Yazarlar

Küresel ve bölgesel rekabet arasında Sudan

Zambian peacekeepers from the United Nations Mission in Sudan (UNMIS) patrol streets lined with looted items awaiting collection in Abyei, the main town of the disputed Abyei area on the border of Sudan and newly independent South Sudan. In a statement yesterday, the United Nations strongly condemned the burning and looting currently being perpetrated by armed elements in the area, following the seizure of Abyei town by Sudanese Government troops on 20 March.
Sudan’da yaşanan halk hareketinin paralelinde, dış aktörler de devrede. Ülkede günlerdir devam eden protesto olaylarının seyrini takip etmek için, yoğun diplomatik hareketin mevcut olduğu görülmekte. Bu aktörlerin başında, bölgesel olarak bir taraftan; Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır, diğer taraftan da Katar, Türkiye, küresel düzeyde ise Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Çin ve Avrupa Birliği […]

Sudan’da yaşanan halk hareketinin paralelinde, dış aktörler de devrede. Ülkede günlerdir devam eden protesto olaylarının seyrini takip etmek için, yoğun diplomatik hareketin mevcut olduğu görülmekte. Bu aktörlerin başında, bölgesel olarak bir taraftan; Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır, diğer taraftan da Katar, Türkiye, küresel düzeyde ise Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Çin ve Avrupa Birliği bulunmakta.

Son dönemde Kızıldeniz sahası üzerinde de bahsi geçen aktörlerin ciddi nüfuz mücadelesi söz konusu. Bu bağlamda Sudan’ın jeo-politik konumundan dolayı ileriki zamanlarda ülkede yaşanacak siyasi değişimin, mücadelenin seyrini belirleyeceği düşünülmektedir. Bir diğer ifadeyle Sudan üzerindeki politik değişiklikler, hangi blokun lehine yaşanırsa, o tarafın Kızıldeniz havzasında üstünlük sağlayacağını söylemek doğru olacaktır.

Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir

Yukarıdaki değerlendirmeye binaen; Sudan bütün bölgesel ve küresel aktörler için hayli jeostratjik öneme haizdir. Ayrıca aktörlerin oyunu Sudan’ı siyasi sahnesi üzerinde olumsuz bir şekilde etkileyeceği de aşikardır. Çünkü aynı aktörlerin Libya ve Suriye meselelerini, oynadıkları rolden dolayı olumsuz bir şekilde etkilediği görülmektedir.

Aktörlerin Sudan’daki gelişmeleri kendi çıkarları doğrultusuna çevirmek için, iç dinamikteki oyuncuları desteklemeye çalıştıkları görülmektedir. Spesifik bir bilgi verilecek olunursa; BAE, Mısır, Suudi Arabistan’la iyi ilişkilerinin olduğu iddia edilen Sudan Ulusal İstihbarat Başkanı Salah Abdallah Qosh’un, Başkan Beşir’in yerine geçmesi için hazırladığını söylenmektedir. Ayrıca ABD yönetimine yakınlığıyla bilinen Salah Qosh’un, Amerikan istihbaratıyla; Doğu Afrika Bölgesindeki silahlı terör örgütlerini ve İhvanı Müslimin hareketinin üye bilgilerini paylaştığı söylentileri mevcuttur.

Basına yansıyan bilgilere göre, Sudan’ın istihbarat şefi Qosh, geçtiğimiz ay Almanya’da Mossad başkanı Yossi Cohen ile görüşme gerçekleştirmişti. Bu çerçevede de İsrail’in Sudan’daki politik gelişimlerde rol oynamak istediği söylenebilir. Yalnız şunu belirtmekte fayda var; söz konusu görüşmenin Mısır’ın desteğiyle gerçekleştiği söylense de, Sudan Ulusal İstihbaratının basın ve enformasyon birimi görüşmeyi yalanlamıştı.

Salah Qosh ve Mısır’ın darbeci yöneticisi Sisi

Sudan’da yaşanan politik gelişmelere binaen şunu belirtmekte fayda var; Başkan Beşir’in siyasi hayatının bittiğini söylemek yanlış değildir. Bu bağlamda bütün dış aktörlerin kendine yakın siyasi ve güvenlik figürleri hazırlamaya çalıştığı görülmektedir. Figürlerin arasında en güçlü adaylar ise; son kabine değişikliğinde Beşir’in yardımcısı olarak tayin ettiği General Ahmed Awad Ibn Auf, diğeri ise Ulusal İstihbarat Başkanı Salah Qosh olduğunu söylemek reel politiğin gerçeğidir.

İki figürün şansı ve siyasi durumun geleceği

Başkan Beşir’in Olağanüstü Hal ilan etmesiyle merkez ve eyaletlerin hükümetleri ilga edildi. Yeni hükümet askerlerden oluştu. Bu adım uzmanlar tarafından bir darbe olarak nitelendirilmişti. Ayrıca General Auf’u yardımcısı olarak ilan etmesi ise Beşir’in Qosh’un önünü kesmek için atılan bir adım olarak düşünülmektedir. Bundan yola çıkarak, büyük oranda da Beşir’in Halifesi General Auf olması ve bunun yanı sıra askerin arkasında olması da şansını artırıyor. Ayrıca dış aktörlerce desteklenen Qosh’un Sudan’ın başına geçme şansı da devam ediyor. Çünkü ABD’nin 52 kişinin isminin yer aldığı siyah listesinde General Auf’un bulunması şansını azaltabilir ve Sudan Başkanlığına geçerse, Hartum’un Batıyla veya Washington’la siyasi gerginliğe devam edeceği öngörülebilir. Ayrıca Qosh’un başa geçtiği farz edilirse, Sudan’ın ABD ile ilişkilerinde bir ilerleme görülebilir, yalnız yıllarca sürdürdüğü denge politikasından vazgeçmiş olacaktır. Bu takdirde de Sudan’da bölgesel ve küresel aktörlerin nüfuz mücadelesinin şiddetlenmesini görmek muhtemeldir. Bu kapsamda da Sudan’ın iç siyasetini karıştıracağını beklemek yanlış olmayacaktır.