamet etmeye başladı. Ahmet Umarov, İsa Umraov, Movladi Udugov ile birlikte örgütün şurasında yer alan Çatayev, Dokko Umarov hayatını kaybedene kadar da örgütü yöneten çatı yapılanmanın içindeydi.

2012’de bir grup Çeçen’in Omala Geçidi’ni geçerek Çeçenistan’ın içine girmek istemesine karşın Gürcistan İstihbarat Örgütü, arabulucu olan Çateyev’i Lapota bölgesine getirmiş ancak iki taraf arasında başlayan çatışmanın arasında kalan Çatayev ağır yaralanmış ve bu olay neticesinde ayağını kaybetmişti. 11 Çeçen’in hayatını kaybettiği çatışmanın ardından olayı Gürcistan’ı zor durumda bırakmak isteyen FSB tarafından provoke edildiğini düşünen Gürcüler, Çatayev’i tutuklayarak bir süre cezaevinde tuttu. Bir süre sonra serbest bırakılan Çatayev, hapisten çıkınca tekrar örgütteki görevinin başına döndü.

Suriye savaşının başladığı yıllardı ve Suriye, örgütlerin pratik kazandığı bir laboratuvara dönüşmüştü. Çatayev de Suriye’ye gönderildi ve Pankisili bir Çeçen olan (daha sonra DEAŞ’ın Genelkurmay Başkanı görevini de yapacak) Ömer Şişani ile birlikte çalışmaya başladı.

Bu iki isim arasındaki ilişki ise Gürcistan yıllarına kadar dayanıyor. Şişani, Çatayev ve ailesinin bir süre yaşadığı Gürcistan’da doğmuştu. Asıl adı Tarkan Batıraşvili olan Ömer Şişani’nin DEAŞ’a katılmadan önce yönettiği Ketibe’tul Muhacirin (Muhacirler Ketibesi) Kafkasya Emirliği tarafından yoğun destek alıyordu. Hatta örgütün lideri İsa Umarov, öz kızını Şişani ile evlendirdi. Kafkasya Emirliği’nin DEAŞ karşıtı açıklamaları ve örgütle arasına mesafe koymasına kadar da bu ilişki devam etti.

 

Kafkasya’dan Suriye’ye DAEŞ hattı

Suriye’de bulunan Çateyev, çok iyi bildiği Arapçası sayesinde hiç zorluk yaşamadı. Patronu Şişani ise çoktan DEAŞ’a katılmış hatta PKK’ya Kuzey Suriye’de ABD ve uluslararası basın tarafından meşruiyet bahşeden Kobani savaşını sevk ve idare de etmişti. Bu süreçte bir dönem Kafkasya Emirliği’nde aktif olarak çalışan çok sayıda isim de Suriye’ye gelerek DEAŞ’a katılmış, örgütün yükselttiği rüzgarın etkisine kapılan bazı Kafkasyalılar DEAŞ’a katılmak için soluğu Suriye’de almıştı.

Çatayev, geçmişi ve bağlantıları sayesinde pek çok tecrübeli Çeçen savaşçının DEAŞ’a katılmasını sağladı ve 200 kişilik oldukça tecrübeli bir Çeçen grubunu koordine etmeye başladı. Ancak bir kolu ve bir bacağı olmadığı için rahat hareket edemeyen Çatayev, Suriye’ye göre nispeten rahat olan DEAŞ’ın Irak’ta kontrol ettiği Tel Afer’e gitti. Çatayev, İstanbul’daki vahşi terör eylemini de Tel Afer’den organize etti.

17 Ekim 2016 günü, Musul’un DEAŞ’tan temizlenmesine yönelik operasyonu başladı. ABD’nin hava İran’ın ise kara güçlerini koordine ettiği bu operasyonun Tel Afer’e yaklaşmasının ardından Çatayev yeniden Suriye’ye geçti. Bu yolculukta, Tel Afer’deki DEAŞ’lıların tahliyesi için güvenli bir koridor açan ABD-PKK-Haşdi Şabi ittifakı ona can simidi olmuştu.

Tek kol ve bacak ile, ülkeden ülkeye

Suriye’de DEAŞ kontrolü altındaki Mayadin’de üslenen Çatayev burada da rahat değildi. Esed-Rus-İran ittifakı Irak-Suriye sınır hattını temizlemek için büyük bir operasyon başlatmıştı. Çatayev de diğer DEAŞ’lılarla birlikte bir süre kuşatma altında kaldı. Ancak DEAŞ ile rejim arasında yapılan anlaşma sonucu DEAŞ’lıların da güvenli bir şekilde buradan ayrılabilecekleri kararlaştırıldı. Çatayev izini kaybettirdi.

Geçtiğimiz haftalarda Çatayev’in başladığı yere yani Gürcistan’a döndüğü anlaşıldı. Gürcistan güvenlik birimlerinin, başkent Tiflis’teki Gabriel Salos Caddesi’ndeki bir apartmanda tespit ettiği DEAŞ’lılara yönelik bir operasyon başlattı. Binanın içindekiler teslim olmak yerine silahla karşılık verince tam 17 saat süren bir çatışma başladı. Kazanan Gürcülerdi. Operasyonda 3 kişi ölmüştü. Öldürülenlerden biri Vedeno’dan Tiflis’e, Avusturya’dan Türkiye’ye, Suriye’den Irak’a uzanan, 45 kişiyi tek bir emirle katlettirebilen, tek kolu ve tek bacağı olmamasına rağmen tüm güvenlik birimlerini peşinden koşturabilen Çatayev’di.