Analiz

Festival gibisin, katıldım: Sinemanın kalbi burada atıyor

Abdulhamit Güler, Malatya’da kayısı yerken film izliyor… ****** Festival takibi tahmin edilemeyecek kadar zor bir mesele. Festival ifadesinin hakkını veren organizasyonlarda o kadar çok başlık vardır ki mutlaka bir şeyler eksik kalır. Tam da bu sebepten bir festivalde eksik bıraktığınız noktayı diğerinde tamamlarsınız. Memleketteki festivalleri de genel manada bu rahatlıkla takip ediyoruz. Fekat Malatya Uluslararası […]

Abdulhamit Güler, Malatya’da kayısı yerken film izliyor…

******

Festival takibi tahmin edilemeyecek kadar zor bir mesele. Festival ifadesinin hakkını veren organizasyonlarda o kadar çok başlık vardır ki mutlaka bir şeyler eksik kalır. Tam da bu sebepten bir festivalde eksik bıraktığınız noktayı diğerinde tamamlarsınız.

Memleketteki festivalleri de genel manada bu rahatlıkla takip ediyoruz. Fekat Malatya Uluslararası Film Festivali (MUFF) bu sene o denli önemli işler yaptı ki neredeyse başka hiçbir festivalde tamamlayamayacağınız ve illa da burada halletmeniz gereken şeyler var.

Mücerret’te MUFF’a dair aktaracağım şeyleri de bu minvalde bir zahmetin ürünü olarak almanızı istirham ederim.

BU KADAR YILDIZ BİR SAHNEYE SIĞMAZ Kİ BE ARKADAŞ

Açılıştan başlayalım…

Cuma akşamı düzenlenen açılış programında tam bir yıldızlar geçidi yaşandı. Her festivalin iddiası budur. Ama MUFF bu yıl ifadenin hakkını fazlasıyla veriyor. Festivalin başından sonuna kadar yıldız yağmuru altındayız.

Açılış gecesi takdim edilen onur ödülleri bunların başında geliyor.

Şener Şen’e onur ödülünü Cem Yılmaz takdim etti. Perran Kutman ve Osman Sınav da onur ödülü takdim edilenler arasındaydı.

Bu kadar değil… Sinemanın görünmeyen yıldızları da sahneye çıktı ve ödül aldı. Harikaydı. Hakikaten belki de festivalin en güzel anlarıydı. Malatya’daki Yeşil Sinemaları’nı onlarca yıldır ayakta tutan Hüseyin Yeşil’e ‘Türk Sinemasına Katkı’ ödülü verildi. Sinema sektöründen (ve daha önemlisi kartellerinden) uzakta var olma mücadelesi veren ve var eden böylesi bir insanın taltif edilmesi MUFF’u akranlarından ayıran unsurlardandı.

Aynı başlık altında Cemal Okan’a da ödül verildi. Fono Film Yönetim Kurulu Başkanı ve Taff Yapım Kurucu ortağı Okan, babasından devraldığı yolda sinema sektörüne verdiği 40 yıllık katkılarından dolayı ödüle layık görüldü.

Aynı şekilde makyöz Derya Ergün’e de emek ödülü takdim edildi. Sinemanın göz ardı edilen ya da ikinci planda tutulan alanlarından birini sahneye çıkarıp ödül vermek de bir fark olsa gerek.

FİLM… FİLMLER… FİLMLERİ… FİLMLERİMİZ…

Bir sinema organizasyonunu bizim nazarımızda “Festival gibisin, katılmak istiyorum” dedirtecek noktaya getiren şeylerin başında filmler geliyor elbet. MUFF’ta bu yıl neredeyse yok yok. Film seçkisine baktığımızda Filistin’den İran’a, Avrupa’dan Amerika kıtasına kadar uzanan bir yelpazede perdeyle karşılaşıyoruz.

CEM YILMAZ’I KAÇIRDILAR!

Festivali açan film Cem Yılmaz’ın Arif v 216’sı idi. Elbette bir festival filmi değil. Ya da genel manada öyle addedilmez. Ama Malatya’ya gelip söyleşi yapacaksa bundan önce filmini göstermek de mantıklıydı. Öyle oldu. Hesap edilemeyen şey ilgiydi. Tahminin çok üzerinde bir kitle salona gelmeye çalışınca söyleşi kısa kesildi ve Cem Yılmaz kaçırıldı. Elbette izdihamdan…

Açılış gününden sonra film cennetinde yolculuğumuz hızla başladı. Şu ana kadar izlediğim filmlere dair kısa notlarıma gelelim…

BİR FİLİSTİN PANORAMASI

Düğün Davetiyesi… Annemarie Jacir’in yönettiği film, bir düğün öncesi baba oğulun davetiye dağıtırkenki hesaplaşmasına şahitlik ediyoruz. Büyük kısmı arabada geçen film izleyici için yorucu. Davetiye bırakılmak istenen her evde şaşıracağınız ‘Filistini’ portreleriyle karşılaşıyorsunuz. Baba ile oğul arasındaki çekişme ya da çatışma da bu manzarayı tamamlıyor. Arthouse sinemanın ürünü olarak çok sıkmasa da orta kısımlarında kendini tekrara düşen film, son 15 dakikası ile mesajını ve ritmini toparlıyor.

YUSUF ZİNDANDA, KIZ KARDEŞ NEREDE?

Festivalde yarışan ve bu yıl bazı festivallerden ödüller alan Kardeşler de göze çarpan filmlerden… Töre cinayeti üzerinden kadın meselesini ele alan film, iki erkek kardeş üzerinden olayların sonrasına ve hiç bitmeyecek yanına ışık tutmaya çalışıyor. Töre cinayetine kurban giden kız kardeşi filmde hiç görmüyoruz. Zaten odaklanılan nokta cinayetten çok sonrası. Fekat filmin kurgusunun başarısı burada devreye giriyor. Öldürülen kız çocuk esasında filmin başrolü. Tabi böyle söyleyerek Kardeşler’in parlayan oyunculuklarını göz ardı edemeyiz. Yiğit Ege Yazar ve Caner Şahin, filmin duygusuna uygun bir performans ile izleyiciye göz kırpıyor. İnsan olarak da çok sevdiğim ve bu toprağın sinemacısı olarak çok şey beklediğim Yiğit Ege Yazar’ı özellikle işaret ederek devam etmek isterim. Bir ilk film olarak oldukça başarılı sinematografiye ve senaryo kurgusuna sahip olan film için Ömür Atay’ı da tebrik etmek gerek. Çok diyemesek de küfürler çıkarılsa tadından yenilmez bir eserle baş başa kalırız.

MUFF’UN MUTFAĞINDAN YANSIYANLAR

MUFF’taki etkinlikler bunlarla sınırlı değil. Ülkenin dört bir yanından gelen üniversite öğrencilerinin festivali takip etmelerinin sağlanması harika bir iş. Gencecik dimağların festival heyecanımızı arttıran tavırlarını görmek bile çok şeye değer.

MUFF’taki ulusal ve uluslararası kısa filmler için de parlak bir manzara söz konusu. Her uzun metraj film öncesi bir kısa film gösterilmesi kıymetli bir uygulama. Festivaldeki kısa filmlere dair değerlendirmeleri ayrıca yapma niyetindeyim.

Bir festivalin şehre neler katabileceği, katması gerektiği noktasında da MUFF’ta güzel şeyler var. Okullara, köylere, kasabalara filmler götürülüyor misal. Filmlerin, izleyiciye gitmesi önemli bir durum. Ülke çapında bunu bekliyoruz.

Gencecik bir ekiple a sınıfı bir festival organizasyonu yapmak için yolda olan MUFF’u takipte kalacağız. Bütün ekibin canhıraş çabasının farkında olarak kendilerini tebrik etmekle kalmıyorum, -birçoğumuz için daha önemli olduğu üzere- kendilerine dua ediyorum.