Yazarlar

Çiftçiliğin geleceği: Küresel krizler tarımı nasıl yeniden şekillendiriyor?

Metnin Aslı: The future of farming: how global crises are reshaping agriculture

Yazarlar: Emiko Terazono – Londra / Benjamin Parkin – Yeni Delhi / Nic Fildes – Sidney

İngiltere’nin doğusundaki 25 bin dönümlük Holkham arazisinin koruma müdürü Jake Fiennes’i bir bahar günü arpa tarlasını çevreleyen kır çiçeğini incelerken küçük yabani orkidelerin tepelerine konan çalı bülbüllerinin sesi kadar, hiçbir şey onu etkilemez.

Bir tarlanın çevresinde “saman çayırları” olarak bilinen bir tür tampon bölgeler oluşturmak tarlanın alanını azaltır ama biyolojik çeşitliliğini artırır ve toprağın kalitesini iyileştirir. Alanın küçülmesi daha az ürün anlamına gelebilir, ancak daha az girdi maliyeti ve verimde küçük bir artış ile aynı zamanda daha fazla kar getirir.

Fiennes ve kendisi gibi düşünen çiftçiler tarafından uygulanan bu saman çayırları yöntemini Jake “Çiftçilikle doğanın daha da yakınlaşması” olarak görüyor. Bu yöntem, geleneksel tarımla tükenme noktasına geen ekosistemleri restore etmeyi ve nihayetinde daha sürdürülebilir bir şekilde tarım sistemi geliştirmeyi amaçlıyor. Fiennes bu yönetemi kısaca “Doğaya karşı değil, doğayla çalışarak üretilen ürünler” olarak nitelendiriyor.

Sulak alanları restore etmekten nesli tükenmekte olan kuş türlerini, kır çiçeklerini ve böcek popülasyonlarını geri getirmeye kadar bir çok konuyu gündemine alan bu uygulama ayrıca çevresel krize bir çözüm getirmeyi amaçlıyor.

Yeni nesil tarımın en önemli önceliği, zengin mikroorganizma ekosistemi ve karbon depolama havuzu olarak olarak toprağı korumaktır. Bu tarım yönteminin bir başka amacı da, hızla artan yüksek sıcaklık, kuraklık ve sel gibi iklim krizlerine karşı toprağı daha verimli, dayanıklı hale getirerek getirmektir. Bu amaca ulaşmak için yeni nesil çiftçiler, klasik toprak işlemenin neden olduğu toprak erezyonunu azaltmak, su döngüsünü iyileştirmek ve mahsulleri nadasa bırakmak gibi uygulamalara teşvik ediyor.

Ukrayna’daki savaş nedeniyle gübre ve pestisit gibi tarımsal ilaçların maliyetlerinin artması ve iklim değişikliğinin oluşturduğu tehdit, çiftçileri geleneksel tarım yöntemlerine alternatifler aramaya zorladı. Uzun süredir çiftçilikle ilgili tartışmalara girmeyen Fiennes ve diğer yeni nesil tarımcılar, son yıllarda giderek artan bir ana akım kitlesine ulaştılar. 

Kovid-19 nedeniyle insanların gıda tedarik ederken daha hassas davranmaları, çevre ve sağlıklarına daha fazla dikkat etmeleri yeni nesil tarımcıların önünü açtı, tarım sektörünün önde gelen teknoloji şirketleri bunu fırsata dönüştürmek için harekete geçtiler. General Mills ve Danone gibi gıda sektörünün önde gelen markaları eleştirilere rağmen yeni nesil çiftçilik yöntemlerini kullanmaya başladılar.

On yıllar boyunca sentetik gübre ve tarım ilaçları ile geniş arazilerde güçlü makineler kullanılarak yapılan sanayileşmiş klasik tarımdan hızlıca uzaklaşmak kolay değil.Rusya, ABD ve Brezilya gibi ülkeler klasik tarımda ön sıralarda olurken yeni nesil tarıma da izin verdi. Yeni nesil tarımı destekleyen ülkeler genellikle kendi nüfuslarını beslemek ve dünyadaki açlığı azaltmak için gereklilik olarak görüyor.

Bu tarım yöntemine heyecanla giren ülkeler de yok değil. Az arazisi olduğu için bu topraklardan en yüksek ürünü almak isteyen ülkelerin başarısız girişimleri oldu. 2021’de dünyada ilk defa tamamen organik tarıma geçen Sri Lanka coşkulu girdiği ve yeterli hazırlık yapmadığı için battı. Tarım uygulamasını geliştiren eğitmenler ile yetiştiriciler arasında bağlantıyı kuramayan Sri Lanka başarısız bir girişim olarak sahnede yerini aldı.

Yeni nesil tarımın öncülerinden Fiennes, tekerleği tekrardan icat etmediğinin altını çizerek, “Geçtiğimiz 50 yıl boyunca üretim, üretkenlik ve ucuz mallar bize yönlendirildi. Bu hırslı üretim arasında çiftçiler yeni makine ve bilgi alışverişini unuttu.” dedi.

Toz kasesi

Toprağa en az zarar vererek yapılan çiftçilik, dünya çapında gıda güvenliğinin bir sembolü haline gelen modern sabanın geliştirilmesi ile bitti.

Geleneksel yöntemlerde uygulanan ürünlerin etrafındaki yabani otları yolarak onların daha hızlı gelişmesini sağlamak kısa vadede verimi artırır ama uzun vadede yolunan yabani otların çevresindeki mikroorganizmaları yok ettiği için toprağın yapısını bozar. Toprağı sürmek, içerisindeki minarelleri ve suyu tutma yeteneğini de azaltır, bu da erozyona ve atmosfere karbondioksit salınımına yol açar.

Güney Dakota’daki Dakota Lakes Araştırma Çiftliği’de 30 sene başkanlık yapan ve daha sonra emekli olan Dwayne Beck, tarım için toprak işleme, hidrolik kol petrol için neyse o olduğunu belirterek “Toprak işleme ile yaptığımız şey, ürün çıkarmak için toprağı parçalamaktır.” dedi.

ABD’de sık sık ürün ekimi şiddetli kuraklıklarla birleştiğinde 1930’larda “toz çanağı” dönemini beraberinde getirdi. 30’larda art arda ekilen araziler susuzluktan çatlayarak çıkan fırtınalarda verimli olan üst kısmın araziden başka yerlere taşınmasına neden oldu ve geleneksel yöntemlerin sorgulanmasına yol açtı.

ABD’de art arda ürün ekme işlemi topraklardaki erezyonun artması ile 1970’lere kadar sürdü, hükümet toprak ile karbon arasındaki dengeyi anlatarak çifçileri yeni nesil tarıma teşvik etti. Hükümet bunun meyvesini son birkaç yılda yönteme ilginin artması ile aldı.

BM Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre, dünya verimli topraklarının üçte biri bozulmuş durumda.

Beck, Güney Dakota’nın merkezinde, yeni nesil tarım anlayışı ile iş yapan çiftliklerde 1990 ile 2017 yılları arasında mısır üretiminin beş kat ve soya fasulyesinin 13 kat arttığını bildirdi. Beck hatta daha önceden verimini kaybeden topraklara bu yöntemlerle ekilen bazı mahsullerin üretiminde dramatik bir artışın gözlemlendiğini söyledi. 

Tarımın dönüşümünü yavaş hareket eden bir kargo gemisine benzeten Beck, geçişin yeterince hızlı olmadığını düşündüğünü belirterek şunları söyledi:

1990’larda bu yönteme geçtiğimizde dönüşümün hızlı olacağını düşünüyordum ama tüm toplumun değişmesi 30 yıl sürdü. Bizde durum buysa Avrupa’da özellikle muazzam miktarda toprak işi yapılan Fransa ve Almanya gibi ülkelerde bu dönüşüm çok zaman alacak.

Yeni nesil yöntemlerin küresel olarak benimsenmesindeki büyüme hızlı olmasına rağmen, İngiltere Reading Üniversitesi’nde misafir profesör olan Amir Kassam ve meslektaşlarının araştırmasına göre, dünyadaki ekili alanların yüzde 15’inden daha azı bu yönteme göre ekiliyor. 1990’lardan 2009’a kadar yeni yöntemle ekili alanlar 205 milyon hektara ulaşarak neredeyse iki katına çıktı ama Avrupa, Rusya, Asya ve Afrika’da dönüşüm hala yavaş ilerliyor.

Tartışma, yeni nesil çiftçiliğin savunucuları arasındaki ince ama önemli farklılıklar nedeniyle karmaşıklaşıyor. Birçoğu, toprakların kimyasal besinlere ihtiyaç duyduğu inancını güçlendirmek için hükümetlerden ve tarım işletmelerinden gelen yanlış teşvikleri suçluyor. Ancak hareketin eleştirmenleri (özellikle, kimyasal gübrelerin, herbisitlerin ve böcek ilaçlarının her türlü kullanımını yasaklayan organik tarımın savunucuları), yeni nesil tarımın yabani otları öldürmek için hala tarım ilacı kullandığını söylüyor.

Sabit verim hedeflerine güvenen klasik çiftçiler, yeni nesil çiftçiliğin deneylere ve zayıf hasat riskine dayanma konusunda orta ile uzun vadeli güven vermeyen açıklamaları nedeniyle temkinli.

Radikal Deney

2021’de Sri Lanka’da ulusal ölçekte yapılan deney, yalnızca bir ülkenin çiftçilik yöntemlerinde radikal revizyonun elde edilebileceği hızı değil, aynı zamanda yeterli hazırlık olmadan böyle bir projeye başlama tehlikesini de gösterdi. Adanın doğusunda çeltik yetiştiren toprak sahibi Mafaz Ishaq, hükümetin tüm kimyasal gübre ve böcek ilaçlarının ithalatını ani bir şekilde yasaklama kararının ülke genelinde çeltik veriminin yüzde 40 ile 50 oranında düşmesine neden olduğunu söylüyor.

Sabık Cumhurbaşkanı Gotabaya Rajapaksa, 2019’da cumhurbaşkanlığı için kampanya yürütürken, sağlık ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle gübre kullanımında bir devrim sözü verdi fakat çiftliklere tarım ilaçlarını yasaklaması sempatizanlarını bile şaşırttı.

Eski cumhurbaşkanının 6 ay sert bir şekilde uyguladığı bu yeni nesil tarım Sri Lanka’yı tarihinin gördüğü en korkunç ekonomik krizlerden birisine sürükledi ve tarımda geri dönülemez hasarlara yol açtı.

Çıkan isyanlardan sonra hükümet U dönüşü yapmak istedi ancak çok geçti çünkü ekonomik kriz nedeniyle çiftçilerin kimyasal gübreleri alacak paraları yoktu. Ülke daha önce pirinç gibi temel gıda maddelerinde kendi kendine yeterliyken, şimdi yardım kuruluşları, Sri Lanka’nın acil pirinç tedariki için bölgesel bir gıda bankasına başvurmasıyla adadaki açlığın arttığı konusunda uyardı.

Ishaq, yeni nesil tarımın, Sri Lanka’nın ekonomisi için tabuttaki çivilerden biri olduğunu belirterek, “Nüfusun büyük bir yüzdesi tarımla uğraşıyordu ve hükümet bu tarımın popülaritesine kandı ona yönelik tepkilerin bir kısmı da bu  yüzden oldu.” dedi.

Yeni nesil tarımcıların bir çoğu, hükümet düzeyinde yapılan bu tür politikaların uygulanmasını hala savunarak çiftçilerin ve onları teşvik edenlerin yaklaşımlarını sıfırdan değiştirmesi gerektiğini söylüyorlar.

Avustralya’nın başkenti Sidney’de eskiden Çinli maden şirketine ait olan 16 bin hektar tarım alanı Hollandalı fon yöneticisi van Lanschot Kempen tarafından 120 milyon dolara alınarak Avustralyalı çiftçilere yeni nesil tarım yapılması için dağıtıldı.

Kempen’in sürdürülebilir tarım arazileri fonunun eş başkanı Richard Jacobs, amacın bozulmuş toprağı satın almak ve onu hayata döndürmek olduğunu söyledi. Fon, biyolojik çeşitlilik ile toprağın verimliliğini tekrar kazandırmayı umut ediyor.

Yeni teknolojilere yatırım yapan Agritech şirketinin baş yetkililerinden Sanjeec Krishnan’da yeni nesil tarım teknolojileri geliştirmeye çalışan start-up’lara yaklaşık 200 milyon dolar yatırım yaptıklarını açıkladı. Krishnan, toprakların yenilenmesi hakkında yaptığı açıklamada, “Bence yeni nesil tarım bir maden toprağını bile yenilenebilir bir toprağa dönüştürüyor. Daha fazla tarım teknolojisi geliştirilmesi için daha zaman var.” ifadelerini kullandı.

Beşinci nesil çiftçi tarım yönetim şirketi Clear Frontier’in kurucusu Justin Bruch’da, yabani otları ve toprak verimliliğini artırmaya yardımcı olan biyolojik ürünler için ekipman ve yazılım programları yeni nesil tarımcılar klasik tarım yöntemleri ile yarışmak istiyorsa çok önemli olacak.

Bir agritech kitle fonlama işletmesi olan AgFunder’ın kurucularından Bruch, yeni nesil tarımın doğal sınırları konusunda açık görüşlü. “40 50 yıl önceki üretime geri dönerek dünyayı besleyeceğiz diyen kimseyi tanımıyorum. Bunun gerçekçi olduğunu düşünmüyorum. Ancak bu sürecin bir yapı taşı veya önemli bir parçası olduğunu düşünüyorum. Elimizden geldiğince yapmaya çalışıyoruz” dedi.

Güven inşa etmek

FAO’nun küresel toprak ortaklığı sekreteri Ronald Vargas, tarım ve gıda üretiminin geleceğine ilişkin iddialarını ortaya atan birçok farklı tarafın çatışan arzularını uzlaştırmanın son derece zor olduğunu söylüyor. “Birçok ilgi alanı var” diyen Vargas “Çiftçiler verimi artırmak ve özel sektörde kendi hedeflerini tutturmak istiyor. Bazıları çevreye zarar vermeden üretmek isterken bazıları sadece üretmek istiyor” dedi.

Toplumda farkındalık oluşturmak, toprak sağlığını artırmak ve doğaya zarar vermeyen çiftçiler yetiştirmek için FAO, yeni nesil çiftçilere fon sağlıyor. Sağlanan fonların Bangladeş, Tayland ve Burkina Faso’da gözle görülür değişiklikler yaptığını söyleyen Vargas “Program çok güzel çalışmaya devam ediyor. Çiftçiler çiftçilere güveniyor” diye ekliyor.

İngiltere’de bu tür uygulamaların işe yaradığını göstermek, çiftçilerin hala hükümetin AB’nin Ortak Tarım Politikası kapsamındaki ödemelerinin yerini alacak yeni Brexit sonrası stratejisinin ayrıntılarını bekleyen Fiennes ve diğer arkdaşları hükümetin, toprak sahiplerine ödeme yaparken doğayı iyileştirmek isteyen çiftçileri öncelemesini istiyorlar.

Yeni nesil yöntemleri deneyen çoğu kişi gibi, Fiennes de yaptığı değişiklikler nedeniyle bazen olumsuz sonuçlar yaşadı. “Bu bir öğrenme süreci. Ekimin zamanlaması ve havanın değişkenliği çok önemli” diyen Fiennes şunları kaydetti:

“Bununla birlikte çok sayıda çiftçi, özellikle çiftliğimin kar ettiğini gördükten sonra yeni nesil tarımı anlatabileceğim kıvama geliyor. Holkham’da ikinci üretim yılımda çiftliğimin verimsiz kısımları doğal hallerine döndü ve üretkenlik arttı. Biyolojik çeşitliliğin artmasına izin verdiğim için maliyetlerim düştü. Üçüncü yıldayız, yeni nesil tarımla ilgili daha fazla veriye sahip olacağız.”

Fiennes’ın ülke çapında yaptığı konferanslar ve çiftçi gruplarının Holkham’a yaptığı ziyaretler aracılığıyla yetiştiricilerle yaptığı konuşmalardan elinde örnek olmadığı için ilk başlarda zor oldu ancak, çiftçilik yöntemlerindeki değişikliklerle neler başarılabileceğini gösterdikten sonra birçok kişi ikna oldu.

“Bu kadar hevesli olmaları şaşırtıcı” diyen Fiennes “Bir sonraki gıda krizi, eğer biyoçeşitlilik ve sağlıklı topraklar aracılığıyla esnekliğe sahip olabilirsek, bu bizi sonraki her şeyden koruyacaktır” dedi.

Çeviri: Ömer Faruk Madanoğlu 

Etiket /