Facebook, twitter, instagram. Bugünün, Huxley’in deyişiyle “Cesur Yeni Dünya”sının, havası, suyu denebilecek araçları. Onlar hayatımızdan birkaç dakikalığına çekildiğinde adeta hayatımızın “elektriği” gidiyor, kendimizi karanlıkta kalmış hissediyoruz değil mi?
Evet, bugün ortada “karanlık” bir şeyler olduğu kesin. Ama mesela bu kez çok başka. Zira İngiltere Bilgi Komisyonu, Facebook’ta 50 milyon kullanıcı profiline ait verileri usulsüz kullanmakla suçlanan Londra merkezli Cambridge Analytica adlı veri analiz şirketi hakkında soruşturma başlatmaya hazırlanıyor.
Peki, Cambridge Analytica nedir?
Cambridge Analytica, ‘tüketici, takipçi, seçmen davranışlarını değiştirmek isteyen’ iş dünyası ve siyasi partilere hizmet sunan bir veri analiz şirketi.
Şirket, tüketici verilerini analiz edip, davranış bilimini kullanarak kuruluşların pazarlama araçlarıyla hedef kitlesi olarak belirleyeceği kişileri tespit edebildiğini iddia ediyor.
Ana merkezi Londra’da olan Cambridge Analytica, SCL Group’un yan şirketi olarak 2013’te kuruldu. Tüm dünya genelinde benzer faaliyetler yürütüyor.
Şirketin kurucusu Alexander Nix, ‘Contagious’ adlı internet sitesine açıklamasında, kuruluş amaçlarının ‘ABD Cumhurbaşkanlığı siyasi pazarındaki boşluğu doldurmak’ olduğunu söylemiş ve bu boşluğun da Cumhuriyetçi aday Mitt Romney’nin 2012 başkanlık seçimlerinde Demokrat rakiplerine karşı aldığı mağlubiyetle görünür hale geldiğini ifade etmişti.
Nix, “Demokratlar teknoloji devriminde öncülük ediyordu, veri analizleri ve dijital dünya ve Cumhuriyetçilerin rekabet etmekte başarısız olduğu alanlardı. Biz de bunu bir fırsat olarak gördük” demişti.
Şirket hakkındaki iddialar neler?
İngiliz The Observer gazetesi, 2014 yılında 50 milyon Facebook kullanıcı profilinin İngiltere merkezli akademisyen Aleksandre Kogan ve şirketi Global Science Research tarafından toplandığını yazdı.
Aleksandre Kogan, bilgileri internet sitesindeki bir uygulama aracılığıyla topladı. Kişilik testini yapmaları için ücret ödenen Amerikalıların ve bu kişilerin Facebook arkadaşlarının verileri ele geçirildi.
Kogan, Cambridge Analytica’yla bu bilgileri paylaşmak için bir anlaşma yaptı. Ama Facebook’ta usulsüz veri toplandığı iddialarını ifşaa eden Christopher Wylie, bu kişisel bilgilerin çoğunun izinsiz ele geçirildiğini söylüyor.
Wylie, Cambridge Analytica’nın seçim sandıklarındaki tercihleri etkileyebilecek ve öngörebilecek güçlü bir yazılım kullandığını ifade etti ve sistemi ‘tam teşekküllü propaganda makinesi’ olarak tanımladı.
Şirketin CEO’su Nix ise, Şubat ayında İngiliz milletvekillerine Cambridge Analytica’nın çalışmalarında Facebook verilerini kullanmadığını söylemişti.
Şirket Cumartesi günkü açıklamasında usulsüzlük yaptıkları iddialarını reddetti ve verilerin hiçbirinin ABD’de 2016’daki başkanlık seçimlerinde kullanılmadığını söyledi. Facebook’un hizmet kullanım şartlarına tam uyduklarını söyleyen Cambridge Analytica, elde ettikleri verilerin de hepsini sildiklerini duyurdu.
Şirketin ayrıca, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma (Brexit) referandumunda da etkili olduğu iddia edilmişti.
20 maddede Cambridge Analytica “karadeliğini” tanımak
1) 2014’te CA, bir aracı kullanarak, isteyen Facebook kullanıcılarına bir anket uygulaması yükletiyor. Yükleyene de 1-2 dolar para veriyor.
2) Uygulamayı yükleyenlerin profil bilgileri zaten alınıyor. Bu buzdağının görünen kısmı. Ama aynı zamanda, tüm arkadaşlarının profili de bu şirketle paylaşılıyor. Alt tarafı 200-300 bin dolar harcayarak, sadece uygulamayı indirenlere değil, 50 MİLYON kullanıcıya erişimin oluyor.
3) Yani benim olaydan haberim yok, kimseye yetki yetki vermedim. Sırf arkadaşım bir uygulama indirdi diye, tüm kişisel bilgilerim ve çoğu browsing tarihçem, hayatımda adını duymadığım bir şirkete satılıyor. Arkadaşım 1 dolar aldı diye mutlu, Facebook ve CA zaten mutlu…
4) Facebook bu “arkadaşlarının profil bilgilerini sağa sola paylaşma” özelliğini kapıyor, şikayet eden Internet cengaverleri sayesinde. Ama iş işten geçmiş, CA o bilgileri çoktan toplamış, sizin davranışlarınızı inceleyip siyasi reklam modelleri oluşturmuş.
5) Facebook o noktada CA’e diyor ki “bu topladığın bilgileri sil”. Bunun için bir dava mava açmıyor, alt tarafı email atıyor. CA cevap veriyor: “Ne bilgisi? sildim bile” CA tabii ki silmiyor, manyak mı? Bunu çalışanları yeni itiraf etti. Facebook da bir kanıt aramıyor zaten!..
6) Ve CA, o bilgileri 2016’daki Trump kampanyasında kullanıyor. Nasıl? Halihazırda halka açık olan başka sosyal medya bilgileriyle harmanlayarak. Ve “gerçek dünyadaki” kişisel bilgileri başka yerlerden satın alıp (kredi skoru, kulüp üyelikleri, vs) o seçmen modeline katarak.
7)Bu model sayesinde, anahtar seçim bölgelerinde, neredeyse kişiye özel seçim propagandası başlıyor. Ve tabii ki Facebook’un kendi reklam platformu üzerinden. Muhtemelen siz sanıyorsunuz ki, iki parti arasında kalanları tespit edip onlara yoğunlaşıyorlar. Ondan çok daha sofistike:
8) Mesela muhafazakar, az eğitimli, paralı ve aşırı aktif bir grup belirliyorlar. Sonra bunlara, tam da rahatsız olacakları bir dizi reklam sunuyorlar. Bu reklamlar gerçek gözüküyorlar ama diğer partinin pozisyonlarını abartılı biçimde destekliyorlar (straw man).
9) Bizim grup gaza geliyor, işte vay efendim silahlarımızı alacaklar, vay bu kış komünizm gelecek, vay göçmenlere bedava doğum.. Artık o kişinin hassasiyeti neyse, o kadar kişiselleşmiş. Sonra bunlar panik halinde etraflarını örgütlüyorlar. Al sana bedavaya grassroots hareketi.
10) Bir yandan da karşıt gruplara moral bozucu içerik gönderiyorlar. Mesela zencisin, %100 Demokratsın. Ama CA’in modeline göre oy kullanma ihtimalin %50 diyelim. O zaman seni oydan vazgeçirecek, demokrasiye inancını zedeleyecek reklamlar görüyorsun Facebook’ta.
11) Yani modele göre seni karşı partiye döndürmek imkansız olsa bile, sistemden topyekün koparmak (disenfranchise) mümkün ve cost-effective göründüğü sürece, sen de bir hedefsin İkna ve propaganda benzer şeyler ama sistemden koparmak apayrı bir düzlem (%10 barajı da kısmen öyle)
12) İşin daha da feci tarafı, bu içeriklerin çoğu başkalarına görünmüyor. Eğer komşumun ne kadar uydurma içeriklere maruz kaldığını görebilsem, belki ona yorum yapıp diyalog kurabileceğim. Ama mevcut sistemde, herkes kendi gerçekliğinde hapis. Facebook bu “atomizasyon”un sağlayıcısı.
13) CA işi iyice büyüttü. Tek müşterileri Trump değil. Bir çok ülkede, değişik partiler bunları işe alıyor. O ülkelerde tüketici hakları, privacy filan hak getire. Facebook özelinde, kimse o uzun kullanıcı sözleşmelerini okuyacak da değil. Dolayısıyla bilgi edinmek çok kolay.
14) Facebook, kullanıcı sözleşmesini ihlal ettiği için -görece teknik bir nedenden ötürü- CA ile birlikte artık çalışmıyor. Fakat tüm bu süreçte, arkadaşı yüzünden ve bir aracı üzerinden bilgisi satılan milyonlarca kullanıcıya bir tek uyarı mesajı göndermediği de yeni ortaya çıktı.
15) Ve bu skandal yüzünden tam 50 MİLYAR DOLAR değer kaybı yaşarken, şöyle savunma yaptılar: “Bir güvenlik açığımız olmadı” Zaten sorun da bu. Keşke satış değil de açık olsaydı. Facebook, Apple ve Google’ın gücünü anlamak için şu senaryoyu hayal edin:
16) CA gibi başka bir şirket, kitabına uygun olarak online davranış bilgilerinizi satın aldı. Offline bilgilerle de birleştirdi. Ve %98 kesinlikle sizin gay olduğunuzu saptadı. (Facebook sadece 20 like sonrası, birçok yönünüzü, arkadaşlarınızdan ve ailenizden iyi bilebiliyor)
17) Sonra bu şirket belediyelere gitti ve dedi ki: “Bize 1 milyon dolar verin, bölgenizde kim gay, kim ateist-agnostik, kim oruç tutmuyor, kim solcu vs, hepsini size %98 doğruluk oranıyla verelim”. Hangi iktidar buna sırt çevirir? Ve bunu bugün engelleyecek hiçbir mekanizma yok.
18) Bu senaryo, 3. parti uygulamalar hakkındaydı. Daha düşük ama daha korkunç bir ihtimal: Ya Facebook’un kendisi bir siyasi konum alırsa? Bugün nötr olan reklam ve haber algoritmalarının manipüle edilmesi sorunsa, o algoritmaların siyasi olarak tasarlanması katbekat sorun.
19) Belki sosyal medya umrunuzda değil. Ama kullanmasanız, hatta hesabınızı silseniz bile davranış tarihçeniz başkalarının malı olmaya devam ediyor. Ve gelecekteki davranışlarınızı da başka kanallardan değiştirecekler. CA’in bir sloganı “data that drives behavioral change” idi.
20) Bu arada, çoğumuzun hesap silme lüksü de yok. Facebook demek Internet demek, iş demek. FB gibilerinin tüm iş modeli bizi şirketlere, partilere satmak. O yüzden etik davranmaları imkansız. Büyük bir mücadele olacak.
Ek 1: Facebook artık CA ile birlikte çalışmıyor. Ama bunun nedeni CA’i etik bulmaması değil. Akademik bir çalışma yapan profesörü aracı olarak kullanıp, onca kullanıcı bilgisini Facebook’tan yok pahasına satın aldıkları için yollarını ayırdılar. CA CEO’su da kozmetik nedenlerle kovuldu.
Ek 2: Bir korku senaryosu daha: CA, Facebook’un sahip olduğu datanın ufak bir kısmıyla etkin oldu. Güçlü bir siyasi partinin doğrudan Facebook ile anlaştığını düşünün. Hatta onlara, kendi veritabanlarını açtığını. Vergi affı karşılığında, rakip partilerin iletişimlerini %80 azaltmasını isteseler? Haberimiz dahi olmaz.
Ek 3: Facebook’un iş modeli, bizi şirketlere satmak (data mining), sonra onları geri bize satmak (reklam). Bu yüzden etik davranmaları imkansız. Gördüğünüz her türlü içeriğin (organik veya reklam), Dünyanın objektif halini yansıtmadığını, size özel hazırlandığını unutmayın.
Yorum ekle