Yazarlar

Afrika’nın turnusol kağıdı: Nahda Barajı

Mısır ve Etiyopya arasındaki Nahda (Rönesans) Barajı hakkındaki tartışmalar, Addis Ababa’nın Temmuz ayı başında Afrika’nın en büyük hidroelektrik santralinin baraj gölünü doldurmaya başlayacağını açıklamasıyla harlandı. Etiyopya’da Haziran ve Eylül ayları arası yağmur mevsimi olarak nitelendiriliyor. Etiyopya, Temmuz ayında baraj havzasına 4.9 milyar metreküp su depolamayı planlıyor.

Sudan sınırına yaklaşık 20 ila 40 kilometre mesafede bulunan Rönesans Barajı tamamlandığında büyük bir alan su altında kalacağı için bölgeden 30 bin kişinin tahliye edileceği değerlendiriliyor.

Afrika’nın doğusunda yer alan Nil Nehri 6650 kilometre uzunluğa sahip ve bölge ülkelerindeki tarım, balıkçılık ve turizmin can damarı.

Nil Nehri iki ana koldan oluşuyor: Platolardaki göllerden (Victoria Gölü) beslenen Beyaz Nil, diğeri ise Etiyopya’daki Tana Gölü ile Burundi’deki göllerden beslenen Mavi Nil.

40 milyon insanın yaşadığı tahmin edilen Nil havzasında Burundi, Ruanda, Tanzanya, Kenya, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Uganda, Etiyopya ve Eritre’den oluşan 11 ülke kaynak ülkeler olarak kabul edilirken, Mısır ve Sudan Nil Nehri’nin döküldüğü ülkeler statüsünü taşıyor.

Mısır, inşa edilen bu barajın Nil sularındaki yıllık payını etkilemesinden ve ekonomisinin darbe almasından endişe ediyor.

Etiyopya, Mavi Nil’in sahibi olduğu doğal bir kaynak olarak görüyorken Mısır, bunun uluslararası bir nehir olduğunu iddia ediyor.

Etiyopya, topraklarından çıkan 12 ırmak, 22 göl ve yeraltı suyuna sahip olduğundan sık sık komşularıyla gerginlik yaşıyor.

Etiyopya, Mısır’ın talep ve önerilerini sömürge anlaşmalarına benzetirken Mısır ise 1929’da Sudan’ın yanı sıra Uganda, Tanzanya ve Kenya ile yapılan anlaşmaya dikkat çekiyor. Anlaşmada Mısır’ın onayı dışında hiçbir su projesinin yapılmayacağı öngörülüyor. Mısır’a göre Etiyopya’nın bu ülkelerden hiçbiriyle su bağlantısı bulunmuyor ve anlaşmada hiçbir şekilde buna vurgu yapılmıyor. Ayrıca Mısır, Etiyopya’nın 1902 yılında yaptığı anlaşmayı onayladığına değinerek Kral II. Menelik’in Sudan ve Mısır’ın onayı olmaksızın Mavi Nil veya Sobat Nehri(Güney Sudan) üzerinde herhangi bir inşa çalışmasında bulunulmayacağını taahhüt ettiğini hatırlatıyor.

Etiyopya’nın inşa ettiği baraj ile su seviyesinin düşmesi ile elektrik üretimi yüzde 20 ile yüzde 40 arasında azalacak. Baraj havzasının dolmasının yıllar sürecek olması ile Mavi Nil’in suyunun ulaştığı Mısır ve Sudan’ın su payının ciddi oranda düşmesi de bekleniyor.

Müzakerelerden sızan bilgilere göre Mısır, yıllık 40 milyar metre küp su istiyor. Mısır, barajın doldurulma süresinin belirli bir süreye bağlanmaması gerektiğini kuraklık ve yağış durumunun da hesaba katılarak uzun vadeye yayılmasını istiyor.

Kahire yönetimi olası bir kuraklık durumunda Etiyopya’ya bağlı kalmamak için Mısır ve Sudan’daki inşa edilen barajları ülkesi için bir güvenlik önlemi olarak değerlendiriyor. Mısır’da barajlarında su tutmaya çalışıyor.

Sudan yönetimi ise Mısır’dan farklı düşünüyor, Nil sularındaki yıllık hissesi olan 18.5 milyar metreküp su miktarının olumsuz etkilenmeyeceğini ve kendisi için yeterli olacağını öngörüyor. Sudan, Etiyopya’nın baraj yapımından rahatsız değil hatta Mavi Nil nedeniyle oluşan taşkınların azalacağını, tarım arazilerinin artık zarar görmeyeceğini düşünüyor.

Nil Havzası’ndaki İsrail Parmağı

İsrail, Etiyopya’ya Hedasi (Rönesans) Barajı’nı koruması için savunma füzeleri temin etti. Etiyopya’nın savunma füzesi edinmesi dışında aynı zamanda İsrailli teknik heyetler elektrik üretim tribünlerinin çalıştırılması konusunda da Etiyopyalılara teknik destek veriyor.

Önümüzdeki hafta Hedasi Barajı hakkında bağlayıcı bir anlaşmanın netleştirilmesi için Mısır, Sudan ve Etiyopya’nın hükümet yetkilileri bir komisyon oluşturulacak.

Anlaşma 2 yıllık olur

Bu görüşmelerde kapsamlı ve detaylandırılmış bir anlaşma imzalanması hayli zor görünüyor. Ancak geçici olarak tarafları rahatlatacak bir anlaşmanın çıkmasının beklenmesi gerekiyor.

“İki yıllık geçici bir anlaşma” Etiyopya’nın barajı su ile doldurması ve türbinleri test etmesi açısından yeterli bir zaman olacağı gibi bu iki yıllık zaman zarfında Mısır’ın da taleplerinin ne ölçüde karşılandığı da görülmüş olacaktır. Neticede bölgede iki ertelenecek bir su krizi 2022’de tekrar gündeme gelecektir.