Yazarlar

“Bence her şeyi bırakıp bunun durdurulması için hayatımızı adamak yapılacak en iyi iş”

“… Sadece anneme yazmak istedim ve ona kronik, sinsi bir soykırıma şahit olduğumu anlatmak istedim. Gerçekten çok korkuyorum ve insan doğasının iyiliğiyle ilgili temel inancımı sorguluyor. Bence her şeyi bırakıp bunun durdurulması için hayatımızı adamak yapılacak en iyi iş. Sanmıyorum ki artık bu yapılacak aşırı bir şey olsun….” Bu durmak zorundadır. Bu cümleler Amerikalı bir […]

“… Sadece anneme yazmak istedim ve ona kronik, sinsi bir soykırıma şahit olduğumu anlatmak istedim. Gerçekten çok korkuyorum ve insan doğasının iyiliğiyle ilgili temel inancımı sorguluyor. Bence her şeyi bırakıp bunun durdurulması için hayatımızı adamak yapılacak en iyi iş. Sanmıyorum ki artık bu yapılacak aşırı bir şey olsun….” Bu durmak zorundadır.

Bu cümleler Amerikalı bir eylemciye ait. Annesine Gazze’den yazdığı mektubunda ‘bunun durdurulması için hayatımızı adamak yapılacak en iyi iş” diye sesleniyor Rachel Corrie. Ve hayatını adadı.

2003 yılında Gazze’de Filistinlilerin haklarını savunurken İsrail ordusuna ait bir buldozerin altında kalarak can verdi.

 

Rachel’in annesi olmak

Rachel Corrie’yi cinayetten tam 15 yıl sonra bana hatırlatan ise kitaplıkta rastladığım ve Rachel’in anılarını anlatan kitap oldu. Onun ölümünden sonra ailesinin kitaplaştırdığı anılarında, Gazze’den annesine yazdığı mektuplar vardı. O mektupları bundan 8 yıl önce Hayfa’da yapılan cinayet davasında görmüştüm.  Anne ve babasıyla Akdeniz kıyısında buluştuğumuzda, annesi mektupları elime tutuşturmuş ve okumamı istemişti, o zaman o mektuplar ve görülen dava Rachel’i,  Rachel ise insanlığı, insanlığımı hatırlatmıştı.

’’İnanamıyorum ve dehşet içindeyim. Ümidim kırıldı. Dünyamızın temel gerçekliğinin bu olduğundan ve gerçekte bizim buna ortak olduğumuzdan dolayı hayal kırıklığı içerisindeyim. Buradaki insanların bu dünyaya geldiklerinde istedikleri bu değildi… Yani eğer deli gibi görünürsem ya da İsrail ordusu beyazlara zarar vermeme yönündeki ırkçı eğiliminden vazgeçerse, lütfen suçu iki kere, dolaylı olarak benim de desteklediğim ve hükümetinin büyük ölçüde sorumlu olduğu bir soykırım ortasında olduğum gerçeğinde arayın”

Rachel’in annesine yazdığı bu satırları defalarca okudum. Ve dini, dili, ırkı farklı olan bir insanın ülkesinden binlerce kilometre uzaklıkta yaşanan bir dramı nasıl bitirebilirim düşüncesine kapıldığını çözmeye çalıştım.  Her defasında eksik kalan bir tarafı oldu bu bulmacanın ve çözemedim.  Gazze’de İsrail buldozerleri Filistinlilerin evlerini yıkarken kendini o makinelerin altına nasıl attı anlayamadım.

 

Dünyanın bütün Gazzelerinin kızı: Rachel Corrie

Rachel’in insanlığını, hislerini, dik duruşunu, zulme boyun eğmeyişini anlayamadığımız gibi yeni nesillere de anlatamadığımıza karar verdim. Onun ölümünden sonra geçen 15 yıl, Gazze’de ve bizim hayatlarımızda hiç birşey değiştirmedi. Ne Filistini, ne Suriye’yi ne Yemen’i ne de insan hayatlarının hiçe sayıldığı hiç bir çoğrafyayı kendimize dert edinemedik. Kişisel hesaplar, gelip geçen duygular ile öfkelendik ama eyleme geçmek için birer Rachel Corrie dirayetini gösterebilecek olgunluğa erişemedik. Yılların getireceği 16 Martlar bana Rachael Corri’yi hatırlatmaya devam edecek ve eminim her hatırladığımda neden yeteri kadar insan olamadığımı sorgulayama devam edeceğim. Ancak aradığım cevap yine dünya telaşemiz arasında kaybolup gidecek. Rachel’in hatırasını dahi canlı tutmaya mecalimiz yetmeyecek.

 

Rachel Corrie’nin ailesine Gazze’den yazdığı mektuplardan küçük bölümler.

 

… Sadece anneme yazmak istedim ve ona kronik, sinsi bir soykırıma şahit olduğumu anlatmak istedim. Gerçekten çok korkuyorum ve insan doğasının iyiliğiyle ilgili temel inancımı sorguluyor. Bu durmak zorunda. Bence her şeyi bırakıp bunun durdurulması için hayatımızı adamak yapılacak en iyi iş.

 

Sanmıyorum ki artık bu yapılacak aşırı bir şey olsun. Hala Pat Banatar şarkılarıyla dans etmek istiyorum, erkek arkadaşlarım olsun ve iş arkadaşlarıma şaklabanlıklar yapayım. Fakat bunun da durmasını istiyorum. İnanamıyorum ve dehşet içindeyim. Ümidim kırıldı. Dünyamızın temel gerçekliğinin bu olduğundan ve gerçekte bizim buna ortak olduğumuzdan dolayı hayal kırıklığı içerisindeyim. Buradaki insanların bu dünyaya geldiklerinde istedikleri bu değildi…

Yani eğer deli gibi görünürsem ya da İsrail ordusu beyazlara zarar vermeme yönündeki ırkçı eğiliminden vazgeçerse, lütfen suçu iki kere, dolaylı olarak benim de desteklediğim ve hükümetinin büyük ölçüde sorumlu olduğu bir soykırım ortasında olduğum gerçeğinde arayın”.

 

“…Gerçekten de dünyada böyle bir zulmün kıyamet koparmadan geçiştirilebilmesine inanamıyorum. Canımı yakıyor, geçmişte de yaktığı gibi, dünyanın böyle korkunç bir hale gelmesine göz yumuşumuza tanıklık etmek… Yukarıda sıraladığım onca durum ve dahası usul usul, çoğunluk örtük ama son derece güçlü bir biçimde, belirli bir insan gurubunun hayatta kalma yeteneğini elinden almaya yönelik. Burada gördüğüm, bu… Bunun sona ermesi gerek. Hepimizin her şeyi bir yana bırakıp hayatımızı, bunun sona ermesi için çabalamaya adamanın iyi bir fikir olduğuna inanıyorum.”

 

Asıl olan onur

“Bu sabahtan sonra kendimi çok daha iyi hissediyorum. Oturup uzun uzun, ne kadar büyük kötülüklere muktedir olduğumuzu ilk elden keşfedişimin verdiği düş kırıklığı üstüne yazdım. Oysa en ağır koşullarda bile insan kalabilme gücü ve yeteneğini keşfetmekte olduğumu da yazmalıydım, ki bunu daha önce bilmezdim. Galiba aslolan, onur.”

Saygılar