Atölye

İnternet çağında kısa ve öz bilgi önemlidir

Ersin Çelik – Yeni Şafak İnternet Yazı İşleri Müdürü
Medya Sanat Merkezi – Dijital Medya Okulu

Çok iyi gazetecisinizdir ama “Ortadoğu” kelimesinin bitişik mi veya ayrı mı yazılacağı sizde kalıplaşmamıştır. “Yüz yüze” bitişik mi ayrı mı yazılacağına bakmanız lazımdır. Çok iyi gazeteci olabilirsiniz ama Türkçeyi doğru kullanmak gerekiyor. Gazeteci olmak bir aşama ama Türkçeyi iyi kullanmak vatandaşlık görevidir. Gazeteciysen Türkçeyi iyi bilmek zorundasın.

Ersin Çelik

Türkçeyi hepimiz iyi bilmek zorundayız

Kendimden örnek vereyim, twit atarken tahsis yaptıysam veya dil bilgisi hatasında bulunduysam twittimi silerim. O twitti yeniden atarım. Bazı gazeteci ve köşe yazarı arkadaşlar var –de,-da ayırmadan twit atıyorlar. –de,-da gerçekte de ayırmıyorsun, Türkçeyi daha iyi bilen editörün elinden geçiyor mantığıyla hareket ediyorsun. Türkçeyi hepimiz iyi bilmek zorundayız. Avrupa yakasındaki liselerin edebiyat öğretmenlerine internet gazeteciliğini anlattım. Sosyal medyada neler olduğunu anlattım. Onlara şunu söyledim, “ Sizden rica ediyorum, okuttuğunuz çocuklara Türkçeyi iyi öğretin lütfen. Sizin Türkçe öğretmediğiniz çocuklara sektöre başlarken Türkçe öğretmek zorunda kalıyoruz.” Lisenin müfredatı gazeteciye yetecek donanımlı Türkçe eğitimine sahiptir. İyi Türkçe öğretilmeyen çocuklar, İngilizce öğrenmek istiyorlar. Türkçeyi bilmedikleri için İngilizceyi de çözemiyorlar. İngilizceyi öğrenirken cümle yapılarıyla kavga ediyorlar. İngilizce öğrenmeden önce Türkçe öğrenmek zorunda kalıyorlar. Çünkü özne, yüklem, tümleç İngilizcede direkt karşına çıkıyor. Özneyi koyacağımız yer İngilizcede gösteriliyor ama “özne neydi” diyerek şaşırıp kalıyoruz. İngilizce hocaları, “yüklem ve özneyi biliyor musun, nasıl kullanılır?” diye sormaz. O yüzden, temelde, Türkçeyi iyi yazmak gereklidir.

Türkçe yazmak ve konuşmak farklı bir şeydir. Türkçe konuşurken bende de telaffuz hataları çok oluyor, arkadaşlar uyarıyor. “Kravat” derken çok sıkıntı yaşıyorum. Ama yazım meselesi çok önemli. İnternet haberciliğinde çok sıkıntılıdır. Gazetede haberi muhabir yazıyor, editöre yolluyor, editör o haberi baştan yazıyor. O haber muhabirden geldiği gibi yayınlanmaz. Çok kıdemli muhabirlerin haberlerine dokunmazlar. Yirmi, yirmi beş yıldır bu işi yapıyordur ve onun haberine dokunmazlar. Editör habere müdahale eder. Editörün yetmez, haber müdürü müdahale eder. Sonra da yazı işleri müdürü sayfa başındayken onun spotuna dalar. Altın makas editörler vardır, o haberi kuşa çevirir. “Bu haberi ben mi yazdım? İmzam var ama haber benim değil.” dersin. Dört-beş elden geçer ve en son musahhih okur. Musahhih, bütün kelime hataları, cümle hataları, anlatım bozukluğu gibi şeyleri düzletir. Buna rağmen gazetelerde zaman zaman hatalar olur. Haber iyi okunmamıştır. Kelime tekrarını bırakın, cümle tekrarları filan olur. Anka haberciliğinde çok olur. Haberin başında dört-beş kere anlatır. Cumhuriyet gazetesine bakabilirsiniz. O kalıptır ama. Spot okursunuz, biter; habere başlarsınız, spotu bir daha görürsünüz. Spot ile haberin girişindeki farklılık azdır. Haberin girişinde biraz daha geniş girilmiş. Cumhuriyet gazetesinin ve Anka Haber Ajansı’nın geleneği var.

İnternet çağında kısa ve öz bilgi önemlidir

Türkçeyi iyi kullanmak, doğru kullanmak ve internet çağında kısa-öz bilgi önemli. Cumhuriyet gazetesin haberini internet sitesine yapıştırın, bilgiyi ararsınız. Spotu arayıp geçersiniz. Zaten Cumhuriyet’in haber dili mantığıyla, Anka Haber Ajansı’nın haber dili mantığıyla internet haberciliği yapsanız spottan başka bir şeyi okutamazsınız. Anadolu Ajansı da böyleydi. Çünkü o bir kuraldı. 5N1K haber piramidi var. İnternet habercisi olarak haberin flaşını haberin dibinde buluruz.  Detay olarak oraya koymuşlardır. Anadolu Ajansı, doğruyu yapıyor. Bilgiyi veriyor, veriyor, veriyor en son baktığın yerden başlık çıkıyor. Bu da güncelleniyor, değişiyor.

İnternet gazeteciliği

Haberciliği biliyorsunuz ama teorik olarak kod ve yazılımın da ne olduğunu bilmek zorundasınız internet gazetecisi olacaksanız. Kendimden örnek veriyim, bir web sitesinde editörlük yaparken ara başlığı kalın yazmak için kod yazıyordum. Bildiğiniz kod yazıyordum. Oturup biraz uğraşsam bir şeyler yapabilirim ama site yapamam, o ayrı. Editör olarak bazı kod yazımlarını bilmek zorundaydım. Şu anda pratiğini bilmek zorunda olmasanız bile teorik olarak bilmek zorundasınız. Dijitalin ve matbunun renk dili farklıdır. Bunları da bilmek zorundasınız. Photoshop’u bilmek zorundasınız. Photoshop, inanılmaz bir programdır. Nakışçı da Photoshop kullanıyor ama sadece nakışla ilgili bölümü kullanıyor. Tasarımcılar, fotoğrafçılar kullanıyor. Gazeteciler, dekupe yapmak için kullanıyor.  Photoshop dediğimiz program bir derya. Kimin neye ihtiyacı varsa ona göre kullanıyor. İnternet gazetecileri de caps gibi şeylerde kullanıyor. Şablon, tasarım yapacaksanız Photoshop’u bilmek zorundayız. Kırmızı zemine kırmızı harfle yazılırsa olmaz. Bu, çok basit bir şey. Ama bunu yapıyorlar. Bir sürü site var bunu yapan. Giriyorsunuz, zaten gözleriniz bozuluyor ve renk karmaşası oluyor. Pastel renkler, mat renkler, bunların üzerine ne yazılır, bunların üzerine ne yazılmaz bilmek zorundayız.

“Seçim Kütüphanesi”

2005’in ortalarında gazeteciliğe başladım, gazeteci filan değildim, herkesi izliyordum. Çalıştığım insanlar da bu sektöre çok katkı sunmuştur.  Yeni gazetecilik heyecanı ile kendimi kaptırmışım 2007 seçimlerinden bugüne hiçbir seçimi evde oturup izleyemedim. Gazeteciyseniz böyle bir sonucu var. Her seçim, ayrı bir tecrübe ve ayrı bir heyecan. O heyecan ve tecrübeyle Yeni Şafak’ta “Seçim Kütüphanesi” diye bir şey açtık. Sebep sonuç ilişkilerine hep bakıyorum. 2007’deki seçim sonuçları 2011’i besliyor ve değiştiriyor, yerili değiştiriyor. Yerelde sonuçlar çok önemli. Kars ili üst üste dört seçimde dört ayrı partiyi birinci yapmış. Yerel argümanlar mı çok güçlü veya farklı bir şey mi var? Gazeteci, bunu merak etmeli. Yerelde HDP’yi seçip genelde MHP’yi birinci yapmak inanılmaz bir irade. Gazeteci bunu tespit etmeli. O yüzden bu seçim heyecanları sizleri çok besler. Farkında olmazsınız, gündemin yoğunluğu üç yıl sonra size tecrübe olarak döner. Yaşamışlık, sektörde en önemli birikimlerinizdendir. Çünkü toplum, medya unutur. O yüzden “Seçim Kütüphanesi”ni açtık. 1946’dan başlattık. Bu, benim açımdan bir hizmettir.

Dijital, demokrasinin çok ötesinde

Dijital ile demokrasi çok sıkıntılı şeylerdir. Dijital, demokrasinin çok ötesinde. Demokrasi daha çok geleneksel kalıyor. Dijitali kontrol edemezler. O yüzden devletler istemsiz şekilde monarşiye geçmek isteyebilir Avrupa ülkelerinde. Dijitalde sınır yok, duvar yok. Bütün zihinlerin kontrolünü dijitalleştirdikleri için güven vermiyor. Seçimi dijitalde yapmak güvenli değildir. Sınıf başkanlığı seçimi yapsan bile güven vermez. En azından insanların kafasında bir şüphe oluşur. Yıllarca internet gazetecisiyiz diye bize de şüpheyle baktılar. Bizi magazinci sanıyorlardı.

Seçim süreçlerini iyi değerlendirmek lazım. Kendimize yatırım yapmak lazım. Okuyup takip etmeliyiz. Televizyonlardaki tartışmalara çok gömülmeye gerek yok. Bir tane program seçip onu izlemek lazım. Hepsi diğerinin tekrarı gibidir. Farklı yorumcuları izlemeliyiz fakat on yıl önceki çeşitlilik olmayabilir ama. Seçimlerde belirleyici olan halktır. Sokak röportajlarına bakın.     Sokak röportajlarına her medya ve her parti kendi ideolojisini yansıtmaktadır. Batı’da da bu böyle, Türkiye’de de böyle.