2022 yılının Ekim ayında iki devrimci hadisenin gerçekleştiğinden haberdar olduk. Tabii ki Ekim (1917) yayında yapılan Sovyet (Marksist) Devrim’den bahsetmiyorum. Önce bilimci-sermayedar Elon Musk, 13 ay önce yapacağını ilan ettiği insansı robot Optimus’un tanıtımını yaptı. Daha sonra aşağı yukarı aynı günlerde Alain Aspect, John F. Clauser ve Anton Zeilinger adında fizik-matematik bilimciler, kuantum dolanıklığı kuramıyla Nobel ödülünü aldılar. Atom altı parçacıkları evreninde geçekleşen kuantum dolanıklığı kuramı; her şeyi somut düzlemde ele alan kuantum mekaniğinin eksiliklerinin olduğunu düşünen bir kuramdır. Bu yeni buluş, Kriptoloji biliminde ve Kriptografi sistemlerinde çığır açacak. Kuantum dolanıklığı, gönderici ve alıcı arasında güvenlik açığının fark edilmesini böylelikle de güvenlik açığını giderecek bir icattır. Ayrıca kuantum dolanıklığı, atom altı parçacıklar dünyasında gerçekleştiği için nano-teknoloji ve siber-teknoloji gibi alanlarda yapılan çalışmaların daha üretken ve hızlı çalışmalar olmasını doğuracaktır.
İlk quantum devrimi, fiziksel gerçekliğin kurallarını verirken ikinci quantum devrimi ise yeni teknolojileri geliştirmede kullanılacaktır. Quantum teknolojileri; kuantum enformasyon teknolojilerini, quantum elektro mekanın sistemleri, eş evreli quantum elektronikleri, quantum optik/gözlük vs. ve eş evreli maddi teknolojileri kapsayacak bir teknoloji türüdür. 20. yüzyılın sonunda ilk kuram olan kuantum mekanik devrimi, modern toplumun altını oyan çekirdek teknolojilerin çoğunu evrimlileştirecektir.
Başta metaverse teknolojilerine katkı sağlayacaktır. Bir yıl önce şirketlerini META adında topladığını ifade eden ve metaverse çalışmalarını başlatan Zuckerberg’in metaverse çalışmalarına katkı sunacaktır. Quantum dolanıklığı, quantum tabanlı metaverse çalışmalarını meydana getirecek ve metaverse teknolojisinin mükemmelleşmesine katkıda bulunabilir. Çünkü Kuantum teknolojisi, katlanarak hızlanan işlem gücü sayesinde daha hızlı, iyileştirilmiş ve ölçülebilir bilgisayarlaşmış sonuçları meydana getirecektir. Kuantum güvenlik, mahremiyet, hesaplama, simülasyon ve ilerlemiş makine öğrenmeyi ve iletişimi gibi metaverse ortamların daha da iyileştirilmesini sağlayabilir.
Zuckerberg, Metaverse çalışmalarını başlatacağını açıklamasının ardından bir yıl geçmesine rağmen bu platforma şimdilik 15 milyar dolar para harcadı. Sermayeyle ilişkilendirilen, yatırım yapılan bu teknolojinin pazarlanarak günlük hayatımıza dahil olması kaçınılmazdır. Hem gerçek dünyanın hem de sanal dünyanın dönüştürüldüğü 21. yüzyılda, insanın gerçeklik dünyası da sanal dünyası da radikal biçimde değişecek ve dönüşecek görünüyor. E. Musk’ın gerek insansı robotu ve gerekse neuralink çalışması yani insan zihni ile yapay zekalı bilgisayarları/makineleri birleştirmesi, gerçeklik dünyasında hem yeni varlık olan insansı robotların hem de bilinci makineyle birleşmiş olan adeta yeni bir varlık türü olan insanların olduğu farklı ve tuhaf bir dünya olacak görünüyor.
İnsansı robotların insansı biçimde yapılmasının en büyük nedenlerinden biri, insanların onu kanıksayıp hayatında bir ortak olarak görmesi içindir. Bu kanıksama, robotlarla insanların etkileşerek hem robotik hem de insansı bir dünya hayatını doğuracaktır. Hayatın neredeyse tüm alanlarında yer alması muhtemel olan insansı robotlar; eğitim, ticaret, üretim, sağlık ve eğlence alanlarında kullanılabilecek olduğundan hayatı dönüştürecektir.
İnsansı robotlar, robotik bir dünyayı doğuracakken metaverse platformu ise sanal bir dünya oluşturacaktır. Hayatın sanal dünyaya taşınması Web 2.0 sürecinde kısmen gerçekleştirilmişti. Blockchain veya 3D teknolojisine dayanan Metaverse yani Web 3.0 ise hayatın büyük kısmını sanala taşıyacak gibi görünüyor. Yalnızca mevcudu değil çoklu mekanlara ve çoklu varlıklara imkan tanıyan adeta sınırsız bir (sanal) dünya olan Metaverse, zamanı ve mekanı büzüştüren bir zemindir. Beş duyumun gerçekleştiği zaman Metaverse platformunun tamamen gerçekçi bir dünyaya dönüşmesi kaçınılmazdır. Beş duyum gerçekleştiğinde görülebilir, dokunulabilir, hissedilebilir, işitilebilir bir dünya ile gerçek dünya arasında ayrım ortadan kalkacaktır. Bu sürece teknolojik tekillik eklendiğinde yani tıpkı Matrix filminde olduğu gibi insan zihni makineye bağlanıldığında orada olan her şeyin olduğundan daha gerçekçi görünmesi kaçınılmazdır.
İnsansı yapay zekalı robotların, kuantum teknolojilerinin ve Metaverse platformu var olan bilimsel ve teknolojik yeniliklerin sadece birkaçıdır. Nano-teknoloji, Siber-teknoloji, Yapay Zeka uygulamaları, Moleküler Biyoloji, Biyo-teknoloji, Genetik, Robotik, Psiko farmakoloji, enformasyon teknolojisi vs. birçok alanda, bilim ve teknoloji iç içe geçmiştir. 20. yüzyılda olan bu iç içe geçmişlik, 21. yüzyılda daha da radikalleşecek görünüyor. Tüm bu süreçler gelişirken disiplinlerarası bütünlük meydana gelmektedir. Temel bilimler, mühendislik bilimleri, tıp bilimleri ve sosyal bilimlerde olan çalışmaların hem meydana gelmesi hem sonuçları bakımından birbirleriyle iç içe geçmişliği söz konusudur. Tüm bu süreçlerde biz, ne izleyici ne de maruz kalıcı olmak yerine süreçlerin neliğini kavrayıp sürecin hakimi olmayı ve yönetmeyi gerçekleştirmemiz gerekir. Geçtiğimiz yüzyılları kaçırdık fakat 21. yüzyılı kaçırma lüksümüz yok. Zira, “yeni normal”, kaçırdığımız 20. yüzyıldan daha büyük bedeller ödetecek bir güce sahip görünüyor.
Kaynaklar
Dowling, J.P.&Milburn, G.J.(2003). Quantum technology: the second quantum revolution, Philosophical Transactions of the Royal Society 361.
Kwon, H.J. vd. (2022). MetaQ: A Quantum Approach for Secure and Optimized Metaverse Environment, HCIS, 12.
Yorum ekle