Yazarlar

Roma İmparatorluğu’nun kaderi ve ABD

Trump’ın diğer toplumlarla ile ilgili sözlerini duydukça hep aklıma Roma İmparatorluğu’nun Sezar’ları aklıma gelir. Dönemin ruhu gereği Romalı komutanlar diğer ülkeleri barbar olarak niteler ve onlara medeniyet getirdiğini düşünürdü. Ülkeyi baştan aşağı yaktıktan sonra işe yarayanları esir ve malları da yağma olarak merkeze taşırdı. Bu arada geride kalanları da ülkeyi yönetmesine kendine asker vermek kaydıyla […]

Trump’ın diğer toplumlarla ile ilgili sözlerini duydukça hep aklıma Roma İmparatorluğu’nun Sezar’ları aklıma gelir.

Dönemin ruhu gereği Romalı komutanlar diğer ülkeleri barbar olarak niteler ve onlara medeniyet getirdiğini düşünürdü. Ülkeyi baştan aşağı yaktıktan sonra işe yarayanları esir ve malları da yağma olarak merkeze taşırdı. Bu arada geride kalanları da ülkeyi yönetmesine kendine asker vermek kaydıyla serbest bırakırdı.

Roma tam kapitalist bir devletti. Bastığı paranın ve ticaret yollarının kontrolünden gücüne güç katardı.

Dönemin büyük çiftlikleri Roma’daydı ve muazzam bir tarım gücüne sahipti. Diğer rakip memleketlerin tarım arazilerini yağmalaması ve yakması ile tanınırlardı.

Roma şehir devletlerinin birleşmesi ile oluşmuştu ABD ise ona benzer bir sistemle.

Roma dönemin en büyük askeri gücüydü ve bütün yeni silahları onlar sahada deniyorlardı. Profesyonel orduyu ayakta tutmayı başarmışlar ve dönemin en büyük profesyonel ordusuna sahiptiler. Yardımcı sınıflar ile 300 bin kişilik bir orduları mevcuttu. Devlet büyüdükçe asker açığı oluşmaya başlamış ve ordu disiplini ortadan kalkmıştır. Sonunda kölelerden oluşan düzensiz ordular onları yenmeyi başarmıştır.

Romalı stratejistler ordu büyüklüğünü belirlerken kritik bir saptama yapmışlardır. Ordu küçük olursa diğer ordular yenebilir büyük olursa kaynakları bitirebilir veya darbe yapabilirlerdi.

Roma cumhuriyet olarak doğmuş ve imparatorluğa dönüşerek batışını hızlandırmıştır. Neron gibi narsist, aç gözlü, şehvet düşkünü ve acımasız yöneticiler romanın sonunu getirmiştir. Neron Roma şehrini yakmamıştır ama görevden alınma ve öldürülme korkusu ile sistemi çökertmiştir.

Romanın sonunu köleler getirmiştir.

İkinci Bush döneminde Sayıştay Başkanı David Walker, tezime benzer bir açıklama yapmıştı.

“ülkesinin içinde bulunduğu koşullarla Roma İmparatorluğu’nun sonunu getiren faktörler arasında çarpıcı benzerlikler bulunduğuna dikkat çekti.

David Walker bu benzerlikleri, ahlaki değerlerin yozlaşması ve siyasi nezaketin azalması, ülke dışındaki askeri varlığın aşırı genişlemesi ve merkezi hükümetin sorumsuz mali politikaları olarak sıraladı.”

Sanırım Walker Trump döneminde böyle bir açıklama yapsa ne derdi.

Romalı yöneticiler dünyanın bütün nimetlerinin Romalılar için olduğunu düşünürlerdi ve bu nedenle de diğer toplumlara hayat hakkı tanımazlardı.

Trump son dönemde ülkesine gelen göçmenler için şöyle demişti;

“Ülkeye dışarıdan pek çok kişi girmeye çalışıyor ama biz onları durduruyoruz. Ayrıca ülkeden birçok göçmeni çıkarmaya çalışıyoruz, onların ne kadar kötü insanlar olduklarını hayal bile edemezsiniz. Onlar insan değil, onlar hayvan. ”

Sanırım bu sözler Neron gibi Romalı yöneticileri anlatıyor. Onlar mutlak hakimiyetin olmayacağını göremediler. Ellerinden kaynaklarını aldıkları toplumların ne kadar öfkeli olduklarını ve asıl barbarlığa onların doymak bilmez aç gözlülüklerinin yol açtığını fark etmediler.

Dönemin barbarları bu dönemin radikalleri olarak nitelendiler.

Aslında dönemin barbarları ülkelerinde yaşamaya çalışan insanlardı.

ABD’de okutulan tarihlerden biridir roma tarihi. Birçok felsefeyi ve düzenlemeyi oradan aldıklarını söylerler. Ve yol haritasını da ona göre çizdiklerini.

Fakat unuttukları bir şey olmuş sanırım. Ülkelerin ders çıkartılacak asıl bölümünün son paragrafta yazdığı.