Yazarlar

PKK’nın Alamut Kalesi Kandil’e, Bir Gece Ansızın

İlk sinyaller 2017 yılında Soran Kaymakamı Kirmanj İzzet’in “TSK, bölgede yaklaşık 15 km derine ilerleyerek Soran’ın Sidikan ilçesi kırsalında askeri bölge oluşturup, askeri bina inşa ediyor ve bu bölge KBY- İran- Türkiye arasındaki sınır bölgesinde ” ifadeleriyle gelmişti. Daha sonra 2017’nin Ağustos ayında İran basınında hayli ilginç bir haber dünya kamuoyu ile paylaşıldı. 60 yılın […]

İlk sinyaller 2017 yılında Soran Kaymakamı Kirmanj İzzet’in “TSK, bölgede yaklaşık 15 km derine ilerleyerek Soran’ın Sidikan ilçesi kırsalında askeri bölge oluşturup, askeri bina inşa ediyor ve bu bölge KBY- İran- Türkiye arasındaki sınır bölgesinde ” ifadeleriyle gelmişti.

Daha sonra 2017’nin Ağustos ayında İran basınında hayli ilginç bir haber dünya kamuoyu ile paylaşıldı. 60 yılın ardından İran Devrim Muhafızları komutanlarından Serdar Şekuri, Kandil Dağı’nın İran’da kalan kısmına bayrak diktiklerini açıkladı.

İRAN,KANDİL DAĞI’NA 60 YIL SONRA BAYRAK DİKMİŞTİ

Gene aynı dönem TSK sessiz ve sedasız bir şekilde güneydoğudaki terörle mücadele operasyonlarını sınır ötesine kaydırdı. PKK’nın barınma ve üs olarak kullandığı Hakkari’nin Şemdinli ilçesinin Irak sınırında 2400 rakımdaki Balkaya Dağları’na yeni bir askeri üs kurduğu haber geldi. Bu hamle daha önce Türkiye’nin daha önce düzenlediği ‘rutin’ bir harekatın parçası olarak algılandı. Oysa TSK sınır ötesine geçtiği dönemde  itibaren ‘kalıcı’ ve Türkiye’nin Irak sınırını güvenli hale getirecek, ‘güvenli bölge’ planının sadece ilk adımını uyguluyordu.

O dönem yapılan resmi açıklamalarda Balkaya Dağları’nda üs kurulması, PKK’lı grupların Irak topraklarından Türkiye’ye geçişini önlemeyi ve kesmeyi amaçladığı belirtildi.

Bu açıklamanın akabinde Irak basınında Türkiye’nin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) sınırından 17 kilometre içeri girerek Kitkin Dağı’nda askeri karargah kurduğunu ve bölgede 3 askeri üs kurmayı planladığı haberleri yer alıyordu. Halen Türkiye’nin anlaşmalara bağlı olarak 11 üssünün bulunduğu açıklansa da yerel kaynaklar irtibat ve istihbarat binaları ile bu sayıyı 21’e kadar yükseltiyor. Ankara-Bağdat arasındaki hızlı diplomasi trafiğinde Irak İstihbarat Başkanı MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile görüşürken, Irak Genelkurmay Başkanı Osman Ganimi, ülkesinin Türkiye ve Suriye sınır bölgelerine giderek durum değerlendirmesinde bulunmuştu o dönem.

Sincar

Suriye, İran ve Irak’ta en az 38 örgüt çatısı altında silahlı ve siyasi faaliyet gösteren PKK’nın bölgedeki gelişmelerle bir anda Irak-Sincar’da gözükmesi ve mevzilenmesi Türkiye’de olduğu kadar dünyada da dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan partisinin genel merkezinde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuya değinerek, “Sincar, Kandil’in bir alternatifidir. Dolayısıyla Sincar, PKK’dan, terör örgütlerinden ismi ne olursa olsun temizlenene kadar bu devam edecek. Irak hükümeti, eğer bu işi yapacaksanız yapın, yapmayacaksanız bırakın biz yapalım” diye konuşmuştu.

Aynı dönemde Bağdat’tan ‘silahlı milis grup’ enflasyonu yaşanan Irak’ta silahlı Şii milis grubu Haşd-i Şabi’de olduğu PKK çatısı altındaki YBŞ örgütünü de Irak Ordusu çatısına alma hamlesi gelmişti.

İRAN ORDUSU’NUN KANDİL DAĞLARI’NI GÖZETLEDİĞİ KARAKOLLAR

İRAN, SESSİZCE KANDİL’E HAZIRLANIYOR

Cumhurbaşkanı, Erdoğan’ın Ürdün’e ziyaretinden önce “PKK ve İran ayağı olan PJAK ile yapılan mücadele, Tahran ile yapılacak müşterek bir hareketle mümkün olacak. İki ordu komutanın gündeminde kalıcı bir tehlike oluşturmaya başlayan terörist gruplara karşı ortak hareket etme görüşmeleri tamamlandı. Ben bizzat, hareketin nasıl yürütüleceğine dair görüştüm” şeklinde konuştu.

Bu açıklamanın ardından İran Genelkurmay Başkanı Bakıri, mevkidaşı Hulusi Akar ile yaptığı görüşmede askeri işbirliği ve Suriye ile Irak’taki durum değerlendirmesinin yanı sıra; Irak Kürdistan’ıyla birleşip Kuzey Suriye’de bir Kürt devleti kurulması yani ‘Büyük Kürdistan Projesi’ne yönelik ortak endişelere odaklandı. Bakıri, Akar ile yaptığı görüşmeden sonra Erdoğan ile bir araya geldi.

İran Genelkurmay Başkanı Bakıri’nin 38 yıldan sonra Ankara’ya yaptığı ziyarette Türkiye’nin, Kandil ve Irak’taki Sincar dağlarında PKK’ya karşı bir operasyon planının bulunduğu ve Bakıri’nin ziyaretinde bu hususta karar alındığı bilgisi resmi kaynaklar tarafından doğrulanmasa da doğru olduğu biliniyor. Keza bu kararın doğruluğu hakkındaki bir soru üzerine Erdoğan, “İran ile ortak operasyon, her an gerçekleşebilir” yanıtını vermişti.

TÜRKİYE, KUZEY IRAK’TA BU SEFER KALICI

1990’lı yıllarda sınır ötesi kara harekatıyla gündeme gelen Kuzey Irak bir kez daha Türkiye’nin gündemine oturdu. Son kara harekatını 2007’de “Güneş” adı verilen operasyonla yapan Türkiye son yıllarda farklı bir plan uygulayarak daha sınırlı bir zaman diliminde  ihtiyacı kapsamında sadece hava harekatı düzenliyor. Özellikle hava gücüne silahlı drone vb. askeri araçları da katan Türkiye uzun süre havada kalarak kuzey Irak’ta ‘anlık görüntü’ üzerine hava bombardımanı düzenlediği gözlemleniyor. Bu esnada özellikle arazi yapısı gereği PKK’nın kamp bölgelerine yönelik bombardımanlarda farklı bombalar kullanıldığını da takip etmekteyim.[Sığınak, mağara delici vs .bombalar]

Gene 1990’lı yıllarda Türkiye’nin kuzey Irak’ta güvenlik boyutunda önleyici yaklaşımdan ziyade  tepkisel yaklaşımda bulunduğunu da not etmeliyim. 2010’lu yıllara gelindiğinde ‘karargahları dağın içinde’ görüşünden ‘tüm dağlar PKK karargahı’ ayrımına gidildiğini de gözlemledim. PKK’nın propagandalarında kullandığı ve konuşlandığı her dağa TSK kalıcı olarak yerleşti.

Özellikle son yıllarda Irak’ta hiçbir saldırı düzenlemeyen PKK’nın TSK tarafından Irak’a itildiği ve saldırı yapamaz hale getirilmeye çalışıldığı da görülüyor. Türkiye bu manada PKK saldırılarını kendi topraklarında değil artık kuzey Irak’ta karşılıyor.

Bu bir anlamda PKK bağlantılı hem Türkiye hem de Irak’taki STK ve medyası içinde propagandayı kıracak bir hamle olarak ortaya çıkıyor. PKK, kuzey Irak’taki varlığı esnasında kendi medyasında ya da Türkiye’deki ‘yandaş gazetecilerinde ‘Türkiye’nin Kürtlerle arası bozuk’ temasını sürekli gündemde tutmaya çalıştığı ve gene Afrin’de olduğu gibi siviller üzerinden bir karşı propaganda geliştirdiği gözlemleniyor.

PKK’NIN ARŞİVİNİN KORUNDUĞU YER: KANDİL

PKK’nın arşivinin ve kayıtlarının tutulduğu ana karargah olarak kullandığı Kandil Dağları, Zağros sıradağlarının uzantısında 3587 metre yükseltiye sahip bir dağ. İran-Irak sınırında bulunan dağın büyük kısmı Irak tarafında bulunuyor. Kandil Dağı istikametindeki iki önemli yerleşim birimleri, dağın doğu yakasındaki İran’ın Piranşehir ve batı yamacında bulunan ve Kuzey Irak’ın Süleymaniye şehri. Tepeler, oyuklar, akarsuların derin yarıklar ve vadiler oluşturduğu Kandil dağları  birçok farklı bitki çeşidine ve hayvan türüne ev sahipliği yapıyor.

Genelde Kandil Dağı’na vurgu yapılsa da 14 km uzunluğundaki, yaklaşık 5 km genişliğindeki vadi bölümü askeri harekatlar için daha önem arzediyor. Düz bir arazi olmadığı için 1200 m. yükseklikteki vadiye kıvrıla kıvrıla giden yani zig-zaglı yollar ve patikalar ile ulaşım sağlanabiliyor. Ki bu yollarında patlayıcı ve mayın ile kaplı olduğu biliniyor. 50 km. çapında bir alana muhtemel bir hava indirme operasyonu düzenlenmesi muhtemel. Vadinin giriş ağzı güneyde olduğu ve kuzey bölümünün sarp kayalık olduğu düşünüldüğünde hava indirme yanında bir kara desteğinin de gerekeceği ön görülebilir. Gene kışın vadinin kuzey bölgesinde sık sık ölümlü çığ düşme hadisenin meydana geldiği de biliniyor. Bu manada geçtiğimiz günlerde İran Ordusu’nun Kandil Dağı’nın İran tarafında eteklerde yaşayan köylülere bir müddet vererek bölgeyi tahliye etmeleri konusunda uyarması önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Zira Kandil Dağı’ndaki  PKK varlığına yönelik askeri bir harekatın istenen düzeyde etkili olabilmesi için özellikle dağdan kaçış yönü ve aldıkları lojistik destek, arazi yapısı da düşünüldüğünde İran topraklarından da yapılacak bir müdahale olası harekatta oldukça etkili olacaktır. Keza Kandil Dağları’nın güneyinde gene PKK bağlantılı PJAK örgütünün son dönemde artan şekilde İran Devrim Muhafızları’na ve sınır güçlerine saldırı düzenledikleri de biliniyor.

KANDİL DAĞLARI ARAZİ HARİTASI

İran-Irak hattının Türkiye’ye bakan 150 km’lik alan içinde örgütün sürekli yer değiştirdiği, sabit kalmadığı da biliniyor. Kalkan savaş uçaklarının Türkiye’deki yerleşim birimlerinden görülmesi ile birlikte anlık gelişmelerin ‘gözcüler’ vasıtasıyla uydu telefonları ile Kandil’e iletildiği, hava bombardımanları esnasında uçakların geliş yönüne bağlı, coğrafi olarak bu bölgeyi tanzim ettiği de güvenlik raporlarında yer almıştı.

PKK’nın kamplarının 2000 m.’den sonra kurulu, geniş bir alana yayıldığı bölgeler füze, uçaksavar gibi silahlarla korunuyor. Ana yollarının asfaltlı olduğu Kandil Dağları PKK’nın barınma, tedavi, askeri ve politik eğitim amaçlı kullandığı kampların bulunduğu bir arazi. Jeneratörün yanında dere ve şelalelerden elektrik sağlanan kamplarda bir hastanenin bulunduğu gibi üç kapılı,100 m. içeriye doğru koridoru olan, bazıları katlı, bomba basıncına dirençli mağaraların da çok sayıda olduğu biliniyor. Bu bölgelerde TSK için yeni geliştirilen ‘sığınak delici’ bombaların ve yeni nesil dronların kullanılması tahmin edilebilir.

KANDİL’DEKİ PETROL

Onlarca köyün, binlerce insanın eteklerinde yaşadığı yerleşim birimlerinin bulunduğu Kandil Dağları birkaç sene önce PKK varlığı dışında petrol ile de anılmıştı.

Erbil merkezli haftalık yayınlanan Bas Gazetesi’nin 2016 yılındaki haberine göre PKK, Kandil Dağı çevresindeki ham petrolü İran üzerinden satma hazırlığındaydı. PKK’nın görevlendirdiği ekip, Kandil Dağı’ndaki petrolü çıkarmak için köylere asfalt yol yapım çalışmalarına başlamıştı. Buna göre PKK Sergele köyündeki petrolü ABD’li şirketler aracılığıyla çıkararak, Perdaşala köyü üzerinden Dola Balayan bölgesine, oradan da İran’a ulaştırıp, satacaktı. Daha önce Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin Sergele köyündeki petrolü çıkarmak istediği ancak PKK’nın buna izin vermediği de haberlere yanmıştı. Gene Bas gazetesine konuşan Revanduz Kaymakamı  Kwestan Ehmed’in “Werte Belediye Başkanlığı görevini yürüttüğüm dönemde, ABD’li bir petrol şirketi bize Sergele köyünde petrol olduğunu söylemişti” sözlerini hatırlatmakta fayda var. Gene aynı şekilde dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın KBY ile yapılan anlaşmalar gereği Türkiye’nin Kandil Dağı’nın eteklerindeki blok ile beraber 11 sahası bulunduğunu, Kandil Dağları eteklerinde, Hındırın ve Çoman bölgelerinde petrol ve doğal gaz arama çalışmaları için hazırlık yapıldığını söylemişti.

Örgüt üyelerinin köyler ile içli dışlı olduğu, bazılarında benimsenip bazılarında varlıklarına tepki gösterildiği düşünüldüğünde bölgede istihbarat zorluğu ya da arkadan saldırı gibi konular önem arz ediyor.

40 YILIN OPERASYONU

İlk altyapısı 1997’den itibaren Avrupa’dan toplanan ‘bağış’,’vergilerle’ oluşturulan ana karargah olarak belirlenen Kandil Kampı’nın öne çıkan iki kampı: Mahsum Korkmaz Akademisi ve Haki Karer Eğitim Akademisi.

40 yılın ardından PKK’nın Marksist-Leninist ideolojisinin ve Türkiye’yi hedef alarak bir ‘proletarya devleti’ inşa etme fantezisinin Türkiye’de son derece sınırlı bir kabul gördüğü biliniyor. PKK’nın sürekli vurguladığı ‘kimlik meselesinin’ özünde İskoçya ve Katalonya’daki gelişmeler ışığında ayrılıkçı düşünceyi besleyen ‘bize karşılar’ ilkesinin daha ne kadar sürdürülebileceği, ikna edebilirlik kapasitesi şüpheli.

Son dönem Kandil’in söylemlerine bakıldığında hayatın olağan akışında asla bir araya gelmeleri mümkün olmayan karşıt siyasi çizgideki hareketlerin söylemlerinin Kandil tarafında seslendirilmesi ne anlama geliyor? Son dönemdeki gelişmelere bakıldığında Türkiye’nin son 40 yılın hıncını Kuzey Irak’ta PKK’dan, Suriye’de Fırat’ın doğusunda YPG’den çıkarmaya niyetli olduğu görülüyor. Eğer Washington-Ankara arasındaki Suriye-Menbiç mutabakatı sahada uygulanırsa ve bunun arkasından Irak-Kandil bölgesine bir harekat düzenlenirse bunun uluslararası konjonktür ve desteğiyle yapılacağı da aşikar. Bu bir anlamda Ortadoğu’dan Öcalan çizgisindeki siyasi ve askeri yapıların tasfiyesi anlamına gelecektir.