Kültür

Vakıf kültürünü Anadolu’ya taşıyan medeniyet: Selçuklu

Erzurum’un Pasinler ilçesinde 1048 yılında ilk vakfın kurulmasıyla Anadolu’yu bu sistemle tanıştıran Selçuklular, insanlara, hayvanlara ve çevreye hizmet eden vakıflarıyla dikkati çekiyor. Özünde yardımlaşma ve dayanışma duygusu bulunan vakıflar, İslam ve Türk dünyasında birbirinden önemli hizmetleri üstlenen, günümüzde modern devletlerin yapmakta olduğu çok sayıda kamusal görevi yüzyıllarca başarıyla yerine getiren kurumlar olarak göze çarpıyor. Osmanlı döneminde […]

Erzurum’un Pasinler ilçesinde 1048 yılında ilk vakfın kurulmasıyla Anadolu’yu bu sistemle tanıştıran Selçuklular, insanlara, hayvanlara ve çevreye hizmet eden vakıflarıyla dikkati çekiyor.

Özünde yardımlaşma ve dayanışma duygusu bulunan vakıflar, İslam ve Türk dünyasında birbirinden önemli hizmetleri üstlenen, günümüzde modern devletlerin yapmakta olduğu çok sayıda kamusal görevi yüzyıllarca başarıyla yerine getiren kurumlar olarak göze çarpıyor.

Osmanlı döneminde altın çağını yaşayan vakıflar, günümüzde de toplumun birçok ihtiyacını karşılayan hizmetlerde bulunuyor. Kadim medeniyetlerin kurduğu, pikniğe götüren vakıf, dinlenme için bahçe vakfı, at vakfı, çevre düzenleme vakfı, pabuç parası veren vakıf, suyu soğutan vakıf, nefes aldırmak ve borçlu dostu vakfı gibi ilginç vakıflar, tarih boyunca insanlara, diğer canlılara ve doğaya hizmet götürüyor.

İhtiyaç olan her alanda vakıflar kurulmuş

Konya Vakıflar Bölge Müdürü İbrahim Genç, AA muhabirine, Selçuklu ve Osmanlıların hizmet etmek için çok sayıda vakıf kurduğunu söyledi.

Hayatın ihtiyaç duyulabilecek her alanında vakıfların kurulduğunu belirten Genç, “Ecdadımız yaratılana hizmet etmek ve ihtiyaçlarını görmek amacıyla geçmişte birçok vakıf kurmuş. İhtiyaç ve eksik olan her konuyla ilgili faaliyet gösteren bir vakıf mutlaka kurulmuştur. Özellikle İslamiyet döneminde başlayan bu gelenek, daha sonra ecdadımız tarafından hem geliştirilmiş hem büyütülmüş hem de müessese haline getirilmiştir.” diye konuştu.

Devletlerin yapamadığı hizmetleri vakıflar yapmış

Genç, vakıflarla toplumda daha rahat ve huzurlu bir sistem oluşturulduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

“Özellikle Türkler, insanların bulunduğu topraklara hizmet etmesini ve yurt edinmesini hep vakıf kültürüyle yapmıştır. Devletlerin bile yapamadığı birçok hizmet vakıflar sayesinde yapılmıştır. Vakıfları geniş ve her alana yayılmış bir hizmet kervanı olarak düşünmek lazım. Özellikle insanların yeme-içmesi, sağlığı, eğitimi ve inancı gibi her konuda kurulduğu gibi, insanların problemlerini çözmeye yönelik olarak da kurulmuştur. Canlıları, coğrafyayı ve tabiatı da dahil edecek şekilde birçok vakıf kurulmuştur.”

Vakıflar Genel Müdürlüğü amblemindeki “1048”in sırrı

Vakıflar Genel Müdürlüğünün amblemindeki “1048” tarihine dikkati çeken Genç, bunun Erzurum’un Pasinler ilçesinde Selçuklular döneminde kurulan vakfın tarihi olduğunu aktardı.

Genç, bunun Anadolu’nun en eski vakfı olarak literatürde yer aldığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“O da bizim amblemimizde yer almıştır. Anadolu’da çok sayıda vakıf kurulmuştur. Selçuklu döneminde öne çıkan vakıflar; kar dağıtmak, aç kalan leyleklerin ihtiyaçlarını karşılamak, esirleri kurtarmak, dul ve yetimlere bakmak gibi çeşitli alanda faaliyet göstermiş. Osmanlı döneminde ise pikniğe götüren, dinlenme için bahçe vakfı, at vakfı, çevre düzenleme vakfı, pabuç parası veren vakıf, suyu soğutan vakıf, nefes aldırmak ve borçlu dostu vakfı dikkati çekiyor. Öte yandan şehri güzelleştiren, çöplükte fidan yetiştiren, çevreyi yeşillendiren, meraları ıslah eden ve erozyondan koruyan, atık suları geri kazandıran vakıflar doğaya sahip çıkma düşüncesinin birer örneği niteliğindedir.”

“Hizmetçilerin kırdığı tabakları karşılayan vakıf var”

Selçukluların, başkent Konya başta olmak üzere Anadolu’nun birçok yerinde imaret ve vakıflarla insanlığa hizmet ettiğini vurgulayan Genç, şunları kaydetti:

“Selçuklu medeniyetinin kurduğu vakıflar canlılara ve doğaya hizmet etmiştir. Laklak vakfı, göçmen kuşların yaralanmaları ve hastalanmaları durumunda tedavisiyle ilgilen bir vakıf olarak öne çıkıyor. Saraylarda hizmet eden hizmetçilerin kırdığı tabak çanakların zararlarını karşılayan vakıf var. Bayramlarda çocukları eğlendiren, Van Gölü’nde çocukları gezdiren vakıflar kurulmuştur. Gelinlik çağındaki kızların çeyizlerinin yapılmasıyla ilgili de vakıf var. Ormanların korunması, ağaçlandırma, meyvelerin yetiştirilmesiyle ilgili vakıflar hizmet vermiş. Bunlar bu coğrafyada yaşanabilir ve problemsiz bir hayatı amaçlamıştır. Beşikten mezara kadar insanın tüm ihtiyaçlarını karşılayan vakıflar kurulmuştur. Yüzlerce ilginç vakıf örnekleri verilebilir. Toplumun ihtiyacı olan her konuda vakıfların kurulduğunu görüyoruz. Bu vakıflardan bazıları günümüzde de hala yaşıyor. Hizmet kervanı devam ediyor. Vakıflar, bu coğrafyayı vatan yapmak için her türlü hizmeti vermiştir.”