Portre

Erol Olçok: Bir Reklamcı ve Bir Şehit

Arter Reklam Ajansının web sayfasını tıkladığınızda sizi şehit Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’un fotoğrafları karşılıyor. 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ üyesi askerlerin darbe girişimine direnirken o zamanki adıyla Boğaziçi Köprüsünde şehit düşen iki Olçok’un görselleriyle birlikte ay yıldızlı al bayrak da aynı çerçeve içinde kullanılmış. Baba ve oğul bayrak inmesin diye o gece […]

Arter Reklam Ajansının web sayfasını tıkladığınızda sizi şehit Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’un fotoğrafları karşılıyor. 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ üyesi askerlerin darbe girişimine direnirken o zamanki adıyla Boğaziçi Köprüsünde şehit düşen iki Olçok’un görselleriyle birlikte ay yıldızlı al bayrak da aynı çerçeve içinde kullanılmış. Baba ve oğul bayrak inmesin diye o gece vatan hainlerine direnmiş ve şehit düşmüştü. Bayrak yere düşmesin ve Türkiye bağımsızlığını kaybetmesin diye iki can kendini feda etmişti. Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok isimleri tıpkı vatan savunmasında şehit düşen diğer vatanseverler gibi tarihe ve milli şuura altın harflerle yazıldı. FETÖ üyesi askerlerin darbe girişimi ile başlayan o karanlık gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine meydanları dolduran milletin kahramanca direnişi ile aydınlık bir sabaha dönüşmüştü. Çok şükür bayrak inmemiş, vatan düşürülememişti.

 

Yol arkadaşının kahramanı olmak

Kanları, canları ve malları pahasına ülkesini savunanların 249’u şehit düşmüş, 2194’ü gazi olmuştu. İşte o şehitlerden biri de Erol Olçok idi. Türkiye’nin en fazla zafer kazanan siyasi aktörü Recep Tayyip Erdoğan’ın reklamcısıydı. Kurulduğu günden bu yana girdiği tüm seçimleri kazanan AK Parti’nin seçim kampanyalarını yöneten ajansın başındaki isimdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çok yakındı. Sadıktı.

O gece ülke tehlikeye girince bir an olsun düşünmeden vatan savunması için sokağa çıkmıştı. Ve şehitlik mertebesine erişti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “dava arkadaşım” olarak tanımladığı Olçok hem onun dava arkadaşıydı hem de 30 yıllık siyasal iletişim danışmanıydı. Olçok ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’la olan ilişkisini “Tayyip Bey, siyasette benim yol arkadaşım. Aslında benim kahramanım” ifadeleriyle tanımlamıştır.

Türkiye’de 1990’lardan sonra görünür olmaya başlayan profesyonel siyasal iletişim kampanyalarının hazırlayıcıları arasında yer alan Olçok 1994 seçimlerinden bu yana Erdoğan’la birlikte çalışmış ve belki de az sayıda iletişim danışmanına nasip olabilecek seçim zaferlerinin içinde yer almıştı. Seçim kampanyalarını hazırlayan reklam ajanslarının çok fazla öne çıkmadığı genel kabul gören bir kaidedir. Buna rağmen Erol Olçok’un kamuoyu ile paylaştığı bilgilere bakınca zor zamanlarda mühim işlere imza attığı görülüyor.

 

Önce Nezaket ve Saygı

Bu anlamda 2014 seçimlerinde onun rakibi olarak ana muhalefet partisi CHP’nin seçim kampanyasını yöneten Necati Özkan’ın ifadeleri de dikkat çekicidir. Özkan, CHP büyükşehirleri kaybetmişti. Seçim gecesi sonuçlar açıklanmaya başladıktan bir süre sonra Erol Olçok aradı ve çok iyi bir kampanya yaptın, CHP’yi bu kadar öne çıkartan başka bir ajans olmamıştı bağlamında ifadeler kullanarak beni tebrik etti. Moral verdi. İlk başta şaka yaptığını sanmıştım fakat sonra ciddi olduğunu anladım. Çok centilmence ve bir mütevazilik örneği göstererek beni aramış ve moral vermişti. Bunu ancak Erol yapabilirdi.

Öykü Ajans’ın sahibi olan reklamcı Necati Özkan’ın 5 Ağustos 2016 tarihinde “Meslektaşım, rakibim ve arkadaşım Erol Olçok” başlığıyla MediaCat dergisinde yayınlanan bu yazısı Erol Olçok’un mesleki birikimine vurgularıyla da dikkat çekiyordu. Özkan bu yazısında Erol Olçok’u “Türkiye siyasi iletişim tarihinde en çok seçim kampanyası yöneten, en çok seçim kazanan ve bir siyasi harekete en çok doğrudan katkı sağlayan profesyonel” olarak tanımlamıştı.

 

Danışmanın ve Reklamcının Rolü

Reklam ajansının ve siyasal iletişim danışmanının yapması gereken en temel şeylerden birisi hizmet verdiği aday veya parti ile seçmen arasındaki iletişimi hem idare etmek hem de doğru bir denge üzerine oturtmaktır. Bunu yaparken dikkat etmesi gereken diğer bir temel alan ise medya ilişkilerinin yönetilmesinde ya da kitle iletişim araçları vasıtasıyla oluşturulan kamuoyunun aday veya parti lehine pozitif yönde bilgilendirilmesine katkı sunmaktır. Danışman, siyasete ve siyasetçiye doğrudan yön vermek yerine daha dolaylı bir role sahiptir. Bu çerçevenin dışına çıkarak rol kapmak isteyen danışmanların ve reklamcıların hem kendileri açısından hem de hizmet verdikleri parti veya aday açısından sıkıntı oluşturabildikleri bilinen bir gerçektir. Bu anlamda Erol Olçok ve sahibi olduğu Arter Ajans profesyonel bir şekilde iletişim danışmanı ile siyasi parti arasındaki ilişkinin nasıl olması gerektiği konusunda örnek bir model olarak değerlendirilebilir. Olçok onca seçim kazanmasına rağmen kamuoyu önüne çok az çıkan bir isimdi. Bu konuşmaları ve söyleşilerinde de daima belirli bir dengede mütevaziliği elden bırakmayarak mesleğinin kurallarına göre konuşuyordu.

 

Dile Kolay Arka Arkaya 12 Seçim Zaferi

Erol Olçok’un yönettiği Arter Reklam Ajansı AK Parti’nin seçim kampanyalarında belirli bir çıtayı tutturmuştur. Yenilikleri takip etmiş güncellemeleri zamanında ve dozunda yapmıştır. AK Parti tarafından kazanılan 12 seçim zaferi de bu anlamda Arter Ajans için önemli bir göstergedir. Güçlü bir mirastır. Erol Olçok’un şehadetinden sonra AK Parti’nin girdiği ilk seçim olan 16 Nisan 2017 referandum sürecinde kampanyayı yine Arter Reklam hazırlamıştır. İki şehit fotoğrafının AK Parti kampanya toplantısının yapıldığı salona asılmasıysa güzel bir vefa örneğiydi.

 

Fotoğraf: AK Parti 25 Şubat 2017’de Ankara Arena’da 16 Nisan Referandum kampanyasının başlangıcını yapmıştı. 15 Temmuz’da Boğaziçi Köprüsü’nde FETÖ üyesi cuntacıların tanklarına karşı dururken şehit edilen Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip’in posterleri de salondaydı.

Uzun Soluklu Bir Yol Arkadaşlığı

Erol Olçok’un Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çalışmaya başlamasının tarihi 27 Mart 1994 yerel seçimlerinden sonrasına kadar uzanıyor. Seçimden sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Ulaşım A.Ş.’de basın danışmanı olarak göreve başlayan Olçok bir süre sonra Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın basın danışmanı olarak göreve devam ediyor.

İki isim arasındaki ilişki o günden sonra kopmamış ve AK Parti kurulduğunda Erol Olçok partinin siyasal iletişim süreçlerini yönetmeye başlamıştı. Olçok tarafından hazırlanan seçim kampanyalarına geriye dönüp bakıldığında hafızalara kazınan birçok slogan, müzik ve reklamdan bahsedilebilir. Mesela bunlar arasında yer alan içeriklerden 2007’de “Durmak Yok Yola Devam”, 2011’de “Aynı Yoldan Geçmişiz Biz”, 2014’de “Bayrak”, 2014’te “Dombra”, 2015’de Cumhurbaşkanlığı “Fors” filmleri ilk akla gelenlerdendir.

Kuşkusuz reklamcılık gibi anlık tüketimin olduğu ve üretilen içeriğin anında eskidiği zor bir meslekte hem kalıcı olabilmek hem de başarılara imza atabilmek her baba yiğidin harcı değildir. Burada bu başarının nasıl gerçekleştiğine dair bazı ipuçlarını Olçok’un söylemlerinden hareketle aktarmaya çalıştım. Kuşkusuz siyasal iletişim alanında başarılı olabilmenin en önemli yolu güçlü bir siyasi aktörle çalışmaktır. Bu yüzden Recep Tayyip Erdoğan gibi milletiyle yakın muhabbet içinde olan ve karizmatik liderliğiyle temayüz etmiş bir aktörle çalışmak Olçok için büyük bir şanstı. Daha önce farklı mecralarda yayınlanan söyleşilerden yaptığım bu alıntılar toplu bir şekilde irdelendiğinde aslında onun siyasal iletişim alanına yönelik bakış açısının odağını da bize gösteriyor.

 

Seçimi Lider Kazanır

Ünlü Fransız siyasal iletişim Jacques Seguela’nın 10 maddeden oluşan siyasal iletişim ilkeleri arasında en fazla vurgu yapılan konu aslında lider ve liderliktir. Seguela 10 maddenin altısında dönüp dolaşıp meseleyi lider ve liderlik olgusu etrafında örmüştür. Bu altı maddeyi hatırlamakta fayda var:

1-Seçimi ideoloji değil, lider kazanır.

2-Lider, bağımsız kişiliğini vurgulamalıdır.

3-Lider ülke içi imaj kadar, dış imajına da önem vermelidir.

4-Lider orta ve uzun vadeli düşünmeli, bunu yansıtabilmelidir.

5-Seçimi lider kazanır ama yalnız olmadığını unutmamalıdır.

6-Devlet adamı olmak isteyen her siyasetçi kendi efsanesini geliştirmelidir.

 

Burada Seguela’nın özelde Fransa ve genelde Avrupa için belirlediği ilkelerde yer alan lider ve liderlik vurgusu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yan yana düşünüldüğünde oldukça açıklayıcı bir tablo ile karşılaşıldığı görülüyor. Yakın tarih bunun güzel ispatıdır. Yani kazanılan 12 seçimin en güçlü aktörü aslında Erdoğan’dır. Seçmen oyunu ideolojiye değil Erdoğan’a vermiştir. Ona güvenmiştir.

Fotoğraf 2: Erol Olçok’un mimarı olduğu sloganlardan birisi olan “Durmak Yok Yola Devam” Olçok’un ifadesiyle Erdoğan gibi karizmatik bir liderin sunumuyla toplumda ciddi bir karşılık buldu.

Erol Olçok da liderin siyasal iletişim kampanyasına ve seçimin kazanılmasına katkısını anlatırken 2007 seçimlerinde kullanılan “Durmak yok yola devam” sloganını örnek verir. Olçok “Biz bunu ilk önerdiğimizde bu kadar güçlü bir karşılık bulacağını beklemiyorduk, fakat Sayın Erdoğan’ın dilinden söylendiğinde çok güçlü bir karşılık buldu toplumda. Erdoğan’ın en önemli özelliği de bu zaten. Kendi karizması ve etkinliği ile siyasal iletişim kampanyasını büyük ölçüde taşıyor” diyerek meseleyi özetlemişti.

Olçok sık sık Erdoğan’ın toplumla olan ilişkisindeki samimiyete, sıcaklığa ve dürüstlüğe de vurgu yapıyordu. Şu ifadeler Olçok’a ait: “Biz toplumla AK Parti ve Sayın Erdoğan arasında böyle bir ilişkinin tesisi için çaba harcadık. Ki zaten Sayın Erdoğan’ın toplumla kurduğu ilişkide sahicilik var, hiçbir şekilde yapaylık yok, bu da bizim işimizi kolaylaştırmıştır.”

Erol Olçok seçmenin gönlüne girmenin ve muhabbet kurmanın esas mesele olduğu belirtiyor ve aksi halde sandıktan çıkmanın mümkün olmadığının altını çiziyor. Bunlar olmadan üretilen içeriğin tek başına seçmen üzerinde pek bir etkisinin olmayacağını söylüyor. Olçok bu kapsamda kendi yaptıklarının ne olduğuna cevap oluşturacak bir çerçeve çizerek bunu da kampanyada uyguladıkları strateji bağlamında açıklamış. Ona göre siyasal iletişim kampanyaları seçmene bir şey öğretme süreçleri değildir. Amaç daha çok iklim oluşturarak bir duyguyu hissettirme ve bu duygunun giderek yükselmesini sağlamaktır. Arter Ajans tarafından hazırlanan seçim kampanyalarında böyle bir yöntem takip ettiklerini belirten Olçok 2014 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde izledikleri yolu da şu şekilde açıklıyor: “Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyan Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasal iletişim kampanyası için başlangıç olarak “milletin adamı” sloganıyla açılış yaptık. İkinci aşamada ise “milli irade-milli güç, hedef 2023” sloganını kullandık.  Finalde ise “Türkiye’nin gücüne güç katıyoruz” sloganını kullanarak seçmenin anlam dünyasında da belirli duyguların giderek yükselerek en sonunda Ülke kaderi ile buluşan bir noktaya gelmesi yönünde bir içerik ürettik.”

 

Dombra’da “itikadi problem” var uyarısı ne içindi?

Müziğin kitleleri etkileme gücünden faydalanılması konusu AK Parti’nin başarılı olduğu alanlardan birisidir. Bu yüzden seçim kampanyalarında müzik konusuna önem verilir ve mutlaka birbirine alternatif olacak şekilde müzikler icra edilir. En azından bir-iki müziğin toplumu duygusal olarak yakalaması temel hedeftir. Bu yüzden bütün seçim süreçlerinde AK Parti müziğin gücünden faydalanmıştır.

Bu kapsamda pek çok müzikten bahsedilebilir fakat Dombra için ayrı bir parantez açmakta fayda var. Erol Olçok ilk günden itibaren seçim meydanlarının vazgeçilmez parçası haline gelen Dombranın nasıl ortaya çıktığını ve Erdoğan’ın verdiği ilk tepkileri kamuoyu ile paylaşmıştı. Bugün bile gücünü koruyan şarkının seçim kampanyasına dâhil edilme sürecinin arka planı da dikkat çekicidir. Erol Olçok şarkının kampanya sürecine nasıl dahil edildiğini şöyle anlatmıştı:

‘‘Dombra şarkısı enteresan bir hikâye. Aslında yerel seçimlerde 17 – 25 Aralık olmadan önce bambaşka bir kampanya hazırlamıştık. Bu kampanyayı da Sayın Genel Başkanımız Erdoğan’a sunmuş idik. Bambaşka bir kampanyaydı. 17 – 25 Aralık olunca biz bütün hazırladığımız kampanyayı çöpe attık. Ve yepyeni bir kampanya dizayn ettik. O zamanki tehditler, siyasi konjonktür, direk Sayın Erdoğan’ı ve ailesini hedef alması, yasadışı ahlaksız komplodan sonra bambaşka bir kampanya yaptık. Kampanyamızın matematiği şöyleydi. Kahramanımız Erdoğan’dı. Sayın Erdoğan’ı mobilize edecek onu motive edecek bir kampanya zaten o kitleleri motive edecekti. Dombra’yı bir arkadaşımla birlikte hazırladık. Uğur Işılak Bey’e rica ettik şarkı sözlerinde düzeltme yaptı ve okudu. Sonra 17 Aralık kampanyasını Sayın Erdoğan’a ve heyete sundum. Kampanyayı sunduktan sonra, ‘seçim kampanyasına ilişkin bir şarkımız var dinletebilir miyim?’ dedim ve dinlettim bu şarkıyı. Çok büyük bir etki oluşturdu. Sonra Sayın Erdoğan beni yanına çağırdı. Özel olarak kulağıma bu şarkının çok kişisel olduğunu isminin çok geçtiğini ve bu şarkıyı kullanmanın doğru olmayacağını söyledi. Hatta biraz itikadi problemlerden de bahsetti. Ve ‘bu şarkıyı kullanmak için acele etmeyelim ben iki gün düşünmeliyim’ dedi. Ben de ona şöyle dedim: ‘Sayın Başbakanım bu şarkının sizle bir ilgisi yok. Bu şarkı sizi sevenler, sevgilerini ve 17 – 25 Aralık’a ilişkin kendilerini ifade etmek istiyorlar. Bu onların ifadesi. Sizi nasıl seveceklerini ya da size muhabbetlerini ancak bu şarkıyla gösterebilirler. O sizin şahsınıza yazılmış bir şarkı değil, sizi sevenlerin size sevgilerini göstermeleri için yazılmış ya da söylenmiş sözlerdir’. İki buçuk gün sonra beni aradı, şarkıyı partideki heyetine dinletti. Onların görüşlerini aldı. Ve çok kolay kullanmadı, zor ikna ettik yani.’’

Erol Olçok’un vurgu yaptığı noktalara bakıldığında seçmenin hissiyatını iyi yakalayan bir bakış açısının olduğu görülüyor. Seçmen, dinledikçe yeniden dinlemek isteyeceği coşku yüklü şarkıların peşinden daha çok gidiyor. Bu noktayı çok iyi tespit etmiş Olçok. Bu yüzden AK Parti müzikleri seçim başarılarında rol oynamıştır.

 

Reklam Kampanyası Tek Başına Seçim Kazanamaz

Erol Olçok seçim kampanyasına içerik oluştururken dönemsel şartları ve zamanın koşullarını mutlaka dikkate aldıklarını belirtiyor. Mesela 2011 seçimlerinden hemen önce kamuoyu ile paylaştıkları “aynı yoldan geçmişiz biz” şarkısının o dönemin iklimiyle ve tabii ki AK Parti’nin pozisyonuyla çok uyuştuğunu, bu yüzden de kullandıklarını söylüyor. Olçok, aynı şarkıyı kampanyanın başında kullansaydık veya şu anda bir seçim için kullansak o dönemdeki etkiyi yapamayacağını, çünkü kampanya içeriklerinin zamanın ruhu ile bütünlük içinde tespit edildiğini de ekliyor.

Erol Olçok’un konuşmalarında öne çıkan bir diğer nokta ise siyasal iletişim kampanyasının aslında temel dayanak noktasının ne olması gerektiği konusunda önemli bir ipucu barındırır. Olçok’a göre reklam desteğiyle, üretilen imajlarla, verilen derslerle bir lider oluşturulamaz. Bu mümkün değildir. Öncelikle milletin İslami kodlarını, tarihi kodlarını ve kültürel kodlarını görmeden tasarlanan siyasal iletişim kampanyası amacına ulaşmaz. Milletimiz ariftir. Sahicilikle yapaylığı birbirinden kolayca ayırabilir. Gereğini sandıkta yapar. Seçmen mutlaka siyasi lider, parti kadrosu, geçmiş ve gelecek arasında mukayese yaparak tutum ve davranışını gösterir. Bu yüzden reklam ajansının başarısı hizmet edilen siyasi partinin değerleri ile seçmenin değerleri ve beklentilerini özdeşleştirecek kampanya içeriğini ve söylemini buluşturabilmekte yatar. Dolayısıyla çok iddialı bir slogan üretmek veya çok iddialı bir proje açıklamak tek başına seçmenin oy verme davranışını değiştirmez.

 

Bir Yandan Siyasal İletişim Diğer Yandan Toplumsal Zemin

Nihayetinde örnekleri çoğaltmak ve Olçok’un siyasal iletişim bağlamındaki yaklaşımlarını detaylandırmak mümkündür. Fakat bir noktanın altını çizerek bitirelim. AK Parti, Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde siyasi parti olarak koşuya başladığı 14 Ağustos 2001’den bu yana girdiği 12 seçimi kazanma başarısını gösterirken hem siyasal iletişimin temel varsayımlarının bilincinde olarak hem de Türkiye’deki uygulama tecrübesinin mirasını devralarak kendi çalışmalarını bunların üzerine inşa etmiş görünüyor. Başarı da bu şekilde gelmiş. Eldeki içerikleri iyi işleyerek AK Parti’nin sahip olduğu potansiyeli topluma olabildiğince anlaşılabilir şekilde aktarabilen bir ajansın olması da büyük şans. Bir de Türkiye’de pek çok partinin ve reklam ajansının seçim kampanyası hazırlarken farkına varmadığı “toplumsal ve dini değerlerin dikkate alınması” faktörü AK Parti için samimiyetle yaklaşılan temel kalkış noktasını oluşturmuş. Seçmen de bunu ödüllendirmiş. Böyle olmasında Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi kişiliği, karakteri ve Türkiye’ye olan inancının rol oynadığının altını çizmek gerekir.

Etiket /