Yazarlar

İşgale direnen ebedi başkentimiz : Kudüs

General Tahsin paşa komutasındaki Mısır ordusunun Tel Aviv’i ele geçirmesine ve İsrail’i daha ayağa kalkmadan yok etmesine ramak kala İngilizler, Milletler Cemiyeti’ni (Birleşmiş Milletlerin ilk adı) acil toplantıya çağırarak derhal ateşkes kararı aldırdılar. Karar, Tahsin Paşa’ya ulaştığında Mısırlı komutan Kahire yönetiminden 24 saat süre istedi. Tahsin Paşa 24 saat içinde bütün Yahudi çetelerini yok edecek […]

General Tahsin paşa komutasındaki Mısır ordusunun Tel Aviv’i ele geçirmesine ve İsrail’i daha ayağa kalkmadan yok etmesine ramak kala İngilizler, Milletler Cemiyeti’ni (Birleşmiş Milletlerin ilk adı) acil toplantıya çağırarak derhal ateşkes kararı aldırdılar. Karar, Tahsin Paşa’ya ulaştığında Mısırlı komutan Kahire yönetiminden 24 saat süre istedi. Tahsin Paşa 24 saat içinde bütün Yahudi çetelerini yok edecek ve “Ortadoğu sorununa” esas teşkil eden İsrail’i daha kıvılcımken ortadan kaldıracaktı. Bir 24 saate ihtiyacı vardı ama gelen çağrı kesindi ve ateşkese uyarak geri çekilecekti.

 Avrupa’dan Ortadoğu’ya terör devleti ihracı

İşte Ortadoğu’da ne olduysa bundan sonra oldu. Ateşkes kararının üzerinden 27 gün geçtikten sonra, İngiliz hava kuvvetleri yeni ilan edilmiş İsrail devletini kuşatan Mısır, Irak, Ürdün ve Suriye ordularını havadan bombaladı ve ite kaka kurdukları bu uydu devlet artık bölgede kalıcılığını garanti altına almış oldu.

Bundan, yani bu trajik ve tarihi sürecin yaşanmasından 30 yıl önce 1918’de ilan edilen Balfour deklarasyonu da İngilizlerin bir projesiydi. İngilizler, Osmanlı kontrolündeki Filistin topraklarında bir İsrail devletinin kurulması kararı aldıklarında Avrupa’daki Yahudileri kıtadan uzaklaştırmak için de iyi bir çözüm bulduklarını biliyorlardı. Yahudi ailelere geniş araziler vaat eden İngiltere’ye Fransa ve ABD de katıldı. Gemilerle binlerce Yahudi başkalarına ait topraklara yerleştirilmeye başlandı. Sonrasında, bu işgalci siviller, kendi içlerinde mobilize oldular, çeteleştiler ve Filistinlilere ait evleri, köyleri basmaya başladılar. Yüzlerce kişiyi vahşi şekilde öldürdüler. Silahsız Filistinli siviller bu eli kanlı çetelerden kaçıp başka köylere sığınmak zorunda kaldılar. Boşaltılan evlere Yahudiler el koydular ve bir daha da çıkmadılar.

Terör için devlet kuran küresel hukuk

Mısırlı komutan işte 30 yıl süren ve nihayetinde ABD ve İngiltere’nin öncülük ettiği bir kurguyla devlet yapılan bu çetelere Tel Aviv’de bir son vermekten son anda mahrum edildi.

1947 yılında New York’taki biz buz pateni salonunda kurulma kararı alınan İsrail devletini ilk tanıyan ülke ABD oldu. Aslında dönemin ABD Başkanı Truman Yahudileri çok da sevmezdi. The Telegraph gazetesinin yayınladığı günlüklerinde Truman İsrail devletinin Ben Gorion tarafından ilan edilmesinden 10 ay önce şunları yazmış. “Yahudiler kadar bencillerini görmedim. Onlar özel şekilde muamele görürken binlerce, Estonyalı, Yunan, Polonyalı, Letonyalı ve Yugoslavyalı hayatını kaybediyordu.”

Truman bunları yazmasına rağmen ikinci kez başkan seçilmesini garanti altına almak için ihtiyaç duyduğu Yahudi oyları onun politikasını da değiştirmişti.

14 Mayıs 1948’de kurulan İsrail’i ilk tanıyan ülke ABD olurken, Truman da 1953 yılına kadar başkanlığını garanti altına almış oldu.

Tarih şimdi bir kez daha tekerrür ediyor. Trump’ın Truman kadar Yahudi antipatisi olmadığı çok açık. Bunu kızına, fanatik bir Yahudi olan Kouchnerl’a bir  “dünya evi” kurmasından anlayabiliyoruz.

İsrail için, İsrail devlet başkanlarından daha çok çalışan Amerikan başkanları

İsrail tarihinin en kritik iki noktasında iki ABD Başkanı var. Biri kurulma sürecinde diğeri Kudüs’ü alarak devlet olma sürecinin tamamlama aşamasında. Bu ikisi de çok önemli.

Trump bir taşla bir çok kuş vurmaya çalışarak böyle bir karar aldı. Elbette üzerindeki en büyük etki ABD merkezli Yahudi lobilerinden geldi. Buna da damadı Jared Koucner öncülük etti. Her ne kadar seçim kampanyasında zaten Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınacağını vaat etse de bunu şimdi yapıyor olması çok daha farklı bir anlama sahip. Trump oğul Bush’tan sonra ABD’ye gelmiş en “dengesiz” ve öngörülemez başkan olarak tarihe geçiyor. Tarihe geçişinin hızlı olmasını ise istemiyor. Seçim kampanyalarında Rusya’dan destek aldığı, buna mukabil Ruslara gizli bazı bilgileri verdiği yönündeki soruşturma Trump’ı iyice sıkıştırmış durumda. Eski Ulusal Güvenlik danışmanı Flyyn’in aleyhinde ifade vereceğini açıklaması ise onun için sonun başlangıcı olacaktı. Aynı zamanda ontolojik şekilde, İslam ve Müslüman düşmanı olan Trump’ın böyle bir karar alma nedeni tıpkı Truman gibi tamamen kendi geleceğini kurtarmak ve gidişini geciktirmek maksatlı.

Başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin!

Bu karar neredeyse 100 yıldır devam eden Filistin davasında önemli bir sürecin başlatıcısıdır.

Bugüne kadar hep İsrail’i önceleyen ve onun çıkarlarını koruyarak barış planları hazırlayan ABD yönetiminin artık barış planlarının konuşulduğu masalarda güçlü bir yeri olmayacaktır.

Zaten Ortadoğu’yu Ruslara kaptıran Obama-Trump politikaları alınan bu kararla Ortadoğu’dan uzun bir süre daha çekilme kararı almıştır.

Bu karar Ortadoğu’da safları sıklaştıracaktır, sıklaştırmalıdır da.

Bölge ülkelerinin artık ABD’siz yani İsrail’in hamisi olmadan çözüm masaları kurmalarına vesile olacaktır. Olmalıdır.

Bu karar belki de başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin başlangıç noktasıdır.