Haber

Avrupa kıtasının çözülemeyen kördüğümü: Brexit

AB-İngiltere arasında çözüme ulaşamayan konular arasında yer alan kişisel hakların korunması ve “Avrupa Adalet Divanı’nın ayrılık anlaşmasındaki rolünü” değerlendiren Prof. Dr. Sedat Aybar, “AB müktesebatını devreye sokmuş olan İngiltere’nin kişisel bilgilerin korunması, saklanması ve dağıtılmasını Brexit sonrası ne tür bir uygulama içinde düzenleyeceği de belirsiz.” diye konuştu. “İngiltere, Avrupa Adalet Divanı’nın yargı yetkisini tanımayacak” Prof. […]

AB-İngiltere arasında çözüme ulaşamayan konular arasında yer alan kişisel hakların korunması ve “Avrupa Adalet Divanı’nın ayrılık anlaşmasındaki rolünü” değerlendiren Prof. Dr. Sedat Aybar, “AB müktesebatını devreye sokmuş olan İngiltere’nin kişisel bilgilerin korunması, saklanması ve dağıtılmasını Brexit sonrası ne tür bir uygulama içinde düzenleyeceği de belirsiz.” diye konuştu.

“İngiltere, Avrupa Adalet Divanı’nın yargı yetkisini tanımayacak”

Prof. Dr. Sedat Aybar, AB-İngiltere arasında çözüme ulaşamayan konular arasında yer alan kişisel hakların korunması ve ‘Avrupa Adalet Divanı’nın ayrılık anlaşmasındaki rolü hakkında şunları söyledi:

“İngiliz hükümetinin Brexit sürecine ilişkin yeni açıkladığı Beyaz Kitap (White Paper) olarak anılan belge, AB’ye farklı konularda tekliflerde bulunuyor. Bu belgeye göre İngiltere, Avrupa Adalet Divanı’nın yargı yetkisini tanımayacak. Ayrıca, kişilerin serbest dolaşımına karşı olan İngiltere için bu belgedeki en önemli ve aşılması en güç olan zorluk bireysel bilginin korunması ile ilgili. Bu konuyla bağlantılı olarak AB müktesebatını devreye sokmuş olan İngiltere’nin kişisel bilgilerin korunması, saklanması ve dağıtılmasını Brexit sonrası ne tür bir uygulama içinde düzenleyeceği de belirsiz.”

Özellikle dijitalleşmenin yaygınlaşması, bilgi akışının sınır ötesi kullanımının kolaylaşması bağlamında AB standartlarına uyumlu olmayacak bir uygulamanın, hukuki süreçleri başlatmasının kaçınılmaz olduğunu belirten Aybar, şöyle devam etti:

“AB’nin kişisel bilgilerin korunması konusundaki sıkı rejimi, Facebook, Cambridge Analytics durumlarında olduğu gibi şirketleri de hukuki açmazlar karşısında bırakabilir. Sınırlarının kontrolünü kendisi yapan İngiltere, malların serbest dolaşımı için gümrük işlemlerini kolaylaştırmaktan bahsediyor. Ama şu an bu da belirsiz. Bu çerçevede şirketlerin bireysel bilgi üzerinden yapacakları pazarlama ve satışların güçlükle karşılaşması söz konusu olabilir. Sermayenin dolaşımına karşı çıkmayan ama hizmet sektörünün serbest dolaşımına da sıcak bakmayan İngilizler için bireysel bilgi kullanımı 29 Mart 2019’daki AB’den ayrılma sonrası en önemli sorunlu alan olabilir.”

AB-İngiltere çatlağı

Marmara Üniversitesi AB Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mesut Eren, Brexit sürecine dair nasıl bir ayrılık sağlanacağının hala tartışıldığını ifade ederek, “Ne Avrupa Birliği bundan hoşnut ve bir karar verebilmiş durumda ne de İngiltere. En son 12 Temmuz’da Theresa May’in 12 maddelik Brexit stratejisini içeren beyaz kitap (White paper) açıklaması oldu. Bunun üzerine kabinesinden Dışişleri Bakanı Boris Johnson ile Brexit Bakanı David Davis istifa ettiler. İngiltere siyaseti kendi içerisinde dar bir boğaza girmiş durumda.” dedi.

Avrupa Birliği ile İngiltere arasında bir çatlak mevcut olduğunu vurgulayan Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: “Brexit süreci kolay bir durum değil. İngiltere’de belirsizlik hakim. İngilizler, bakan istifa ettiren sancılı bir süreç yaşıyorlar. Dünyanın beşinci büyük ekonomisi, önemli katkısı olan ‘net ödeyici’ olan bir ülke birlikten ayrılıyor. Avrupa Birliği’nde biliyorsunuz birlikten aldığından çok para ödeyenlere net ödeyici deniyor. Düşünün bu ülke gruptan ayrılıyor. Daha da ötesi ilk kez bir ülke ayrılıyor. AB’den ayrılan üye ülkelerin statüsünü kapsayan Lizbon Antlaşmasının 50. Maddesi bir bakıyorsunuz bir anda en çok duyulan madde oluyor. İşte bu nedenle AB, İngiltere’nin bu ayrılışının diğer üye ülkelere gözdağı vermesi için sert yaptırımlar istiyor. Çünkü, sırada bekleyen pek çok ülke var: Yunanistan, İtalya, Hollanda. Çıkma ihtimalleri üzerine konuşuluyor. O nedenle İngiltere, hırpalanacak ki diğer ülkelere örnek teşkil etmesin.
“Öte yandan bakıyorsunuz İrlanda, birlikte kalmak istiyor. İrlanda, Büyük Britanya’ya dahil bir ülke olduğu için sınırları nasıl olacak, bu da önemli bir kriz. O sınırın kontrolü nasıl sağlanacak garip garip teklifler geliyor. Hatta, İngilizler o sınırı biz kontrol edelim size parasını öderiz dediler. Avrupa Birliği buna pek prim vermiyor. Hizmetlerin ve kişilerin dolaşımı söz konusu olmasın, bir izne tabi olsun istiyorlar. Bir anda düşünsenize İngiltere’de çalışan 3 milyona yakın Avrupa Birliği vatandaşı bu uygulamalara tabi olacak. Bunların hepsi bir gece de ‘üçüncü ülke vatandaşı’ haline gelecekler.”

“İngilizler ne kadar Avrupalı?”

AB-İngiltere arasındaki en büyük sorunun kimlik problemi olduğuna değinen Mesut Eren, “Dönemin Fransız Başbakanı Charles De Gaulle, İngiltere’nin üyeliğini 1961 ve 1967’de iki defa peş peşe veto etti. Bunun pek çok nedeni var. Ancak en önemlisi İngiltere’yi Avrupalı olarak görmemesidir ki o nedenle İngiltere, ancak Gaulle istifa edince 1973’de AB’ye üye olabilmiştir. Gaulle’in haklı çıktığını ancak şimdilerde anlayabiliyoruz.” dedi.
Doç. Dr. Eren, şöyle devam etti:

“Yani, İngilizler kendilerini ne kadar Avrupalı görüyor olabilir. Bugün bile mesela bunu okudum geçenlerde İngilizler kanaldan karşıya geçmek istedikleri zaman ‘Avrupa’ya gidiyorum’ diyorlar. Kıta Avrupa’sı anlamında gençler nereye gidiyorsun ‘Avrupa’ya gidiyorum’ diyorlar. Dış politika tercihleri anlamında da bugüne baktığımız zamanda ne kadar Avrupalı ne kadar Almanya, Fransa ekseninde yer alıyorlar? Körfez Savaşı sırasında mesela hatırlarsanız İngiltere’nin Almanya Fransa eksenine yakınlığı ile ABD Transatlantik eksenine yakınlığı arasında çok ciddi bir fark vardır. Dikkat edin bütün operasyonlarda ABD bir yere girdiği zaman İngiltere de giriyor. Irak Savaşı’nda, Körfez Savaşı’nda. Bunlar çok önemli göstergeler.”

“İngiltere diplomasi ustası, dünyayı parmağında oynatır”

Haftasonu yaptığı bir açıklamada “ticaret konusunda anlaşamazsak 39 milyon poundluk Brexit bedelini (divorce bill) ödemeyi kabul etmeyeceğiz” diyen İngiltere’nin yeni Brexit Bakanı Dominic Raab’ın ifadesini çok pazarlıkçı bulduğunu belirten Eren, iki tarafın da pazarlıkları bilerek kızıştırdıklarını vurguladı.
Eren, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“İngiltere dünyayı parmağında oynatabilecek bir ülke. Çok diplomasi ustası. Anlatırlar 19. yüzyılda bir İngiliz zırhlısı gidip limana demirlediği toplarını kaleye doğru çevirdiği zaman hemen şehrin anahtarlarını teslim ediyorlarmış. Silahların büyük bir kısmı İngiltere’de yapılıyor o tarihlerde. Pazarlıkları kızıştırıyorlar, bunu çok iyi yapıyorlar. Çünkü, diplomasiyi biliyorlar. Bunlar, zamanında bastonla harita çizmiş dünyayı tek tek şekillendirmiş ülkeler. O yüzden, bu AB- Brexit süreci “fillerin savaşı”. Ancak, kendi yapılarını şekillendirmede çok sorun yaşayacaklarını sanmıyorum, kendi aralarında çözeceklerdir. Bu, Brexit-AB süreci ‘Fillerin Savaşı’. Ama, sonuçta Avrupa Birliği’nin üstün çoğunluğu sebebiyle dediği olacak gibi geliyor bana.”

Ayrılığın bedeli

İngiltere’nin çeşitli ayrılık modelleri üzerinde yaptığı görüşmeler ve bu modelleri nasıl uygulayacağına dair Eren, şunları kaydetti:

“1973’den beri devam eden bir birliktelik kolay kolay bitirilemeyecektir. Şimdi oylamalar yapılıyor geri dönelim diye. Hatta bunu “Bregret (pişmanlık) olarak adlandırıyorlar. Hafta sonu Londra merkezli araştırma merkezi YouGov’un yaptığı ‘ikinci referandum olsa tercihiniz ne olurdu’ anketlerine bakıyorsunuz AB’de kalma oranı daha yüksek çıktı. Ancak, tabii bu çocuk oyuncağı değil ve artık bir zaman belirlendi. Öte yandan bu ayrılığın bedelleri tabii ki olacak. Örneğin; Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman’a göre, Norveç modelli bir ayrılığın Birleşik Krallığı yüzde iki oranında, İsviçre modeli bir ayrılığın yüzde beş, Rusya tarzı yani üçüncü dünya ülkesi gibi ayrılırsa yüzde sekiz fakirleşecek.”

İngiltere, resmi olarak 29 Mart 2019’da AB’den ayrılma kararı aldı. Avrupa Birliği, Brexit’e dair geçtiğimiz hafta yayımladığı 16 sayfalık bir belgeye göre anlaşmanın sağlanması halinde Brexit’ten sonra 31 Aralık 2020’ye kadar AB kuralları İngiltere’de geçerli olmaya devam edecek.