Küresel

İran’ın Akdeniz hayali

Rusya’nın İran’a Suriye’nin batısındaki Lazkiye Limanı’nı kullanma hakkı veren Şam’a yönelik kızgınlığı devam ediyor.

Tahran ise ilk kez Tartus ve Lazkiye’deki Rusya askeri üslerinin yakınlarından Akdeniz’e adımını attı ama yürüyemiyor.

İran’ın Lazkiye Limanı’nın yönetimini alması, tek başına Suriye’nin sıcak sulara olan kıyılarını kontrol eden Moskova’yı rahatsız ediyor.

Tahran’ı Bağdat üzerinden Şam’a bağlayacak, oradan da Akdeniz’e ulaştıracak kara ve demiryolu projesi üzerinde uzun süredir çalışan İran yönetimi bu ülkedeki askeri hareketlerini planına göre ayarlayarak ekonomik faaliyetle pekiştirmek amacıyla Esad yönetimiyle yakın zamanda önemli anlaşmalar yaptı.

Tahran, Bağdat üzerinden Şam’a bağlanmak için demiryolu projesini de uygulama aşamasına getirdi.

Suriye üzerinden Akdeniz’e açılmayı isteyen İran, Halep ve Lazkiye’yi birbirine bağlayan M4 ve M5 karayolunu da içine alan otoban ağı kurulmasına yönelik proje için Şam ile görüştüğü ve anlaştığı bildirilmişti. Bu plan çerçevesinde Halep ve Şam’a askeri üs’ler kuran İran bölgeyi kontrolü altına alabilmek içinde İdlib güneyine, doğusuna yurtdışından getirdiği militan güçleri yerleştiriyor. Esad’ı Rusya-Türkiye anlaşmasına rağmen M4 karayoluna saldırtmak içinde Tahran’ın çaba içinde olduğu da biliniyor.

Sahada ABD ve İsrail tehditlerine maruz kalan İran, uzun yıllardır 450 km’lik güzergahını, rotasını Kirmanşah eyaletindeki Kasr-ı Şirin bölgesinden Irak’a ulaştırıp, buradan Bağdat’ın kuzeydoğusunda Kifri ve Tuz Hurmatu sınırını izleyerek Suriye’deki Deyr Ez Zor’a ulaştırıyor.

İran, Akdeniz’e ulaşırken yolda antik Palmira kenti yakınlarında bulunan fosfat alanlarını 99 yıllığına işletmesini almayı da ihmal etmiyor.

İran, Esad vasıtasıyla telekomünikasyon sektöründe de kontrolü sağlamak istiyor. Esad rejimi ile imzaladıkları anlaşma, İran’ın Suriye iletişim ağını izlemesine de izin verdi.

İran gene Akdeniz’e giden rotasında 30 yıllığına tarım ve yatırım için 5 bin hektarlık arazi aldı.

Seyyide Zeynep ile ülkenin kuzeydoğusundaki Deyr-i Zor’da bulunan ve Şam’ın güneyinde kalan Derayya arasındaki arazilere İranlı milisler yerleştirilerek hem demografi değiştiriliyor hem de burada üretilen ürünlerden Tahran istifade ediyor.

İran’ın Akdeniz’e ulaşma çabasında aynı zamanda Tahran, Akdeniz’e petrol ve doğalgaz limanları inşa etmek için 1000 hektarlık bir alan da istemişti. Bu sebeple anlaşma için Tartus ile Lazkiye arasında kalan Baniyas şehrinde araştırmalar yapılmış ancak Rusya’nın çelmesiyle bu dosya rafa kalkmıştı.

Lazkiye Limanı’nın işletilmesiyle ilgili kredi meselesi kazasız belasız imzalandığında İran, ilk kez sıcak sulara inecek.

İran, “Tahran-Bağdat-Şam-Akdeniz” rotası, özellikle İran’ın Suriye demiryolu sektörüne girmesiyle askeri ve ekonomik önem arz edecek.

ABD, Rusya aracılığıyla Suriye’de (Moskova’nın sessiz kaldığı ABD/İsrail bombardımanları) İran’ın Akdeniz’e uzanan kara koridorunu kesmeye çalışırken diğer taraftan da Irak-Suriye sınırındaki geçişleri engelleme politikası izliyor.

Suriye’de Fırat’ın doğusuna yerleşen ABD’nin amacı sadece bu alanlardaki yeraltı kaynaklarının kontrolünü sağlamak değil aynı zamanda İran’ın Irak-Suriye sınırının tamamını kontrol etmesini engellemek.

Fırat’ın doğusunu ve El-Tenef Üssü’nün yakınlarındaki bölgeleri 55 km boyunca dairesel olarak kontrol altına alan ABD, İran’ın kara hattını da dar bir alana sıkıştırıyor, gözetleme ve istediğinde de müdahale etme imkanına da sahip olmuş oluyor.

ABD ve İsrail, İran’ın Irak’taki siyasi nüfuzunu zayıflatmak, Irak ve Suriye üzerinde kurulmuş olan kara koridoruna hava saldırıları düzenleyerek çatışma riskini bertaraf ederek en az maliyetle maksimum zarar vermeye çalışıyor.

Suriye’nin öteki tarafına da bakarsak İran açısından başka engellerle dolu bir Irak çıkıyor karşımıza.

Abdülmehdi hükümetinin masasındaki en önemli konulardan bir tanesi İran tarafıyla imzalanan Şelemçe (Hürremşehr) Basra Demiryolu Projesi.

İran projenin hayata geçmesi için Irak’ın eski Başbakanı Haydar el-İbadi döneminde çok sayıda diplomatik girişimde bulunmuş olsa da o dönem İbadi onaylamamıştı. İran açısından konuyla ilgili olumlu gelişme, Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih’in Tahran ziyareti sırasında prensip anlaşması imzalaması ve geri kalan prosedürleri tamamlama görevini Abdulmehdi’ye vermesiydi.

Başbakan Abdulmehdi bunu kabul etmekte tereddüt etmemiş ve Tahran’a düzenlediği resmi ziyaretinde projenin bağlayıcılığını üstlenmişti.

Bu aşamada projenin uygulanmasından sorumlu olan Bağdat yönetimi demiryolu hattının geçeceği Irak topraklarının (32 kilometre) istimlak edilmesi noktasında gerekli adımları atmakta pek de istekli davranmıyor.

Genel tabloda İsrail ve BAE arasındaki ‘normalleşme anlaşmasını’ en önemli hedefinin İran olduğu aşikar.

Uzun vadeli olarak Tahran, Irak’ta ve Suriye’de kendini ekonomik ve siyasi olarak garanti altına alarak özellikle Suriye’de askeri olarak tavizler vermek durumunda kalacaktır.