Röportaj

İki adımda İdlib

Mücerret sordu, Gazeteci Yusuf Özhan cevapladı Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu askerlerimizin, sınırın diğer yakasına intikali gerçekleşti malumunuz. Süreci biraz daha geriye alarak şunu sormak isteriz. PYD terör örgütünün, özellikle Kuzey Irak’taki kaos referandumu ile eşgüdümlü olarak, PYD’nin Başkan – Eşbaşkan değiştirmesi, sözde kantonlarda sözde seçimlerle birlikte düşündüğümüzde, PYD / PKK, Afrin hattından nereye uzanmak istiyor? […]

Mücerret sordu, Gazeteci Yusuf Özhan cevapladı

Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu askerlerimizin, sınırın diğer yakasına intikali gerçekleşti malumunuz. Süreci biraz daha geriye alarak şunu sormak isteriz. PYD terör örgütünün, özellikle Kuzey Irak’taki kaos referandumu ile eşgüdümlü olarak, PYD’nin Başkan – Eşbaşkan değiştirmesi, sözde kantonlarda sözde seçimlerle birlikte düşündüğümüzde, PYD / PKK, Afrin hattından nereye uzanmak istiyor?

ABD, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde PKK/YPG’ye sağladığı siyasi ve askeri destek neticesinde fiili bir garnizon kurdu.  Buradaki geçici üslerde konuşlandırılan Amerikan Özel Kuvvet operatörlerinin PKK/YPG ile ortak operasyonlar düzenlediği ve sahadaki denkleme müdahale etmeyi başardığına tanık olduk.Resmi gayesi başlangıçta “terörle mücadele” ve resmi sınırı da Rakka olarak dünya kamuoyu önünde meşrulaştırılan bu adım, takip eden süreçte ABD yönetiminin tek taraflı güncellemeleri ile gelişerek evrildi. DEAŞ’a karşı “en etkili güç” denilerek başlatılan yardımların Rakka ile sınırlı olduğu belirtildi. Ancak Rakka’da sağlanan ilerleme ile yardımların Rakka’dan sonra devam ettirilmesinin kararlaştırıldığı ilan edildi. 2014-2016 yılları arasında ABD-İran politikalarının ortaklaştığı süreçte Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki menfaatlerini perdeleme esasına dayandırılarak yürütülen bu ortak strateji Trump yönetiminin başa gelmesi ile birlikte İran’ı da karşısına aldı. Bunun ilk neticesi ise bu defa Türkiye ve İran’ın kendi çıkarlarının kesiştiği bir ortamı hazırlaması oldu. Sonuç olarak PKK’nın Fırat’ın doğusundan başlayarak Sincar’a kadar bir coğrafi bütünlükle ilerlemeyi başardığı, Irak’ın içinde de Süleymaniye ve Kerkük’te olduğu gibi IKBY Peşmergeleri ile ortak varlık gösterebildiği bu tablo ile karşı karşıyayız. ABD’nin bu aşamada PKK/YPG’ye yüklediği iki temel görev bulunuyor. İlki, 2014’ten bu yana geçerli olan Türkiye’yi ABD’nin Ortadoğu politikasına mecbur bırakacak şekilde PKK’nın tüm enstrumanlarını şantaj ve cezalandırma aracı olarak canlı tutmak; ikincisi de, 2017 itibariyle İran’ın Irak ve Suriye’deki faaliyetlerini izleme, takip etme ve şu anda Deyrizzor’da olduğu gibi gerekli görülen anlarda İran’a karşı savaştırmak. PYD’nin aldığı referandum kararı da önümüzdeki süreçte Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüklerinin resmen parçalandığı bir senaryoda Amerikan destekli kurulacak bir “PKK devletinin temellerine” hizmet ediyor. IKBY lideri Mesud Barzani’nin Celal Talabani’nin cenazesinden hemen sonra PYD’nin yeni eş başkanları ile verdiği sürpriz fotoğraf kareleri de bize gösteriyor ki, PKK ve KDP arasındaki ilişki bir savaş değil, yalnızca bir rekabet. Bu aktörlerin de çıkarlarının ortaklaştığı bir zeminde, bir hareket etmesi sanıldığı gibi imkansız değil. ABD açısından İran sınırlarından başlayarak Fırat’ın kıyısına kadar gelen hatta Erbil-Yumurtalık hattının by-pass edilebilmesine imkan tanıyan tek senaryo er ya da geç Menbiç-Afrin bağlantısının kurulabilmesinden geçiyor. ABD için Afrin-Lazkiye hattını açmak ise bir sonraki aşamayı ilgilendiren bir konu.

İdlib harekâtını- intikalini, bölgedeki bugüne dek süren askeri hareketlilikten ayıran özellikler, unsurlar nelerdir? Bu harekât sonrasında İdlib ve çevresinde nasıl bir ortam sözkonusu olacak?

İdlib harekâtı ani gelişen hadiselere bir reaksiyon gibi değil ön tetkikleri yeterli zaman diliminde gerçekleştirilmesi olanağına sahip olduğumuz askeri bir manevra. Fırat Kalkanı Harekatı, İdlib’in aksine, planlama ve icra aşamalarında “ani baskın” prensibi üzerine şekillenmiş, hızlı dağıtım esasına dayalı ve doğrudan çatışma vaziyetinde gerçekleştirilmişti. İdlib ise önce uluslararası siyasi mutabakatın arandığı, ardından güvenlik güçlerinin saha içerisindeki aktörleri koşullandırılabildiği önemli bir ön hazırlık aşamasına geçilerek icra edilmeye başlandı. Operasyon, İdlib ve çevresindeki aktörlere karşı bir süpürme harekatı olmaktan çok asgari çatışmaları göze alarak da olsa iç çatışmalar ve düzensizlikler nedeniyle Suriye rejimine karşı zaten artık taktiksel bir tehdit dahi olmaktan çıkmaya başlamış olan ilgili aktörlerin alanlarını daraltmayı amaçlıyor. Daha büyük önlemleri zorunlu kılabilecek olası iç ve dış müdahalelere imkan oluşturacak alanların kapatılması sayesinde ise Türkiye’nin milli güvenliğinin teminat altına alınması hedefleniyor. İç müdahaleler bakımından, olasılıkları daha net görmemiz açısından ilk Türk askerinin Suriye’ye geçtiği gün İdlib’e bir koridor açarak sahaya “erişmeyi” başarabilen DEAŞ grupları örnek gösterilebilir. Dış müdahaleler açısından da özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İdlib’te yeni bir Kobani istemiyoruz” açıklamasının altındaki mesajlara bakmakta fayda var. DEAŞ’ın Kobani’ye düzenlediği saldırılar ABD yönetiminin PKK’nın Suriye koluna başlatacağı açıktan silahlandırma faaliyetlerinin meşruiyet çerçevesini oluşturmuştu. Meşruiyetin sağlanmasının ardından ise aldatmaya dayalı taktiksel adımlarla önce adına Demokratik Suriye Güçleri adı verilen bir yapılanma yoluna gidilmiş ardından silahlandırmaların sadece YPG’ye değil Arap unsurlara da yapıldığı dile getirilmişti. Bu iddiaların hiçbir inandırıcılığı olmadığı ilk planda fark edilse de ABD’nin tek taraflı politika belirleme yöntemi sonuçların siyasi ve diplomatik kanallarla durdurulmasını imkansız hale getirmişti. Türkiye, Afrin’de de benzer bir senaryonun tekrarlanmaması için önce gruplar arası etkileşim imkanlarının ortadan kaldırılmasını, ardından bu grupların Türkiye’ye dönük tehdit potansiyelinin kalıcı olarak imkansızlaştırılmasını hedefliyor. Titizlikle yürütülen bu yöndeki ön çalışmaların sonucunda ise ilk adım atıldı. Ve görüldüğü kadarıyla bunda da amaçlanan başarı sağlandı. Bundan sonra daha büyük intikallerin gerçekleşmesi bekleniyor.