Kültür

Ulubatlı Hasan’dan selam getiren şair: Arif Nihat Asya

“Fetih Marşı“, “Kalk Yiğitim”, “Bayrak”, “Dua” ve “Naat”ın da yer aldığı önemli şiirleriyle bilinen şair, öğretmen ve siyasetçi Arif Nihat Asya, vefatının 44. yılında çeşitli etkinliklerle anılıyor. “Fetih Marşı”nda, İstanbul’un fethinde surlara ilk sancağı diken Osmanlı askeri olarak bilinen Ulubatlı Hasan’a atıf yaparak “Delikanlım! İşaret aldığın gün atandan! Yürüyeceksin! Millet yürüyecek arkandan! Sana selam getirdim Ulubatlı […]

Fetih Marşı“, “Kalk Yiğitim”, “Bayrak”, “Dua” ve “Naat”ın da yer aldığı önemli şiirleriyle bilinen şair, öğretmen ve siyasetçi Arif Nihat Asya, vefatının 44. yılında çeşitli etkinliklerle anılıyor.

“Fetih Marşı”nda, İstanbul’un fethinde surlara ilk sancağı diken Osmanlı askeri olarak bilinen Ulubatlı Hasan’a atıf yaparak “Delikanlım! İşaret aldığın gün atandan! Yürüyeceksin! Millet yürüyecek arkandan! Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan!” ifadesine yer veren şair, eserlerinde kullandığı sade üslupla tanınıyor.

Milli ve manevi değerleri şiir ve makalelerine yansıtan Asya’nın mısraları, edebiyatçı, siyasetçi ve kanaat önderlerinin konuşmalarında bugün de sıkça yer bulmaya devam ediyor.

Türkiye’nin farklı bölgelerindeki okullara ismi verilen, adına her yıl şiir ezberleme yarışmaları düzenlenen Arif Nihat Asya, şiirlerinde kullandığın sade üslupla yeni neslin de ilgi gösterdiği şairler arasında yer alıyor.

Gazeteci, yazar Ahmet Kabaklı, iki yüz mısradan oluşan ve ilk bölümünde,

“Seccaden kumlardı…

Devirlerden, diyarlardan

Gelip göklerde buluşan

Ezanların vardı.

Mescit mümin, minber mümin..

Taşardı kubbelerden Tekbir,

Dolardı kubbelere “amin”!

Ve mübarek geceler, dualarımız,

Geri gelmeyen dualardı.

Geceler ki pırıl pırıl,

Kandillerin yanardı!

Kapına gelenler ya MUHAMMED,

Uzaktan, yakından

Mümin döndüler kapından!”, şeklindeki dizelerin yer aldığı “Naat” şiirine ilişkin, “Arif Nihat, iki yüz mısralık bu şiirde, hatta serbest vezinde, hiç bir şekil kuralına uymayarak, yeni tarzda bir Na’t (Naat) meydana getirmiştir. Şiirde en esaslı tem olarak, o da Fuzuli’nin iki ırmağı gibi Peygamber’e hasret ve hicranını söylemektedir.” ifadelerini kullanmıştı.

Hayatı

Tokatlı Ziver Efendi ile Tırnovalı Zehra Hanım’ın tek çocuğu olarak 7 Şubat 1904’te Çatalca’da dünyaya gelen ve asıl adı Mehmet Arif olan “Bayrak Şairi”, henüz 7 günlükken babasını veba hastalığından kaybetti.

Annesinin yeni bir evlilik yapıp Filistin’e gitmesiyle akrabalarının yanında hayatına devam eden Asya, Birinci Dünya Savaşı yıllarında “Gülşen-i Maarif Rüştiyesi”ne gitti.

Bu dönemde hakim olan milliyetçi duyguların etkisiyle şiire başlayan şair, eğitimini parasız yatılı olarak Bolu ve Kastamonu liselerinde sürdürdü.

Hocası Enver Kemal Bey’in yönettiği “Gençlik” dergisinde ilk şiirleri yayımlanan Asya, öğrenimine “Darülmuallimin-i Aliye”nin (Yüksek Öğretmen Okulu) Edebiyat Bölümünde devam etti. İlk şiir kitabı olan “Heykeltıraş”, 1924 yılında bu okulda öğrenciyken yayımlandı.

Anadolu Ajansı’nda çalıştı

Anadolu Ajansı’nda mübeyyiz (yazıları temize çeken kimse) görevinde bulunan ve ilk paydaşlar arasında yer alan şair, son sınıftayken ilk eşi Hatice Semiha Hanım ile evlendi ve bu evlilikten iki çocuğu oldu.

Asya, mezun olduktan sonra Adana Lisesi ile kız ve erkek öğretmen okullarında 14 yıl edebiyat öğretmenliği ve idarecilik yaptı. Öğretmenlik yaptığı dönemde Üsküdar Mevlevihanesi’nin son şeyhi Ahmet Remzi Akyürek’le tanışan Asya, milli şiirlerin yanı sıra bir Mevlevi edasıyla tasavvufi şiirler yazdı.

Şair, 1940 yılında, 5 Ocak Adana’nın kurtuluşu için kaleme aldığı “Bayrak” adlı şiiriyle tanındı ve “Bayrak Şairi” olarak anılmaya başlandı. Bu şiir, önce “Görüşler” dergisinde, daha sonra da “Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor” adlı şiir kitabının 1946’da çıkan ilk baskısında yer aldı.

Asya, ilk evliliğini sonlandırarak, kimya öğretmeni Servet Akdoğan ile ikinci evliliğini yaptı ve bu evliliğinden bir kız ve bir erkek evladı dünyaya geldi.

Adana milletvekilliği yaptığı 1950-1954 yıllarının ardından öğretmenliğe devam eden şair, 1962’de emekli oldu.

İstanbul’da bazı gazetelerde yazmaya devam eden şair, 71 yaşındayken 5 Ocak 1975’te Ankara Numune Hastanesinde hayatını kaybetti.

Kahramanlık, din, aşk ve tabiat şiirlerine konu oldu

Arif Nihat Asya’nın şiirlerinde halk ve divan edebiyatı nazım şekilleri yanında modern edebiyatın nazım şekilleri de yer aldı. En çok kullandığı nazım şekli olan rubailerden oluşan 5 ayrı kitap kaleme alan Asya, kahramanlık ve tarih duygusu, din, aşk, tabiat ve memleket güzelliklerini şiirlerine konu edindi.

Milliyetçilik duygusunun da yer bulduğu renkli ve değişik biçimli şiirler yazan Asya, son şiirlerinde mistisizme de yöneldi.

Rubai türünün yeni Türk edebiyatında önemli şahsiyetlerinden kabul edilen şair, şiirlerinde tarihteki önemli olaylara da yer verdi.

Şiirinde “Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim: Yer yüzünde yer beğen! Nereye dikilmek istersen, söyle, seni oraya dikeyim!” diyen şair, bu şiiri dolayısıyla “Bayrak Şairi” olarak anılmaya başlandı.

Daha önce yayımlanmamış yazılarıyla beraber bütün eserleri 1975-1977 yıllarında 12 kitaplık bir külliyat halinde basıldı.

Asya’nın şiir türündeki eserlerinin arasında “Heykeltıraş”, “Yastığımın Rüyası”, “Ayetler”, “Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor”, “Kubbe-i Hadra”, “Kökler ve Dallar”, “Emzikler”, “Dualar ve Aminler”, “Aynalarda Kalan”, “Bütün Eserleri”, “Rubaiyyat-ı Arif”, “Kıbrıs Rubaileri”, “Nisan”, “Kova Burcu”, “Avrupa’dan Rubailer” ve “Bayrak” yer aldı.

Asya’nın, düşünce ve deneme türündeki eserleri ise “Kanatlar ve Gagalar”, “Enikli Kapı”, “Terazi Kendini Tartamaz”, “Tehdit Mektupları”, “Onlar Bu Dilden Anlar”, “Aramak ve Söyleyememek” ve “Kanatlarını Arayanlar” oldu.