Dünya ekonomisi, hızla gelişen dünya nüfusu, iklim değişiklikleri ve izlenen küreselleşme politikaları sonucu yüzde 1’in eline geçen para ve sermaye birikimi nedeniyle hızlı buhrana doğru gidiyor. Avrupa dışında uluslararası güç dengesinde yer almak isteyen uluslar, askeri güçleri arttırmaktan geri kalmıyorlar. Amerika ekonomik ambargolarını ve tehditlerini korumak, ordusunu genişletmek ve yeni teknolojileri sisteme sokmak için aşırı çaba gösteriyor. Rusya da aynı durumda. Batı karşısında kendini korumak ve büyük devlet statüsünde kalabilmek için askeri teknolojisini ve nükleer silah sistemlerini geliştiriyor.
Aynı konumda olan diğer bir büyük güç olan Çin de hızlı bir silahlanma yarışına girmiş durumda. II. Dünya Savaşı öncesi Almanya’nın yaptığı gibi deniz gücünü geliştiriyor ve 2025 yılına kadar yedi uçak gemisini Pasifik sularına indirmeye çalışıyor.
Avrupa’daki silah üreten devletler dışında kalanlar ise daha çok modern ancak konvansiyonel olan silahları satın almakla meşguller. Bunların arasında zorunlu olarak varlıklarını korumak için Amerika’dan ve Batı’dan silah alan Arap ülkelerini saymıyoruz. Peki, üç büyüklerdeki gelişmelere bakarsak ilerde yapılacak savaşlar bildiğimiz, gördüğümüz II. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi top ve mermilerle mi yapılacak?
Şimdilik büyük devletler savaşın yıkıcılığını ve masraflarını göz önüne alarak vekâlet savaşları ve terör desteklemeleri yaparak birbirlerine karşı rekabetlerini destekliyorlar. Ancak ellindeki üstün savaş araç ve gereçleri en ufak bir yanlış anlamada veya bir hareketi yanlış yorumlamada dünya halkları için büyük bir felakete dönüşecek olan savaşın çıkmasına neden olabilir. Dikkat edilirse ‘savaşların çıkması’ gibi çoğulcu bir terim kullanmıyorum. Büyükler arası tek bir savaşın bütün insanlığın işini bitirebilecek düzeyde olacağı hesaplanıyor.
Yeni Savaşın Boyutları Ve Teknolojiler
Üç büyük ülkenin yeni savaş stratejisinde korktukları husus, nükleer olmayan silahların nükleer silahlara karşı kullanılmasında bekleyen bir tırmanmanın oluşması. Bilindiği gibi füze sistemleri ile nükleer silahlar kullanılabildiği gibi nükleer olmayan silahlar da füzelere takılarak kullanılabiliyor. Nükleer olmayan füzelerin nükleer silahların komuta, kontrol, iletişim ve enformasyon sistemlerine yönelmesi durumunda, olay mahalli bir saldırı bile olsa, nükleer bir savaşı başlatacağını Rus stratejistler öngörüyor. Rus stratejistlerin çekincesinin nedeni Amerika’nın elinde nükleer olmayan hassas hedefe erişim gücüne sahip silahların bulunması.
Rusya’da klasik savaş gemileri ve uçakların stratejik denizaltılar, bombardıman uçaklarının aynı üslerde bulunmaları yapılacak bir saldırının klasik silah sistemlerine yönelik olsa bile stratejik silahları tehlikeye düşürebileceği düşüncesiyle nükleer savaşa tırmanma riskini getiriyor. Rusya’nın korkusu nükleer olmayan bu hassas vuruş kabiliyetine sahip silahlar nedeniyle nükleer güçlerinin kullanım kabiliyetlerinin azalması veya ortadan kalkması. Rusya bu durumlarda seçilmiş alanlara sınırlı bir nükleer saldırı yapılmasını öngörüyor. Bu durumda hedef Amerika’nın deniz ve hava güçleri oluyor. Rusya’nın, Amerika’nın stratejik sitelerine nükleer olmayan bir saldırı düzenlemesi çok zor gözüküyor. Böyle bir saldırı durumunda İngiltere, Alaska ve Grönland’daki radar üsleri ilk hedef oluyor. Bu radarlar füze saldırı ve balistik füze savunma operasyonlarını denetleyen üslerin yanında bulunuyor.
Rusya ve Amerika’nın ikinci çatışma noktasının uzay gözetleme üstlerine yapılacak bir saldırı sonucu ortaya çıkabileceği düşünülüyor. NATO’nun üstün durumda bulunan hassas vuruş kapasiteli nükleer olmayan silah sistemlerinin yönetimi uzaydan uydularla yönlendiriliyor. Rusya bu sistemlerden çekindiği için hemen bir nükleer cevap verme durumunda. Bu arada kendi uydu sistemlerini de koruması gerekiyor.
Uydu sistemleri, füze taşıyan denizaltıları ve görev uçuşu yapan bombardıman uçaklarını yönlendirdiği için bu uydular ilk vurulacak hedefler arasında. Böylece Rusya rakibinin ilk uyarı uydularını vurarak rakibinin füze savunma sistemlerine girebilecek. Rusların ilk uyarı uydularının vurulması durumunda Rusya nükleer savaş başlatma zorunluluğunda olduğunu savunuyor.
Çin’in Stratejisi
Çin’in nükleer buhranlarla ilgili bir deneyimi yok ancak ilk olarak nükleer silahlara başvurmayacağını belirttiği için herhangi bir nükleer tırmanmaya yol açmayacağı kanısındalar.
Çin, kendi üzerindeki Amerikan baskısının silahların modernleşmesini durdurmak üzere planlandığını düşünüyor. Çin, Amerika’nın Kuzey Kore’ye karşı Güney Kore’de konuşlandırdığı füze sistemlerinin aslında kendisine karşı yerleştirilmiş sistemler olarak algılıyor. Çin’in diğer bir korkusu, kendisinin konvansiyonel füzeleri ile yapacağı bir saldırıyı Amerika’nın yanlış yorumlayarak, nükleer bir savaş döndürmesidir. Amerika’nın Çin denizaltılarına saldırısı durumunda Çin denizde konuşlandırdığı nükleer sistemlerinin tehlikeye düştüğünü yorumlayarak karşı nükleer saldırıya geçebiliyor. Amerika, Çin’in kendi uydu denetim sistemlerine saldırmayacağı kanaatinde. Çin, kendi uydu karşıtı sistemlerini hızla geliştirmiş durumda.
Çinlilerin çekincesi, Amerika’nın rakiplerinin nükleer ve stratejik füze sistemlerine karşı, bir buhranda, siber saldırılarda bulunmasıdır. Amerika siber saldırıda bulunabilmek için rakibinin altyapı ağlarını ve potansiyel zayıflıklarını tespit etme durumunda. Böyle bir çabayı rakiplerinin fark etme kapasiteleri var.
Nihayet bir nükleer savaş çıkması durumunda korkulması gereken son nokta, savaşın sisi içinde taktik saldırıların yanlış anlaşılarak nükleer savaşa tırmanması.
ABD ve Rusya nerede karşı karşıya gelecek?
Amerika için riskleri yumuşatma çalışmaları önem kazanıyor. Bu nedenle riskleri denetleme, stratejik açıdan karar mekanizmalarının oluşturulması, riskleri ayrıştırma çabaları ve savaş planlaması önem kazanıyor. Hükümetler arası görüşmelerde uzaya yerleştirilmiş nükleer araçlar, siber silahlarla nükleer komuta ve denetim sistemleri arasındaki iletişimlerin durumu ele alınıyor.
Uzun dönemde ortak güvenlik oluşturucu girişimler, resmi silah denetimleri, devletlerin karşılıklı yumuşamalarında önemli bir rol oynayabilecek. Amerika ve Rusya, sessizce birbirlerinin stratejik hedeflerinin yakınlarına yığdıkları hava ve deniz bazlı sistemlerin testlerinin yapılmasını ve yayılmasını önlemek zorundalar. Önerilen yeni bir Stratejik Silahları Azaltma Antlaşması.
Bütün bu gelişmeler karşısında umudumuz üç ülkenin de nükleer savaş istememekte olmaları. Ancak öncelikle beklenmeyen bir tırmanışın önlenmesi için çaba gösterilmesi gerekiyor.
Yorum ekle