Küresel

Libya’da yeni siyasi denklem

Libya’nın batısındaki bölgelerde geçtiğimiz haftalarda düzenlenen gösterilerde başta belediyecilik olmak üzere hizmetlerin kalitesinin artırılması ve ağırlaşan yaşam şartları protesto edildi. Bir süre bu protestolara nasıl müdahale edilmesi gerektiği tartışıldı ve bu konuda UMH içinde görüş farklılıkları ortaya çıktı.

Gösterilerin yayılmasıyla silahlı güçler protesto alanlarına konuşlandırıldı.

Trablus’ta göstericilerin üzerine ateş açıldı ve  büyük tepki topladı.

İçişleri Bakanlığı, göstericilere ateş açanların güvenlik güçlerine “sızdırılmış” kişiler olduğunu açıkladı. Ve bu olayla birlikte savaş baltalarını toprağa gömmüş siyasi taraflar tekrar baltalarını eline aldı.

Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi Başkanı Feyiz el-Serrac, İçişleri Bakanı Fethi Başağa’nın görevden alındığını ve hakkında soruşturma açılacağını açıkladı.

Serrac’ın kararı, UMH içinde Savunma Bakanlığı’na bağlı güçler ve İçişleri Bakanlığı’na bağlı güçler arasında silahlı bir çatışmaya dönüşmek üzere olan gerginlikten saatler sonrası alındı.

Sokaklardaki protesto eylemlerinin etkileri Trablus siyasetinde görülmeye başlandı. El-Serrac’ın görevden alma kararının zamanlaması da hayli manidar. Kararın, Türkiye’nin iki ismi yakınlaştırma çabaları bağlamında, Başağa’nın Ankara ziyaretinden ve bazı Türk yetkililerle görüşmesinden saatler sonra alınmış olması dikkat çekici.

Görevden almanın ortaya çıkardığı bir başka fotoğrafta Misrata’da ortaya çıktı. Görevden alınmasından saatler sonra Misrata’da Başağa’yı desteklemek için gösteriler yapıldı

El-Serrac’ı protesto gösterilerinde Misrata Tugayları’nın büyük bir konvoy ve tam silahlı olarak katılması Serrac’ın askeri yapılanması arasında olası çatışma sinyallerini verdi.

Başağa yaptığı açıklamada Serrac’ın kararına uyacağını ve 72 saat içinde açılacak soruşturmanın canlı yayınlanması ve kamuoyuna açık bir biçimde yapılması konusunda çağrı yaptı. Ve sessiz bir mutabakat ile soruşturmanın sonucu örtbas edildi.

Başağa’nın Serrac’ın karşısında konumlanıp Türkiye ile ayrıca şahsi iyi ilişkiler kurmak istediği de biliniyor. Hatta bu son gelişmeler aylar önce bazı Libya kaynaklarının, Başağa’nın Serrac’ı devirip, onun yerine geçmeye çabaladığını paylaşmışlardı.

Başağa soruşturması sonrasında şu an bir sessizlik, uyum tablosu çizilse dahi Trablus’taki silahlı güçler arasında bir ayrılık bir kırılma yaşanabilir.

Neticede Başağa’ya soruşturma açılacağı açıklamasından sonra Misrata’dan Trablus’un doğusuna hareket eden askeri güçler dikkat çekici. Yıllar önce mutabakat öncesi başkenti kontrol etmek amacıyla Misrata ve Trablus milisleri arasında çatışmalar yaşandığını hatırlatmakta fayda var.

Bu dönemden beri açıkçası Serrac için Misrata merkezli tehlike algılaması değişmedi. Bir şekilde Serrac, kendi bünyesindeki siyasi rakiplerinin kendisini saf dışı bırakarak başkenti ele geçirebileceği ihtimalini hep aklında tutuyor.

Artık siyasi çözüm sürecinin konuşulmaya başlandığı dönemde UMH cephesinde bölünmeye gidecek anlaşmazlığın daha görünür hale gelmesine tanıklık edebiliriz. Böylece nüfusun büyük bölümünün yaşadığı Trablus sokakları da taraf olmak için iki seçenekle karşı karşıya kalacak.

El-Serrac’ın yeni bir savunma bakanı ve genelkurmay başkanı ataması bu gelişmeler ışığında Fethi Başağa’nın önünü kesmeyi amaçlıyordu.

UMH’ye başta ABD baskısıyla ilan ettirilen ateşkes öncelikli petrol gelirlerinin Trablus’a düzenli akmasını sağlayacak. Ve halen güncelliğini koruyan Sirte ve Cufra hattında Rus paramiliter güçlerinin çekilmesi uygulandığında bu bölgeye harekatta kaçınılmaz olarak görünüyor. Libya’nın başkenti Trablus şehri olsa da ‘siyasi’ başkenti artık Sirte’dir.

Sirte’deki gelişmeler sonrası El-Serrac işaret ettiği bir başka kişiye koltuğunu bırakmak isteyebilir. Lakin Başağa, masaya UMH adına oturacak olan isimlerden biri olarak öne çıkıyor.

Bu gelişmeler yaşanırken Hafter güçlerinin şu an ki ihlallerine rağmen uygulanan ateşkesin bir anlaşmaya dönüştürülmesi çabaları da devam ediyor.

Libya’da yaşanan ihtilafın tarafları, beş yıl önce Fas’ta imzalanan Suheyrat Anlaşması’ndaki olası değişiklikleri görüşmek amacıyla Fas’ın Bouznika şehrinde müzakerelere devam ediyor.

Burada gözlemlediğim müzakerelerin bir diyaloğu başlatmak değil, diyalog başlatma yollarını aramayı amaçlayan gayri resmi istişareler olduğudur.

Bu müzakereler öncesi ve halen ilginç bir şekilde bir kısım medya organlarında ilginç bir isim dolaşıma sokuluyor.

Uzun zamandır Rusya’nın Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam Kaddafi ile görüştüğü haberleri basına yansıtılıyor.

Çeşitli kesimler tarafından adı Libya’da yeni dönem için adı geçirilse de mevcut tablo pek Moskava’nın istediği gibi değil. Libya’da savaş boyunca kendisine destek veren hiçbir silahlı gücü olmayan ve rakipleri ile hiçbir siyasi, askeri mücadeleye girmemiş bir kişinin Libya siyasetinde halk desteği sağlaması hayli zor. Oğul Kaddafi’nin siyasete döndürülmek istenmesi halinde direnç ile karşılaşacağı da aşikar. Başka bir soru olarak ulusal ya da uluslararası denklem kendisini kabul edecek mi? Libya savaşında nerede durduğu anlaşılamayan bir figürün Rusya tarafından lider olarak önerilmesinin karşılığı hayli zayıfta olacaktır.

Hafter ya da Seyfülislam ya da Agila Salih gibi kişilere destek veren ülkelerin halen anlayamadığı Libya’daki sorunların çözümü bir kişiye dayanmıyor. Libya’da çözüm halkı ve çıkarlarını önceleyen siyasi kurumsallaşmış adımlara dayanıyor.