Yazarlar

DOĞU VE BATI

İnsan sözü sohbetle çoğaltır, yazıyla biriktirir ve kitapla aktarır. Kemale doğru seyrin anlam haritası kitapla çizilmiştir. Biz de Seyre Değer’in bu haftaki bölümünde, Rene Guenon imzalı Doğu Ve Batı kitabıyla bu anlam haritasına katkıda bulunmak istiyoruz. Guenon, bu kitabında dünya ölçüsünde hegemonik bir hükümranlık sağlamış bir kafa yapısının kodlarını cesurca eleştiriyor. Kitap, Batı insanının uygarlık ve ilerleme konusunda düştüğü hataları, Batılı yaşamın çürük yanlarını ve benzeri temaları açık bir dille ortaya koyuyor, kritik ediyor.

 

DOĞU VE BATI

Yazar: Rene Guenon (Abdülvahid Yahya)

Çevirmen: Fahrettin Arslan

Sayfa Sayısı: 217

Basım Yılı: Eylül 2010

“Modern dünya, değişik düzlemler arasındaki doğal bağlantıları tam anlamıyla altüst etmiştir. Zihinsel alanın daraltılması (hatta saf zihinselliğin ortadan kaldırılması), maddi ve duygusal (benmerkezci) alanın abartılması… bütün bunlar birbirine bağlıdır ve Batı uygarlığını normal dışı, hatta deyim yerindeyse bir canavar yapan bütün bunlardır.”

“Her çeşit önyargıdan kurtulup bakıldığında meselelerin verdiği görümüm bu; Doğu uygarlıklarının en yetkin temsilcileri, yan tutmadan bu meseleleri böyle görmektedir. Yan tutmak diyoruz; çünkü yan tutmak her zaman duygusaldır, zihinsel değil; Batılılar kendi yanlarını tutar, Doğuluların bakış tarzı ise tamamen zihinseldir. Batılıların bu tutumu anlamakta biraz güçlük çekmeleri, başkalarını kendilerini ölçü alıp yargılamaktan, kendi kafalarındaki şeyleri onlarda da görmek istemekten kurtulamamalarındandır; isterler ki Doğulular da onlar gibi düşünsün. Başka düşünce yolları olabileceğini akıllarına bile getiremezler; böyle dar kafalıdırlar. Doğu düşüncelerinin hepsine yabancı kalmaları bundandır. Doğulular için aynı şey kesinlikle söylenemez. Fırsat bulduklarında ve bu zahmete katlandıklarında, Batının kendine özgü bilgilerine nüfuz etmekte ve bunları anlamakta pek güçlük çekmezler, çünkü Doğulular alabildiğine engin ve spekülatif düşüncelere alışıktırlar; zorun üstesinden gelene kolayın sözü olmaz.”

“Batı Bilimi çözümlemedir (analiz) ve dağılmadır; Doğu’daki bilgi ise bileşim (sentez) ve yoğunlaşmadır. Batılıların uygarlık dedikleri şeye, başkaları pekala barbarlık diyebilir, çünkü özü, yani üst düzeyde bir ilkesi yoktur. Öyleyse Batılılar kendi öz değerlendirmelerini başkalarına empoze etme hakkını nereden alıyorlar? İşin korkuncu ise, inanç yaymacılıkta gösterdikleri hiddettir: Fetih zihniyeti bunlarda ‘’manevilikçi’’ kisveye bürünür ve bütün dünyayı kendilerini taklide zorlamaları da ‘’özgürlük’’ adınadır. En şaşırtıcı olanı da şu: Kendilerine bu aşırı hayranlıklarıyla, diğer bütün ulusların gözünde ‘’itibar’’ sahibi olduklarına yürekten inanırlar; herkes kaba kuvvetten korkar gibi korkar onlardan, oysa onlar kendilerine hayran olunduğunu sanırlar. Bir çığ altında ezilmek tehlikesiyle karşı karşıya kalan birinin yağan kara hayranlık duyduğu söylenebilir mi?”

“Doğulular da Batılılar gibi ve onların kullandığı aynı yollarla, kendi bakış açılarını zorla kabul ettirmeye kalkışsalardı, acaba ne olurdu? Ama emin olunuz, hiçbir şey propaganda kadar Doğuluların doğasına ters düşmez ve bu, tamamen yabancı oldukları bir şeydir. ‘’Özgürlük’’ havarisi kesilmeden başkalarını istedikleri gibi düşünmekte serbest bırakırlar, hatta kendi haklarında düşünülenlere bile aldırmazlar. Aslında bütün istedikleri, rahat bırakılmaktır; Doğuluları yerlerinde yurtlarında gidip rahatsız eden Batılılar işte bunu kabul etmezler.”

“Görülüyor ki böyle ilelebet sürüp gitmesine imkan olmayan bir durum karşısında bulunuyoruz; tahammül edilir olabilmek için Batılıların yapacağı tek şey var: Sömürgeci siyasette kullanılan dil ile söylersek, asimilasyonu bırakmak ve işbirliği yapmak. Hem de her alanda. Ama yalnız bu bile, Batılıların zihninde belli bir değişikliği ve burada ele aldığımız fikirlerin en azından birkaçını kavramalarını gerektirir.”

 

Rene Guenon, Doğu Ve Batı, ss. 33-35.