Röportaj

Kültürde var oluş kavgası veriyoruz

Döviz temelli yaşadığımız ekonomik sorunlar ve sektörel yansımaları noktasında kitap ve yayıncılık ciddi derecede etkileniyor. Belki tahmin ettiğimizin çok ötesinde bir sorunla karşı karşıyayız. Yayıncı, yazar, okur ve elbette yetkili… Kim, ne yapmalı? Kültürel üretime ve elbette yarınımıza doğrudan etki edecek bu hususla alakalı soruşturmamız devam ediyor. Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı’ya […]

Döviz temelli yaşadığımız ekonomik sorunlar ve sektörel yansımaları noktasında kitap ve yayıncılık ciddi derecede etkileniyor. Belki tahmin ettiğimizin çok ötesinde bir sorunla karşı karşıyayız. Yayıncı, yazar, okur ve elbette yetkili… Kim, ne yapmalı?

Kültürel üretime ve elbette yarınımıza doğrudan etki edecek bu hususla alakalı soruşturmamız devam ediyor.

Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı’ya en temel soruları yönelttik, çözüm önerilerini dinledik.

Röportaj: Taha Erham Keleş

Son dönemde en önemli gündem maddelerimizden biri kâğıt… Yerli kâğıt üretememe sorununu nasıl aşabiliriz?

Yerli kâğıt üretimi konusundaki temel sorun, yerli kâğıdın gerekliliğine inanma sorunudur. “Yerli kâğıt gereklidir ve bunu başarmalıyız” inancını taşımamız gerekiyor. Gerisi teferruat. SEKA niye kapandı ve SEKA’nın kâğıt kalitesi filan gibi farklı tartışmaları aşmak gerekiyor. Geçmiş geçti. Geleceğe bakmak lazım. Dışa bağımlılığı bitirecek ve kalitede en iyiyi yakalayacak şekilde kâğıt üretimine geçmeliyiz. Devlet bu alana yatırım yapacak sanayicilerin önünü açmalı, yatırımlarına destek olmalıdır.

BU BİR VAR OLUŞ KAVGASI

Kâğıt fiyatı artışlarının kültüre yansıyan boyutu nedir?

Türkiye küresel ekonomik saldırı altında olduğu gibi aynı zamanda küresel kültürün de saldırısı altında. Ekonomik saldırılara gösterilen haklı direniş gibi kültürel saldırılara da direnmek zorundayız. Bu bir varoluş kavgası. Bu kavgayı da yerli ve millî aydınlarıyla birlikte yürütmek durumundayız. Bu topraklara inanan, Türkiye’nin Türkiye’den ibaret olmadığının şuurunda olan entelektüeller ordusu millî mücadelede yerini almalı, her zamankinden daha çok üretmeli, her zamankinden daha çok kendi toplumunun önünde yürümelidir. Aydınlarımızın kahir ekseriyetinin bu azimde olduğundan şüphemiz yok. Fakat malumunuz medeniyet metinlerle kurulur ve kültürün yayılmasında yüzyıllardan beri en etkili araçlardan biri kâğıttır.

YAZARLAR TELİF HAKKINDAN FERAGAT EDİYOR

Yazarlar nasıl etkilenir bu süreçten?

Son ekonomik gelişmelerle birlikte kültürün yayılmasında büyük sorumluluk üstlenen yayıncılarımız gözle görülür bir tedirginlik yaşıyor, planlamasını yaptıkları kitapların basımında kararsız kalıyor. İşten çıkarmalar gibi üzücü kararlar alanlar olmakla birlikte yayımlanması planlanan dosyaların askıya alındığını da biliyoruz. Kıt imkânlarla kültür yayıncılığı yapan dostlarımızın durumu ise daha vahim… Yayınları durma noktasına gelmiş. Büyük sermaye sahiplerinin desteklediği yayınevlerinin tedirginliğinin yanında küçük yayınevlerinin tedbiri daha kolay anlaşılabilir. Bu manzaradan en çok etkilenen takdir edersiniz ki yazarlarımız. Çünkü ürettikleri eserlerin yayımlanmayacak olması ya da askıya alınması onların üretim motivasyonunu da düşürecektir. Yazar, yazdığını okuyucuya ulaştırmak ister. Bazı yazarlarımız yayınevlerine destek olmak için telif haklarından feragat ediyor. İlk kitabını çıkaracak olan yazarlar da bu süreçte epey yayınevinin kapısını çalacak gibi duruyor. Ayrıca yayınevlerinin satış garantisi olan popüler yazarlara yönelmesi, popüler olmayan ama nitelikli eser üreten yazarları da olumsuz etkiler.

Yayıncılığın hangi alanı daha büyük zorluklar yaşar?

Bütün alanları elbette ama daha çok çeviri alanında üretim yapan yayınevleri ödeme kalemlerinin fazla olması nedeniyle olumsuz etkilenecektir, diye düşünüyorum. Yine büyük sermayeye dayanmayan kültür yayıncılığı da büyük zorluk yaşayacaktır.

OKUR DOĞRUDAN ETKİLENİYOR

Bu dışa bağımlı olmanın getirdiği durumdan okurlar nasıl etkilenecek?

Kitap üretiminde kâğıt tutkal başta olmak üzere neredeyse bütün malzemeleri maalesef ithal ediyoruz. Ve bu ithalatı dövizle yapıyoruz. Dövizdeki yükseliş yayıncılığı doğrudan etkiliyor. Burada yayıncılarla birlikte aslında okur da bu yangından etkileniyor. Yayıncılar artan maliyetleri fiyatlara yansıtacak. Okur doğrudan etkilenecek. Bu durumda da ihtiyaç hiyerarşisinde çok gerilerde olan okuma ihtiyacı daha gerilere düşecek. Kaybeden ülkemiz olacak; kaybeden hepimiz olacağız.

ACİL ÇÖZÜM ÖNERİLERİ…

Çözüm konuşalım biraz da… Yayıncıların problemleri aşmasında acil önerileriniz nelerdir?

Yayıncılar daha önce de birikmiş problemlerle boğuşurken ekonomik saldırılarla ağır bir darbe aldı. Bu darboğazdan çıkmak için hükümetimiz konuya duyarlı bir şekilde yaklaşmalı, komisyonlar kurulup çözüm yolları araştırılmalıdır. Acil çözüm olarak ekonomik saldırı öncesinde de yayıncıların talepleri arasında olan vergi indirimi konusunda kararlı adımlar atılmalıdır. Kültür yayıncılığı yapan yayınevlerine bir defaya mahsus olmak üzere ekonomik destekte bulunulmalı, ülke kültürüne faydalı yayınları kütüphanelere alırken bunların sayısını artırmalıdır. Bunlar, geçiş süreci için moral olacaktır. Elbette yerli kâğıt üretimine acilen geçilmelidir. Yerli ve millî bir manifestoyla, halkımızın büyük desteği ile geçmiş olduğumuz yeni sisteme yakışan budur. Geçmişte yapılan hataları konuşmanın pek anlamı yok. Türkiye kesinlikle ve kesinlikle 2023 hedeflerine yerli kâğıt, yerli üretim ve millî kültürle ulaşacaktır. Millî kültürün ordusu olan yazarlarımızın beklentisi budur. Her alanda yerli ve millî üretim yapmamız gerektiğini yaşadığımız acı tecrübeler bize net şekilde göstermektedir. Umulur ki ders alınır, yarınlara daha umutlu bakmamıza vesile olacak adımlar atılır.

GEREKİRSE ÖRTÜLÜ ÖDENEK KULLANILMALI

Resmî görevlilerin ne yapacağından da bahsettiniz. Peki, bu kadar mı? Kriz dönemlerinde daha kalıcı ve cesur adımlar atılacaksa bunlar neler olmalı?

Resmî yetkililere çok iş düşüyor. Yayıncılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı nezdinde en az turizmciler kadar değer görmek istiyor. Turizm elbette önemlidir ama kültürün de daha az önemli olmadığının icraatla gösterilmesi gerektiğine inanıyorlar. Belki radikal gelebilir ama gerek kültür yayıncılarının ayakta kalması gerekse Anadolu’daki kitapevlerinin hayatta kalması için gerekirse örtülü ödenekten destek olunmalıdır. Evet, mesele işte bu kadar mühimdir.

Bu hususta sivil toplum örgütleri ne yapmalı?

Sivil toplum örgütleri kamuoyu oluşturma noktasında gerekenleri yapıyor. Bildiriler yayımlanmasında, resmî makamlarla görüşülmesinde gayret gösteriyor. Tabii ki bunlar, yayıncılık alanına yakın sivil toplum örgütleri. Bir de farklı alanlarda çalışma yürüten sivil toplum örgütlerine düşen sorumluluklar var. Onlar da okuma seferberliği başlatarak yayıncılara destek olabilir, bu kültürel direnişte yayın dünyasına moral verebilirler.

SANATÇILARIN KÜSTÜĞÜ BİR ÜLKE OLMAMALIYIZ

Son olarak eklemek istediklerinizi alabilir miyiz?

Kaliteli eser kaygısı olan yazarların, yaşanan sorunlar sebebiyle bu süreçte yayın dünyasından çekilmesiyle meydan ne olduğu belli olmayan seviyesiz ürünlere kalacaktır. Sadece satış kaygısıyla üretilen bu eserler edebiyat dünyamız için de, düşünce dünyamız için de felaket olur. Geriye gidişi artırır, kültür dünyamızı uçuruma sürükler.

Dergilerin kapandığı, kitapların basılamadığı, sanatın sustuğu, sanatçıların küstüğü bir ülke olmamalıyız. Yarınlara yol açmalı, umudu çoğaltmalı, kültür cephesini kavi tutmalıyız. Cumhurbaşkanı’mızın ve Kültür Bakanı’mızın, ülke meselesi olan bu önemli mesele için sesimizi duymasını, yayın dünyamızın problemlerini çözmesini diliyoruz.