Yazarlar

Bir ‘teröristin’ çok denklemli profili

2014’te yaptırdığı sperm testinde kısır olma ihtimali ortaya çıkan genç polis memuru, 2 yıl sonra tüm dünyanın konuştuğu terör saldırısına imza attı. Arkasında hala karanlık yönlerin bulunduğu Karlov suikastında ulaşılan bilgiler “şimdilik” bunlar. Aralık 2016 SURİYE… Rusya, Suriye’nin Halep kentindeki muhalif unsurlara yönelik şiddetli hava operasyonlarına devam ediyor. Amaçları, ülkenin en önemli şehrinden muhalifleri tamamen […]

2014’te yaptırdığı sperm testinde kısır olma ihtimali ortaya çıkan genç polis memuru, 2 yıl sonra tüm dünyanın konuştuğu terör saldırısına imza attı. Arkasında hala karanlık yönlerin bulunduğu Karlov suikastında ulaşılan bilgiler “şimdilik” bunlar.

Aralık 2016

SURİYE…

Rusya, Suriye’nin Halep kentindeki muhalif unsurlara yönelik şiddetli hava operasyonlarına devam ediyor. Amaçları, ülkenin en önemli şehrinden muhalifleri tamamen temizlemek. Hava operasyonlarından siviller de nasibini alıyor. Dünya Halep’ten gelen kanlı fotoğraflarla sarsılıyor…

19 Aralık 2016

Rusya Federasyonu’nun Ankara Büyükelçisi Andey Karlov, bir sanat etkinliğine katılmak üzere gittiği Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi Fikret Mualla Salonu’nda konuşma yaparken, o an orada herhangi bir görev gereği bulunmayan polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş tarafından silahla vurularak öldürüldü. Altıntaş saldırıyı gerçekleştirdikten sonra şu şekilde bağırdı: “Suriye’yi unutma! Halep’i unutma!”

İlk kurşunları sıktıktan sonra yerde yatan Büyükelçi Karlov’un öldüğünden emin olmak için Karlov’un bedenine üç el daha ateş eden Altıntaş, ağzına tutturulmuş gibi duran şu sözleri okudu: “Mahmullezine mahlehu muhammeden alel cihadi mahahi rızzaagat, Allahuekber…”

Bu gelişmeler saniyesi saniyesine televizyonlardan yayınlandı. İzleyenler şok geçirmişti. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler son dönemin en kötü günlerini yaşıyordu. Suriye’de sivil alanları bombalayan bir Rus jeti Türk hava sahasını ihlal ettikten sonra Türkiye Hava Kuvvetleri tarafından düşürülmüş ve iki ülke arasında çok zor ve sancılı bir süreç başlamıştı. Türkiye ile Rusya ilişkilerin yeniden güçlendirilmesi için çalışmalara başlamıştı. Büyükelçi suikastı tam da bu günlere denk geliyordu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Milli İstihbarat Teşkilatı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Karlov Suikastı’nın tüm yönlerini ortaya çıkarmak için hemen çalışmaya başladı. Ortaya çıkan bilgiler, konunun ne kadar çetrefilli olduğunu gözler önüne seriyordu.

Güvenlik birimlerinin karşısında bağlantılarıyla, ilişkileriyle, psikolojisiyle oldukça “ilginç” bir profil vardı.

***

Altıntaş tarafından öldürülen Büyükelçi Karlov, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin başkenti Moskova’da 1954 yılında doğmuştu. Stalin’in Sovyet diplomatlar yetiştirmek için kurduğu Moskova Devlet Diplomasi Enstitüsü’nde okudu. SSCB’nin Kore Halk Demokratik Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nde görev yaptı. Ardından Güney Kore’ye geçti. Sovyetlerin yıkılmasını Güney Kore’de karşıladı. Ardından tekrar Kuzey Kore’ye büyükelçi olarak gönderildi. 2007’de merkeze alınan Karlov 2013 yılına kadar Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk Departmanı Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. 2013 yılında Rusya’nın Ankara Büyükelçisi olarak görevlendirilen Karlov ölümüne kadar bu görevde kaldı. Cenazesi devlet töreniyle Ankara’dan Moskova’ya gönderildi. Cenazeyi Moskova’da Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov birlikte karşıladı. Cenaze törenin ardından Himkinskoye Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Türkiye, 2017’nin ilk günlerinde Rusya Büyükelçiliği’nin bulunduğu Karyağdı Sokağı’nın ismini Andrey Karlov Sokağı olarak değiştirdi. 24 Kasım 2017’de ise büyükelçiliğin bahçesine Karlov’un büstü dikildi. 5 gün sonra, 29 Kasım’da, Karlov’un vasiyeti üzerine Rusya’nın Bryansk Oblastı Klintsi ilçesi ile Antalya’nın Demre ilçesi kardeş şehir ilan edildi.

Süreç içinde Rusya ile Türkiye’nin arası da düzeldi. İki ülke arasındaki ticari ve siyasi ilişkiler arttı. Suriye’deki krizi çözmek için yapılan siyasi mutabakatları enerji anlaşmaları izledi…

Ancak Karlov’u vuran polis memurunun bir yüzü hep karanlıkta kaldı. Soruşturma derinleştikçe bazı ayrıntılar ortaya çıktı ama tam olarak “neyle” karşı karşıya olduğumuzu hala anlamadık.

***

Saldırgan, 1994 yılında Aydın’da dünyaya geldi. Annesinin ikinci evliliğinden olan Altıntaş’ın annesi H. Altıntaş bir iplik fabrikasında işçi olarak çalışırken 2008 yılında emekli oldu. Kayıtlarda babasıyla ilgili bir iş bilgisine rastlanmadı.

Annenin çalışmasından dolayı vaktinin çoğunu anneannesinin yanında geçiren, çevresince sakin, sıkılgan, karamsar, kimseyle fazla samimi olmayan ama sık görüştüklerinin “mizahi ve sempatik” bulduğu bir isimdi Mert Altıntaş.

Savcılık, Altıntaş’ın eğitim hayatını da mercek altına almıştı. FETÖ’nün okullarına gidip gitmediği araştırıldı. Aydın’da ortaokul eğitimine devam ederken Konaklı Dersanesi’ne gittiği anlaşıldı. Bu dersanenin FETÖ’yle bir bağı bulunamadı, kapatılan dersaneler arasında yer almadı. Girdiği sınavla Söke Şehit Emre Acar Anadolu Lisesi’ni kazandı, 2012 yılında ise Polis Okulu Sınavları’nın ardından İzmir Rüştü Ünsal Polis Meslek Yüksekokulu’na gittiği belirlendi.

Okul evraklarının incelenmesi neticesinde iyi nişancı olduğu ortaya çıktı. Yaptığı toplam 60 atıştan 58’ini vurduğu kayıtlara işlendi.

2014 yılında polis okulundan mezun oldu, 2015’te geçici görevlendirmeyle Bitlis’e gitti. Görev süresi boyunca 34 maaş taltifi aldığı belirlendi. 2015’te Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümüne kayıt yaptırdı. Büyükelçi suikastından 20 gün önce yapılan ara sınavlara girdi.

Karlov Suikastı’nın katilinin polis okulu macerasıyla birlikte Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile tanıştığı anlaşılıyor.

Soruşturma kapsamında ifadesi alınan S.B, 17-25 Aralık sürecinden önce başka bir polis memurunun davetiyle FETÖ evlerinde sohbetlere katıldığını, o sohbetlerde Mert Altıntaş’ı da gördüğünü anlattı.

S.B’nin, “beni davet etti” dediği isim de bu ifadeyi doğrulayan bilgiler verdi. Ev sohbetlerinde Mevlüt Mert Altıntaş’ı gördüğünü ifade eden o şahıs, Altıntaş’ın Hamza kod adlı örgüt yöneticisi ile birlikte FETÖ liderinin videolarını izlediğini de sözlerine ekledi. Başka tanıkların ifadeleri de aynı yöndeydi.

Dosya kapsamında ifadesi alınan bir tanık ise şöyle diyecekti: “Tanıdığım kadarıyla dinine düşkün, ibadetlerini yapan bir kişiydi. FETÖ terör örgütü mensupları ile irtibatı vardı ve cematten ayrılma, bırakma düşüncesindeydi.”

Altıntaş o günlerde başka cemaat ve dini gruplarla da irtibat kurmaya çalıştı. İrtibatlanmaya çalıştığı bir isim savcıya şunları söyledi:

“Altıntaş’ın talebiyle onunla birkaç defa görüştüm. Bunalımda olduğunu, görevden ayrılarak Suriye’ye gitmek ve orada sıkıntı çeken Müslümanlara yardımcı olmak istediğini söyledi. Ben ona Suriye’ye gitmesinin bir çözüm olmadığını söyleyerek nasihat etmeye çalıştım. Mevlüt Mert görüşmemizde FETÖ toplantılarına katıldığını daha sonra polis okulunda gerçek yüzlerini gördüğünü ve onlarla irtibatını kestiğini anlattı.”

Mert Altıntaş, S. isimli polis arkadaşıyla birlikte (FETÖ suçlamasıyla tutuklu) bu günlerde farklı bir cemaate de girip o cemaat üyelerinden Arapça dersleri almak istedi. O cemaatten bir isim savcıya şunları anlattı:

“Arapça dersi almak istediklerini söylediler. Biraz gönülsüz yaklaştım ama ısrarları üzerine pazar günleri sabah namazından sonra derslere başladık. Üç hafta sonra gelmeyi bıraktılar. Namaz sonrasında S., Mevlüt’ü tanıtırken ‘Hocam, Mevlüt eskiden Fetullah Gülen’in grubunda idi Polis Okulu’nda iken fiili olarak onların içindeydi, onların gerçek yüzünü görünce ayrıldı’ şeklinde sözler söyledi.”

İfadelere göre Mevlüt Mert ve diğer arkadaşlarından sorumlu FETÖ yöneticisi Hamza kod adlı kişiydi. O ve sınıfındaki diğer isimlerden o sorumluydu.

Güvenlik birimleri, Altıntaş’ın başkaca FETÖ soruşturmalarında isminin geçip geçmediğine, dernek geçmişine, Bank Asya veri tabanında ismi olup olmadığına, SGK kayıtlarına, ByLock listelerinde ismi bulunup bulunmadığına, FETÖ tepe yönetimiyle ilişkilerine de baktı. Bu incelemelerden hiçbir tespit yapılamadı.

Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı da kayıtlarda Altıntaş’ın ve birinci derece aile yakınlarının FETÖ iltisakına ulaşılamadığını bildirdi.

***

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü başka bir soruşturmada, suikastten 4 ay sonra bir micro SD kart ele geçirildi. Bu kartta EGM KOM Dairesi’nin yaptığı incelemede birçok polisin FETÖ tarafından fişlendiği belirlendi.

Fişlemelerde, örgüt mensubu polislerin örgüte bağlılık derecesi, katıldığı örgütsel toplantı sayısı, örgüt evinde kalma durumu, verdiği himmet miktarı, örgütten ayrılan polisin örgüte bakışı, geri dönme potansiyeli, örgüt mensubu değilse FETÖ’ye nasıl baktığı gibi başlıklar vardı.

Fişleme listesinde Mert Altıntaş’la ilgili de bir bölüm vardı. Altıntaş örgütsel tarza “BB Ankara-KB Ankara-İl 4. KAT-İlçe 404” olarak listelenmişti.

Emniyet, Altıntaş’ın 17-25 Aralık sürecinden önce FETÖ üyesi olduğunu, süreçten sonra örgütten bağını kopardığını, örgüte tekrar dönmesinin zor görüldüğünün tespit edildiğini bildirir rapor düzenlemiş bunu da dosyaya göndermişti.

***

Ancak aynı dijital veri içerisinde ele geçirilen “Renklendirme” isimli belgede “Ülkemizde değişen koşullara göre her zeminde ve her ortamda hizmet sahalarının oluşturulması önem arz etmektedir. Bundan dolayı lise öğrencilerinin farklı oluşumların içinde, dava şuurundan taviz vermeden hizmet etmesi amaçlanmaktadır. Renklendirme dediğimiz bu çalışma da, çalışmanın ruhuna uygun öğrenci ve öğretmen arkadaşlarla, İlim Yayma Cemiyeti, Milli Görüş, Nakşi, MHP, BBP, CHP, AKP ve SP gibi olguların içinde renklenerek hizmet edilmesi amaçlanmaktadır” şeklinde ifadelerin bulunduğu da tespit edildi.

Savcılık ve Emniyet’in kanaati Altıntaş’ın kendisini özenle gizleyen ve tepe yönetimden aldığı talimatla başka dini grup ve cemaatlere girerek kamufle olmaya çalışan FETÖ’nün kripto yapılanması içinde olduğu yönündeydi.

Soruşturmayı yürüten savcılık, dijital belgeden ele geçirdiği delillerde FETÖ’nün deşifre olmamış mensuplarına, karakterine uygun bir oluşum içine girmeleri talimatını verdiği ve Mert Altıntaş ile ev arkadaşının Nurettin Yıldız grubuna bağlı olan Sosyal Doku Vakfı’nın uzantısı olan Sosyal Doku Ankara Gönüllüleri grubu içine sızdırılarak gizlendiğini belirtiyor.

***

Saldırganın iletişim kayıtları da mercek altına alınan husulardan biri. ByLock kullandıkları belirlenen iki isimle 15 Temmuz darbe girişimi öncesi irtibata geçtiği belirlenen Altıntaş’ın Medine’de otomobil ticareti yapan şüpheli H.T ile, ABD merkezli bir internet sitesine kayıtlı olan bir telefon numarasıyla ve dileyenlere eskort kadın temin eden İtalya merkezli bir numarayla irtibatlı olduğunun ortaya çıktığı iddia edildi.

Banka hareketlerinde, yardım derneklerine para gönderdiği tespit edilen Altıntaş’ın havalelerinde “Gıda İnfak, İnsani Yardım Acil” gibi açıklamalar yazdığı anlaşıldı. Saldırıyı gerçekleştireceği gün hesabındaki 1500 doları TL’ye çevirerek ablasının kullandığı GMS hattına 30, babasının hattına 25 TL yükleme yaptı ve 5700 TL’yi ise annesinin hesabına gönderdi.

***

Altıntaş’ın ikametinde ele geçirilen kitaplar arasında El-Kaide liderlerinden Ebu Yahya el-Libi’nin kitapları bulunuyordu. Abdullah Azzam ve Enver Evlaki gibi çok sayıda kişinin kitapları da aramalarda bulundu.

Saldırıdan bir gün önce, 18 Aralık 2016’da İsmailağa Cemaati’nin Ankara’da önde gelen isimlerinden birinin yanına uğrayan Altıntaş yanında getirdiği valizi şahsa teslim etti. Valizde, Seyyid Kutub’un Fi Zilal’il Kur’an tefsiri, açıklamalı Kur’an-ı Kerim meali, Hasan el Benna’nın Müslüman Kardeşler Teşkilatı, Ahmet bin Hambel’in Kitab’üz Zühd, Abdulhamid Bilali’nin Arınma Yolu, Nuri Pakdil’in Anneler ve Kudüs, Seyyid Kutub’un Davetçi’nin Yol Azığı ve birçok kitap vardı.

***

BİLGİSAYARA DIŞARIDAN MÜDAHALE Mİ VAR?

Altıntaş’ın bilgisayarında yapılan aramada, Fetullah Gülen’in isminin geçtiği dosyaların silindiği tespit edildi.

Öte yandan “takma isimlerle twitter hesapları açtığı da belirlendi. Bu hesaplardan biri üzerinden, bazı hesaplara mesaj gönderen Altıntaş, şunları yazdı:

“Hocam ben yaklaşık 1,5 senedir kendimi toparlama aşamasındayım, hafızlığım falan yok, yaklaşık 20-30 kadar bir ezberim var, temel ilmihal bilgileri üzerindeyim, ümmetten haberdar olmaya çalışan bir insanım, hocam bu sene açıktan ilahiyata başlayacağım inşallah, Arapça bilgim yok, onun üzerine temellendirme yapmayı düşünüyorum bu sene ve 21 yaşındayım, 1,5 yıllık polis memuruyum. Önümüzdeki sene için ilama kabul edilirsem ayrılmayı düşünüyorum. Hedefimde ümmete, insanlığa fayda var, kadro, memurluk ya da imamlık peşinde de değilim. Kalemimle ilmi, fikri birikimle mücadele vermek istiyorum, sizce ne yapmalıyım”

Bilgisayarda 3,4,14,18 gibi çok kısa aralıklarla DEAŞ, El Kaide, PKK örgütleriyle veya cihat marşlarıyla ilgili aramaların yapıldığını tespit eden emniyet araştırmayı derinleştirince bilgisayara VPN aracılığıyla giriş yapıldığını fark etti. Emniyete göre bu hedef şaşırtmak gayesiyle bilinçli olarak yapıldı. Ancak bunu kimin yaptığı tespit edilemedi.

Bir Youtube araması da Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin ve puro hakkındaydı. Saddam’ın idam edilmeden önce puro istediği biliniyor. Mert Altıntaş’ın da saldıran 15 gün önce puro içmeye başladığı ulaşılan başka bilgiler arasında.

***

SALDIRGANIN TELEFONUNA NE OLDU?

Saldırgan Altıntaş, Karlov’u öldürdüğü yerde bir yıldan fazla süredir kullandığı Iphone marka telefonu bırakmıştı. Telefonu bulan emniyet birimleri incelemek üzere telefona el koydu. Ancak kapalı telefonun şifresi bir türlü kırılamıyordu.

Telefonun şifresini kırmak için Iphone merkezine resmi yazı yazıldıp şifre istendi. Ancak cevap olumsuzdu. Iphone’un hukuk yetkilileri her telefonun şifresinin kullanıcılar tarafından özel olarak oluşturulabildiğini be Iphone’nun bu şifreleri bilme imkanının olmadığını söyleyen bir cevap gönderdi.

Konu Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne havale edildi. Siber Suçlar da telefon şifresini kıramadı.

Telefona oldukça önem veren savcılık bir Türk firmasını, “dünya üzerindeki en güncel programı Türkiye’ye getirmek için”  (bu savcılığın ifadesi) bilirkişi olarak tayin etti. Program İngiltere’den bir uzmanla birlikte getirildi. Ankara Adliyesi’nde özel bir oda hazırlandı. 24 saat boyunca kameralarla izlenen bu odada üç gün boyunca çalışma yapıldı ama şifre yine kırılamadı.

Şifreyi kıramayan görevliler, “Telefonun yedekleme bilgilerine ulaşılmış olması, çok ince detaylara kadar düşünülmüş bir silahlı saldırının olay yerine, içerisinde önemli bilgilerin bulunduğu telefonun götürülerek buraya bırakılmış olmasının hayatın olağan akışına uygun düşmemesi ve soruşturmanın başka bir alana yönlendirilmesi, bu alanda emek ve mesai harcanması amacıyla bilinçli olarak olay yerine götürülüp bırakıldığı kanaatinin oluşması” nedeniyle şifre kırma çalışmalarına son verme kararı aldı.

Ancak Altıntaş’ın hatsız olarak T50 marka ve model başka bir telefon daha kullanıldığı tespit edildi. Bu telefonun izine ise ulaşılamadı.

Ulaşılan bilgilere göre saldırının hazırlıkları 2016’nın Şubat ayı içerisinde başladı. Saldırının tipik bir istihbarat eylemi olduğuna dikkat çeken savcılık bu eylemenin istihbarat servislerinden yardım almadan gerçekleştirilemeyeceği görüşünde. Bu yardımın da MİT içine sızan FETÖ mensupları tarafından sağlandığı öne sürülüyor. MİT’ten ihraç edilen Vedat kod isimli bir şahsın Karlov’la ilgili bütün bilgileri toplayarak örgütteki “abi” konumundaki BTK çalışanı Yusuf kod adlı şahsa verdiği, onun da bu bilgileri kendisinin üstü Sadık Kod adlı şüpheliye ilettiği ifade ediliyor. Bu bilgilerin silsile içerisinde FETÖ liderine kadar iletildiğinin de “tespit edildiği” vurgulanıyor.

Bir diğer iddiaya göre Altıntaş, diğer yardım derneği ve dini gruplarla irtibatını da Şubat ayından sonra kurmaya çalışıyor.

***

Olay günü mermiye ihtiyaç duyacağını bilen saldırganın Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğüne polis memurlarına yıllık olarak verilmekte olan fişek istihkakını almak amacıyla dilekçe yazarak başvuruda bulunduğu ve 2016 yılına ait mermi istihkakını talep ettiği de belirlendi. Meslek hayatı boyunca, 2014 yılında yıllık mermi istihkakı olan 200 adet mermiyi alan ancak 2015 yılında mermi istihkakına ilişkin herhangi bir talepte bulunmayan saldırganın 2016 istihkakını tamamen aldığı belirlendi.

***

SALDIRIDAN ÖNCE TATLI ALDI

Saldırı öncesi iki kez sergi salonunda keşif yapan Altıntaş’ın olay günü şu şekilde seyretti:

08:29 sıralarında Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesine giderek 1 günlük doktor raporu aldı. Burada işlemlerini bitirdikten sonra, saat 09:40 sıralarında Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğüne gitti ve raporu verdi.

10:04’te Zirve Silah isimli iş yerine gelerek alışveriş yaptı. Elinde siyah bir poşetle dışarı çıktı.

10.19’da Ankara İl Emniyet Müdürlüğü karşısında bulunan Samsun Yolu istikametindeki EGO otobüs durağı istikametine giderek 12-418 numaralı EGO otobüsüne bindi.

10:27’de otobüsten inerek Keçiören Fatih Caddesi’ndeki benzinliğe girdi. Burada tatlı siparişi verdikten sonra saat 10:38 sıralarında elinde bulunan siyah poşet ve tatlıcıdan aldığı poşetle birlikte ayrıldı.

10:40 sıralarında Keçiören İlçesi Kalaba Mahallesi’ndeki ikametine geldi. Saat 11:58 sıralarına kadar ikamette kaldı. Bu saatte elinde takım elbise kılıfı ve valizi ile ikametinden ayrıldı.

12:15’te 06 T 34XX plakalı araç ile Best Hotel’e geldi.

18:30 Best Hotelden çıkarak Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezine doğru yürümeye başladığı,

18:31 sıralarında Çağdaş Sanatlar Merkezine giriş yaptığı, x-ray cihazından geçmeden yan taraftan geçerek elinde bulunan cüzdan içerisindeki polis kimlik kartını kapıdaki güvenlik görevlisine göstererek binaya girdi.

18:41’de kadar Çağdaş Sanatlar Merkezi içerisinde bulunan sergi alanında dolaştı, 18:44’te binaya gelen Büyükelçiyi arkasından takip etmeye başladı. Saat 18:46 sıralarında Büyükelçi Andrey Karlov’un konuşma yapacağı kürsünün sol tarafına doğru geçti.

19:04’te konuşma yapan Büyükelçinin sağ arka çaprazına geçti. 1 dakika sonra 9 el ateş ederek eylemini gerçekleştirdi.

19:08 sıralarında yerde yatmakta olan Büyükelçi Andrey Karlov’a silahını doğrultarak 1 el daha ateş etti.

19:25’te olay yerine gelen polisler ile çatışmaya başladı.

19:40’ta öldürüldü.

***

Kameraların kendisini çektiğini bilen Altıntaş bazı Arapça sözler okumuştu. Yukarıda bahsedilen o sözlerle ilgili savcılık bir bilirkişiye rapor hazırlattı.

Bilirkişi raporuna göre Arapça söylemeye çalıştığı sözleri tam olarak söyleyemediği, bu sözlerin Arapça öğrenmeye çalışan kişilere eski usul medreselerde veya gayri resmi olarak Arapça eğitimi veren kişiler tarafından, bilgilerin pekiştirilmesi amacıyla öğretilen sözler olduğu yazılı. Şahsın söylemek istediği sözlerin tam olarak “Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, bizler sağ olduğumuz sürece Hz. Muhammed’e cihadda bulunmak üzere söz vermişiz. Bu sözümüzden ayrılmak istemiyoruz. Allah en büyüktür” şeklinde olduğunun ancak şahsın söylemek istediğini tam olarak ifade edemediğinin belirtildiği raporda saldırganın “Sağ olduğumuz sürece” ibaresini söyleyemediği ve söz konusu sözlerin ezberlenmesi amacıyla şahsa verilmiş olabileceği, o an itibariyle aklına gelen kısımları söyleyebildiği değerlendiriliyordu.

***

SALDIRGANIN SPERM TESTİ

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede bazı psikolojik tahliller de yapılıyor. Toplumsal değişimlerin bireylerin varsayım ve öz denetim mekanizmalarını sarstığını, Altıntaş’ın da duruma uygun çelişkiler yaşadığı, saldırganın bu çelişkinin yarattığı bunalım ile toplum düzenini reddetme ve politik etkinliklere katılma yönünde bir davranış içerisine girmiş olabileceğinin söyleniyor.

İddianamede Altıntaş’ın çocukluğuna da iniliyor. Babasıyla sorunlu bir ilişki yaşadığı, erkek çocuk için rol modelin eksik olduğu izleniminin ifade edildiği iddianamede önemli bir ayrıntı da Altıntaş’ın yaşadığı bir sağlık sorunu.

2014 yılında sperm testi yaptırdığı ve test sonucuna göre kısır olma ihtimalinin kendisine iletildiğini ifade eden savcılık bunu, “çok önemli bir durum olduğunun düşünülmekte olduğunu” belirterek şunları ekliyor:

“Bunun kişinin geleceğini planlamasında olumsuz, karamsar ve depresif bir duygu yükü oluşturarak öfkeli ve isyankar bir tutum geliştirmesine yol açmış olabileceğinin…”