Yazarlar

Bir varoluş mücadelesi : HAMAS

2006 yılında Gazze seçimlerini kazanmasının ardından çok farklı adımlar atan Filistin Hamas hareketi, bugünlerde Gazze’yi Mahmut Abbas önderliğindeki Filistin Hükümeti’ne bırakmaya hazırlanıyor.

Hamas-Fetih yakınlaşmasında “beklenmedik tavizler vereceğiz” açıklaması yapan Hamaslı yetkililerin ne demek istediği henüz kapalılığını korusa da 11 yıl içerisinde güttüğü siyaset bölge açısından önem arz ediyor.

Gazze seçimlerini kazanmasının ardından ilk diplomatik ilişkiyi “Ortadoğu’nun yeni efendisi” Rusya ile kuran Hamas, süreç içerisinde Rus yetkililerle çok sayıda görüşme gerçekleştirdi. Hamas siyasi büro yardımcılığını yeni atanan Salih el-Aruri’nin geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirdiği Moskova ziyareti ise İsrail’den tepki görmüştü.

Rusya üzerinden dünyaya sesini duyurmaya çalışan Hamas’ın aynı zamanda Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’la yakından görüşmesi, bununla birlikte tam aksi yönde İran ve Hizbullah ile bir araya gelmesi güncel olarak da Mahmut Abbas’la “uzlaşı hükümeti” üzerinde anlaşmaya varması hareketin Gazze’de yürüttüğü “taht oyunlarını” gözler önüne seriyor.

Özellikle 2013 yılından sonra Mahmut Abbas’ın Gazze’de hüküm süren Hamas idaresine olan ağır ambargosu bölge halkını çok zor durumda bırakmıştı. Mahmut Abbas’ın, maaş ve tıbbi malzemelerin girişine ambargo koymasının yanı sıra Gazzeliler için büyük önem arzeden elektrik ve enerji akımına ket vurması Hamas yönetimini son zamanlarda daha sıkıştırmıştı.

Şebeke suyunun %98 kirlilik oranına ulaştığı Gazze’de çareyi Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde bulan Hamas, Fetih hareketinin sürgüne gönderilen ismi ve aynı zamanda “karanlık prens” olarak da bilinen Muhammed Dahlan ile görüşmelere başladı.  Mahmut Abbas’ın ambargocu yaklaşımını Dahlan ile dengelemeye çalışan Hamas,  Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır destekli Dahlan ile “anlaşarak” Refah sınır kapısının süreli de olsa tekrar açılması, öldürülen Gazzelilerin ailelerine 50 bin dolar ödeme yapılması gibi çok sayıda gelişmenin hazırlanmasına zemin hazırladı.

Mahmut Abbas yönetimini Dahlan özelinde BAE ve Mısır ile baskılayan Hamas’ın aynı zamanda İran ve Hizbullah ile de Mısır ve BAE’yi dengelemesi bölgedeki dengeler açısından önem arz ediyor. Özellikle “karanlık prens Dahlan’ın” Gazze’de kahraman gibi karşılanarak BAE-Mısır-İsrail üçlüsünün eline bırakmak istemeyen Haniye yönetimindeki hareket Suriye ve Irak’ta İran’ın “mezhepçi savaşına” rağmen Tahran yönetimiyle yakın ilişki içerisinde.

Son bir yıl içerisinde İran’a çok sayıda resmi ziyaret düzenleyen Hamas’ın özellikle Gazze’nin yeni sorumlusu Yahya Sinvar üzerinden Şii İran’a yakınlaşması yürüttüğü denge politikasının en büyük göstergelerinden biri olarak görülebilir.

Özellikle Mahmut Abbas’ın Hamas-Fetih yakınlaşmasında Kassam Tugayları’nın lağv edilip Filistin Ordusu’na katılmasını istemesi Hamas-İran yakınlaşmasının bir neticesi olarak görülebilir. Zira Abbas yaptığı son açıklamada “Gazze’de Hizbullah modeline izin vermeyeceğiz” ifadelerine yer vererek doğrudan İran destekli Hizbullah’a atıfta bulundu. Hamas-Fetih yakınlaşmasının bu nedenle sekteye uğraması ve hatta tekrardan kopma noktasına gelmesi de öngörülebilir.

2017 Mayıs ayı içerisinde yayınladığı yeni vizyon belgesi ile Müslüman Kardeşler Cemaati ile olan ilişkisini kopardığını “açıklayan” Hamas’ın bu hareketi dünya kamuoyunda daha fazla yer bulmak istediğinin açıkça göstergesi. Müslüman Kardeşler Cemaati, özellikle Mısır, Katar, Suriye ve Ürdün’de etkin olarak faaliyet göstermekte ve ulaşabildiği kitle açısından önemli bir yere sahip.

2006 Gazze seçimlerini kazanmasının hemen ardından Hamas yönetimini ilk tebrik eden Rusya Devlet Başkanı Putin, Ortadoğu’da ABD egemenliğinin kontrollü bir şekilde geri çekilmesini de fırsat bilerek Hamas idaresiyle ilişkisini arttırma yolunu seçti. ABD-İsrail öfkesinin, doğal olarak, özellikle Müslüman ülkelerde had safhada olduğu bu günlerde Hamas’ın Müslüman Kardeşler Cemaati ile olan bağlantısını kullanarak İslam dünyasına sevimli görünme çabalarına giren Putin bir nebze de olsa bunu başarmış görünüyor.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken bölgenin hakim gücü İsrail’i es geçmemek gerekiyor. Rusya-Hamas yakınlaşmasının son adımı olan Hamas siyasi büro yardımcısı el-Aruri’nin Moskova’ya giderek Rus yetkililerle görüşmesi İsrail tarafından sert bir şekilde protesto edildi. Aynı zamanda Hamas-Fetih yakınlaşmasına da sessiz kalmayan Netanyahu, Filistin’de kurulacak birlik hükümetinin öncelikli olarak Yahudi devletini tanıması gerektiğini vurguladı.

Filistin’de dengeleri sağlamaya çalışarak varoluş mücadelesi vermeye çalışan Hamas’ın özellikle “şaşırtıcı tavizler vereceğiz” açıklamalarıyla neyi kast ettiği hala kapalılığını koruyor ancak İsrail’in “Yahudi devletinin tanınması” talebi, Gazze ve Ramallah halkı arasındaki farklılıkların getirdiği çatışma, Hamas’ın askeri kanadı Kassam Tugayları’nın lağv edilmesinin istenmesi, Filistin’in Interpol’e üye olarak Dahlan için tutuklama talebinde bulunması ve Hamas’ın İran aracılığında Esed rejimiyle görüşmeye başlaması bölgenin yakın zamanda tekrardan ısınarak, bir çatışma ihtimalini işaretliyor denebilir.

 

Yaser Emre / Gazeteci